.

.
.

19 Şubat 2024 Pazartesi

SEVDA FERDAĞ, NERİMAN ABLA VE HAYAT / 19 ŞUBAT

Sevda Ferdağ'ın öldüğünü Twitter'den (Hoş, artık oraya da "X" deniyor ya, bir türlü alışamadım) öğrendim. Hakkında yazılanları okuyup en parlak dönemlerinden seçilmiş fotoğraflara bakarak ne kadar uzun zamandır aklıma bile getirmediğimi fark ettim. Bir dönem, hatta dönemimiz yavaş yavaş kapanırken zamanında dört büyüklere takılıp bu güzel ve yetenekli kadınlara ettiğimiz haksızlık için adeta suçlandım. Yeni yetmeliğimizde Hülya Koçyiğit, Filiz Akın, Türkan Şoray, Fatma Girik peşinde koşar, yan rollerdeki, "vamp" olarak nitelendirilen (Ses dergisinin yalancısıydık) bu güzelim kadınlara burun kıvırırdık. Evlerimize henüz girmeyen, girdiğinde de uzun süre magazine yüz vermeyen TV'nin yokluğunda "Ses Mecmuası" sağlardı sevdiğimiz yıldızlarla bağlantımızı. O iri gözlü, kara saçlı, endamı yerinde oyuncuyu Tamer Yiğit'le olan ilişkisi başlayınca magazinel ilgi alanımıza almış, bir ortaokul öğrencisinin merakıyla takip eder olmuş, biz teneffüs saatlerindeki, annem ve komşularsa kabul günlerindeki dedikodulara konu etmiştik bir süre.


Görsel: Buradan

Babam bizi eve giren tek memur maaşıyla çalgılı gazinolara götürürdü sık sık. Mevsim yazsa açık havada Lunapark, Japon Bahçesi, Yazar Gazinosu gibi Gençlik Parkı içindeki mekanlara, kışsa Maltepe'deki Güneypark'a. Bazen de toplaşır yine Maltepe'deki Köşk Gazinosu'nun hıncahınç dolan Kadınlar Matinesi'ne giderdik eş dostla. Sevda Ferdağ'ı da şarkıcılık yaptığı dönemde Japon Bahçesi'nde izlemiştik. Keseyi yormayacak bir giriş ücreti ve masanıza getirttiğiniz semaverle en ünlü sanatçıları izleme lüksüne orta gelirli bir aile bile sahipti o yıllarda. Hangi şarkıları söyledi elbette hatırlamıyorum, gözümün önündeki hayalse "vardakosta" tabir edilen türden, güzel, heybetli ve hafif külhan bir görüntü. Programının sonuna doğru izleyenlerden "Tamer", "Tamer" tempolu alkış artınca sahneye Tamer Yiğit de gelmiş, elele tutuşup "Aman döne döne yar geliyor" türküsünü "Tamer'le Sevda geliyor" nakaratıyla söylemişlerdi. Sonrasında "Sıcak Saatler" dizisindeki olgunlaşınca daha da anlam kazanan yüzüyle anne rolünde görünene dek günlük telaşların arasında varlığını bile unutmuştum.

Sevda Ferdağ'ın ölümü içimi yaktı; hem onun kişisel varlığı bağlamında, hem çocukluk ve ilk gençliğimizin giderek yalnızlaşması anlamında, hem de kendisine çok benzettiğim ve çok sevdiğim komşumuz Neriman Abla'yı sanki bir kez daha yitirmişim duygusuyla. Neriman Abla hep söz ettiğim Babil Kulesi benzeri sitemizin ortak balkonuna açılan köşe daireye taşındıklarında iki çocuklu bir ailenin annesiydi ve çok güzeldi, tıpkı Sevda Ferdağ'ın gençliğiydi. Mütevazı evini çekip çeviren, kendi dikişini diken, örgüsünü ören, ertesi yıl dünyaya gelecek olanla üç erkek çocuğunun peşinde koşturan bir kadın, apartman annelerimizin bir benzeri daha. Kocası uzun yol şoförüydü ve 3. oğlan henüz bebekken feci bir trafik kazasında can verecekti. Neriman Abla'nın dönüşümü de o zaman başlayacaktı. O kendi halinde kadının içinden bir Amazon çıkacak, hayatla didişe didişe onu mağlup edecekti. Kısa süre sonra girdiği memuriyetle 24 daireli apartmanımızın yegane çalışan kadını olacak, ona verdiğimiz annelik rolünden sıyrılıp babalarımızınkine benzer bir statüye geçecekti. Mert kadındı Neriman Abla, sözünü sakınmaz, tavrını koyar, ihtiyacı olan kimseden de desteğini esirgemezdi. O güzel endamın, süzülür gibi yürüyüşün altında çocuklarını ve kendi yaşamını koruyan demirden bir yumruk gizliydi. Komşuluk yaptığımız yıllarda yakınlığını ve gerekiyorsa yardımını hiç esirgemedi. Yaşının ilerlediği zamanlarda bile yüzünün o anlamlı güzelliği hiç kaybolmadı. O mahalleden taşındığımızda seyrek de olsa sürdü bağlantımız. İşlem yaptırmak için gittiği bankanın merdivenlerinde düşmek gibi akıl almaz bir sebeple öldüğünü duyduğumda çok yandım. Ne zaman aklıma gelse Dranas'ın dizeleriyle andım: "Ne güzel komşumuzdun sen Neriman Abla".

Şimdi Sevda Ferdağ'ı uğurlarken Neriman Abla'yı bir daha uğurluyormuşuz gibi algılıyor beynim. Hem O'na, hem Sevda Ferdağ'a bir kez daha yanıyorum. Huzurla uyusunlar...

11 yorum:

  1. Gittikçe yalnızlaşıyoruz bu çok acı ve gerçek...
    Işıklarda uyusun. <3

    YanıtlaSil
  2. Huzurla uyusunlar...Neriman abla için çok üzüldüm :(

    YanıtlaSil
  3. Sakızlardan fotoğrafları çıkan bir nesil ve biz çocuğuz, onları biriktiriyoruz ve alt mı üst mü oynuyoruz, elbette kartları bir başka arkadaşın arkasında karıyoruz ki görülmesin. Bazı fotoğraflar çok kıymetli onların takasında karşıdan daha çok kart talep ediliyor elbette. Güzel yıllardı Öğretmenim, bazen düşünüyorum da ya bloglar olmasaydı nice olurdu hayat:) Hümeyra konserine gitmiştik halamla, o konserde de Fikret Fikret diye inlemişti koca salon:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şimdi gözümün önüne geldi o artist kartları, teknolojisiz çocukluğumuzun eğlenceleri. Güzel yillardı gerçekten, mütevazı ve huzurlu. Bloglar, onlar iyi ki varlar, teknolojili yetişkinliğimizin yol arkadaşları...

      Sil
  4. Komşunuz Neriman Abla tam örnek alınacak kadınmış. İyi ki içindeki güçlü kadını uyandırıp dimdik durmuş hayata karşı. Dranas'ın dizeleri ne güzel denk düşmüş.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Öyleydi gerçekten, huzurla uyusun, Dranas onun için yazmış sanki...

      Sil
  5. Ne çok kayıplar oldu bu ayda değil mi? Yazarlar, sanatçılar.. Dediğin gibi çocukluğumuz, gençliğimizden birer parça da kopup gidiyor sanki..

    YanıtlaSil
  6. Uzun bir zaman tünelinde Adana, Bursa, İstanbul yolculuğu yapıp eski dergilerin sayfalarında gezindim. Ses, Hayat, Hafta dergileri magazin haberlerini bile bugünlerden daha kaliteli verirdi diye hatırlıyorum.
    Belki geçim kaygısıyla her rolü kabul eden yıldızların adları afişlerde de alt bölümde yer alırdı. Belki dört büyüklerin kuralları onlara yaradı. Ama adları büyümedi, seyircinin gözünde de çok kabul görmediler. Tamer Yiğit- Sevda Ferdağ beraberliğini okurken şaşırdım, ilk kez duydum.
    Neriman Abla belki Sevda Ferdağ'ın filmlerini bile izlemedi. Hayat gailesi ona fırsat vermedi. O, üç çocuğuyla hayatın başka bir sahnesinde yer almış. Ne güzel, adları anılarda yaşıyor.

    YanıtlaSil