.

.
.

1 Aralık 2022 Perşembe

BOŞ* / 1 ARALIK

Bu anıyı öyküleştirerek başka bir site için yazmıştım ama uzun olunca yayınlanmadı, daha kısa başka bir yazı yazdım. Ben de bunu burada yayınlayayım bari dedim, emeğim boşa gitmesin:

Annem sabunlu ellerini önlüğüne kurulayarak, pazar gününün keyfini çıkaran babama “Bıktım” dedi, “bıktım bu makineden, otomatik istiyorum”. Babam okuduğu gazeteden başını kaldırıp aldırmaz gözlerle baktı, “Neyinden bıktın” dedi. “Makine işte, yıkamıyor mu yıkıyor”. “Evet ya yıkıyor” diye terslendi annem, “makineyi getir, geri götür, suyunu doldur, deterjanını ayarla, durula, merdanede sıkmaya uğraş. Kaç kere elimi kaptırıyordum silindirlerin arasına”. “Anam da otomatik makinede yıkardı zaten, küllü suda ıslatıp ocak üstünde kaynatırdı kadın” diye güldü babam. Ne zaman gelişmiş bir şey istense babam anasının ilkel yöntemlerini örneklerdi. “Başlayacam anandan da, küllü suyundan da, otomatik alınmazsa ben bir daha çamaşır yıkamayacağım” diye kulaklarından ateş çıkararak banyoya gitti annem. O gece sinirden uyumadı.

Babamın verdiği tepkiyle ters orantılı bir ikna olma hali vardı. Ertesi sabah kahvaltıda kepenklerini indirip asık suratla çayını karıştıran annemin karşısına oturdu, “Tamam” dedi, “ben işyerinde bir soruşturayım, gidip alalım ne istiyorsan”. Annemin kepenkleri tam kalkmadıysa da aralandı ve babam evden çıkar çıkmaz komşularla istişarede bulunmaya gitti. Bir süre sonra “Boş” diyerek geldi, “en iyisi Boş’muş, ondan alacağım”. Öğleden sonra babam geldi, o aralar pıtrak gibi türeyen spotçulardan birine götürdü hepimizi. Annemin istediği “Boş”un pazarlığı yapıldı, parası ödendi ve akşamüstü 5’te kamyonetle teslim sözü alınarak dönüldü. Saat 5’de ailecek suphanallah boncuğu gibi dizildik balkona, kamyonetle gelecek Boş’u bekliyoruz. Lakin gelmez de gelmez, bir ara kardeşim “Aha boş geldi” dedi. Annem korkuluktan düşecekti neredeyse. Evin önünde kasası boş bir kamyonet vardı, “Hani kız makine?” dedi annem. “E işte booş, yani kasası boş demek istemiştim” dedi kardeşim gevrek gevrek gülerek, annemin gözünden fırlayan oklar önce kardeşimin dilini lâl edip içeriye kaçırdı, sonra babama çevrildi: “Onca parayı senetsiz sepetsiz verdin, hani makine?”. Annem o gece endişeden uyumadı.

Ertesi gün öğleye doğru spotçudan özür dileyen bir notla birlikte “Boş” çıktı geldi, kuruldu ve çalıştırıldı. Karşısına oturup camından kendi giysilerimizi tanımaya çalıştık bütün gün. Annem o gece de heyecandan uyumadı.

“Boş” bize yıllarca hizmet etti, tahminimizden de çok. Son yıllarında demans baş gösterdi, kendini at sanmaya başladı. Çalıştırdığımız anda bir kükremeyle karşı duvara doğru hamle ediyordu. Ne kadar uğraştıysak sakinleştiremedik, yolladık onu da eskimiş çamaşır makineleri bahçesine. Annem artık ebediyen uyuyordu…


 Görsel: Buradan

  *Bosch

 

14 yorum:

  1. Çok tatlı bir hikaye / anı! Bir tane de ben anlatabilir miyim? Çok sevdiğim ve çok erken kaybettiğim komşumuz Leylâ teyze ile ondan bir sene sonra kaybettiğimiz Bahattin Amca'nın hikayesi. Onlar da evlilikleri boyunca didişip durdular ama en çok anı da hep onlardan kaldı bana....
    Leylâ teyze "bahattin, bulaşık makinesinin deterjanı bitti calgonit alır mısın" diyor, bahattin amca biraz cebinde akrep olan amcalarımızdan, eh emekli adam, gidiyor alıyor bir "nit" :)) Hatırlar mısın bilmem leylakcığım, "nit" diye daha düşük kalite bir deterjan vardı o yıllarda.. Leylâ teyze hem kızmış hem gülmüştü, "adam gitti markanın yarısını aldı geldi" diye :))) hey gidi günler..... Rahmetli oldular sanırım bu hikayelerdeki herkesler, huzur içinde uyusunlar..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne kadar benziyorlar aslında, babam da gidip gidip Bim'in markalarından alırdı, annem deli olurdu, oğlum o sıra onların yanında yüksek lisans yapıyordu, "Dede yine Bimcikmatik" marka mı aldın diye dalga geçerdi :) Bir keresinde de annem deodorant istemiş, 8x4 diye bir marka vardı, babam gidip parfümerideki kıza "32 var mı kızım?" demiş. Yıllarca gülmüştük.
      Tüm gidenler huzurla uyusun...

      Sil
  2. Ne güzel anlatmışsın <3 ben de annemin çamaşır makinesi aldığı günü olanca küçüklüğüme rağmen çok net hatırlıyorum, Arçelik 2100 idi ve eve geldğinde çalışmasını baştan sonra karşısına geçip izlemiştim; pembe kırmızı gün batımı desenli yırtmaçlı makine örtüsü bile hala gözlerimin önünde :)) annemden sonra dedemler de almıştı bir tane, halam hala kullanıyor :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Otomatik makinelerin eve girmesi hep bir öykü konusu sanırım orta gelirli ailelerde. Onlarsız ne yapardık hatırlamak bile istemiyorum esasen :)))

      Sil
  3. Güzel bir anı imiş. Benimde merdaneli ile bir hatıram var. Annem merdaneliyi aldı hiç açmadı oğluna çeyizlik almıştı. Elde yıkıyorduk çamaşırları. Düğünden 1 ay önce rahmetli teyzem geldi İstanbul'dan. Evin tülü perdeleri yıkanacak, o zaman perdelerde kalın kumaş. Çamaşır makinası da ağbimin evine gitmemişti daha.
    -manyakmısınız açalım makinayı orada yıkansın dedi rahmetli. Dışarıda ocaklığımız var yaktık ateşi ısıttık suyu. Çamaşır makinasını da mutfak kapı önüne çıkardık. Uzatma kablo ile elektrik aldık. Teyzem ısınmış suyu makinaya döktü:))) su makinanın altından yere çıktı:)) Servisi çağıdık geldi, durduğu yerde borusu çürümüş. Değiştirdi gitti, öylelikle makinayı biz kullanmaya başladık. Bu olay 88 yılında oldu. Ağbim evlendi 8 ay evli kaldı boşandı bu makina yine bize geldi:))
    sene 1994 ya da 95 olması lazım yine yaz günü ocağı yaktık makina yine mutfak kapısı önünde çamaşır yıkıyoruz. Babam da yıllardır hasta ara ara bağkurunu ödeyemiyor, bağkura borcu var. Annem çamaşır asıyor, yoldan da milli piyangocu geçiyor. Babam biletçiyi durdurdu, anneme;
    - Gel belki şansın vardır bir çeyrek bilet çek dedi. Annem bileti çekti. O bilete o çekilişte 12.000.000 tl ( o yılın parası ile ) ikramiye çıktı. Çeyrek bilet aldığımız için 3.000.000 tl isabet etti bilete. Tam babamın bağkur borcu tutarı idi, gitti ikramiyeyi aldı, bağkura borcunu kapattı emekli oldu.
    Bendeki merdaneli hatırası bunlar. Yalnız beyazları kar gibi yıkardı, şimdikiler öyle yıkamıyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sizin anı da çok güzelmiş, şans yaver gitmiş bu arada, ne güzel olmuş. ah merdaneliler, bir kere elimi kaptırdım, bir kere de saçımı kaptırmaktan zor kurtardım. Yine de otomatikler sağolsun...

      Sil
  4. ay bitmesin istemiştim oysa, şahane yazmışsın öğretmenim :)

    YanıtlaSil
  5. Enfes bir anı, harika bir anlatım. İzin verirseniz radyoda seslendirmek isterim. 😃👍

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkürler, izin ne demek memnuniyetle, mutlu olurum...

      Sil
  6. Daha iki gün önce annemle, bizim evdeki, annanemin evindeki çamaşır makinelerinin tarihi hakkında bir sohbet yapmıştık. tam otomatik makineye gelene dek, elle çevrilen merdaneden başladık, göbeğindeki pervane göbek atan makinelerle devam ettik. Hatırlaması eğlenceli anılar. :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çamaşır makinesi hikayeleri bitmez, Şenlik Blog bununla ilgili bir kısa anekdotlar yayını yapmıştı. Bunu da onun için yazmıştım ama uzun geldi, başka kısa bir şey yazdım. Bu da arada ziyan olmasın dedim. Bugün Momentos Spotify'da podcast olarak yayınlamış, mutlu oldum...

      Sil
    2. Seslendirirken aynı makineden bizim evde de olan çocukluğuma gittim :) Çok keyifliydi kaleminize sağlık. Bazı dinleyenler sonunda çok üzüldüklerini, makine gelince anne rahmetli oldu gibi algıladıklarını söylediler. Kendimce (ve algıladığımca) öyle olmadığını, belki makineden yıllar yıllar sonra rahmetli olduğunu söyledim. Dilerim öyledir. 🙏

      Sil
    3. Yok canım, annem uzun süre kullandı makineyi, ardından da yazları Ankara'ya gittikçe biz, annem tadını çıkardı yani. Onu yazıya uysun diye ekledim sona o şekilde. Çok teşekkürler ve sevgiler...

      Sil