.

.
.

11 Nisan 2022 Pazartesi

ANNEANNEM İÇİN / 11 NİSAN

 

 

Hafta sonu gittiğimiz parka girer girmez karşıma çıktı bu yeşillik Anneanne. Dizlerimdeki protezler müsaade etse yatıp uzanıverecektim çayırların, çiçeklerin arasına ama Kocam Bey'e döndüm ve dedim ki, "Anneannem görse 'Ohh, zümrüt gibi, bi bulgur pilavı pişirsek de yesek şurda' derdi". Bunca yıldan sonra gördüğüm her çayır, her çimen seni hatırlatıyor benim yeşil aşığı Anneannem.

Niğde'nin gümrah, sulak bağlarında, bahçelerinde geçen çocukluğun; ağaçlar, çiçekler, asmalar, dalları göklere erişmeye çalışan kavaklar, bolluk, bereket. Pekmezler, köfterler, tarhanalar, bulgurlar, kuruyan meyveler. Nereye gitti sonra bunlar? Cebinden "Kara Doktor" dediği kuru, siyah üzümü eksik etmeyen Anneannem.

15 yaşında evlendirilen mütedeyyin bir çocuk-kadın. Vakt-i kerahet geldiğinde içki sofrası, işve, cilve isteyen bir adam. Karşı geldikçe inatlaşma, ağrıyan dişe deva olur diye ağza zorla dökülen rakı, esriyen kafa. O tokadı dedemin suratına sarhoşlukla değil, bilerek attın değil mi Anneannem?

Rakısını yudumlarken keyfi artsın diye ud dersi aldırmış dedem sana. Ben ömrüm boyunca senden tek bir şarkı bile duymadım ki 😔 Zoraki ud derslerini mi protesto ettin acaba? Peki ben sana niye "Cevizin yaprağı dal arasında" türküsünü yakıştırırım hep Anneannem?

Senden bekleneni veremeyince üstüne getirilen kuma. Daha yaşı 20'ye varmamış iki çocuklu bir kadına edilen cefalar. Evin hanımıyken hizmetçi muamelesi görmek. Geceyarısı uykudan uyandırıp kahve isteyen dedeyle kumaya  ateş yakıp kahve pişirdiğini anlatırken gözlerine düşen gölgeler. Niye dedemden hep "iyi insan" diye bahsedilirdi be Anneannem, bu nasıl iyilik?

Acını, çileni, sabrını işlediğin danteller, bir günde bir yumak bitirirdim övünmelerin. Masamdaki yıllanmış örtünün her ilmeğinde göz nurun var Anneannem. 

"Üzüm koydum sepete/Zarif ağlar tepede", sana yakılmış güya bu türkü. Güzeller güzeli bir kadın, heba edilmiş bir gençlik. Çok ağladın gerçekten, ömrünün en büyük gururuydu sanırım ara ara dillendirdiğin "Beni bir müdde-i umumi istedi de varmadım" sözleri. Keşke varaydın be Anneannem.

Küçük kızının eline kına yaktığının ertesi günü kuman ölünce, bulaşan kınaları görüp laf etmesinler diye kollarını dirseklerine kadar mürekkebe batırman, eldivenler giymen. Lafı edilecek kişi sen miydin be Anneannem.

Üstüne kumalar getiren, içkisiyle, çapkınlığıyla canından bezdiren kocan tam biraz uslandığında erkenden göçüp gidecek, seni bir de parasal sıkıntılarla başbaşa koyacaktı. Sen bankadan bankaya, noterden notere koştururken eteğine yapışır, hiddetine, şiddetine bir anlam veremezdim Anneannem.

12 yaşında babasız kaldı diye ömür boyu "Öksüzüm, tırnak kadar etim" diye bahsettiğin, yan bakanı yakacak kadar patolojik bir bağlılık gösterdiğin, seni en çok üzen oğlunu en çok severdin. Onun derdiyle mi beslenirdin ki Anneannem.

Huysuzdun, yaşadıkların acıtmıştı seni, müdaanan yoktu kimseye, en yakınındakileri, seni en çok koruyup kollayanları bile bir lafla incitebilirdin. Ama keyfin yerindeyse kaynayan kazan gibi gurultularla göbeğini hoplata hoplata güldüğün zamanlarda nasıl tatlı olurdun. Benim bitter çikolata Anneannem.

Ne namaz, ne abdest, ne oruç atlanmazdı ama sinema, "teetora", gezme-tozma, düğün, seyahat, deniz deyince akan sular dururdu. Hem gidilmezse çağıranlara ayıp olurdu değil mi Anneannem?

"Öğünden giden ömürden gider"di, "Yenmeyecek olsa icat edilmezdi", koca öküzlere benzerdiniz, yemezseniz çökerdiniz. Tansiyon çıkarsa "samırsak yuduverirdiniz", çözüm basitti nasılsa Anneannem.

Dört kat merdivenine rağmen manzarası, esintisi, komşuları yüzünden deli divane olduğun evine müteahhit talip olduğunda müteahhite, balkonuna uzanan kavağı kesmeye kalktığında yöneticiye ettiğin beddualar içinden mi gelmişti, yoksa dilinin ucunda mıydı Anneannem?

Büyük oğlun evine telefon bağlattığında telefon etmek isteyen komşuların çevirme sayısını saymakta haklıydın elbet, ya şehir dışını arıyorlarsa? Hem sen "Dul garıydın, paran kendine göreydi", ne yapsaydın Anneannem.

İşin düştüğünde "Oh benim güzel kızlarım", kızdığında "Köpek suratlılar" olurduk, keşke hâlâ bizimle olaydın da varsın köpek suratlı olaydık Anneannem. 

Huysuzdun, aksiydin, bencildin ama nasıl tatlıydın, nasıl komiktin, nasıl eğlenceliydin. Şeytanın en güzel tüyünün şeytandan ödü kopan bir kadına gitmesi de tam bir ironiydi zaten. Sahi bizleri sever miydin Anneannem?

Seni en son 28 yıl önce, soğuk bir Şubat günü unuttuğum anahtarı almak için eve çıktığımda, Ankara'da görmüştüm. Banyoya yönelmiştin abdest almak için, aniden beni görünce korkmuştun. Üzerinde pembe geceliğin, başında hotoz yaptığın tülbentin, bileğini sıkan kocaman saatin. Katarakt yüzünden net göremediğin için yumruk yapıp gözüne tutmuştun elini beni taniyamayınca. "Korkma" demiştim, "benim, anahtarı unutmuşum da". Hemen ertesi gün hastalanacaktın, 2 ay sonra da yolcu edecektik seni bir Nisan günü. Başına diktiğimiz çam büyüdü, "Öksüzün, tırnak kadar etin" de veda etti dünyaya, babasının koynuna koyduk. Annemi de senin koynuna koyacaktık çok geçmeden. İyi misiniz oralarda, annemi yormuyorsun değil mi? Umarım şu fotoğraftaki gibi gülüyorsundur. Çok özledik hepinizi be Anneannem...



24 yorum:

  1. Ağlayacağım şu boğazımdaki yumruyu gönderince.Hikaye ile fotoğraftaki sima nasıl oturdu bende.Hani bu rol için bu oyuncu seçimi tam isabet olmuş dediklerimizden.Bu dedeler niye bu kadar fenalar yahu:(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ay duygulandırdım sizi ya özür ama çok içimden gelen bir yazıydı bu. Valla dedeler kısmı bir tuhaf, çok az tanıdım, 3 yaşındaydım öldüğünde, sadece anneanneme yaptıklarıyla değerlendiriyorum ben ama anneme sorsan dünyanın en iyi babasıydı, yaşayan biliyor işte...

      Sil
    2. Anneyi mutsuz eden baba nasıl iyi baba olur ki?! Belki de yaşadıklarımızı kabullenip iyilik kısmıyla içselleştirmek hayatta kalmanın yolu. Yine de hayatın sürekliliğini hep kadınlar sağlıyor, ananeler, anneler...

      Sil
  2. Harika anlatmışsınız anneannenizi. Nurlarda yatsın, yatsınlar
    Çenebaz

    YanıtlaSil
  3. Yine ne güzel anlatmışsınız. Toprağı bol olsun anneannenizin.

    YanıtlaSil
  4. Ahhh ahhh canım benim 😪😪😪 yattığı yer incitmesin ruhu şad olsun mekanı cennet olsun tatlı anneannenin❤💐

    YanıtlaSil
  5. Ananeler bambaşka…… Bambaşka seviliyor onlar! Mekanı cennet olsun, ben bile tanıdım ve çok sevdim ya kitabından Leylakcığım….

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Benim anneannemle ilişkimin farklı olması mümkün değildi, ölene kadar hep hayatımızın içindeydi, bir süre birlikte de oturduk ama babaannemle çok yabancı gibiydim, biraz ondan da kaynaklanıyordu, bir de ayrı şehirlerdeydik. Şimdi kendim "bambamne" olunca tamamen davranıştan kaynaklandığını düşünüyorum. Tüm giden büyüklerin mekanı Cennet olsun...

      Sil
  6. Mekanı cennet olsun. Ananeler bir başka. Hepsi nurlarda uyusun.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler tatlı Anneanne :) Tüm gidenlerler nurlarda uyusun...

      Sil
  7. Anneanen nurlar içinde yatsın. �� Çektiği acılara rağmen ne kadar neşeli biriymiş.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Amin canım. Öyleydi gerçekten, canı istedi mi çok tatlı olurdu...

      Sil
  8. Gidenlerinize rahmet olsun Leylakcığım, yerlerinde rahat uyusunlar. :((
    Anneannelerin yeri ayrı torunlar için, sanırım en çok onlar anılarımızda bizimle yaşıyorlar. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aynı dediğin gibi Ekmekçim, sanki daha bir farklılar (bu arada kendime de çamur atmış bulunuyorum bambamne olarak :) Tüm gidenlere rahmet olsun...

      Sil
  9. Nurlar içinde yatsın, ne güzel anlatmışsınız...

    YanıtlaSil
  10. Rahmetli anneannem geldi benimde okurken aklıma, bazı huyları bizimkinde de yakaladım.
    Onun da kuması vardı. Hatta komiktir ikisinin de adı Fikriye idi.
    Yazı içimi sızlattı birazcık ağlamış da olabilirim.
    Allah rahmet eylesin, mekanları cennet olsun inşallah.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ah sizi duygulandırdıysam affedin. Benim çok yoğun duygular içinde olduğum bir anda çıkıverdi bu yazı. Neredeyse kimse kalmadı 1. derece akrabalardan, insan buruluyor biraz. Giden tüm büyüklere Allah rahmet eylesin...

      Sil
  11. İki gündür kaldayım, çok etkileyici idi yazı, bir şeyler yazmak istiyorum ama bir türlü yazının duygusuna erişmiyorlar. Öz anneanemi hiç görmedim, annem daha çocukken ölmüş, ama nedense çok sevdim. Babannem ki benim babıdam'dı o; müthiş bir kadındı, gözdesi bendim. Boşluğu o doldurdu, anneannem hep bir resimdi, iki kelam edebilseydim keşke dedim hep, idare ettim.:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim Buraneros, sevindim sizi etkilediğine, demek ki duyguyu geçirebilmişim. Anneannem sevgisini çok belli eden biri değildi, dediğim gibi yaşadıkları onu acılaştırmıştı biraz, bunu ancak şimdilerde idrak edebiliyoruz, çocukken ve gençken az da çekişmedik yani. Lakin kadında bir şeytan tüyü vardı, onu sevmekten vazgeçemezdiniz, çok ilginç bir kadındı, tanıyan herkes hem çekinir, hem çok severdi. Benim babaannemle asla öyle bir ilişkim olmadı, soğuktu bana karşı, ya da benim çekingen, içine kapanık çocukluğumu yabanilik olarak nitelendirirdi. Çok da birlikte olmadık farklı şehirlerden dolayı ama anneannem hep hayatımızda idi.

      Sil
  12. ahhhh be Nurşen ablacığım...
    Kadınlık, analık iç güdüsüyle yüklenen o yükler insanın içini kurutuyor da gık dedirtmiyordu eskiden. Şimdiki nesilin böyle algıları yok, aman zaten olmasın da.. Ama hatırşinaslığı, ahde vefayı da bilmiyorlar, o kötü işte...

    İçime geldi oturdu yazdıkların. Ucundan ucundan ama ondan ama bundan o kadar tanıdık geldi ki... Ruhu şad olsun anneanneciğinin ve tüm ölmüşlerimizin.

    Kocaman sarıldım sana ♥

    YanıtlaSil