Farkındasınız ya da değilsiniz bilemedim, ara vermeye başladım yazılara. Her gün o kadar birbirinin aynı ki, yazsam ergen hatıra defteri gibi olacak burası. Sabah kalktım, kahvaltı ettim, balkona çıktım, yemek yaptım, tekrar balkona çıktım, kitap okudum vs vs. O yüzden artık güne renk katan bir şey olmadıkça her gün yazmayacağım.
Bugüm malum, karantina sürecinin en çok hırpalanan yaş grubunun sokağa çıkma günüydü, ağızlarına bir tutam bal çalındı. Antalya'da hafta sonu sokağa çıkma yasağı kalktığı için biz de günlerdir evde gevşemiş ve kağşamış bedenlerimizi sokağa saldık. Aşağı yukarı 45 gündür ilk kez eşofman ve pijama dışında bir şey geçirdim sırtıma. Yeni yürüyen çocuklar gibi sarsak, yıllarımın geçtiği semti ilk kez görüyormuş gibi şaşkın düştüm yollara. İlginçtir sokağa çıkma yasağı kalkmasına rağmen gördüğüm herkes 65+ civarında idi, sanırım Antalya halkı bugün sokakları bu yaş grubuna sunmuş jest olsun diye. Genellikle dükkanların çoğu açıktı, hatta yıllardır pazar günleri açmasi için dil döktüğümüz ama Nuh deyip peygamber demeyen en sevdiğimiz pidecimiz bile açıktı bugün, bu duruma benim ağzım daha çok açıldı. Fakat dönüşte kapattığını gördük, muhtemel ki özel bir sipariş ya da kişisel bir iş için açmıştı.
Kalabalık olmayan yollarda ağır ağır yürüyerek parka ulaştık. Hava oldukça sıcaktı ve ağız, burun maskeyle kapalı olunca terleme katsayısı artıyor, haliyle çok neşeli bir yürüyüş olmuyor. Yine de parka girip denizi, yeşermiş ve çiçeklenmiş ağaçları, dört bir yanı kaplamış çiçekli çalıları görmek iyi geldi. Antalya'nın en çok görülen bitkilerinden ağaç mineleri çıldırmış gibiydi:
Yine de baharın pek çok öncüsünü kaçırmışız bu yıl, ne diyelim sağlık olsun da başka baharlar da vardır elbet.
Malum bugün aynı zamanda Anneler Günü idi, çocuklar başka şehirde zaten görüşme olanağımız yoktu, anneler derseniz yıllar önce başka aleme göçmüşlerdi ama yine de bu yıl bu görüşememe, buluşamama durumu eski yıllara nazaran daha çok koydu. Daha önce hiç maskeli Anneler Günü yaşamamıştım, bu fotoğraf da tarihe not olsun:
Kahkülleri kesip saçları boyayabilsem de kesim konusu sıkıntılı. Berberler açılsa da gitmeyeceğim için giderek Rapunzel'e dönmem sözkonusu. Yazı atkuyruklu geçireceğiz anlaşılan.
Üç gündür "Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali" bünyesinde festival filmleri izliyorum. Malum nedenlerle festival sanal alem aracılığı ile filmleri gösterime açtı. Uçan Süpürge'nin kendi sayfasından ya da Youtube sayfasından izleyebilirsiniz. Ben birkaç kısa film ve belgesele ilaveten iki uzun metrajlı film izledim. Bir İran filmi olan "Otoban" ve yerli yapım "Kader Postası". İkisini de çok beğendim. Bugün akşam bir film daha izleyeceğim. Elimde epeydir okunmayı bekleyen bir kitap var, Katherine Mansfield'in "Bahçe Partisi" isimli öyküleri, oldukça keyifli bir kitap, severek okuyorum.
Bugünlük bu kadar sevgili dostlar, bitirirken takip eden kadın arkadaşlarımın Anneler Günü'nü kutluyorum, çocuğu olsun olmasın, kalbinde insan sevgisi taşıyan her kadın annedir. Hepsine sevgiler...
maskeli anneler günü kutlması... sahiden öyle oldu
YanıtlaSilMaskeli de zor yürünüyor gerçekten ama en azından kalabalık ortamlarda takmaya alışacağız sanırım.
YanıtlaSilAnneler gününüz kutlu olsun ♥ Bu sene hepimiz için ayrı bir zor geçti anneler günü sanırım. Ben de annemin yanına gidemediğime bunaldım ama sonra sağlık olsun deyip gündelik rutine döndüm...
YanıtlaSilArtık günler birbirinin aynısı olmaya başladı haklısınız. Alıştık bu rutine sanırım...
Sağlıklı bir hafta diliyorum ♥
Kalabalık nüfusu nedeniyle İstanbul'un işi çok zor. Bizim aşmamız gereken çok şey var daha:) Maskeyle yürümek ne kadar keyif kaçırsa da çıkmanıza sevindim.
YanıtlaSilAnneler gününüzü kutluyorum. Bir sonraki yıl torun torba hep beraber kutlayacaksınız bu günü. Öpücükler Nurşen Hocam, sevgiler...