.

.
.

24 Temmuz 2019 Çarşamba

24 TEMMUZ (NELER OLUYOR HAYATTA)

Merhabalar değerli kârîlerim (yeni yetmeler için açıklama, kârî=okuyucu, okur). 12 gün sonra tekrar burada olmak güzel. Yazmayınca unutuyorum, yazınca seviniyorum. Ah ah eskiden buralar ne şenlikti, ne kalabalıktı, ne komşu kapısıydı. Artık bu solan bahçede bülbüllere yer yok, bizim gibi tek tük nesli tükenmiş Anka kuşları yuvayı terk etmiyorlar işte, seyrek de olsa uğruyorlar 😃

Geçen hafta kız kardeşle elden geçirilip yeniden inşa edilen Atakule'yi ziyaret ettik. Yıllar yıllar önce ilk açıldığında ne sükse yapmıştı ama. Ne kadar pahalı mağaza, şık cafe, yeni nesil eğlence merkezi varsa oradaydı. Bodrum kattaki Dreamland çocukların gözdesi idi, az para bayılmadık oyun jetonlarına. Oğlumu eğlendirirken ben de fırt fırt fırtlayan küçük adamların kafalarına tokmakla vurmaya bayılırdım. İçimde bir cani saklıymış meğersem 😃 Ankara'daki ilk donut dükkanı da orada açılmıştı yanılmıyorsam, hiç sevemedim o tatlı mı, tuzlu mu ne idüğü belirsiz yiyeceği. Kulenin tepesine çıkıp Ankara'ya kuş bakışı bakmışlığımız da vardı haliyle, ne görmeyi umuyorsak artık bolca binadan başka. Hoş o zamanlar bu kadar gökdelen cenneti değildi bu şehir, en azından kırmızı çatıların bir estetiği vardı. İlk günlerin ilgisi ve itibarı zamanla kaybolmuş, nikah salonu ve dış cepheye açılan Hacı Bekir dışında yamacından geçerken kafayı çevirmez olmuştuk sonraları, kulesi  ise bize tepeden tepeden bakmaya devam etmişti. 


Birkaç yıl süren yenileme inşaatının sonunda bu yılın başında yeniden açılışı yapıldı medar-ı iftiharımız Atakulemiz'in. Eh Leylak Ankara'ya gelir de eski dostu ziyaret etmeden döner mi, döner kebap dönmez olsun görmezsem dedim ve taktım koluma kız kardeşi, girdim kapıdan içeri. Görmeyeli epey büyümüş, gelişmiş yavrucak, genç irisi adeta. Pek pırıldak, pek cilalı, pek fiyakalı. Lakin ne mağazalara girmek istedim, ne de vitrinlerine bakmak. Aslında kule satılık değil bakılık olmuş eski bir deyimin tersine. Afili vitrinler, pahalı restaurantlar, şık cafeler ve bütün bunların hepsinden çok adeta fotoğraf çektirilsin diye oluşturulmuş ilginç köşeler. Kaçar mı Leylak'tan poz poz pozlandık, sanırsın sosyete dergisine kapak oluciiiz. Butik konseptleri, restoran konseptleri, cafe konseptleri, sayfaları açılmış kitaplar, salkım salkım sarkan güller, çiçekli çerçeveler, dergi kapakları, hangisini beğenirsen geç önüne, arkasına, ver pozunu. Aslında hepsini buraya koymak isterdim ama kaç saattir uğraşıyorum jfif formatlı fotoğrafları bir türlü jpeg'e çeviremedim, blogger de eklemek istediğim jfifleri yüzüme geri tükürdü. Artık kusura bakmayacaksınız, Atakule'nin terasına çıkıp Botanik Parkı üzerinden Ankara panoraması seyreden Leylak fotoğrafıyla yetineceksiniz 😄




13 yorum:

  1. Güzel vakit geçirmişsiniz en azından yıkılmamış da yine gçrülesi bir yer olmuş

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yıkılmayacağı belli idi, kuleye hiç dokunmadılar zaten, sadece altındaki AVM kısmı yenilenip genişletildi ama epey uzun sürdü...

      Sil
  2. Dreamlande ilk gidişimde yani 25 yıl önce kazandığım kuponlar hala duruyor, şaka gibi. Yeni haline yolum düşmedi ama bir ara ugrucam,aklımda.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İnanır mısınız, geçenlerde çekmece temizliği yaparken ben de buldum oğlumun kazandığı kuponları, niye sakladık ki :))) Bir kerelik uğranır, sonra ancak cafeler için gidilebilir...

      Sil
    2. Bir çekmecem vardı, kıyamadığım şeyleri orada saklardım çocukken. Bilet, kupon hala saklarım ben, demek ki doğuştan gelen bi istifçilik durumu var bende:) Hatta şimdi hatırladım, dreamlandde o kollu makinelerden peluş oyuncak kazanmıştım, onu da saklamışım. 12 yaşındayım o zaman düşünün yani. Geçenlerde baktım kızımın oyuncaklarının arasında, hayat ne tatlı bazen:)

      Sil
    3. Ahaha çok benziyoruz galiba. Oğlum da sarı peluş bir fil kazanmıştı, o da hala durur evde, adı da Dumbo :)))

      Sil
  3. Ankara'ya henüz gitmedim fakat bu ikonik kuleden haberim elbet var.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eh bir nevi Ankara'nın sembolü gibi, haberiniz olması doğal, buyrun gelin Ankara'ya, kendine has özellikleri ve güzellikleri vardır bir bozkır şehri olsa da...

      Sil
  4. Dreamland <3 Atakule'nin tekrardan açılacağını duyunca ben de her Ankaralı gibi heyecanlanmıştım. Fakat gidip gördüğüm manzara hayalkırıklığı yarattı. Eski samimiyeti yok gibi. Neredeyse tamamı lüks markalardan derlenmiş koca bir alan. Evet mimarisi nerdeyse korunmuş. Nostaljik hissediyorsunuz ama o beklenen "şey"i bulamadım. Tekrar da gitmedim. Fakat o teraslar güzel düşünülmüş :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aynı fikirdeyim, çok makyajlı, süslü, parfüm kokulu ama soğuk bir kadına benzettim yeni halini :)

      Sil
  5. Dün tesadüf Behzat Ç. reklamında Atakule'yi görmüştüm ve hiç ziyaret etmediğimi düşünmüştüm. Üzerine bu yazı :) Kalpler beraber :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar

    1. O zaman bir Atakule ziyareti şart oldu diyeceğim ama kalkıp gelmeye değmez ta oralardan. Çok steril ve sıcaklıktan uzak...

      Sil
  6. yıllar önce gitmiştim sanırım emin değilim bir düğün için gelmiştik Ankara ya ya gitmek istemiştim nasip olmamıştı ya da gitmiştik nefret ediyorum balık hafızamdan o zamanlar yeni açılmıştı o nedenle çok gündemdeydi diye anımsıyoru...özlemiştik sizi ve yazılarınızı ..ihmal etmeyin bizleri lütfen olur mu...sevgilerimle..

    YanıtlaSil