.

.
.

5 Mayıs 2016 Perşembe

FESTİVALDEN FESTİVALE VE ÇELINÇ 23-24

Festivallere doymayan Antalya'dan bildiriyorum. Tiyatro Festivali'ne ramak kala Muratpaşa Belediyesi "Kaleiçi Festivali" düzenledi. Şimdi adamlar o kadar emek çekmişler, katılmasak ayıp olacak dedik ve dün akşama doğru soluğu Üçkapılar (Hadrianus Kapısı) da aldık. Haliyle oldukça kalabalıktı, çantalarımız ve kendimiz arandıktan sonra bariyerleri aşıp festival konserinin düzenleneceği alana girdik. Sahnede Doğa Koleji'nin öğrencileri hayli başarılı bir konser vermekte idiler. Sonuna yetişmişiz, az sonra onların yerini Kübalı bir dansçı çift aldı, banttan yayınlanan müzik eşliğinde hareketli danslarıyla izleyenleri coşturdular. Öyle ki seyircilerden de dansetmek için sahneye çıkanlar oldu.



Çiftin dansları sona erince festivalin açılışını yapacak protokolü beklerken Hadrianus Kapısı'ndan Kaleiçi'ne doğru ne var ne yok diye kısa bir tur yaptık.


Hemen merdivenlerin üstünde "Dostlarım, Romalılar" boruları ve miğferleriyle halkı selamlamak üzere dizilmişlerdi :)


Önden görünüş


Arkadan görünüş :) Soldan ikincinin sandalet ayağını sıkmış sanırsam. Muhtemelen bu kıyafetleri giydirmek için belediye personeli arasında kura çekilmiştir ya da ceza verilecek personele zorla giydirilmiştir :)

Romalıların kostümlerini rüküş bulduğumuz için konser alanına geri döndük, geri dönerken şu aşağıdaki canlı heykel yeniçeriye "Hello" dedik. En az Romalılar kadar acı çekiyor olsa gerek :)


Protokol açılışı kapıların içinde yapadursun biz tekrar Kübalı çiftin danslarını izlemeye koyulduk. 


Bu arada bir yer kavgası yaşandı. Çoğunluk ayakta izledi gösteriyi ama bir kaç kişi sahne arkasından temin ettikleri sandalyeleri sahne önüne yerleştirip oturdular. Ben ayakta durmayı tercih ettim. Derken evlerden ırak tabirinin cuk oturduğu bir teyze sandalyesini sürükleyerek geldi ve bana çekilmemi emretti. "Neden?" dedim, "Sen orada durursan ben göremem sahneyi" dedi, "O zaman sen de ayakta dur" dedim ve inadım tuttu milim kıpırdamadım. Teyze dediğime bakmayın, üç aşağı beş yukarı ben yaşlarda biri. Söylenerek sıkıştırdı sandalyesini bir yere ve önüne gelene bağırıp çağırdı. Sahne önünde oynaşan minnak boylu çocukları bile oturmaları için azarladı. Ama Küba grubu sahne alınca herkesin önüne geçip ayağa kalkarak uzun süre video çekti, oturması için yapılan itirazları tınmadı bile. Zaten o kadar sevdi ki yerini ve programı, bir ara bir yere gitmesi gerekti, yerine birini oturtup sandalyesini garantiye aldı, sahnedekiler coştukca o da coşup bir güzel salsa yaptı, hatta bir ara izleyen adamlardan birini kolundan çekip zorla kavalye yaptı kendine :) Kısacası gösteri içinde gösteri izledik. 

Derken açılışı gerçekleştiren protokol sahne aldı. Muratpaşa bld. başkanı ve Küba büyükelçisi birer konuşma yaptılar. Büyükelçi pek tonton, pek sempatik bir adamdı, sevdik kendisini sizden iyi olmasın. Zaten konserin sonunda Küba'ya yerleşmeye karar verdim, böyle oynak, böyle kıvrak, böyle neşeli halkın arasında insanın ömrü uzar yahu.


Ve nihayet beklenen an geldi, Latin Cuba Band sahneye çıktı. 



Solistleri pek güzel, pek kıvrak, pek latif, pek neşeli bir hatundu, çok beğendim. Şu çektiğim pozlarını da eklemeden edemeyeceğim:







Ön gösteri yapan dansçılarımız ara sıra orkestraya da eşlik ettiler, yalnızca onlar değil, sahnenin arka tarafında bekleyen görevli belediye ve elçilik personeli de kravatları ve takım elbiseleriyle şarkılara ve danslara dahil oldular. Diyorum ya pek oynak, pek kıvrak, pek neşeli bir millet bu Kübalılar.


Ayakta dikilmekten dizlerimizde derman kalmasa da bu harika gösteri yorgunluğumuza değdi doğrusu. Konser hepimizin bildiği Küba'nın ünlü şarkısı "Guantanamera" ile sona erdi. Alkışlayarak dağıldık ve Kaleiçi'ne bir göz atmak üzere yine Hadrianus Kapısı'na yöneldik, yeniçeri uyumaya gitmişti sanırım, yoktu.


Kesik Minare'nin dibinde üçlü bir müzik grubu La Comparsita'yı çalıyordu, etrafta gelinle damat aradık ama yoktu.


Kaleiçi'nin ışıklı, canlı sokaklarından geçerek evimizin yoluna düştük. Festival devam edecek, muhabiriniz olarak sizi mahrum bırakmam.

Gitmeden Çelınç'ın 23. sorusunu da cevaplayıvereyim:

-Yaparken heyecan duyduğunuz bir şeyden bahseder misiniz?

Evliya Çelebi gibi "Seyahat ya Resullullah" diyeceğim.  Zorunlu bir durum değilse ve görmediğim bir şehre gidiyorsam içim içime sığmaz, günlerce kafamın içinden hazırlık ve plan yaparım. İnternette mıncık cıncık araştırırım, hep son anda bir şey olacak gidemeyeceğim endişesi taşırım, beni götürecek vasıtaya bindiğim anda da derin bir "oh" çekerim. Sonrası gel keyfim gel :)

Haydi elim değmişken bir de 24, en kolay soru:

-Şu an okumakta olduğunuz ya da son okuduğunuz kitap hangisi? 

Şu anda elimde bir derleme var: "Bir Türk Çocukluğu". Elif Deniz Ünal'ın yayına hazırladığı bu kitap ünlü yazar ve düşünürlerin çocukluk anılarından oluşuyor. Keyifli bir kitap. Son okuyup bitirdiğim ise Thomas Mann'ın uzun zamandır okumak istediğim "Büyülüdağ"ının 1. cildi. Sıradaki kitabımı da merak ettiyseniz James Joyce'un "Dublinliler"i. E haydi ben gittim artık. 


5 yorum:

  1. Sonra diyorlar ki bu Mariposa neden Antalya'yı çok seviyor bundan güzel sebep mi olur . Süreklii bir aktivite üstelik istanbul gibi karmaşa içinde de değil kendi sakinliğiyle birlikte antalyalıları sıkmayan bir cazibesi var şehrin ya da bana öyle geliyor bilemiyorum :) Ama çok hoş görünüyor her şey küba-türkiye kardeşliği gibi bir festival mi acaba bu kaleiçi festivali yoksa o güne has mı kübalılar vardı

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Size öyle gelmiyor, öyle. aktivitesi çok bol ve bu aktivitelere ulaşılması kolay bir şehir. Yalnız giderek kalabalıklaşıyor ve trafiği de çekilmez hale geliyor. Bu konser bu yıl başlatılan Kaleiçi Festivali etkinlikleri arasında idi. Kaleiçi gibi halen yaşayan eski kentlere sahip ülkelerden ekipler davet edilmiş, Küba da bunlar arasındaydı ve gerçekten çok güzel bir konser izledik, biraz yorucu olsa da. Bu akşam Hıdrellez nedeniyle Makedonyalıların konseri vardı ama gidemedim.

      Sil
  2. ben kızın bacağındaki şort izine takıldım. fondotenle kapatasım geldi :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şort izi değil o, külotlu çorabın külot bölgesi, arkadaşın izsiz külotlu çoraplardan haberi yok sanırsam :)

      Sil
  3. Okurken bile coştum Leylak Dalı:)

    YanıtlaSil