Cumadan bugüne devreden sıkıntıyla uyanıp erkenden yollara düştüm, çok sevgili Ferminanım kardeşim de bana eşlik etti bu ne olacağı belirsiz yolculuğumda. İlk durak gereksiz yere para tahsil eden devlet dairesi oldu. Doğrudan müdür yardımcısıyla görüşüp sorunumu çözmelerini istedim. Beklememi, iki yazı yazacaklarını ve ilgili birimlere gidip başvurmam gerektiğini söylediler, kısacası onların karıştırdığı pirincin taşını ben ayıklayacaktım. Çaresiz beklemeye başladık, derken tüm bu sıkıntıların sorumlusu arkadaş göründü elinde iki ayrı yazı ile. Gayet pişkin, sanki bu karışıklık onun yüzünden olmamış gibi, sitemime cevaben geri ödeme yapmayan bankayı suçlayarak yazıları elime tutuşturdu, ne bir özür, ne bir rahatsızlık. Neredeyse "ne diye ödedin parayı" diyecekti. Kendisini daha yüce güçlere havale ederek çıktım oradan, hakkımı ise ne bu dünyada ne öbür tarafta helal etmiyorum.
İlk durak gereksiz yere ödediğim harcı almak için Ulus'taki vergi dairesi oldu, neyse ki uzun sürmedi, doldurduğum forma IBAN numaramı ekleyerek bıraktım ve Ferminanım kardeşimle birlikte ikinci müracaat mevkimize ulaşmak içir Oran otobüsüne attık kendimizi. Bir durak erken inmişiz, ayazlı bir yürüyüş yaptık ilgili dairenin döner sermaye müdürlüğüne ulaşmak için. Mübarek mekan sanki arayan bulamasın diye en olmayacak yere gizlenmiş. Dağ tepe aştık, patikalardan geçtik, ormanlarda kaybolduk dersem de inanmayın ama bir nevi benzer macera yaşadık. Sonunda ilgili makama ulaştık, yazımızı teslim edip bir IBAN numarası da oraya bırakıp döndük. Umarım paraların ödeme günü olarak çıkmaz ayın son çarşambasını seçmezler.
Günün ilk yarısının özeti böyle, ikinci yarısı da çok farklı değildi, yaptıracağımız işlem eksik fotoğraf yüzünden yarına ertelendi. Her türlü bürokrasiden nefret ediyorum diyerek "Kitap Meydan Okuması"na geçiyorum.
Bugün yarıladık meydan okumayı, 15. günün sorusu şöyle:
15. gün: En sevdiğin erkek karakter:
Bunca yıldır aklımda tutacak kadar sevdiğim bir erkek karakter var mı inan olsun çıkaramadım. İyice gerilere gidince Emily Bronte'nin "Uğultulu Tepeler"i ve onun haşin kahramanı "Heathcliff"geldi aklıma.
Ergen çağımda okuyup hala unutmadığıma göre beğenmişim keratayı, yer etmiş aklımda. Annem bile nerden duyduysa duymuş-ya da filminde izlemiş- "Hiçkılip" diye birinden sitayişle bahsederdi :) Eh annemin aklında bile yer ettiyse o yaşında normaldir benim unutmamam. Ne diyeyim, Allah sevdiğine bağışlasın, okuyanı çok olsun...
bürokrasi dendi mi içim tksiniyor.. emeklilik için debelenirken rapor falan işleri ile ömrümün yarısı gittiydi... ıyyyy..
YanıtlaSilbu meydan okumada sorular gitgide zorlar oldu beni.. iyi bir okuyucu değil miyimdir neyimdirse