.

.
.

2 Şubat 2014 Pazar

İŞTE ÖYLE BİR ŞEY


Aldığım günden beri İncesaz'ın son albümünü dinliyorum sabahtan akşama kadar, bıkmadım usanmadım. Hele bir şarkı var ki yıllardır ne dinlemiş ne de hatırıma getirmiştim. CD çalmaya başlayıp o şarkının ilk notaları döküldüğünde belleğimin katmanları da birer birer açılmaya başladı. Acemi bir elin tellerine vurduğu bir gitardan dökülen aynı notalar, kenarları mavi oyalı Şile bezi beyaz bir bluz, artık yerinde yeller esen Karınca sineması, Flamingo'nun kestaneli pastası, Meram'ın sinirli garsonu, Milliyet Sanat Dergisi, ordan burdan toparlamaya çalıştığımız ders notları, tomurcuklanan ağaçlar, dallara yürüyen su, yüreklere yürüyen umut ve hepsinden önemlisi burnumda hissettiğim Ankara baharının kokusu. Uzak bir ülkeden konukluğa gelmiş gibi teklifsizce girip yerleştiler beynimin içine, yanlarında aile albümlerini de getirmişler gözüme gözüme sokup dururlar :) Bir dinleyin isterseniz, belki sizi de ziyaret eden anılar olabilir:




5 yorum:

  1. Bende keyifle dinliyorum. Sağolasın:)

    YanıtlaSil
  2. Dilek Türkan'dan dinledikten sonra Ezgi Köker'e alışamadım henüz.
    Ben de çok severim bu şarkıyı, ve Dilek Türkan'dan Firar, Çok Aşığın Var Diyorlar, Yalnızız.
    Hemen dinlemeye gidiyorum hepsini :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Açıkcası ben Ezgi Köker'in sesini daha çok beğendim, su gibi bir ses. Tabii Dilek Türkan'ın da hakkını yemeyim. Sözün özü İncesaz her şekilde dinlenir :)

      Sil
  3. güzelliklerle bir ömür geçirmeni diliyorum sevgi ve dostlukla...

    YanıtlaSil