.

.
.

26 Aralık 2013 Perşembe

KOKİNA


Güçbela iki demet kokina buldum yakınlardaki bir çiçekçiden, bulunmuyor bu şehirde bu meret niyeyse. Çiçekçinin bile bunun yılbaşına has bir bitki olduğundan haberi yoktu, topçukları hafiften buruşmaya başlamış demet için söylediği parayı çok bulduğumda: "Abla valla maliyeti kurtarmaz, zaten ben almayacaktım hadi bulunsun diye 3-4 tane aldım" dedi, bunu söyleyen de "Interflora" üyesi, hayli büyük ve tanınmış bir çiçekçi. Beni kokinasız koymaya ahdetmiş bu şehir, geçen yıl da Lalem göndermişti sağolsun ta İstanbullardan. Şimdi diyeceksiniz ki kokinasız kalsan ne olur, kalmasan ne olur. Bir şey olmaz tabii ki ama ben yılın bu zamanlarında vazoma bu neşeli, kırmızı topçukları koymazsam eksik hissediyorum kendimi. Bendeki de böyle bir yeni yıl ruhu. Büyüklerinden umudu keseli çok olduğu için kücük mutluluklarla avutmaya çalışıyorum yorgun ruhumu. Artık çoğunuzun gözünde benimle özdeşleşen yazar Füruzan'ın "Gecenin Öteki Yüzü" öyküsünü okumuştum yıllar önce. Sonra tek kanallı TV döneminde TRT dizisini yapmıştı. Türkiye'ye yeni dönen Haluk Bilginer ve o zamanlar botokssuz mahzun yüzüyle Zuhal Olcay oynamıştı ana rolleri. Zengin ve soylu bir ailenin sınıf farkı ve yoksulluk yüzünden istemediği bir gençle evlenip dışlanan ve eşinin iş kazasında ölümünden sonra küçük kızıyla yalnız, parasız ve desteksiz kalan kızını başarıyla canlandırmıştı Zuhal Olcay. Yüzündeki o hüzünlü anlama çok yakışmıştı oynadığı rol. Küçük kızıyla sığındığı eski bir apartmanın bir odasında hayatını sürdürmeye çalışan, içine kapanmış bu gururlu ve görmüş geçirmiş genç kadını saklandığı kabuktan aynı binanın bir başka odasında yaşayan iki kardeş çıkaracaktır. Soğuk bir Doğu ilinden İstanbul'a gelip herşeye rağmen güler yüzle sırtlanmışlardır büyük şehrin onları yoran yükünü. Kardeşlerden kız olanı çekinerek çalar genç kadının kapısını ve  küçük kızıyla birlikte yılbaşı gecesini geçirmek için mütevazı odalarına davet eder. Önce tereddütle karşılar bu daveti kadın, sonra gitmeye karar verir. Ve bir demet kokina alır hediye olarak götürmek için. Gittikleri evin sobayla yayılan sıcaklığı, semaverdeki çayın fıkırtısı, yağmaya başlayan kar, genç kızın ikram ettiği üzeri çörekotuyla süslenmiş peynir, radyoda çalmaya başlayan tango ve genç erkekle yapılan dans genç kadının yıllardır buz tutmuş kalbini yavaş yavaş eritmeye başlayacaktır.
Tanrım, nasıl güzel bir öyküdür bu ve nasıl bir oya gibi ince ince dokunmuştur kelimelerle. Belki o yüzdendir kokinaların ruhuma saldığı mutluluk. Derim ki yeni bir yılı karşılamaya hazırlanırken-hele ki eskisi berbat gündemiyle bizi perişan etmişken-biraz renk, biraz ışıltı ve okunacak bir Füruzan öyküsüyle umut yükleyelim bünyeye...


11 yorum:

  1. O kadar güzel anlatmışsın ki, öyküyü okuduğumu unutup yeniden canlandırdım gözümde o görüntüleri.

    YanıtlaSil
  2. LEYLAĞIM,
    Ne güzel anlattın bir dal kokinanın
    yarattığı o muhteşem sıcaklık ve mutluluğu
    ben de aldım ve evimin en güzel yerine koydum
    gördükçe içim sevinç doluyor
    Bu güzel hikayenin o dizisini hatırladım şimdi ben de
    sen çok yaşa emi
    teşekkürler

    YanıtlaSil
  3. o zaman.. tango... =)..
    benim için .. kokina babamdır..
    her yıl kokinalar alan ve bu gelenği başlatanımdır.. gözümü aç.tığım günden beri kokina benim için yılın sonu ve yenilenme zamanıdır.. babam bir aralık günü hatta tam da bugün ..öldüğü sene zaten altı aydır şuuru kapalı şekilde yattığından o yıl benim kokinamı kim alacak demiştim...
    çünkü evlendikten sonra da babam kokinalarımı almaya devam etmişti..
    kokinasızlık babasızlıktı...
    sonra o zamanlar sk olan şimdinin çbsi üstlendi işi..
    ama kendi kurallarını koydu..
    babam her yıl.. ilk gördüğü kokinayı alırdı..
    sk.. yılbaşına da dayansın diye.. bekletirdi..

    sonra kendim almaya başladım..
    kokinalarımı..
    iki yıldır çiçekçi romanım.. kendisi alır almaz .. bana bir kucak getiriyor..
    bu yıl..
    kokinalarımı hep babam getirirdi.. şimdi de sen dedim..
    kokinalar babamı anımsatıyor o yüzden özeller dedim..
    bir durdu hüzünlendi..
    ben de şimdi babamı anımsadım dedi..
    o da bu mevsimde bağlardı kırmızıları.. yeşil dallara.. bak gözümün önüne geldi..

    kokina meseledir arkadaşım..
    bizi birleştiren ama her birimizin gönlüne ayrı bir yerden dokunandır.sana edebiyatla.. öykülerle.. bana alan .babamın hatıralarıyla çocukluğumla.. romana.. kokinaları bağlayan babasıyla çocukluğuyla.. laleye annesiyle.. dokunur.. yaklaştırır bizi.. =) atalet



    YanıtlaSil
  4. Ben de Antalya'da yaşadığım 5 yıl boyunca kokina olmayışından çok etkilenmiştim. Sonra bir kere bulabilmiştim de çocuklar gibi sevinip bu sene iyi geçecek galiba diye umutlanmıştım. Antalya'daki çiçekçilere anlatmak lazım:) iyi seneler, her şey gönlünüzce olsun:)

    YanıtlaSil
  5. Seni okudum, o yeri asla hala doldurulamayacak güzellikteki diziyi ve ablamla izlediğimiz günleri (seksenlerin sonuydu sanırım) hatırladım. Yoğun duygularla yorum yapmak üzereyken Atalet Hanım' ın içime işleyen yorumu gözüme ilişti.Babası, Romanın babası, benim babam... Çocukluk yılbaşılarıma gittim. Eşli-dostlu bol çocuklu, bol çerezli-meyveli bol müzikli Anadolu yıllarıma...

    Bir-kaç dal kırmızı tomurun yaptıklarına bak hele...

    İyi ki varsın Leylak. İyi ki varız. Hepimiz...

    YanıtlaSil
  6. Kokinasız olurmu hiç Leylak'cığım. Bir yılın yüküdür kokina, yeni yılınsa hafifliği...

    YanıtlaSil
  7. o kokinalar, evde ne kadar eski yastık kılıfı varsa onlara sarılmıştı da yine de dikenlerinden kurtulamamıştı kocam:)) adamceyiz unutamamış ki, bu sene öyle bişi yok di mi dedi))
    Ataletim çok haklı, çingeneler her yıl o kırmızı tohumları o dikenli dallara tek tek bağlarken bizi de birbirimize bağlar sanki...

    YanıtlaSil
  8. Demek kokina o kadar kıymetli oralarda, burada sebil...bilsem ben de sana gönderiridim canımcım:)
    Gecenin öteki yüzü benim de zihnime kazınmıştır, hep severek hatırlardım ama senden konusunu tekrar dinlemek o kadar iyi geldi ki, gözümde canlandı yeniden...
    Öpücüklerimle:)

    YanıtlaSil
  9. Ben de gecen sene ankaradan istanbula taşındıgımda panik olmustum ya istanbul da yoksa sadece ankaraya ozgu bir seyse diye :) 2 hafta kala gordugumde cok mutlu olup hemen kapi vermistim iki demet. Bu sene bebis var yilbasi hazirligi falan hic bir sey yapamiyorum malesef ama aksam esim 6 demetle birden girdi eve :)ben de bloguma ekleyeyim bari ama sizin gibi guzel anlatamam tabi

    YanıtlaSil
  10. Kokina deyince benim de aklıma siz geliyorsunuz. Ben de öyle mutlu oluyorum. (Kısır bitki bilgim yüzünden ya da sayesinde de denilebilir, kokinayı da sizden öğrendim.) Tabii bir de leylak denilince hemen siz geliyorsunuz aklıma orası ayrı.

    YanıtlaSil
  11. Bu güzel diziyi ve yeni yılın gelişini bu kadar güzel anlattığınız ve bizi henüz umutların olduğu , dostlukların bozulmadığı gençliğimize götürdüğünüz için teşekkürler.....

    YanıtlaSil