.

.
.

29 Temmuz 2012 Pazar

BİZİM EVDE HİÇ FERDİ ÇALMAZDI...


Rehavetin insan bünyesini kuştüyü bir yorgan gibi sarmaladığı sıcak bir günde okudum "Bangır Bangır Ferdi Çalıyor Evde"yi. Elimde kitapla yerleştiğim kanepenin tam karşısına konuşlandırılmış vantilatör koca kafasını bir sağa, bir sola çevirerek durağandan esintiye çevirdiği sıcak havayı üstüme üfürürken ben kâh soğuk limonata, kâh maden suyu, kâh çay-kahve eşliğinde tükettim satırları. Kitabı bitirince bir başka arkadaşa devredeceğim için kurşun kalemle çizdim cümlelerin altlarını sık sık ve bitirdiğimde damağımda buruk bir tat kaldı.

Kahramanları bize benzeyen kitapları seviyorum. Evimizde ne bangır bangır, ne de alçak sesle Ferdi hiç çalmadı aslında, hatta Orhan Baba bile. Arabeski dışlayan bir neslin ahfadıydık. Bizim radyolardan "Yurttan Sesler", kasetçalarlardan kimi zaman Pop, kimi zaman Klasik Türk Müziği yayılırdı. Lakin yine de kitaptaki öyküler o kadar bizdendi ki. "Çok Sıkılır Arkadaşı Ölen Çocuklar"daki Serkan'ın annesi üç aşağı-beş yukarı karşı apartmanımızdaki Nuran teyze, komşularsa sanki bizim komşulardı. "Bana Küstüler"deki iki arada bir derede kalmış delikanlı hali, "Her Kanser Erken Ölümdür"de kötü sonuç duymak üzere girilmiş doktor muayenehanesi ürküntüsü, "Bilye Hikmet"te çocuğun ölüm ve yılan karşısında duyduğu korku öylesine tanıdık. Yazarın "Kolları bilezikten prangaya vurulmuş gibi şangırdayan, günleri günle, akşamları televizyonla geçen, misafirliğe giderken terliğini götüren kadınların kendilerinden başka herkesin dedikodusunu herkesle yapabilecekleri, alevler içinde bir kazan" diye tanımladığı küçük bir kasabada-hatta büyük bir şehrin bir mahallesinde-hangimiz yaşamadık. "Ringo"da kahramanların arasına karışıveren kremalı bisküvi hangimizde şu duyguları uyandırmadı çocukken: "Kremalı bisküviyse analarının pötibörün içine lokum sıkıştırıp sokağa saldığı Kuran kursu arkadaşlarımıza karşı, önce ikiye bölüp kremasını sıyırdığımız, ardından da özendire özendire yediğimiz bir sefahat alemiydi o mahallede". Bu yaşa geldim, kremalı bisküviyi hala aynı şekilde yerim.

En hüzünle okudğum öykü oldu "Kadınlar Hep Olmadık Zamanlarda". Kaç yıl önce kaybettiğim ve hala çok özlediğim anneme yazılmış gibi hissettim: "Ama ben, haftanın yedi günü, en çok annemi özledim o zamanlardan bu zamanlara kadar. Anne ne güzel şey..." 

Sözün özü ben bu kitabı, bu kitabın doğallığını, sadeliğini, sıradan hayatların hiç de sıradan olmayan bir şekilde anlatılmış öykülerini, o naif kurgusunu çok sevdim. Alıp okuyun, eminim siz de kendinizden birşeyler bulacak ve siz de seveceksiniz. Bu yazı "Hep Klinsmann'ın Yüzünden" öyküsünden bir cümleyle bitsin: "Herşeyin biteceği hakikatini aklına getirmeyebilecek kadar çocuk olmak ne büyük mutlulukmuş meğer."

Bangır Bangır Ferdi Çalıyor Evde/Mahir Ünsal Eriş
İletişim Yayınları/2012/152 sayfa

9 yorum:

  1. şimdi ben bu kitabın da peşine düşmeliyim...
    yakında bi istanbul zorunluluğu daha var neyse ki...

    YanıtlaSil
  2. Bu kitap benim çok merak ettiklerim arasında,özellikle ismi ilginç gelmişti :)

    YanıtlaSil
  3. Everest, İletisim ve Can Yayinevi'nin kitaplari hosuma gider genelde. Bir de icten yazilmissa tadindan yenmez ;)

    YanıtlaSil
  4. Evet, yazını okurken sık sık bu kitabı okumalıyım diye ben de içimden geçirdim. Çok radyo ve müzik dinlediğimden olsa gerek bu hafta müzikle ilgili birşeyler yazmayı düşünüyorken senin başlığı görünce bi şaşırdım ki sorma:)

    YanıtlaSil
  5. Kendimi vurdum kitap okumaya...deliler gibi okuyorum..evi kim toparlayacak bilemiyorum(..nasıl sevgi bu bilemiyoruuumm...)nayna nay naaaa...nedense cümle bana bu şarkıyı anımsattı dolandı dilime bak şimdi!İlk fırsatta kitap alınıp okunacaktır öğretmenim:)

    YanıtlaSil
  6. İsmi bana ters geldi -hiç Ferdi dinlemediğimden- ama okumak lazım galiba, hem de tam öykü okuma istediğim yeniden depreşmişken, sağol Leylak'cım:))

    YanıtlaSil
  7. Güzel Leylak Dalı'm, ben de kremalı püskeviti ikiye böler yerim, hatta önce kreması sonra geri kalanını ağzıma atarım. Ferdi'ye ve Orhan Baba'ya bağırırım, bizim evde de çalmazdı ama kendi evimde ara sıra bangır bangır çalarım. Severim arabeski, iyi gelir bilirim. Bu kitabı da okuyacağım. Esprili, sıcak kalemine ve güzel gülüşüne hayranım.

    Bir dost:)

    YanıtlaSil
  8. sevgili leylak dalım,
    ilk iş kitap listeme ekledim:)
    sevgiler

    YanıtlaSil
  9. merak ediyordum, yarin almam lazim :)

    YanıtlaSil