.

.
.

14 Eylül 2010 Salı

NİHAYET SOKAKTA

Dün nihayet sıcak falan dinlemeden parka doğru uzun bir yürüyüş yaptım. Özlemişim doğrusu; denizi, sıcakla beyaza çalan gökyüzünü, binbir çeşit ağacı, begonvilleri, ikinci parti çiçeklenmiş jakarandaları, Kır Kahvesi'ne giden, çınar ağaçlarının gölgelediği yolu, çimenlerin üstüne düşmüş, sıcağa rağmen sonbaharı haber veren birkaç kuru yaprağı, denizden esen rüzgarı, Kır Kahvesi'nin kara kedilerini, Kültür Merkezi'nin dost yüzünü, havuzun kenarına sıralanmış sanat perilerinin heykellerini, okaliptüsleri, ağaç minelerini. Hasılı Antalya'yı. Elimi çantama atıp fotoğraf makinemi çıkardım, pozu ayarladım, tam deklanşöre basarken makine "Hafıza kartı takılı değil ki, şaşkın" diyerek dalga geçti benimle. Farkettim ki hafıza kartını laptopun üstünde unutmuşum. Yapacak birşey yoktu, manzaraları gözümle tesbit edip beynime kaydederek dolaştım lakin post fotoğrafsız kalmasın diyerek arşivden bir görüntü ekledim.

Ben görmeyeli parktaki Benjamin ağaçlarını silindir formunda budamışlar, sevmedim. Kaba ve estetikten uzak bir şekil almış ağaçlar. Ramazan nedeniyle kurulan fuar sona ermiş, standlar toplanmış, yerler çer-çöp içindeydi, şaşırdım, bu alanı daha önce hiç böyle görmemiştim. Bu çirkinliklerin geçici olduğunu umarak Kır Kahvesi'ne oturduk. Çaylarımızı getiren garson 'Sporcu olmak varmış bu dünyada" dedi. Sebebini sorunca da 12 Dev Adam ve teknik kadroya verilen 28 milyon TL'lik ödüle özendiğini söyledi. "E hakettiler ama" deyince de "Orası da doğru da..." şeklinde kaçamak bir cevap verip diğer masalara doğru uzaklaştı. Herkesin gözü diğerinin cebinde galiba.

Eve dönüş yolunda parkın dış duvarlarının kaldırıldığını farkettim, sonrasında da yorgunluktan dizim öyle bir kilitlendi ki ağrıdan dünyayı gözüm görmedi. Anlaşılan o ki Ankara'ya gider gitmez doktora bir ziyaret yapılacak. Dizimi biraz dinlendirmek ve karnımızı doyurmak için müdavimi olduğumuz pideciye girdik. Yıllardır burada yeriz pidelerimizi, küçük ama temiz bir mekandır, pidelerinin lezzetini de hala başka bir yerde bulamadım. Antalyalı bloggerler "Bahçeli Pide"yi deneyin.

Bugünlük bu kadar, dizim izin verdiği sürece Antalya'dan dış mekan, vermezse iç mekan havadislerim devam edecek. İzleyin beni canlarım:))

23 yorum:

  1. ne güzel yer beeee, şu resme bak!

    peki nereyi görüyoruz bu resimde? fahri antalya'lı sayılırım ancak bir türlü çıkaramadım bunu. otomatikman falezlerden konyaaltı'nın görünüşü dedim bi ama şimdi bakıyorum da değil yani. attım galiba.

    YanıtlaSil
  2. Güzel gezmelerin olsun Leylak'cım, velhasıl güzeldir Antalya. hele bu mevsimde de özlenir doğrusu.

    Yanlız şu ödüle bende takılmadım desem yalan olur, gerçi kimsenin cebinde gözüm yok da çıkan bizim cebimiz olunca.
    Emekliden içettikleri 60 tl'lik fark için emekliyi mahkeme kapılarında süründüren zihniyet, ödülü durduk yerde % 50 arttırması ve yanında sunulan cumhuriyet altınları (onların hakkı belki ama) benim cebimden yapılan bonkörlük, işte bana dokunan bu be gülüm...

    YanıtlaSil
  3. öyle güzel anlatıyorsun ki seninle birlikte gezdim sanki.şöyle genç kızlığımdaki gibi parkta oturup bir dostla sohbet edip kikirdeşmek güzel olurdu.

    YanıtlaSil
  4. Aslım canım ciğerim,
    Tahminin doğrudur, falezlerden Konyaaltıdır kendileri velakin biraz sol çaprazdan çekilmiştir. Güneşe karşı çekildiğinden de yarattığı hafif Elm Sokağı kabusu havasıyla yanıldığınızı düşünmüş olubilersiniz. En kısa zamanda sizin için mevsiminde çekilmiş görüntüler sunacağımdır. Eniğinizden mutlu ilk gün haberleri beklemekteyiz...

    YanıtlaSil
  5. Nurcuğum,
    Tabii ki o lafta kasdtedilen sen olamazsın:) Garsonun yüzifadesi ve tavrını tam anlatamadım da onun için.
    Gezmelerim güzel olacak da velakin çoook sıcak.
    Sevgiyle kal...

    YanıtlaSil
  6. Karam Kitabım,
    Dün öğle saatiydi sana telefon ettim azıcık muhabbet edriz diye velakin duymadın. O zaman gel şu parkta okulu kırmış bebeler gibi oturalım:))

    YanıtlaSil
  7. Bahçeli Pide demek..En kısa zamanda deniycem..

    Ayrıca bir kaç gündür Antalya'da güzel bir serinlik var.Ama size sanırım sıcak geliyor halen :) Bence deniz keyfi yapın..Deniz harika çünkü

    YanıtlaSil
  8. Leylak Dalı, basketçilere verilen ödülde benim cebimden de verilmiş bir para varsa yerden göğe helal olsun diyorum. Niya bu sporcuların başarılarını çekemiyoruz? Basket takımımız kaç kere dünye ikincisi oldu ve daha kaç kere olabilir? Küçümsemek ve köstek olmak yerine bir kere de ağız dolusu, afferin keratalara, helal olsun demek bu kadar zor mu? 70-75 milyonluk ülkede zaten kaç tane dünya çapında sporcumuz var ki?

    YanıtlaSil
  9. İyi gezmeler, acil şifalar leylakdalı! Diz ağrılarından muzdarip çok yakınım var, ne acılar çektiğini en azından görüyorum ...

    12 Dev Adam hak etti, saçma sapan her şeye para harcayanlar sonunda mantıklı bir iş yaptı. Sporun teşviki önemli bence. Bu heyecanı yaşattılar bizlere, az bile bence...


    Sevgiler, bloguma uğramayı unutma .
    :)

    YanıtlaSil
  10. oraya bir İstanbullu blogcu'da gelebilir mi:))
    Leylak Dalıcım valla , Antalyaya gidince daha bi hisli yazıyosun sanki...Futbolcular dünya üçüncüsü olduklarında havada jetler karşılamıştı onları hatırladın mı?? ... Hido da maddi destek diye diye dilinde tüy bitmişti:))
    Öptüm seni çok çok

    YanıtlaSil
  11. Leylak Ablacığım, o kadar üfledim falan ama kar etmedi demek. Ankara' ya gelince ciddi ciddi üşüyeceksin haberin olsun.

    YanıtlaSil
  12. pide çekti şimdi canım :))
    afiyet olsun
    antalyaya gelirsek uğrayalım oraya o zaman
    sevgiler sana

    YanıtlaSil
  13. Offf :)
    Resmi görür görmez Konyaaltı dedim, bir de burnumun direği sızladı feci halde... Üniversiteyi orada okudum ben, her köşesinde aklıma gelmesinden bile mutluluk duyduğum birbirinden kıymetli onlarca anı bırakıp döndüm İstanbul'uma. Dönmekten mutlu ama geride bırakmaktan hüzünlü...

    Biz oralarda yaşarken Tuşba diye bir pidecimiz, 7Mehmet diye bir restaurantımız, Evren Büfe diye bir alışkanlığımız vardı, bi de Büyük postane ve Büyük Pastane ile Beton Kahveyi hatırlıyorum. Hala yoklardır herhalde zira döneli 13 yıl oldu :)

    Özlemişim, iyi geldi hatırlamak. Tadını çıkar doya doya ;)

    YanıtlaSil
  14. Sokak Kedisi,
    Hoşgeldiniz:)
    Saydığınız mekanların bazılarının yerleri değişse de hepsi mevcut. Beton Kahve zaten yıllardır kahve değildi, şimdi de kebapçıdır kendileri ve de çok işlek. Evimiz de dibindedir zaten:)
    Burda yaşıyorum ama bu aralar zorunlu nedenlerle sık sık Ankaradayım. Şimdide kısa bir süre için geldim, sıcak izin verirse tadını değil canını bile çıkaracağım:))
    Çok sevgiler...

    YanıtlaSil
  15. Maviannecim,
    Sen Antalya'ya gel, ben götüreyim seni oraya. Ama önce Ankara'da bir görüşsek:)

    YanıtlaSil
  16. Sevdacım,
    Burada o kadar piştim ki üşümek istiyoruuuuuuuuuuuuuum:))

    YanıtlaSil
  17. Lalem,
    İstanbullu blogcular heryere gelebilir, o zaman daha hisli olurum hem:)
    Ben de seni öpmüşem...

    YanıtlaSil
  18. Kotrast,
    Sağolasın.
    Her zaman yorum bırakmasam da blogun takibimde merak etme:)
    Sevgiyle...

    YanıtlaSil
  19. Çenebaz,
    Bu konudaki görüşlerine kesinlikle katılıyorum, güle güle harcasınlar.
    Sevgiyle kal...

    YanıtlaSil
  20. Sevgili Yurdanur,
    Ankaradan sonra cidden fazla geldi bu sıcak ama en azından geceler iyi.
    Bahçeli Pide'yi deneyin derim. Turgut Reis Caddesinde, Beton Kahveye yakın.
    Sevgiler...

    YanıtlaSil
  21. Öyle güzel fotoğraflar çekiyorsun ki, burası Antalya mı diye şaşırıyorum inan ki :)

    YanıtlaSil
  22. enikte de bende de asayiş berkemal leylaaam, sağolasın. şu anda zeynep sonic oynuyor, ben de adalara boş boş bakıp kahve içiyorum.

    beyin kanası geçirmeden atlattım ilk günü, şükür :)

    YanıtlaSil
  23. Kale içinde şöyle denize doğru bir Türk kahvesi benim için içseniz, sonra da nefesinizi içe çekip iyodu en derinlere gönderseniz.Kuru Ankara'dan sevgiler, sinem

    YanıtlaSil