.

.
.

17 Nisan 2010 Cumartesi

"YUMURTA"YI YEDİK, "SÜT"Ü İÇTİK, SIRA "BAL"DA

Sonunda...
Sabırsızlıkla bekliyordum, hem "Yumurta" ve "Süt"ün ardından Üçleme'nin sonuncusunu görmek açısından, hem de gerçekten "Altın Ayı"yı hak eden bir film olmuş mu merakıyla. Hani ayılar bal sever ya, o sebep mi gitmiş demiştim Altın Ayı, Bal'a.

Semih Kaplanoğlu'nun sinemasına ilk kez 10 yıl önce "Herkes Kendi Evinde" isimli çok beğendiğim filmiyle adım atmıştım. Onu Tülin Özen'in harika oyunuyla "Meleğin Düşüşü" izledi. "Yumurta"yı festival sırasında değil de vizyonda izlemiş ve çok beğenmiştim, hala da üçlemenin en iyi filmi olduğunu düşünüyorum. Semih Kaplanoğlu filmlerinin tadını aldığım için hevesle gittiğim "Süt" biraz hayal kırıklığı yarattı. Normalde çok beğendiğim Başak Köklükaya'yı o zarif ve kırılgan görünümüyle bir türlü inek besleyip sütçülük yapan kasabalı kadın rolüne oturtamadım. Yine de oluşan hayal kırıklığı daha iyiyi beklerken iyiyi bulmanın hayal kırıklığıydı.

Semih Kaplanoğlu'nun filmleri hep ağır tempolu, durağan ve karanlık filmlerdir. "Bal" da tıpkı öyleydi. Ama oyuncular-özellikle küçük çocuk-çok oturmuş, konu iç burkucu olsa da insanın yüreğine hitabedici, görüntüler harika Karadeniz yayla manzaraları olunca ben sinemadan memnun ayrıldım ve Altın Ayı'nın sonuna kadar hakedildiğini düşünüyorum. Gelgelelim zaten tenha olan salonda benim gibi düşünmeyenler ve filmin sonunu beklemeden terkedenler oldu. Beklentiniz çok neşeli, hareketli, eğlenceli birşey değilse izleyin derim, en azından babayla çocuk arasındaki yoğun sevgi bağını duyumsamak için bile görmeye değer...

10 yorum:

  1. Yazdıklarına aynen katılıyorum, Leylakcığım.
    Konuyu yeri yerince ve derli toplu ortaya koyan şu kritiği öneririm bir de.
    http://www.radikal.com.tr/Default.aspx?aType=RadikalYazarYazisi&ArticleID=991547&Yazar=FAT%DDH%20%D6ZG%DCVEN&Date=16.04.2010&CategoryID=113

    YanıtlaSil
  2. Bu bilgileri için çok teşekkürler Leylak'cım.
    Sayende seyretme elemesi yapıyoruz:)
    Yine de bu üçlemenin hepsini seyretmek gerek sanırım. Paylaşımın için çok teşekkür ederim.
    Sevgiler...

    YanıtlaSil
  3. Ekmekçim,
    Güzel bir kritik olmuş, ben de ona aynen katılıyorum. Filmi gördün sanırım, bana takılan bir nokta (aslında takılan değil de şaşırtıcı gelen) Miraç kandili nediyle okunan Kuran'ın Türkçe olmasıydı. Sence sebep ne olabilir, içinde geçen "Ben sütü aldım" cümlesinin izleyiciye yansıtılabilmesi açısından mıydı acaba?
    Sevgiler ve güzel bir Pazar sana...

    YanıtlaSil
  4. Nurcuğum,
    Bence de üçlemenin hepsini seyret eğer izlemek niyetindeysen. Biraz ağır tempolu olsa da güzel filmler.
    Güzel bir Pazar günü dileğiyle...

    YanıtlaSil
  5. Son zamanlarda gürültülü bol kahkahalı filmler çekiliyor. O yüzden trend o yönde. Çok berbat olmadığı sürece hele bahsettiğin duygusal öğeler de varken bir film niye yarıda terkedilir. Ya çok sabırsız ya da çok tahammülsüzüz ülkece.

    YanıtlaSil
  6. Leylak Dalıcım , Yumurtamı yedim sütümü içtim ben de, ama henüz Bala sıra gelmemişti.
    Ben Semih Kaplanoğlu filmlerini Nuri Bilge Ceylan filmlerine benzetiyorum....

    Bi öpücük alıp gidim ben...iyi pazarlar

    YanıtlaSil
  7. Leylakcığım,
    Aslına bakarsan, bütün film üzerine konuşulanlarda bu konunun atlanması ilginç.
    Bana öyle geldi ki, senin de düşündüğün gibi "süt" bağlantısını dil engelsiz yapmak için Türkçe kullanıldı. Belki bir de, dua dilinin anlaşılmazlığı ile, çocuğun kekemeliğine de bir atıfta bulunuldu.
    Birileri çıkıp röportaj yapsa da bunu sorsa yönetmene, değil mi?
    :)

    YanıtlaSil
  8. Sevgili Leylak dalı bu filmin fragmanını görmüştüm ve izlemek isterim.Ama ne yazık ki böyle festival filmleri buralara pek gelmiyor artık kısmet elbet izlemek kısmet olur bir şekilde..İyi pazarlar ve sevgiler size de...

    YanıtlaSil
  9. Sağol canı gerçekten etkili oluyor önerilerin.
    İzleyeceğim ilk fırsatta.

    YanıtlaSil
  10. Yumurta'yı "Berbat, vakit kaybı... " yorumlarına rağmen seyrettim ve beğendim. Süt de beklentilerimi karşılayan bir filmdi. Bal da bu durumda görülmeyi hak ediyor diye düşünüyorum. Nahif, ince öyküleri sevenler için ağır aksa da bu filmler hoştur. Lakin farklı beklentiler için ise İvedik'ler sinemalarda efenim. Dileyen onları buyursun. :)

    YanıtlaSil