.

.
.

27 Mart 2023 Pazartesi

DAVUL, ÇOCUK SAATİ, BAHAR / 27 MART

Bu gece yine hiç uyuyamadım. Beynimin gizli kıvrımlarına yerleşmiş hangi haddini bilmez takıntı dürttüyse döndüm durdum gecenin bir yarısına kadar. Sonunda pencerenin tam altından gelen çalmayı bilmez davulcunun gümgümleriyle kalktım yataktan. Uyuyamıyorsan yatakta kalmanın bir anlamı yok. Zaten davulcuların da eski tadı yok. Giderek suyu çıkan bu Ramazan geleneği amacını iyice yitirdi. Tokmağı davulun derisinde gümbürdetmekle davul çaldığını sananlar, yürümeye üşenip kamyonet üstünde tangırdayarak sokakları dolananlar, 30 gün boyunca ortalıkta ne kendileri, ne davul sesleri görülüp işitilmeyen ama bayram sabahı kargalar kahvaltı etmeden bahşiş toplamaya gelenler iyice bezdirdi. "Nerede o eski davulcular?" diyeceğim güleceksiniz. Antalya'daki ilk evimizde, Ramazan'ın ve yazın tam ortasında doğan kolik bebeğimizi zor bela uyutmuşken, balkonun altına gelip bir yandan mani söyleyip bir yandan usulüyle davula vuran, bebek uyanacak korkusuyla gitsin diye attığımız bahşişi alkış sanıp daha da coşan davulcumuzu bile özledim.

"Ne uyursun, ne uyursun
Uykunda neler bulursun
Kalksana, lambayı yaksana
Belki Cennetlik olursun"

"Huma kuşlar, huma kuşlar
Deniz kenarında kışlar
Hanım abla pilav haşlar
Bey abim yemeye başlar"

11 yıl boyunca dinleye dinleye ezberime almışım mânileri, ihaleye girip kazansam bunlardan âlâ davulcu olurum 😀

Gecenin köründe sersem sepelek kalkınca telefonu elime aldım ve ilk gözüme çarpan Köksal Engür'ün vefatı oldu. İçimde bir yer sızladı, çocukluğumdan bir parça daha gitti. O bizim kuşağın Köksal Abi'si idi. Her Cumartesi, saat 5'de, önceleri tepesine vurunca çalışan siyah radyonun, sonraları fildişi rengi tuşları olan Siera'nın başına konuşlanıp "Çocuk Saati"ni dinlerdim. Radyo biraz erken açılmışsa bitmek bilmeyen Klasik Batı Müziği istek programı olan "Dilek Kutusu"nun sona ermesini sabırsızlıkla beklerdim. Nevin Uluçam isimli, gevrek sesli bir kadın ciddi ciddi sunardı istek parçalarını. O zamanlar sıkıcı gelse de "opus"ları, "köhel sayıları"nı, "minor"leri, "majör"leri ve pek çok besteciyi kulak dolgunluğuyla kattık bilgi heybemize. Sonunda son klasik parça çalar ve "Çocuk Saati"nin neşeli müziği duyulurdu. "Günaydın kardeşler selam selam size/Koşun koşun radyo başına, Çocuk Saati'ne". Köksal abimiz ve Rüştü (Asyalı) abimiz bu programda yayınlanın oyunların en önemli erkek sesleri idi. Köksal abimiz daha ince, Rüştü abimiz daha kalın seslendirirlerdi kahramanları. Ayrıca bir sürü de ablamız vardı; Bengi (Hitay), Ayten (Uncuoğlu), Mehpare (Çelik), Nurzen (Güngör) ablalar. Nasıl keyifle dinlerdik seslendirdikleri oyunları. Sonra Tuna (Ötenel) abimiz piyano çalar, çocuk korosu da şarkılar söylerdi. Ne kaliteli programlardı. Zihinsel gelişimimize katkıları inkar edilmez. Köksal Abi'mizi de bu vesileyle anıp şükranlarımızı iletelim. Huzurla uyusun... 

Geçen hafta biraz nefes kattım günler süren sıkıntılı, üzüntülü günlere. Önce arkadaşlarımla, sonra eski yıllardan bir öğrencimle buluştum, dün de uzun bir park yürüyüşü yaptım. Doğa canlanmış ben evde pineklerken, iyi geldi ağaç, çiçek görmek, iki lafın belini kırmak. Haydi biraz Antalya baharı sunayım size, bahar güzelliğinde geçsin haftanız:






Ve kaldırımlar, turunç çiçeği kokusundan esrikleşiyor insan, keşke kokuyu da ekleyebilsem:

 
Yola düşeyim, gidemediğim seyahatlerin süresi dolan pasaportunu teslim edip, gidebilmeyi umduğum seyahatler için yenisine kullanmak üzere "Wanted" modunda biometrik fotoğraf çektireyim, bakıp bakıp kendimden nefret edeyim 😃


16 yorum:

  1. aaa ben kaç gündür davulcuyu duymadığımı fark ettim yazınızı okuyunca öğretmenim, ne saadet. davulcular mı yok oldu yoksa ben mi ağır uyuyorum acaba? her iki seçenek de birbirinden güzel netekim :)
    köksal engür deyince içime işlemiş 3 işi geldi aklıma hemen. Biri tabii ki edi-büdü'deki büdüyü seslendirmesi. ikincisi, ahmet ümit romanından tv'ye uyarlanmış "karanlıkta koşanlar"daki uğur yücel ve haluk bilginerle birlikte oynadığı unutulmaz karakter, üçüncüsü de tabii ki leyla ile mecnun'daki dedemiz ... nurlarda yatsın...tam da tiyatro gününde ayrılması aramızdan ne acı...üzgünüm...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Davulcuların ne yaptığı belli değil Şulecim, günlerdir bizim yatak odasının penceresinin altında gümbürdüyor, başka sokak yok sanki. Bazen de günlerce uğramıyor, davul çalmayı bilse gam yemeyeceğim. Köksal Engür kaç yaşına gelirse gelsin benim için hala Çocuk Saati'dir, diğer ikisini biliyorum tabii ki ama Leyla ve Mecnun izlemediğim için dede halinden habersizim. Huzurla uyusun...

      Sil
  2. Davulcular sanırım öğretmenimizin altını çizdiği gibi artık motorize, bizimki sokağa bile girmeden varla yok arası bir davul sesiyle hızla akıp gidiyor, acelesi varmışcasına:) Oysa onca ev var... Para toplama günü soracağız hesabını elbette... Tabii hangisinin sahtesi hangisinin gerçeği olduğunu ayırt edebilirsek. Sanırım elinde sadece Türk bayrağı ile gelenler sahte... Oysa eskiden bilirdik; bu bizim mahallenin tescilli bekçisi, bu da davulcusu şeklinde:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ankara'daki davulcumuz basılı ilan atıyordu posta kutularına, hem de hemşerim, Niğdeli Ramazan davulcunuz Falanca :))) Taklitlerinden sakınınız. Fotoğraflı ilan olunca biliyorsun ama eklentileri de hak iddia ediyor :)

      Sil
  3. Köksal Engür'ü ben de sabah erken duydum ve çok üzüldüm. Sesiyle yaşayacak anılarımızda...
    Antalya'nın bahar manzaralarını özlemişiz, pek hoş duruyorlar. :)
    Ve umarım fotoğraf çekimi güzel bir sonuca ulaşmış olsun ve fotoğraf nasıl olursa olsun yeni pasaportun yolu açık olsun. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Köksal Engür üzücü oldu gerçekten. Antalya'da bahar iyi gidiyordu ama dün ankara'nın kar ayazı adeta yılın en soğuk gününü de getirdi. Bugün biraz normale döndü. Fotoğraf yüzde 20 oranında bana benziyor, geri kalanını pasaporta bakanlar düşünsün :)) Randevu almak dert oldu, zor bela 11 Nisan'ı yakaladım bakalım.

      Sil
  4. Münih'te lapa lapa kar yağıyorken nassssıl iyi geldi anlatamam :) Melisa, papatya karışımı da mı kurtarmıyor sevgili Leylakçığım ya? Beni o kurtarmıştı, yoksa ciddi ciddi melatonin alsam mı dışardan diye düşünmeye başlamıştım :( Ah o aklımızdaki 40 tilki......
    Davulcu terörü :))) Senelerdir duymadım davulcu.. Şahsen alarm denen bir şey var, o nedenle kusura bakmasınlar ben de davulcuları kızdıracağım...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Biliyorsun ki Almanya bizi kıskanıyor ama bu sefer biz Almanya'yı kıskandık ve Ankara'ya bayağı sıkı Mart karı yağmış. Antalya biraz soğusa da bahara devam. Beni ne papatya, ne melisa, ne Magnezyum kurtarıyor C'cim. Düzgün bir uykuya hasretim yıllardır. Asıl mesele 40 tilki...
      Davulcu terörü gerçekten, bu kadar kakafonik bir ses olamaz...

      Sil
  5. Köksal Engür'ğn vefatı çocukluğumuzu biraz daha uzağa gönderdi sanki. Haberi duyduğumdan beri sesi kulaklarımda çınlıyor.

    Geçen sene davulcuyu geri yolladı . Her gece sahura kadar oturdum, caddenin üzerindeyim , bir kere sesini duymadım dedim, gitti kös kös.

    Pasaportumda da kimliğimde de bir fotoğraflar var gerçek halim onlarsa aynaya baktığımda halüsülasyon görüyorum herhalde diyorum :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu aralar çocukluğumuz hep fire veriyor ne yazık, yaş kemale erdi ya, normaldir. Davulcular artık laf olsun, bahşiş dolsun hesabı çalışıyor, bazen hep var, bazen hiç yok.
      Aynı durum bende de var, kendime bu kadar benzemeyen fotoğraftan amaç ne bilemedim...

      Sil
  6. Adabiyla yapilan ve kulturumuzun parcasi olan her sey gibi davulcular da Ramazan ayinin olmazsa olmaz bir unsuru.Ben de duymuyorum.Ama davulcu bey ugradi 3.gun yaka kimligi ile.
    Antalya parkinin falezler uzerindeki guzelligini getirdiniz biz uzaktakilere ,tesekkur ederim.Yillardir gormedim.
    Turunc ise bambaska bir agac.Cicegi ve meyvesinin kokusunun yanisira lezzet dunyamiza eksili tatlili aromali katkilari ile muhtesem.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Adabıyla, usulüyle çalan davulcuya sözüm yok ama kalmadı öylesi pek. Falezler ve Bey Dağları bu şehrin simgesi ve en sevdiklerim, baharda da ekstra güzel oluyorlar.
      Turunç o kadar bol ve o kadar değeri bilinmiyor ki, geçtim kaldırımdakileri, haydi egzos falan emiyorlar ama bahçelerdekiler de yerlerde sefil. Sıkıp kaynatmasan bile salataya limon yerine sıksan lezzetine doyulmaz...

      Sil
  7. Köksal Engür evimizin Ak Sakallı Dedesiydi, kızlar çok üzüldü. Benim çocukluğumdan da Büdü ve Red Kit'le geçmişti.Nurlar içinde yatsın...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Oyun gemisi vardı bir de, Bizler Ali, Veli, Makinist, Bunlar vagonlarımız... Huzurla uyusun...

      Sil
  8. Merhabalar."
    Cenab-ı Hakk bizleri, mübarek Ramazan ayının feyiz ve bereketinden istifade eden kullarından eylesin.
    Davulun en kralını memleketimdeki davulcular çalar, ancak onlar Ramazan davulu çalmazlar, çalanlara kiraya verirlerdi. Bizim memleketimizde daha hiç mani söyleyen bir Ramazan davulcusu görmedim. Ankara'da da öyle görmedim. Bu yıl bizim sokaktan daha hiç davulcu geçmedi. Yarın bahşiş almaya geldiklerinde durumu söylerim yani kafalarına vururum, ancak bahşişlerini de yine dayanamam veririm.
    Fotoğraf karelerine bayıldım doğrusu. Güzel bir paylaşımdı, kaleminize, emeğinize ve gönlünüze sağlıklar dilerim.
    Selam ve saygılarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Artık buralarda da mani söyleyen davulcu kalmadı ama eski evimizin davulcusu bu işi iyi bilirdi. Bahşişi mecburen veriyoruz bir geleneği devam ettirmek adına ama aslında hiç haketmiyorlar.
      Çok teşekkürler beğeninize, bizden de selam ve saygılar...

      Sil