.

.
.

4 Haziran 2021 Cuma

4 HAZİRAN (ÇELINÇLARDAN ÇELINÇ BEĞEN)

Kasım görünüşlü Haziran'dan selam olsun. Üstümde kazak, ayağımda çorap, kapı-pencere kapalı yazıyorum işte. Ben ki Antalya'da kış günü bile 7/24 mutfak balkonunun kapısı açık yaşayan kadın Haziran ayında her yeri tıkadım. Bu Ankara böyle, her gelişimde Temmuz'a kadar yağar da yağar, üşütür de üşütür. "Gelme" mi demek istiyor, "Niye gittin mi?" mi diyor bilemedim. Sonipan blog kardeşimiz bir challenge başlatmış, "onlar da olmasalar, bizim gayrı kimimiz var", yok yav aklıma geliverdi yazdım alakası yok ama iyi bişi bu çelınç olayı, yazacak konu çıkıyor. O bir arkadaşlık, bir de çocukluk çelıncı başlatmış, ben çocukluğu tercih ettim. Yapmak isterseniz sorulara şuradan bakabilirsiniz. 

Gelelim cevaplarımıza, niyetim hepsini aynı gün yapıp bitirmek:

1- Çocukluğumda en sevdiğim oyuncak:

Tabii ki bebek. Bebek dediysem öyle görkemli bir şey gelmesin aklınıza. Ben işaret parmağım boyutundaki plastik bebeklerle oynardım. Benim kuşağım iyi bilir o bebekleri, kel kafalı, kolu bacağı oynayan, poposundaki boyayla çizilmiş kırmızı don hariç çıplak bebeklerdi bunlar. Deli olurdum onlar için, giysiler diker, yünlerden saç yapar, babamdan aparttığım ceviz alet kutusunda evler kurar saatlerce sessizce oynardım. Tek çocuktum ben 14 yaşına kadar, o yüzden kendimi avutma yöntemlerini çok iyi bilirdim. Ayrıca bizim zamanımızda saçlı taş bebekler vardı da biz mi oynamadık. Onları ancak akrabası, eşi-dostu Almanya'da çalışan arkadaşlarımızda görürdük. Sonra dayım nişanlandı ve bizim aileye eli açık, hediye etmeyi seven bir yenge katıldı. Yılbaşında ilk hediyesi geldi, aman tanrım bir bebek. Yumuşacık, mis kokulu, üzerinde beyaz bir gecelik, yanında biberon, şahane bir şey. Yengem indimde kutsallaştı 😃 Esasen ben her şeyle oynardım, çöpten yapılmış bebekler, babamın 36 renkli boya kalemleri, tahtadan inşaat setlerim, yap-boz küplerim, yeşil üzerine siyah desenli kumaşla kaplı koltuk takımım, küçük dayımın çöpte bulup getirdiği (Burası Kemalettin Tuğcu romanı gibi oldu) kırmızı renkli fincanlarım ve hepsinden önemlisi kağıt bebeklerim. Kimi satın alınmış, kimi bizzat tarafımdan yapılmış. Oyuncaklarım ve tek çocukluğum hayal gücümü arşa yükseltmişti.

2- Çocukluğumda en sevdiğim oyun:

Evde yalnızsam evcilik tabii ki ama sokağa inmişsem yakan top. Kocaman bahçesi, bahçe de denmez, arsası olan bir sitede büyüdüm ben, sadece evin arsası değil, sitenin arkasında uzanan kırlar da bizimdi. Yakan top, istop, kukalı saklambaç, saklambaç, seksek, çelik çomak, "Ali Baba Saat Kaç", ip atlama, kauçuk minik toplarla üçbuçuk ve şu anda aklıma gelmeyen daha neler. Tüm sokak oyunlarını dibini sıyırana kadar tüketmiş bir nesliz biz.

3- Çocukken gördüğüm en iyi film:

En iyisini hatırlar mıyım ya da beğeni süzgecinden geçirdim mi bilemem ama ilk gördüğüm filmi iyi hatırlıyorum, ağlarken ortalığı birbirine katmıştım çünkü. Saimekadın'da otururken gittiğimiz bir açık hava sinemasında oynayan "Ayşecik, Canımın İçi". Aman ne ağladım, ne ağladım, hıçkıra hıçkıra, millet filmi bıraktı bana baktı 😃 Biraz daha büyükken o meşhuur Hint filmi "Sangham-Arkadaşımın Aşkı"na gittik. Yine bir açık hava sinemasında. Filmin ilk yarısında sinemanın arkasındaki evlerden birinden atılan bir taş geldi onca insanın arasında anneannemin kafasını buldu. Anneannem avaz avaz "Ciğerine ateş düşsün, koca sinemada benim kafamı mı buldun?" diye bağırıp film arasında bir taş daha gelir de benim kafamı bulur diye sandalyenin altına sokmuştu. Ve en şık sinema maceramız arkadaşım ve onun minik kardeşiyle gittiğimiz "Oliver Twist"ti. Çocuk 5 yaşında, filmin ortasında çişi geldi. Üstelik en heyecanlı yeri, salon da nisbeten tenha, yanımız yöremiz boş, sonuçta biz de çocuğuz. Çıkıp tuvalete götürmeye üşendik. Oturttuk yere, "Yap çişini" dedik. Gariban yaptı tabii, lakin şunu akıl edememişiz, zemin meyilli, ufak bir derecik ön sıralara doğru akarken biz şırıltı duyulmasın diye ayaklarımızla tempo tuttuk. Şimdiki aklımız olsa 😃

4- Pek yapmıyorum ama şunu yapmaktan hoşlanıyorum...

Haydaa, çocukluk nereye gitti yahu? Şu anda pek değil hiç yapmıyorum-yapamıyorum-ama uzun uzun yürümekten hoşlanıyorum.

5- Biraz neşemi bulsam şunu yapardım...

"O zaman şarkı söylemek lazım avaz avaz..."

6- Çok geç olmasa idi şunu yapardım...

Kesinlikle kanun çalmayı öğrenirdim.

7- En sevdiğim müzik aleti:

Cevabı yukarıda, kanun tabii ki 😊

8- Eğlenmek için her ay harcadığım para:

Pandemi başlayalı beri sıfır lira. Kitaplara verdiğim sayılır mı? O epey bir yekun tutuyor çünkü ama öncesinde sinema, tiyatro, konser vs için sıkı bir bütçe ayırırdım açıkcası.

9- Bu kadar cimri olmasaydım sanatçım için şunu alırdım:

Ayol sanatçım bana alsın, ne de olsa benden çok kazanıyordur 😃

10- Kendime zaman ayırmak şu demek...

Ayaklarımı uzatıp kitabımı bir elime, kahvemi bir elime almak demek.

11- Hayal kurmaya başlarsam korkarım ki...

Kendimi dünya seyahatinde bulurum.

12- Gizlice okumayı sevdiğim...

Her şeyi açık açık okuyabilirim.

13- Eğer kusursuz bir çocukluğum olsaydı şimdi şunu olacaktım:

Desteklenseydim tiyatro oyuncusu olabilirdim.

14- Çok saçma olduğunu düşünmeseydim şunu yazar veya yapardım:

Çok saçma olduğunu düşünmeseydim böyle bir soru sorardım 😂

15- Annem ve babam sanatçılar hakkında şunu düşünüyor:

Annem rahmetli TV'de magazin programlarının içine düşer, bilhassa "Yetiş Bacım"ı izleyip Seda Sayan'ın çok eli açık ve merhametli olduğunu düşünürdü (o dağıtılan öteberinin onun cebinden çıktığını sanıyordu), bir de en büyük emellerinden biri Kerem Alışık ile Sibel Turnagöl'ün yeniden evlenmesi idi. Babamsa sanatçılarla ilgili bir haber izlese, "Aynı şeyi ben yapsam kimsenin umurunda olmaz" derdi 😃

16- Benim Tanrım sanatçılar hakkında şöyle düşünüyor...

 Yav ben ne bileyim, Tanrının işine mi karışılır 😃 Bu soru sizce de biraz absürd olmamış mı?

17- Bu iyileşmenin bence tuhaf yanı şöyle...

Şöyle hakikaten, haklısın canım 😃

18- Kendime güvenmek belki de...

İyi bişidir 😃

19- Beni en çok neşelendiren müzik:

Çömüdümü dümü çömüdüm yar.


20- En sevdiğim giyinme tarzı:

Kot-tişört

Bazı soruların saçmalığından dolayı özür diler kaçarım...



3 yorum:

  1. ahahahha ya bazı soruların çok saçma olması tamamen benim ayılığım. :) bağlamından koparıp copy+paste yapınca herkesin aklını karman çorman ettim.

    ay bu nasıl türkü, gerdan kırdırırken ataşlara atıyor. boyun devrilsin ay oğlan!

    öptüm.

    YanıtlaSil
  2. ben de abuk subuk şeylerden kendime oyuncak yapmayı o kadar severdim ki...ama iyi olmuş işte hayal gücümüzü beslemiş :) ben şimdiki legoları hiç sevmiyorum mesela. bir uçak legosu örneğin geliyor, o yapılıyor sonra da kaldırılıyor. yahu, legonun amacına aykırı degil mi bu? ondan akla hayale gelmeyecek oyuncaklar yapılmalı aslında ama yok! herşey sınırlı sorumlu... :(

    YanıtlaSil
  3. Biraz nesemi bulsam ben de sarki soylerdim
    Ben de dunyayi gezerdim biraz hayal kursam...
    Ben yazar olmk isterdim çocukken desteklensem...

    YanıtlaSil