-Ekim ayının ilk kitabı doğal koruma altındaki bir adada kuş bekçiliği yapan Eschenbach'ın öyküsünün anlatıldığı "Kuş Çayırı". Arada bir adayı görmeye gelen tek tük ziyaretçi dışında kimselerin olmadığı adada kendi yalnızlığında geçmişini gözden geçirmektedir ki bir konuğu çıkagelir. Herkesin sevemeyeceği ama iyi bir kitap "Kuş Çayırı".
-Bu ay çok severek ve ilgiyle okuduğum bir kitap oldu "Amida'nın Sofrası".
Yemek kültürü ve mutfak
tarihine benim gibi meraklı olanlar için bulunmaz bir kaynak. Silva
Özyerli Diyarbakır'daki Ermeni yemek kültürünü tarifler ve kendi
ailesinden örneklerle öyle güzel anlatmış ki. Kimi zaman neşeyle, kimi
zaman da derin bir hüzünle okuyorsunuz. Bölüm sonlarında aile
reçeteleriyle kendi pişirdiği yemeklerin tarifleri ve fotoğrafları var
ama aslında yemek değil nice kişinin yaşamını pişirmiş. Bu tarza ilgi
duyanlar için kesinlikle tavsiyemdir...
-"Tarlakuşu" sakin
akan bir ırmak gibi sade ve yapmacıksız ama bir o kadar da etkileyici.
Macar edebiyatı beni hiç hayat kırıklığına uğratmıyor. Evin biricik
kızı "Tarlakuşu" bir haftalık seyahate çıkar, onun gidişiyle aile bireylerindeki derin düşünceler ve üzeri
örtülenler de saklandıkları yerden çıkar. Okunası...
-Yazar Arnon Grünberg'in gerçek hayatta İstanbul'dan Bağdat'a yaptığı yolculuğun grafik roman hali "İstanbul'dan Bağdat'a", özellikle çizimler çok etkileyici ve güzeldi...
-"Büyümenin Sancısı" için bu ay okuduğum en güzel kitaptı diyebilirim. Isabel Huggan Kanada'nın küçük ve kasvetli bir kasabasında büyüme sancıları çeken bir genç kızın içiçe geçmiş öykülerini anlatmış. Muhtemel ki kitap yazarın kendi geçmişinden de izler taşıyor. Mutlaka okuyun derim...
-Birlikte poz veren ayın son iki kitabından "Zürafanın Boynu" Eski Doğu Almanya'da öğrencisizlikten kapanmak üzere olan bir okulda biyoloji dersi veren Lohmark'ın gözünden okul, yaşam ve öğrenciler üzerine, daha çok biyolojik analizler sunan bir kitap. İlginç bir tarzı ve anlatımı var. Çok sevdiğimi söyleyemeyeceğim.
-Ve ayın son kitabı, çok övülen, okurların kitap sitelerinde genellikle 5 yıldız verdiği bir kitap, Zaven Biberyan'ın "Karıncaların Günbatımı". Daha önce "Babam Aşkale'ye Gitmedi" adıyla yayınlanmış, sonra genişletilerek bu isimle basılmış. Varlık vergisi, Ermeni tehciri ve benzeri konular fonunda bir türlü hayata tutunamayan Baret'in yaşamından bölümler sunuyor, muhtemel ki yazar kendi yaşadıklarından yola çıkmış. Lakin Baret'i kişilik olarak o kadar itici bir karakter gördüm, yazım dili o kadar tatsız geldi ki kitaba da o nedenle ısınamadım. Okumak isterseniz siz bilirsiniz diyeceğim...
Kasım ayında daha çok kitapla buluşmak dileğiyle hoşçakalın...
Çok ama çok özenilesi bir kişiliksiniz benim için. Okuduklarınızı öyle güzel anlatıyorsunuz ki.
YanıtlaSilAy annem de Baret için aynı bunları söylemişti ahhahhhah :D
YanıtlaSilSelam Nurşen Ablacım. Yine dolu soku bir ay olmuş. Çok beğendiğin kitabı ekledim listeye. Diğerlerini görmemiştim, şimdi biraz daha dikkat ederim.
YanıtlaSilSelamlar sevgiler 😘
Tarlakuşu'nu ekledim listeme :)
YanıtlaSilŞimdiden kasım okumalarınızı merak ediyorum :)
YanıtlaSil