.

.
.

2 Ocak 2018 Salı

ARALIK OKUMALARI

Yılı bitirdik, "en"leri yazdık, kaldı son bir iş, Aralık ayı kitapları. Onları da anlatalım, sonrası önümüze bakacağız artık; yeni yıl, yeni kitaplar. 2017'de "Goodreads" sitesindeki challengede okuyacağım kitap sayısını 130 olarak belirlemiştim, bir önceki seneyi 130'un üstünde kitapla kapatma şımarıklığıyla. Gel gör ki evdeki hesap çarşıya uymadı, 2 hatta 1,5 kitap eksiğiyle yaya kaldım challengede. O yüzden tedbirli davranıp 2018'de niyet ettiğim sayıyı 120'de bıraktım, fazlası olursa bahşiş diye dağıtırım 😀

Gelelim Aralık ayı okumalarına, onca koşturmanın, etkinliğin, Ankara planlarının, imza vs nin arasında biraz güme gitse de yine de nitelik ve nicelik bakımından fena sayılmaz:


-Ayın ilk kitabı Mısırlı yazar Necip Mahfuz'un "Düğün Evi" oldu. Konyaaltı Kitap Fuarı'ndan aldığım ve ne hikmetse hiç bekletmeden okumaya koyulduğum bir kitaptı. Yazarın daha önce okuduğum "Midak Sokağı"na güvenerek almıştım ama ondan aldığım zevki bulamadım. Kahireli genç bir yazarın sahneye koyduğu ve aile sırlarını içeren bir oyun etrafında dönen, geri dönüşlerle konuya açıklık getiren bir kitaptı. Ben çok sevemedim, seçim hakkı sizin...


-Can Yılmaz normal şartlarda alıp okuyacağım bir yazar değildi. İlk kitabını Edirne'den almıştım. Her gittiğim farklı şehirden bir kitap edinme alışkanlığım vardır ve Edirne'de, iki arada bir derede bulabildiğim yegane okunabilecek kitap buydu. Esasen fena da değildi, eğlenmiştim okurken. İkinci kitabı "Yap Bi Babalık" da gezmek için gittiğim Konyaaltı Kitap Fuarı'nda imza gününe denk gelmemle kısmet oldu. Kısacası adamcağız kendini zorla okutturuyor 😀 Yazım dili güzel, öyküler de eğlenceli, vakit geçirmek için okunabilir...



-Heba"yı okuyup bitirdikten sonra bugüne kadar geciktirdiğim için kendime esef ettim. Bu yıl okuduğum kitaplar içinde en beğendiklerimden biri oldu. Kitap mı okudum, rüya mı gördüm, öylesine bir şeydi, sanki cümlelerle resim çizilmişti. Hasan Ali Toptaş bir dil cambazı, hala okumamış olanlar varsa mutlaka okuyun derim...


-"Uğultular"ı elime aldığımda öykü okuyacağımı ve pek beklentimi karşılamayacağını düşünmüştüm açıkcası. Bir kere öykü değil romanmış, bölüm başlıklarına aldanmıştım ve önyargılı olmanın ne kadar fena bir şey olduğunu da bir kez daha anlamıştım. Beklediğimden çok daha güzel bir kitapmış. Sırlarla dolu bir geçmişin izinden giderken merak uyandıran, iç acıtan, isyan ettiren tekinsiz bir roman. Bu yaz gittiğim ve çok sevip etkilendiğim Antakya'da geçiyor olması da bonusu...

 
-Kırmızı Kedi'nin bir solukta okunan turuncu kitaplarından ikisi de Aralık okumalarıma dahil oldu. Metin Erksan'la yapılan bir söyleşiyi içeren "Aşktan ve Ölümden Başka Bir Şey Kalmadı" ve Bilge Karasu'nun yazma macerasını konu alan "Nasıl Yazıyorsam Öyleyimdir". Metin Erksan ve Bilge Karasu'yu daha iyi tanıma açısından faydalı bir okuma oldu.


-Hakan Bıçakçı'yı "Doğa Tarihi" ile tanımıştım, plaza dünyasını anlatan akıcı bir kitaptı. "Uyku Sersemi" okuduğum ikinci kitabı ve ilkine göre çok daha yetkin buldum. Kentsel dönüşüm şahane metaforlarla verilmiş, çok beğenerek okudum, tavsiyemdir...


-İpek Ongun'un genç kızlar için ardı ardına yazdığı, kahramanı Serra olan romanlarını yetişkin yaşımda, evcilik oynar gibi zevkle okuduğumu itiraf edeyim. "Anlat Anneanne"yi okuma sebebim ise biyografi ve anı merakımdı ama pek umduğumu buldum diyemeyeceğim. Daha ziyade ailevi ve kişisel bilgiler etrafında dönen bir kitap olmuş, fazla hitap etmedi. Okumasanız da olur diyeceğim...


-"Karakol Cinayetleri" Armağan Tunaboylu'nun Metin Çakır polisiyeleri kapsamında yazdığı son kitap. Daha öncekileri keyifle okumuş, sıkıştığı yerde altına kaçıran Metin'in maceralarıyla da epey eğlenmiştim. Son kitap biraz hayal kırıklığı oldu, hep aynı terane, benzer olaylar, Metin'in maço tavırları sıktı, sanırım Metin Çakır'a artık bye bye deme zamanı geldi.


-Evet, Aralık ayına bir de çocuk kitabı dahil oldu. Sevgili 2 Balık Esra'nın bana yeni yıl hediyesi idi, "Sakar Cadı Vini" ile çocukluğuma doğru eğlenceli bir uçuş yaptım.

Aslında yılın son günlerinde bir kitaba daha başlamıştım, Mahir Ünsal Eriş'in "Öbürküler"ine. Çok da severek okuyordum ama bitiremedim. Böylece eski yılın son kitabı yeni yılın ilk kitabı olma şerefine nail oldu. Dün tamamladım ve pek beğendim, artık onu Ocak okumalarında anlatırım.

Yeni kitaplarda buluşmak üzere...

4 yorum:

  1. HAKAN BIÇAKCI <3 Yeni kitabını merak ediyorum.

    YanıtlaSil
  2. Hasan Ali Toptaş'ı denemek için kaçıncı kere duymam gerekecek diye merak ediyorum...

    YanıtlaSil
  3. Elif İpek Ongun'a bayılır. Yeni yıl hediyesi diye almıştım "Anlat Anneanne"yi. İnşallah sever.

    YanıtlaSil
  4. Hasan Ali Toptaş'ın dili anlatımı gerçekten çok güzel, son okuduğum kitabı "Kayıp Hayaller Kitabı" her ne kadar beni hüsrana uğratsa da okumaya devam edeceğim yazarlardan kendisi. Sakar Cadı Vini'nin maceralarına da bayılıyorum bu arada :)

    YanıtlaSil