.

.
.

16 Kasım 2017 Perşembe

SABAH GÜNLÜĞÜ

Sabah bilgisayarı açtığımda Firefox "Bir dakika" dedi, "kendimi yeniliyorum, birazdan karşınızda olacağım". Nitekim az sonra buyurdu geldi, her şeyin yeri değişmiş. İşin yoksa bir de buna alışmak için çabala. Ne yaptın yani, iki sekmenin yerini değiştirmişsin. Rutini bozan saçma eklemeleri sevmiyorum. Sayfa yenilemek için sürekli ekranın sağına hamle ediyor, hatta bazen farklı bir şeyi tıklıyorum. Neyse buna da alışırız, neye alışmadık ki.

Az evvel kapı çaldı, çok sinirli bir kargocuydu gelen. Daha önceki siparişimde eksik gönderilen kitabı getirmiş, tek kitap için üçüncü kata çıkmış olmaktan dolayı mutsuzdu. E ne yapayım yani, git derdini Babil.com'a yan. Ben bile farkında değildim o kitabın eksik geldiğinden. Gönlünü aldık "Kusura bakmayın" falan diyerek. Neme lazım, zaten netameli bir şube, kızdırmaya gelmez, kargolar uzay kara deliğinde kayboluverir ya da geciktirip meletirler sonra. Bu da benim şansım, posta dağıtıcısı da ayrı bir cins, ağzından hiç eksik etmediği sigarasının dumanını suratıma üfleyerek "Sana ne çok posta geliyor" diye kafa tutabiliyor, hele taahhütlü postalara hiç tahammülü yok, "Şunu normal yollasalar da yukarıya çıkmasam" diye söylenir. Hem samimiyiz, hem atarlı. Nerede o eski postacı amcalar, liseyi bitirdiğim yıl başka bir semte taşınmıştık. Adamcağız üniversite sonuç formumu arayıp bulup yeni evde elime teslim etmişti. 

Dün bir haftadır aklımda olan üç işi bitirdim, basit şeylerdi aslında ama üşengeçlik basit, karmaşık dinlemiyor. PTT şubesine uğrayıp yurtdışındaki bir arkadaşıma kitabımı yolladım, umarım sağ salim gider. Yasemen'e, Belçika'ya 5 günde ulaşmış olmasından dolayı umutluyum. Sonra duvara asılmak için bekleyen ikisi yeni, biri eski üç duvar tabağını kargoyla gelen asma aparatlarına sarmalayıp yerlerine yerleştirdim. Asma aparatı bulmak ayrı bir sıkıntı, sorduğum hiçbir züccaciyecide (ay bu kelime beni öldürür, söylemesi ayrı dert, yazması ayrı) bulunmuyordu. Sonunda yine internet imdadıma yetişti, "Gitti Gidiyor" sağolsun, 24 saatte ulaştı elime. Duvarım şenlendi böylece. Son olarak da çerçeve için bekleyen resimleri alıp camcıya gittim. Gittim derken evin dibinde zaten, düşünün ne kadar ihmalkarım. Çerçeveci beni sevinerek karşıladı, "Ooo yenge nerelerdesin sen, taşındınız mı yoksa?" dedi. Düşünün ne zamandır uğramamışım. "Yok" dedim, "Duvarlarda yer kalmadı, pek çerçevelik durum olmuyor o yüzden, bunları da bir yerlere sıkıştıracağım işte". "Yaşa yenge" diyerek coşkuyla cevap verdi, "Elalem duvarına çivi çakmıyor, boş duvar mı olur hiç". "He" dedim, "pansiyon gibi, hiç hazetmem boş duvarlardan". "Hah yenge, ne güzel dedin, çok zevklisin valla" diyerek mesleğine yaptığım katkıdan dolayı hem gazladı beni, hem de bir miktar iskonto yaptı :)

Ve son olarak, az evvel Guguruk'u salonda dolaşırken yakaladım, ben girince kendini kütüphanenin üstüne dar attı:


Bu çocuk kitap mı seviyor, kendini kedi sanıp bizim eve kapılanmak mı istiyor, atalarının balkonumuzda doğmuş olmasından ötürü genetik mirası mı çekiyor, yoksa tuvalet olarak kullanmaya en uygun mekan olarak mı görüyor bilemedim. Zira yine sehpanın üstünü nadide atıklarıyla onurlandırmış. Kumaş zemin kullanmadığına şükrettim. Balkon kapısını ardına kadar açtım ama çıkmayı beceremiyor, sürekli pervaza çarptı, korktu. En sonunda eşim yakalayıp balkona bıraktı ama bu arada epey tüy ve telek bıraktı ardında. Ne olacak bu Guguruk'la halimiz bilmiyorum. Atıklarını bırakmasa girsin, gezsin, çıksın diyeceğim ama iki seferdir kuş pisliği temizliyorum eşyaların üstünden. Açık kapı bırakmayacağız anlaşılan. Haydi kalın sağlıcakla...

15 yorum:

  1. Guguruk sizi çok sevdi anlaşıldı...
    Hayatta işaretlere inanlardanım ben. Size uğur getirecek diyip bağlıyım konuyu...
    Sevgilerle...

    YanıtlaSil
  2. (Bu yazı yorum değil izin isteğidir.)
    Merhaba ,
    Özel durumum nedeniyle uzun bir müddet blogları, bu arada sizin blogunuzu takip edemedim. Daha doğrusu hiçbir şeyi takip edemedim. İnşallah bundan sonra takip edebilirim.
    Medya takibi canımı sıkıyor. En iyisi blogları okuyayım diyorum. Gerçi bloglar da eski havasında değil; ama blogunuz gibi okunmaya değer bloglar da var.
    Bu blogları “Güzel, yararlı ve örnek Bloglar” adı altında Sabahattin Gencal Okuma Odası’nda https://sagensa.blogspot.com/ tanıtmak istiyorum. Gerçi bu tür blogların, bu arada sizin blogun tanıtılmaya ihtiyacı yok. Ancak okurların ihtiyacı var. Onun için izniniz olursa blogunuzu konu edineceğim.
    İzin vereceğinizi umarken hayırlı günler dilerim.
    Sabahattin Gencal ( Emekli Öğretmen)
    Sabahattin1943@hotmail.com

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tabii ki tanıtabilirsiniz Sabahattin Bey, teşekkürler.
      İyi günler...

      Sil
    2. Merhaba Hocahanım,
      İzniniz üzerine "blog tanıtma çalışması" yayınlandı: https://sagensa.blogspot.com/2017/11/leylak-dal-egitimci-yazar.html

      Hayırlı günler dileğiyle saygılar...

      Sil
    3. Teşekkürler Sabahattin bey, çok detaylı bir tanıtım olmuş gördüm. Ellerinize sağlık, yorum da bıraktım. Saygı bizden...

      Sil
  3. kapı fotolarınız da çokzeeel diğer blogda. birgi kapılarını gördünüz müüüüü :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler, epeydir o blogu boşladım, bir el atmak lazım :) Birgi kapılarını görmedim maalesef, dilerim günün birinde görmek kısmet olur. Sevgiler...

      Sil
  4. eski mahallede anneme "yenge", babama "enişte" diyen bi karpuzcu vardı, o geldi aklıma. ay ahahhaha kendi kendime sesli güldüm :))

    geçen gün bizim komşunun eve de girmiş. bu Guguruk'lara n'oluyor allaşkına...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ya Guguruk çıldırdı, her gün içeri girme teşebbüsleri yapıyor. Babasının evi gibi kıçını sallaya sallaya yürüyerek dalıyor içeri manyak, bugün yine eşikten atlarken kovaladım :)
      ay devamlı yengeyim ben esnaflar arasında :) Neyse ki kocam abi :)

      Sil
  5. heeey baksanız yaaa, sizin kitap hangi kitapçılara dağıtılmış, biliyor musunuz? istanbul ankara ve izmirde hangi kitapçılarda bulunabiliyormuş, bir listesi var mııı, bunu da bir yayın yapsanız yaaa diğer şehirler de tabiii :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Valla şu ara D&R'lerde yok, olması için uğraşı veriyoruz, dağıtımda sıkıntı var. Ankara'da Dost ve İmge'de bulabilirsiniz. İstanbul'da da belli başlı kitabevlerinde mevcut. İnternet yoluyla derseniz tüm sitelerde var ama Kitapyurdu en çabuk teslimi yapıyor. Blogda da duyurayım bari, utanıyorum ya ben :(

      Sil
    2. hımmm peki bakın, dağıtım hep sıkıntı zaten, istanbulda o zaman mefisto kitabevinde olmalı. net evet o doğru ama hepimiz netten alışveriş yapmıyoruz. ankara tamam anladım. dost, zaten türkiyede en sevdiğim kitabevi :)

      Sil
    3. Dün Dost kitabevine rafta 3 tane vardı. Ara ara kontrol ediyorum. Serpil

      Sil
  6. Nurşen ablaaaa öğretmenimmm ben o tabakları da merak ettim ;-)) Guguruk görmeden göreydik ;-))

    YanıtlaSil