.

.
.

19 Haziran 2017 Pazartesi

CEVRİYE'DEN HABERLER

Cevriye halen aramızda arkadaşlar, bir karabulut gibi çöktü dizime, "iyiyim ben burada, gitmem, boşuna uğraşma" diyor. Lakin bende kuru gürültüye pabuç bırakacak göz yok. Göze göz dişe diş savaşmaktayım kendisiyle. 

Geçen hafta sürüye sürüye doktora götürdüm kendisini. Gitmemek için çok nazlandı, çok mücadele etti. "Uygun kıyafetim yok" dedi, bir an ben de panikledim, ne de olsa burası geçici mekan, tüm gardrobu taşıyıp getirecek halim yok, bavuldakilerin hepsi pantolon, kapri. Sonra askıda geçen yıldan kalma bir kot etek buldum, ince, bol bir şey, götürmemişim. 6 yıl önceki 3D projemin "diyet" ayağını başarıyla sonlandırdığım sırada almıştım. Normal şartlarda dar gelmesi gerekirdi ama Allahtan bozuk pileli bir model, bel kapandıktan sonrası sorun yaratmıyor. "Yaşasın, yaşasın" diyerek çıkardım, Cevriye biraz bozuldu: "Ne o öyle, demode bir şey, hem hiç yakışmaz bana, giymem" dedi. "Kes sesini" dedim, bir tane de çarpacaktım ama zararı kendime olacağı için caydım. Giydik eteği, gittik doktora. Fizik tedaviye karar verildi, şimdilik 15 gün, belki devamı gelir. Bugün 5. ciye götürdüm Cevriye'yi, hep aynı etekle. O olmasa ne yapardım bilmiyorum, pantolon çıkar, önlük giy, uğraş dur. 

Fizik tedaviyle arasında fena halde bir elektriklenme mevcut, belki sonuçta aşağıdaki makineden evlenme teklifi bile alabilir Cevriye. 


Hatta bir ara ikisini Esra Erol'un programına yollasam, böylece Cevriye'yi de başımdan savmış olurum diye düşündüm ama makine demirbaşmış, görevliler dışarı çıkmasına izin vermediler 😀Cevriye'yi elektrotlarla bu makineye bağlıyorlar, içi kıpır kıpır oluyor, bir heyecan, bir karıncalanma 😀 Beni düşünen yok tabii, ben gariban Cevriye'nin yerleştiği bacağın kaslarını kasmakla uğraşıyorum o sırada, neymiş kaslar kuvvetlenecekmiş. 40 dakikalık seans boyunca Cevriye ve makine birbirlerinden elektrik almakla meşgulken ben de kitabımı okuyorum. Vaziyetin en verimli yönü bu, dizimi karıncaların istilasına bırakıp birbiri ardına çeviriyorum sayfaları. Arasıra da pencereden şu şahane manzaraya bakıp mutlu oluyorum:


"Dünyanın bütün minibüslerini diyorum
Bütün minibüslerini getirin buraya
Dolmuşlarını, otobüslerini getirin,
Taksilerini getirin, getirin buraya
Son bir kez bakacağım onlara
Getirin, getirin... Ve sonra Cevriye'yi onlara vereceğim"

Nihoho, yaşasın kötülük 👿 Bu arada Ceyhun Atıf Kansu'nun o güzelim şiirini metamorfoza uğrattığım için ruhundan özür diliyorum ama sanırım aşırı elektrik akımı beyni de etkiliyor 😀

Bugün beşinci seansı takdim ettik Cevriye'ye, taşıt sesleri, hoparlörden yayılan güzel müzik, egzersiz odasındaki engelli küçük çocuğun çığlıkları, hastaların sohbetleri, hemşirelerin gülüşleri arasında. Henüz gitmeye niyetli görünmüyor ama umudum var, savacağım kendisini. Yalnız feci bunaldım, evde ayağımı uzatıp oturmak dışında hiçbir etkinliğim yok. Ruhum isyanlarda ama Cevriye dominant bir karakter, iplediği yok beni. Keyfi yerinde. En büyük faaliyetim taksiye binmek, taksiden inmek. Ara sıra da kızkardeş ya da bir arkadaşla seans sonrası Tıp Merkezi'nin hemen altındaki pastanede buluşuyoruz. Allahtan orası var, beni yormadan sosyalleşmemi sağlıyor. Sonra eve gelip en sevdiğim kanepeye atıyorum kendimi. Kanepe dediğin de adeta adam yiyen bir bitki. Bir kere oturdun mu kalkmak için vinç gerekiyor. Gömülüp kalıyorsun içine, zaten diz Cevriye'nin kontrolünde, kazara kapı çalsa minderlerle güreşerek kalkıyorum yerimden. Yokluğuma dayanamıyor, ben kalkar kalkmaz kendilerini yerlere atıyorlar. Seviyorlar beni ne yapsınlar, ben de onları seviyorum. Cevriye de seviyor ama o sevmesin "arkadaşım ol yeter, böylesi daha güzel" diyeceğim ama arkadaşlığını ile istemiyorum. Kişt kişt, hade ikile...

4 yorum:

  1. Istenmeyen misafir. Cok uzun kaldi hakikaten.
    Umarim artik gider. Bet sey.

    YanıtlaSil
  2. Benim bildiğim Leylak dalı bu Cevriye Hanım'a pabuç bırakmaz. :)
    Fizik tedavinin çok yararını göreceksin cancağızım, aman egzersizlerini aksatma sonra.
    Kolay gelsin, öpüyorum yanaklarından.

    YanıtlaSil
  3. Bu Cevriye çok sırnaşık galiba. Epeydir gitmiyor gibi. Umarım tez vakitte kurtulursunuz.

    YanıtlaSil
  4. Öğretmenim tam içim sızlıyacakken sayenizde bi gülme geliyo bana bu Cevriy'yi anlatış biçiminize, harikasınız valla... Gider o gider, o kadan da yüzsüz değildir bu ya, olmadı bizim de kendisini çok kınadığımızı felan söyleyiver, "toplu grev yapcaklar sana" de, "sevimsiz şey" diyollar sana de...
    Geçmişler olsun tekrar ama siz böyle anlatırsanız ben sürekli Cevriye'den haber bekleriz diye endişeleniyorum ;-)

    YanıtlaSil