Madem bugün Öğretmenler Günü ben de öğrenim hayatımda en büyük izi bırakan kişiye, ilkokul öğretmenim Firdevs Özgen'e "İmza: Ben" kitabında yazdığım mektubu ekleyeyim:
***
"O Eylül günü
annemle birlikte sınıfın kapısından içeri girip sizi gördüğümde hayatımda bu
kadar önemli bir yer tutacağınızı asla tahmin edemezdim. “Dünyanın en büyük küçük mucizesi çok gençken iyi bir öğretmene
rastlamaktır. Büyük mucizelerse yalnız kutsal kitaplarda bulunur” cümlelerini okuyacaktım yıllar sonra Buket
Uzuner’in “Şiir’in Kız kardeşi Öykü” kitabında. Kitabın kapağını kapatıp
gözlerimi duvarın boşluğuna çevirmiş ve o Eylül gününü anımsamıştım. Evet,
benim küçük mucizem 60 yaşlarında, seyrek saçlı, demode giyimli, sıradan bir
kadındı. Okulun, çoğunun saçları sarıya boyalı, göz makyajları kuyruklu, sivri
topuklu pabuçlar ve şık döpiyesler giyen kadın öğretmenler topluluğu içerisinde
göze bile çarpmazdınız Firdevs öğretmenim; öyle sade, öyle gösterişsizdiniz.
Lakin içinizdeki cevheri fark edebilmek için süslü kılıflara ihtiyaç yoktu,
sınıfınızda birkaç gün geçirmek yeterli olmuştu. Annem beni tahtası kararmış
sıralardan birine, babamın arkadaşının kızı Feyza’nın yanına oturtup
Feyza’nın annesiyle birlikte bahçeye inmişti. Merakla bakıyordum etrafıma,
hoşuma gitmişti okul ortamı. İçine kapanık bir tek çocuktan sınıfın Çalıkuşu’nu
yaratmanıza henüz vakit vardı, ilk derste sadece isimlerimizi sormakla yetinmiştiniz.
Beş saati arka arkaya kâh şarkı söyleyip kâh şiir okuyarak geçirip
dağıldığımızda annem hâlâ bahçede, Feyza’nın annesince esir alınmış bir şekilde
bekliyordu. Eve birlikte dönmüştük ve ben ertesi günü iple çekmiştim tekrar
okula gidebilmek için. Annem götürmüştü yine ama bu defa Feyza’nın annesine
görünmemek için hemen geri dönmüştü. Ben bir hafta sonra kendi başıma gidip
geliyordum okula ve Feyza ya da annesi sizin sadeliğinizden pek hoşlanmamış
olsa gerek o şık öğretmenlerden birinin sınıfına naklolmuştu. Bilselerdi ki
onların da 1. Sınıf yaşındaki çocukları Firdevs öğretmenin sınıfında eğitim
hayatlarını sürdüreceklerdi 5 yıl boyunca.
Çok çabuk
öğrendik okumayı ama diğerlerinin aksine kırmızı kurdele takmadınız yakamıza,
yılsonunda okuma bayramı yapıp kurbağa kılığına falan da girmedik. Hiçbir 23
Nisan geçit törenine tek bir öğrenci alınmadı sınıfınızdan, hiçbirimiz de bunu
dert etmedik. Bir nevi izole edilmiştik sanki, kendi bayramımızı kendi aramızda
kutladık, okuma öğrenince bize dağıttığınız hikâye kitaplarıyla ödüllendirildik,
oynana oynana sakıza dönmüş rontların yerine kimselerin bilmediği şarkılar
öğrettiniz. Utangaç gülümsemelerle söyledik yalnız bizim sınıfın bildiği “Biz
Şen Köylüleriz” türküsünün “Kızlar kızlar kızlar, candan hoş kızlar/Gözleri can
dolu gönlü hoş kızlar” bölümünü. Ve hâlâ müthiş bir keyifle ve ince bir hüzünle
söylerim bugüne kadar kimselerden duymadığım “Gece” şarkısını:
“Gün battı
masmavi bir sis, sardı dağları gizlice
Her taraf
inlerken sessiz, indi karanlık gece
Artık ışıklar
yanıyor, uzak belirsiz evlerde
Rüya gören
sahillerde periler oynuyor”
Yalnızca
şarkılar değildi ayrıcalığımız, biz tarihi de herkesten farklı yöntemlerle
öğreniyorduk. Rumeli çocuğuydunuz, 10 yaşındayken bizzat yaşadığınız Balkan
Savaşı’nı anılarınızdan dinledik, Kız Muallim Mektebi’nde Reşat Nuri
Güntekin’in öğrencisi olmanızın farkıyla sevdirdiniz bize Türk Edebiyatını. Çalıkuşu’nu
sınıfta okuduktan sonra “Çalıkuşu” oldu takma adım, her Çarşamba bir ders
ayırdığınız için bunca bağlandım şiire. Hiç katı disiplin görmedik biz, sıra
aralarında dolaştık, derste bağıra çağıra konuştuk, kimseye bir fiske bile
vurmadınız; ne yaramaz Ahmet’e, ne tembel İrfan’a. Annesi köyde olduğu için
babasıyla okulun bodrum katındaki küçücük bir odada kalan müstahdemin oğlu,
sınıf arkadaşımız sarı Süleyman’ı da aynı içtenlikle kucakladınız,
öğretmen arkadaşlarınızın öğrenciniz olan bakımlı, özenli çocuklarını da.
Hâlâ sizin
öğrettiğiniz yöntemle yaparım limonatayı, hâlâ sizden öğrendiğim atasözlerini
kullanırım. Öğretmenimiz değil yakınımızdınız sanki; gülerek hatırlarım her
zaman, musluklardan akan klorlu suyu içemezdiniz, bir şişeniz vardı memba
suyuyla dolu. Bizim için kutsaldı adeta, eve götürüp doldurmak için yarışırdık.
Uzun uğraşlardan sonra ele geçirmiştim 5 yılda bir kere. Heyecanla eve götürmüş
ve o anda bizde olan komşumuz Faruk abiye yakalanmıştım. Şişeyi ve ne için eve
getirildiğini öğrenince düşmüştüm diline. “Firdevs’in şişesi” takmıştı adını ve
yıllar boyu diline pelesenk etmişti, “notlarının neden iyi olduğunu biliyorum,
Firdevs’e şişeyle su taşıdığın için” diye dalga geçerdi benimle. Oysa ben ne
mutlu olmuştum öğretmenime su götüreceğim için ve bir türlü anlayamamış, kızıp
durmuştum çok sevdiğim Faruk abinin şakasına.
Mezuniyet
sınavında da bizim sınıf farkını göstermişti, herkes okul şarkıları hazırlarken
biz bağıra çağıra “Bugün bize hoş geldiniz erenler” türküsünü söylemiş, Aile
Bilgisi sınavı için de yukarıda bahsettiğim limonatayı hazırlayıp diğer
öğretmenlere sunmuştuk. Sizi son görüşüm okulun son günü olacaktı. Yaş
haddinden emeklilik dilekçenizi vermiş ve hep orada yaşama hayali kurduğunuz
İstanbul’a yerleşmiştiniz bile biz diplomalarımızı Atatürk’e benzeyen müdürümüzün
elinden alırken. Bir tek o zaman kırıldım sevgili öğretmenim size, diploma
töreninde yalnız bıraktığınız için. Sonraları peşinize çok düştüm ama
ulaşamadım. Şimdi başka bir âlemdesiniz; sevgim, minnetim ve özlemim oralara
ulaşıyordur umarım. İyi ki benim öğretmenim oldunuz, huzurla uyuyun…
Çalıkuşunuz"
Tüm öğretmenlerin Öğretmenler Günü kutlu olsun...
gülümse hande:)
YanıtlaSilmerhaba ne güzel anlatmışsınız.benimde bir edebiyat öğretmenim vardı hayatıma pırıltılar katan her yıl öğretmenler günü için aradığımda ''ah benim vefalı öğrencim'' demesi hem huzur hem hüzün benim için.sizin ve üzerimizde büyük emeği olan ,hayatımıza güzellikler katan tüm öğretmenlerin öğretmenler gününü kutluyorum:)
saygılarımla
Çok teşekkürler, güzel hatırlanmak harika bir duygu. Umarım öğrencilerim de benim için aynı duygularla doludur. Sevgiler...
SilÇok güzel bir yazı gerçekten de, çok duygulandım hatta ağladım okurken çünkü benim de hayatımda bu denli kıymet verdiğim bir öğretmenim oldu. Çok da merak ettim öğretmeninizi yazıyı okurken, kafamda canlandırmaya çalıştım. Yöntemleri, o farklılığı, içtenliği , ne kadar naif ve sevgi doluymuş. Böyle insanların varlığını bildiğimde işte, öğretmen olmayı seçtikleri için ayrıca seviniyorum ben. Onların hayatımızdaki yeri aslında gerçekten sandığımızdan daha büyük, tabi bizim gibiler için. Çok etkilendim gerçekten, bir de acaba neden gelmedi diploma gününe, o gün çocuklarını yalnız bırakmayacak bir öğretmenmiş aslında düşünmeden edemedim, belki de hastaydı, hala böyle büyük bir sevgiyle, özlemle bir öğretmeni anabilmek ne kadar güzel bir duygu, nur içinde yatsın Firdevs Hanım.
YanıtlaSilÇok teşekkürler güzel yorumunuza. Sevgiyle hatırladığım çok az öğretmenim var, kendim de öğretmen olduktan sonra eksikliklerini çok daha iyi kavradım. Ama ilkokul öğretmenim temelimi atan, alt yapımı sağlamlaştıran kişidir, bugün neysem pek çoğunu ona borçluyum. Bu mektup bu yaz geliri görme engelliler vakfina bağışlanan bir ortak kitapta yayınlandı. Benim için bir nevi minnet ve vefa borcu ödemek gibi oldu. Öğretmenim yaş haddinden emekliye ayrılıp memleketi olan İstanbul'a yerleşmişti akabinde, sanırım törene o yüzden gelemedi. Yaşı yorulmasına engeldi , sonraları çok görmek istedim ama ne yazık ki olmadı. Umarım huzurla uyuyordur. Çok sevgiler...
SilÇok güzel bir yazı Leylak Dalı. Işıklar içinde uyusun öğretmenin. Belli ki o senelerin etkisi hala üstünde. Biz de bu sayede güzel yazılmış yazılar okuyoruz.
YanıtlaSilSenin de günün kutlu olsun. Sevgiler.
Sevgili Joe, sağol. Öğretmenimin etkisi tartışılmaz, asla unutmadım ve unutamam.
SilSevgiler yolluyorum ben de sana...
İlk görüşmemizde o türküyü senin sesinden dinlemek istiyorum. Bu yazı beni hep ağlatmıştır.
YanıtlaSilÖğretmenler gününü tekrar kutluyorum ve seni çoook öpüyorum bacımkuş...
Lalem o bir ninni, öyle güzeldir ki, arasıra hala söylerim, hatırlat bana görüştüğümüzde zevkle söylerim.
SilBen de seni çook öpüyorum...
Bir çocuğun gözünden, dilinden ne güzel anlatmışsınız duygularınızı, o yıllardaki izlenimlerinizi. Fark yaratan, çocukların düzeyine inebilen öğretmenleri nasıl da arıyoruz, özlüyoruz. Fotoğraftaki çocukların bakışlarındaki, duruşlarındaki özgüven dikkatimi çekti. Ve Firdevs Öğretmen'in ön planda değil, çocukların arasında, arkada olması. Oysa çoğu fotoğrafta "öğretmen" hep ön planda, merkezdedir.
YanıtlaSilDiploma töreninde gelmeyişini, uçmayı öğretip yavrularını doğaya salan, artık kendi kanatları ve becerileriyle uçmalarını bekleyen ana kuşlar gibi yorumluyorum. Kim bilir belki de gerilerden bir yerlerden sizleri izlemiştir.
Firdevs Öğretmen gibi iz bırakan, emek veren, çaba harcayan tüm öğretmenleri saygıyla anıyorum.
Çok sağolun ve Firdevs öğretmenim aynen yorumunuzdaki gibiydi, hep o arka planda, biz ön planda. Anısı hep yüreğimde olacak.
SilSevgiyle...
Öğretmenler geleceğimizi şekillendiren en önemli değerler aslında ...
YanıtlaSilHepsi değil ne yazık ki ama iyilerin hakkını yemeyelim :)
SilVeee yillar sonra ilk,tek ve son defa annemden dinlediğim Gece şarkısının sözlerini ararken sizin yaziniza denk gelmek ve bu hoş anıyı içim titreyerek okumak ne güzel .. Bu şarkıyı arıyorum ama hiç bir yerde bulamıyorum .. hani belki siz, bir yerlerden hatırlıyorsanız eğer kulağıma ninni gibi işlenen bu şarkıyı bulmama yardımcı olursunuz belki djye yazıyorum ... Dört yil aradan sonra .. (Bu arada benim ogretmenimi adı da Firdevs'di..)
YanıtlaSilNe ilginç raslantı :)
SilŞarkıyı nereden bulabilirsiniz bilmiyorum ama keşke rastlaşsak da ben söylesem. Çünkü sözleri kadar müziği de aklımda ve ben de oğlumu uyuturken söylerdim ona, sanırım orijinali de bir ninni. Keşke yardımcı olabilseydim ama en azından bilen birilerinin daha olması ne güzel. Yaşınızı bilmiyorum ama belki de anneniz sınıf arkadaşımdı :) Sevgiler...