.

.
.

21 Nisan 2012 Cumartesi

YORGUN AMA KEYİFLİ


"Eveeet, çok çalıştık, didindik, sonunda çufçufladık" derdi Hügo; Tolga abinin Hügo'su, uzun kulaklı komik yaratık. Canlı yayında bir küfür macerası vardı Hügo'nun bizzat şahit olduğum ve aklıma geldikçe güldüğüm. Neyse Hügo'yu nereden hatırladıysam şimdi, benim demek istediğim yoruldum ama keyifli bir bahar toplantısı yapıp üç arkadaşımızın doğumgününü kutladık. Fotoğrafta gördüğünüz taamlar benim marifetli ellerimden çıkmıştır öğünmek gibi olmasın. Asma yaprağında lor sarması, kuru fasulye-tahin-ceviz içli rulo sarma börek, mısır ekmeği, yoğurtlu kabak salatası, şaraplı armut tatlısı, greyfurt kabuğunda su muhallebisi, çikolatalı marshmallow çubukları ve portakallı yaş pasta. Yedik, içtik, bağrışa çağrışa sohbet ettik, kısacası kaç yılın dostları bir beraberliği daha anılar dağarcığına dahil ettik. 

Sonra ben bulaşıkları mutfağa fırlattım, evi karman çorman bir şekilde bıraktım, ayakkabılarımı giydim ve Antalya Senfoni Orkestrası'nın konserine gittim. Çok yorgundum esasen, ağzımdaki aftın acısı içime işliyordu ama konser kaçırılacak gibi değildi: Rodrigo'nun Gitar Konçertosu ve Ravel'in Bolero'su. Sürünerek bile izlenir bu ikisi, o yüzden gittim, biletleri aldım ve salona yerleştim arkadaşlarla birlikte. 


Fotoğrafta gördüğünüz gitarist Ayşegül Koca. Çok genç ama olağanüstü yetenekli bir genç kadın, müthiş bir performans sergiledi. O hepimizin aşina olduğu ve eminim ki hepimizin sevdiği "Allegro" bölümünde ne yorgunluk kaldı ne birşey. Müzik beni aldı yıllar öncesine, ilk gençliğime, yaşın küçük ama hayallerin büyük olduğu o güzel zamanlara götürdü. Hayatıma bir şekilde girip sonra sonsuzluğa karışmış insanlar sıralandı gözümün önüne, hüzün ve huzur elele tutuşup geçit resmi yaptılar. Konçerto bittiğinde salon alkıştın yıkıldı, iki kez bis yaptırdık ve gönülsüzce uğurladık sanatçıyı. İkinci bölüm ayrı güzeldi, şef Antonio Pirolli yönetimindeki orkestra Ravel'in Bolero'sunu seslendirdi. Soluksuz izledik, sona erdiğinde ne yorgunluk kalmıştı, ne stres. Yaşasın müzik...


Bu fotoğrafsa Perşembe akşamı gittiğimiz baleden, sanatın aşırı dozundan bir zarar gelir mi bilmiyorum ama izlediğimiz "Bir Yaz Gecesi Rüyası" balesi hem görsel açıdan, hem de müzikleri açısından harikaydı. İki gündür bize keyifli zamanlar geçirten sanatçılar sağolsun, sanatın her dalı hayatımızda hep varolsun...

20 yorum:

  1. aa onca yapılan ikramın yenilmesinin vereceği ağırlığı alıvermiş sanat :)) ellerine sağlık hem bedenen hemde ruhen doygunluk olmuş işte :))

    YanıtlaSil
  2. Gündüzü ayrı gecesi ayrı güzel bir gün olmuş. Yaptıklarının görüntüsü enfes. Tadları da eminim öyledir.
    Geceki muhteşem ikili için de ancak şunu söyleyebilirim.
    İçim kıskançlıkla doldu taştı :)
    Artık hafta sonu dinlenirsin... mi?
    Sen yine durmazsın.

    YanıtlaSil
  3. Boleroyu dinlerken içimden hep tık tık tık tıktık tık derim=)o yüzden senden demeni istedim. İçimden selam ettim sayende heheh
    Bana bak Ankara'ya geldiğimde kapıyı çalcam ve o sofraya oturcam. Hatta bi tane dah bir şey vardı ya geçen sefer istemiştim. Onu da sakın unutma. Sana sabahın dördünde geliyorum ama, olabilir benim istahımın saati yok hehh

    YanıtlaSil
  4. hepsi bir arada yorgunluk morgunluk gitmiştir eminim :)

    YanıtlaSil
  5. Asma yaprağına lor sarması beni benden aldı. Tarifini mutlaka isterim. Ben o kadar yemeği iki ayda zor hazırlarım bir de üzerine kalkıp konsere gitmişsin Leylak Dalı. Bu ne enerji ben mi çok miskinim etrafımdaki herkes arı gibi. Boleroyu dinlemeyi isterdim. Ama bunun için konser etkinliklerini takip etmek gerek. Balede de gözüm kaldı. Ufff. Fotoğraftan belli görsel şölen olduğu.Bir de aklıma takıldı, yaş ve hayal birbirine ters orantıyla mı bağlı? Biri artınca biri azalıyor :(((((

    YanıtlaSil
  6. Ablacım biraz normal şeyler yapsan olmaz mıydı? Ne bileyim peynirli börek, üzümlü kek falan... Şimdi diyelim canımız çekti, nasıl yapalım biz bunları? (Biz burada ben oluyorum)Misal şu ikisi: asma yaprağında lor sarması, kuru fasulye-tahin-ceviz içli rulo sarma börek. Yahu ben bunlardan hayatımda hiç yemedim ki, nasıl oluyor da canım çekiyor bilmiyorum...
    Bu arada sen vejetaryen misin? On numara vejetaryen sofrası olmuş bu vallahi... Keşke bu tarz toplantılarda insanlar hep böyle hazırlık yapsa, hayvanları yemeyen insanlara da alternatif tanınmış olsa.
    Ayrıca resmen yemeğe de sanat katmışsın sen, bunların fotoğrafları bile harika olmuş... Greyfurt tabağında su muhallebisini hafif açılı çeksen, alttan sarı sarı gözükseler, o da çok şık dururmuş.
    Hah hah, bak sana gıcık bir yemekteyiz esprisi yapayım: mashmallowları hazır alıp süsledin değil mi? Sen yapmadın yani?
    Eline sağlık, harikalar yaratmışsın, afiyet olsun, doğum günü çocuklarının da doğum günleri kutlu olsun.
    Rodrigo'nun Gitar Konçertosu beni her dinleyişimde ağlatır. Gençken odamda tek başıma başa sara sara dinleyip -biraz da içkisinin etkisiyle- resmen anıra anıra ağladığım bir geceyi özellikle hiç unutmam. Annem de Ravel'in Bolerosu'na deli olur. Ben çocukken, onun yumuşacık Ravel - Bolero kasetiyle benim vahşi Carl Off - Carmina Burana kasetim arasında ciddi bir savaş vardı :) Ama kabul ediyorum, Ravel kasetinin kapağındaki kelebek daha güzeldi :)
    Son olarak: balenin fotoğrafı harika görünüyor, sen bu fotoları koydukça Antalya'ya taşınasım geliyor.
    Off, çok uzun oldu ama bir daha son olarak: yoğun çalışma ve gezme programından bahsettiğin gün, yanında olsam da yardım etsem, gerçi ben de sevmem temizliği ama beraber olunca daha kolay olur gibi bir yorum bırakmıştım ama google'ın azizliğine uğradı -google hesabımla bağlanıyorum da ben- umarım bu yorumum da gitmez.
    Öpüyorum...

    YanıtlaSil
  7. Sevicim, canım canım:)
    Yemek-pasta yapmayı çok sevmiyorum aslında, ancak böyle orijinal birşeyler yapar ya da uydurursam keyif alıyorum. Ben sunuma çok önem veririm, yapmaktan ziyade sunmak bana zevk veriyor:)) O yüzden her seferinde yeni ve orijinal birşey denemek istiyorum, aslında cesaret işi sonuç berbat olabilir ama şimdiye kadar pek olmadı:) Hele de ağırlayacaklarım sevdiğim kişilerse yaratıcılıkta sınır tanımıyorum. Bir gün ayakkabı içinde köfte sunabilirim yani:))
    Vejeteryan değilim ben ama ete de pek fazla düşkünlüğüm yoktur, bizim evin etçisi erkek nüfus, tüm evlerde olduğu gibi. Bir de kıymayı ve kıymadan mamul şeyleri (karnıyarık dışında) pek sevmem, hele börekte kesin reddederim. Bir de itiraf edeyim evet, o marshmallowları hazır alıp süsleyen bendim, cezama razıyım hakim bey:))
    Konsere gitmeden önce annenle facede yazıştık Ravel'e ve Rodrigo'ya olan aşkını dile getirdi ben de onun kulaklarını çınlatarak dinledim konserde:)
    Bence sen gel Antalya'ya yerleş, bu tür şeylere ulaşmak çok kolay burada, hem de hesaplı, bazen beleş. Şanslıyız kısacası.
    Yardım etme isteği duyman bile benim işimi kolaylaştırır sağol canım benim, etmiş kadar oldun.
    Mektup yazsak bu kadar olurdu:))Koccaman öpüyorum seni, sevgiler...

    YanıtlaSil
  8. Yazar hanımcım:)
    Asma yaprağında lor sarması bir Erzurum yemeğiymiş ve sonuç gerçekten mükemmel oluyor. Yaprak kullanımı ve sarma şekli bildiğimiz sarma. Sadece içi farklı. Kısaca yazayım: 1 bardak ince bulguru 1,5 bardak koyu ayranla ıslatıp 1 saat bekletiyorsun. Sonra 300 gram tatlı lor, yarım demet taze nane, yarım çay bardağı z.yağı, 1 er tatlı kaşığı kimyon ve yeni bahar ekleyip karıştırıyor ve sarıyorsun. Yaprak yerine pazı da olabilir. Bir tepsiye tek sıra diziyor, 1 bardak su ekliyor, üzerlerine yer yer tereyağı koyarak sıcak fırına atıyor üzerlerini kızarıp su buharlaşana kadar tutuyorsun fırında. Sonuç mükemmel oluyor.
    Etkinliklere gelince, mümkün olduğu kadar kaçırmamaya çalışıyorum, yorgunluk dinlenince geçer nasılsa ama hayat beklemiyor. Bir de Antalya çok müsait bu tarz şeylere, ulaşım çok kolay, fiyatlar makul. O nedenle şanslıyız. Ankara'da böyle bir imkanı çok zor buluyordum mesela.
    Yaş ve hayal meselesine gelince ne yazık ki dediğin doğru.
    Sevgiler...

    YanıtlaSil
  9. Tombul Tarifler,
    Yorgunluğa yüz vermeyeceksin, sonunda güzel şeyler varsa:)

    YanıtlaSil
  10. Nehir İda,
    Canım sağol, sende öylesin:)

    YanıtlaSil
  11. Lalem,
    Ben de tıktıkladım dinlerken senin için:)
    "Misafir ol gel bana/Börekler açarım sana"
    İster sabahın köründe, ister gecenin yarısında, yeter ki gel:)

    YanıtlaSil
  12. Asucum,
    Keşke birlikte izleyebilseydik eminim aldığımız zevk katlanırdı.
    Cumartesi dinlendim gerçekten ama bugün uzun bir yürüyüş planlamaktayım:)
    Öperim çok, Rayoş'a birsürü selam söyle...

    YanıtlaSil
  13. Mavim Balonum,
    Aynen dediğin gibi oldu:))

    YanıtlaSil
  14. Nurşen'cim...ne zaman senin yazılarını okusam kendimi caaahhiiiiill,asooosssyaaall,eziiikk...ne varsa onu hissediyorum ...yapma gözünü seveyim...bizi bu kadar ezikleme...hah ha ha ha ha ha hah ...Hey maşallah deyip kuyruğumu sıkıştırıp gidiyorum:)

    YanıtlaSil
  15. Nefise,
    Pes yani, bunu sen mi diyorsun. Ben de senin yaptığın herbir şeye baktıkça kendim için annemin dediği lafı tekrarlıyorum: "Hay Leylak, elini ayılar gevsin:)))"

    YanıtlaSil
  16. Ağzım sulandı çok marifetlisiniz :)

    http://chocolat-au-lait-delicieux.blogspot.com/

    YanıtlaSil
  17. Hah hah ha aha ha aa..bak yine konuşturdun bilgeliğini..ne laflar var sende ..Patchwork sınıfımda en küçük benim,yaş ortalaması 60 üstü..bir laflar bir deyimler çıkıyor ortaya anlatamam..ben de güldürdüm onları bir sayfaya yazıyorum unutmamak için..bunu da eklemem lazım,anacığının toprağı bol olsun, yattığı yerler nur olsun...:)

    YanıtlaSil
  18. harika müthiş leylağım,
    kültür elçim,
    sen nasıl şeysin ya
    kutluyor ve başarılarının devamını diliyorum :)))))
    canım döktürmüşsün yine her açıdan öptüm seni

    YanıtlaSil
  19. ohaaaa offf süpppperrrrr yemekler :D:D

    YanıtlaSil