.

.
.

2 Nisan 2012 Pazartesi

PAMBIK PRENSESLE YEDİ GÜÇÇÜK HERİF


Uzun zamandır sinemaya gitmiyordum, her ne kadar pekçok filmi evde izlesem de sinemanın ve beyazperdenin tadı bir başka oluyor. Bugün oynayan filmlere bir göz atayım dedim ve "Mirror Mirror" yani "Pamuk Prenses'in Maceraları"nın oynadığını görünce ilginç olabilir die düşünüp izlemeye karar verdim. Hem hain Kraliçe rolünde Julia Roberts vardı, severim koca ağızlıyı. Neyse niyet ettim ya o hızla düştüm yola, evden sinemaya kadar yürüdüm. Yollarda bu sarışınları fotoğrafladım, pek güzellerdi.


Film Pamuk Prenses masalını daha farklı bir bakış açısıyla ele alıyormuş, öyle yazıyordu tanıtımında. Haydi bakalım dedim, görelim neylemişler. Daha sinema koltuğuna yerleşip film başlar başlamaz benim telefon da zırlamaya başladı. Herkes beni aramak için sinemaya gitmemi beklemiş adeta, arka arkaya beş kere arandım. Allahtan salon dolu değildi de titreşim sesini duyan olmadı. Önümdeki sıraya iki çocuk ve kucağında birkaç aylık bebeğiyle anaları yerleşmişti. Reklam gösterimi sırasında görevli gelip bebekli kadını biletini iade etmek üzere dışarı çıkardı. Yahu bit kadar bebeyle sinemaya mı gelinir filmde cüce var diye. Türkçe dublajlıydı film, hiç sevmem yabancı filmleri dublajlı izlemeyi. Daha işin başında puan kaybetti böylece. Derken Julia ablamız-ki artık teyze moduna geçmiş enikonu-göründü sihirli küresinin başında. Film animasyonla başladı, normal çekim olarak devamı geldi. Julia üvey kraliçe film boyunca padişah otağı kadar kocaman kostümlerle salındı, Pambık yavrımıza gelince Audrey Hepburn'a benzeyen bir hanım kızımız-Lily Collins'miş adı-oynuyordu. Hafiften bastırılmış ve salakça idi başlangıçta ama ne yapsın yavrıcak, benim de öyle paşaçadırı tuvaletli, kötü bakışlı, koca ağızlı, üstüne bir de kara büyü yapan üvey anam olsa gönlümle gider yetimhaneye yazılırdım sarayı batsın diyerek. Vakt-i zamanında Pambığın kral babası Pambığın anası doğumda ölünce güzelliğine vurulup nikahına aldığı (genelde tüm erkeklerin yaptığı hatayı yaparak) cadının yaptığı büyüyle ormanda kaybolmuş. Giderkene de kızına süslü püslü bir hançer bırakmış. Film boyunca öldüğü söylentisi dolaştı perdede:) Sarayla tebaasının yaşadığı köy arasında içinde canavar olduğu söylenen karanlık ve karlı bir orman var, halk fakir, cadı Julia yiyip içip keyfine bakıyor, canı sıkıldıkça, para bittikçe halktan vergi topluyor. Derken komşu kentin Prensi yanında şebelek yardımcısıyla ormandan geçerkene 7 tene devin saldırısına uğruyor, donuna kadar soyulup şebelekle birlikte sırtsırta bağlanıyor. İşin en acı tarafıysa dev sandıkları 7 şahsın ayaklarına upuzun körüklü çizmeler giymiş 7 cüce olması. O sırada kendisini seven sarayın Eppekçi teyzesi tarafından köyün halini görmesi için gizlice dışarı çıkartılan Pambık apla ormanda don paça bağlanmış prense rastlıyor. Flörtöz birtakım tavırlardan sonra çözüp saraya yolluyor. Cadı Julia diri vücütlü prensi görünce ağzının salyalarını zor toparlayıp onunla evlenmeye karar veriyor. Eh adam yakışıklı, zengin, hemi de prens. Bir tek küçük ayrıntı var ki yaşı epey güççük ama o kadar kusur komşu kentin prensinde de olur. Uzun lafın kısası Kraliça'nın aklından geçen bu amma prensimiz Pambığa abayı yakmış. Cadı Kraliçe malum şeyi yapıyor, öldürsün diye Pambığı salak kahyasıyla ormana yolluyor. Gerisini biliyorsunuz, öldürmeye kıyamıyor torbaya yürek-dalak-ciğer ve bir sıra sosis(o barsak niyetine) koyup uyanık geçinen salak kraliçeye veriyor. Bu arada bizim Pambık cücelerle tanışma, hoşlaşma, aynı evi paylaşma durumlarında. Cüceler çalıyor o halka dağıtıyor, bir nevi Robin Hood halleri. Sonracıııma uzatmayım Julia Pambığın ölmediğini öğrenip üzerine canavarı salıyor, bir kavga, bir dövüş tam hepiciği ölecekkene kral babanın vakt-i zamanında verdiği hançer akla geliyor, canavara saplanınca fıss canavar mefta, cadı kraliça da 100 yaşında. Aynaya bakacak hal falan kalmıyor, kırış buruş çirkin bişey oluveriyor. Canavar fıslayınca ne görüyoruz dersiniz, karı ağzına bakan salak baba çıkıyor ortaya, meğer büyülenmişmiş. Pambık "Baba" diye yırtınırkene o aptal aptal bakıyor yavrısının suratına. "Ben bunu biyerlerden hatırlayacam, Audrey Hepburn galiba ama o daha zayıftı" diye düşünüyor muhtemelen. Pambık sonunda babasını ikna ediyor Pambık olduğuna, ondan sonra söz, nişan, bekarlığa veda partisi, gelin hamamı, kına gecesi olmuyor tabii, mesarif fazla olmasın diye sadece düğün yapılıyor. Düğün esnasında kırışmış Julia pallak bi elmayla çıkıp geliyor ama yer mi Anadolu çocuğu, o eski masaldaydı, bu moderen olanı, elmayı Julia'ya yediriyor, Julia yokolup gidiyor. Onlar eriyor muradına biz kerevete falan çıkmıyoruz, verdiğimiz bilet parasına acıyıp salondan çıkıyoruz. Ne biçim filmdi bu be, ben kağıttan kocaman çiçeklerle süslenmiş Güver Uçurumu'nda çekilmiş, yakışıklılığının doruğunda Salih Güney'in prens olduğu, Ayşecikli bizim Pambık Prensesi daha çok beğenmiştim doğrusu. Ne demişler, yerli malı yurdun malı, her Türk onu kullanmalı...

22 yorum:

  1. gııız pambııkkk boyun posun devrilesice al o arap sabununu da sarayın halılarını pürüpak et, bak komşu ülkenin kraliçası kate gelinine yerleri nasıl sildiriyormuşşş ahahah akşam akşam ne eğlendim ne eğlendim, ellerin dert görmesin Leylakcığımmm

    YanıtlaSil
  2. Olayları anlatış biçimine bayılıyrum, her yazını keyifle okuyorum...
    Merak ettiğim filmdi ama senin anlatımından okuyunca sinemaya gitmeye gerek yok diye düşünüyorum. :)
    İyi akşamlar.

    YanıtlaSil
  3. ığğğğ eski türk filmlerimi diyen biri olursa şayet tokat gibi bu yazıyı çarpacam suratına. Ne vars bizim filmlerimizde var. Duygu var aşk var bağlılık var doğa var. Güzelim TÜRKİYEMDE herşey var.En güzelinden. Pamuk prensesi bile birbaşka güzel.Memleketimin:)) sevgiler.

    YanıtlaSil
  4. Ahahha filmi beğenmediğin çok mu belli ne ) Haziran ayında da bu masalın dehşet-vahşet-ekşın versiyonu vizyona girecek. ben onu bekliyorum.

    YanıtlaSil
  5. Arı pek keyifli :)

    Bilet parasına acınacak kadar varmış:(

    Kalemine, şivene sağlık,arının keyfi gibi keyifliydi...

    YanıtlaSil
  6. Ben bir de bu filme oğlumu götürecektim, hiç niyetlenmeyeyim bari Leylak'cım :))

    YanıtlaSil
  7. süper anlatıma bayıldım. zaten bir JR için izlerdim daha da izlemem:)

    YanıtlaSil
  8. Bizim pamuk perenses valla da çok iyiydi. Ben yine olsa izlerim :))
    Ama cücelerin yaylı bacakları iyiydi. Bir de yalakanın hamam böcekliğinden kurtuluş sahnesi.

    Boş ver pambığı Ferzan Özptek filmi geliyo CMYLMZ lı ona gideriz:))

    YanıtlaSil
  9. çok eğlenceli bir anlatıydı, melisa'ya okusam mı gülmekten ölür herhalde... :)Filmine götürmeyeyim kızım gel sana okuyayım...

    YanıtlaSil
  10. En güzeli senin anlatımından okuması oldu Leylak Öğretmenim :)

    YanıtlaSil
  11. Hımm, anlaşılan direkten dönmüşüm ben de... Pazar günü, girsem mi filme diye düşünmüştüm, sonra yürümeyi tercih etmiştim.
    Geçmiş olsun! ;)

    YanıtlaSil
  12. Ekmekçim,
    De boşver yahu gidilecek onca film varken benim yaptığım hatayı sen de yapma. Bildiğim Pambık işte:))

    YanıtlaSil
  13. Maya,
    Sağol canım, siz böyle söyledikçe ben günde 2 yazı yazacağım bu gidişle:))

    YanıtlaSil
  14. Zeynep,
    Filme götürebilirsin ama çocuk bildiği Pamuk Prenses'i bu şekilde görürse idrak zorluğu çekebilir:)) Yine de salonda çocuklar vardı ama bence çok da tercih edilesi değil...

    YanıtlaSil
  15. Lalem,
    Evet sabırsızlıkla Pazartesiyi bekliyorum Ferzan'ın filmi için. Geçelim Pambığı:))

    YanıtlaSil
  16. Yeliz,
    İnan JR'nin izlenecek bi tarafı kalmamış, pek çirkin göründü gözüme filmde. Ben de onun aşkına gitmiştim halbuki:)

    YanıtlaSil
  17. Hayat İzlerim,
    Sen bilirsin ama bence pek tavsiye edilesi değil:)

    YanıtlaSil
  18. Balkahve,
    Ben de o sarı ponponlardan çöplensem arı gibi keyifli olurum valla, pek güzellerdi:)
    Eh o filme de ancak dalga geçerek katlanılırdı. Sevgiyle, tez işleri ne alemde?

    YanıtlaSil
  19. Sis,
    Çok mu belli etmişim:))
    Neyse o versiyonu da senin kaleminden okuruz artık. Bana bu kadarı yetti.
    Sevgiler...

    YanıtlaSil
  20. Vuslat,
    Of çok aptalca geldi film bana yaşımdan dolayı mı desem, başka sebepten mi desem bilemedim.
    Bizim film acemiceydi ama en azından bir sıcaklığı vardı:))

    YanıtlaSil
  21. Gülşah,
    Çok teşekkürler. Sizler benim konsantrasyonumu arttıran tatlı faktörlersiniz, çok yaşayın:))

    YanıtlaSil
  22. Judy,
    İki Pambığa bir Kate alırım vallaha, o tufaletleri bir görecektin yahu yürüyen çadır gibiydiler. Kate'nin halı silerken giydiği tulum onlardan güzeldir:)))

    YanıtlaSil