Samsun'daki ikinci günümüzde daha temkinliydik. Öğlenin en sıcak saatinde çıkıp güneşte beynimizi erittikten sonra akıllanıp bu defa öğleden sonrayı, güneşin biraz hızını kesip nemin de nisbeten azaldığı saatleri bekledik. Bugün kullandığımız taşıt araçlarını da çeşitlendirdik. Önce hafif raylı sistemi kullandık, evden çıkıp tramvay istasyonuna doğru giderken karşımıza yukarıdaki manzaralar çıktı. Modern sitelerin, kocaman blok apartmanların bulunduğu semtte sıklıkla bu tarz manzaralara şahit olunuyor, ne de olsa yeni yerleşim yerlerinden sözediyoruz. Kısa süre sonra mazi olacağı kesin olan aralara sıkışıp kalmış arsalarda otlayan inekler ve kendiliğinden yetişmiş ayçiçekleri beton binaların arasında pastoral manzaralar sunuyor gözlerimize.
Bu defaki hedefimiz Batıpark'a gidip teleferikle Amisos Tepesi'ne çıkmaktı. Allahtan tramvay istasyonundaki görevliden doğru bilgi aldık da fuzuli yürümekten kurtulduk. Uygun durakta indik ve bu kez teleferik istasyonuna kolayca ulaştık. En öndeki kırmızı kabine minik oğulları olan bir aile ile birlikte yerleştik ve kısacık bir mesafeyi teleferikle katedip iki tümülüsün yer aldığı tepeye ulaştık.
Üstteki fotoğrafta görülen iki tümülüsten biri ziyarete açık ama içinde bir iskeletten başka birşey yok, zira bizden daha uyanık birileri zamanında tümülüsü güzelce boşaltmış. İskelete iyi uykular diledikten sonra yerleştiğimiz Amisos Cafe'den kuşbakışı manzarayı seyrederek çaylarımızı içtik daha doğrusu içemedik, berbat bir çaydı getirdikleri. Manzaranın güzelliği ve esintiyle kendimizi mutlu edip tekrar bir teleferiğe (bu defa en sondaki kabine) yerleştik ve sahile doğru kayarak indik halatların üzerinden.
Aşağıda bizi güzel düzenlenmiş bir yeşil alan, su kanalları, Karadeniz'in hırçın dalgaları ve devasa bir Amazon heykeli bekliyordu. Söylenceye göre Samsun'da yaşamış savaşçı Amazon kadınları yaylarını rahatça gerip ok atabilmek için sağ göğüslerini keserlermiş. Heykelde de bu ayrıntı atlanmamış ancak öyle bir yüz ifadesi verilmiş ki kadın olduğum halde benim ödüm koptu. Heykeldeki savaşcı ve feminist bacımız tüm erkek neslinden alacağı intikamı Samsun erkeklerinden alacakmış gibi görünüyor.
Hernekadar hemcinsi olsak da Amazon ablamızdan bize yayılan ürküntüyü bastırmanın en iyi yolunun tepedeki Amazon Cafe'ye tırmanıp yiyip içmek olacağına karar verdik. Kahvelerimizi höpürdetirken incelediğimiz menüde gözümüze çarpan "Nokul"un ne olduğunu merak ettik ve garsona sorduk. Bafra yöresine has bir tatlı olduğunu söyledi. Merak kediyi öldürürmüş ama biz kedi olmadığımıza güvenerek ortaya bir porsiyon ısmarladık. İçinde fındık, ceviz olan, börek hamuruna sarılmış şerbetsiz baklava benzeri birşeydi tattığımız. Özetle ben beğenmedim, arkadaşlarımdan da pek olumlu bir tepki gelmedi. Belki Bafra'ya gidip yerli teyzelerden birine misafir olsak ve o bize yapsa beğenirdik ama vaktimiz dardı olanla idare ettik:))
Biz çay-kahve, nokul derdindeyken "enginde yavaş yavaş günün minesi soldu". Gökyüzü kızıllaştı, ortam pek bi romantik oldu. Kalktık ve günbatımına doğru yürüyüşe geçtik. Bir süre sonra da yeniden bir otobüse atlayıp dünkü son durağımıza yollandık. Niyetimiz orada bir restoranda yemek yemekti.
Gündüzki sıcak yerini tatlı bir esintiye bırakmışken, bulutlar gökyüzünde elle çizilmiş rastgele karalamalar gibi bir hal almışken yerleştik lokantaya. Yöresel tatlardan evrensel tatlara geçiş yapıp tavuklu krepte karar kıldık, bir kadeh şarabın eksikliğini duysak da yemekle birlikte anın da tadını çıkarmaya çalıştık.
Gölgelerimiz uzayıp kumsala düştüğünde bir gün daha sona ermişti. Kaydettik zihin defterine ve altına en afilisinden imzamızı attık. En kötü günümüz böyle olsun, benim ve hepimizin...
Samsuna özgü yemekler yapan bir lokanta vardır herhalde yani yolun düşerse.. :))
YanıtlaSilLeylek Ablacığım ne ara gittin oralara, ne iyi etmişsin ben es geçmiştim Samsun'u fotoğrafları görünce içim cız etti:))
YanıtlaSilNurşen'cim Allah içine sindirsin.Vallahi ben de sayende gitmiş kadar oldum.Karadeniz nemli diye Amasra'dan öteye gitmedim (malum astım hastalığım nedeniyle)ama çok görmek istediğim yerler var orada.Neyse Samsun'u silebilirim listeden:)Sevgilerimle örtmenim Zehr@
YanıtlaSilcanımmm samsunda benim yerime de gezseydin
YanıtlaSilharika olmuş samsun son yıllarda ben okurken taaa 20 yıl önce bu gördüğün yerlerin hiçbiri yoktu neredeyse
ben de geçen yıl gittiğimde çocuklarla
çok beğendim şaşırdım
telefirikle o tepeye çıkmak bile harika
selamlar ve sevgiler sana
Ohhhh ne iyi geldi sabah sabah Samsun.
YanıtlaSilGezdim , gördüm , yedim sayende :)
En kötü günümüz böyle olsun gerçekten de,bu dileğin için ne kadar teşekkür etsek az bence. Yeme içme gezme,şahsen ben bunlarda huzur görüyorum ve bundan başkasını da istemem :)
YanıtlaSilBu arada şarap neden yoktu, alkol yasağı mı vardı, merak ettim...
Ne güzel bir dönüş her mevsim hastayım sana:))
YanıtlaSilKeske ayni zamanlarda orada olabilseydik. Afilli´de birlikte kahve icebilseydik.
YanıtlaSilAyci´nin evine ne kadar yakin orasi bir bilsen:))