.

.
.

7 Kasım 2011 Pazartesi

BAYRAMLIK 2


Yine güneş, börek, kahvaltı, kasımpatı, "Angry Birds", komşudan yükselen ve hepimizin içini dışına çıkaran kuyruk yağı kokusu, eş-dost ziyareti, kalbura bastı, yaş pasta, yaprak sarma, bolca çay-kahve, deniz ve 2. gün de biter...

6 Kasım 2011 Pazar

BAYRAMLIK 1


Güneş, çocuklar, uzun kahvaltı, bayramlaşma, çikolata, kısa bir yolculuk, kabristan  ziyareti, akrabalar, kesilmiş hayvan ve et görmeme ferahlığı, sohbet, telefon, mesaj, yemek, tatlı, "Slingo Quest Amazon" ve 1. gün biter...

5 Kasım 2011 Cumartesi

BAYRAM KOMBİNİ


Kitap: Bir Köy Doktoru/Franz Kafka
Kalem: Öyle, sıradan birşey
Ayraç: Balkondaki kadından armağan
Fincan-tabak: Tepe Home
Kahve: Tchibo feine milde
Şekerpare: Ümit Unlu Mamuller
Çikolatalı drajeler: Elit
Fon Müziği: "Bayramları bekler bayramları yaşardık/Bayramlar mı eskidi, bizler mi yaşlandık"

Bayram güzellik, sağlık, huzur, umut, barış, dirlik-düzenlik getirsin. Kutlu olsun...

4 Kasım 2011 Cuma

PAZAR OLA

Bugünü arife sanan benden başka bir şaşkın var mı merak ediyorum. Tüm gün haldır haldır koşturup son hazırlıkları tamamlamaya çalıştım gelen bayramdır diyerek, hay benim kafama. Üstelik tam önümde de kocaman rakamlarıyla bir takvim duruyor. Bu nasıl bir bayram aşkıdır ki vaktinden evvel getirmeye çalışıyorum, ah ah Allah ıslah etsin beni. 

Sabah koştur koştur pazara gittim, hala özlem giderememişim ki ikinci haftadır sabahın köründe damlıyorum. Pazar pazar değil açık hava eczanesi mübarek, doktora ilaca gerek yok. Antibiyotik mi gerekti, geçin bir kalem reçeteyi eczaneyi, buyrun işte:


Üstelik tatlı mayoş, ister ye, ister sık suyunu iç. Tek sakıncası leke yapar, üstünüze damlatmamaya özen gösterin. Antibiyotiklik işim yok tansiyon, kolesterol, şeker derdim var diyorsanız onun da çaresi pazarda, atın ilaçları yiyin alıcı, sudan ucuz üstelik, 1 TL.



Alıcın komşusu İspanyol soylusu gibi, upuzun bir ismi var, hangisini beğenirsen onu söyle: Döngel, muşmula, beşbıyık.


Caneriği gibi değil mi, bu aralar yaptınız yaptınız, yoksa yağmuru yedi mi kurtlanır, o yüzden bir an önce dilinip ya da kırılıp acısının giderilmesi için hergün suyunun değiştirilmesi gerekli. Sonra da tuzlu suda salamura edilecek.


İncirle hurmanın kardeşliği böyle oluyor. Pazar güzeldi; rengarenk, capcanlı, taptaze. İnsanın gördüğü herşeyi alası geliyor. Ara mevsim olduğundan hem yaz, hem kış sebzeleri yayılmış tezgahlara gelene geçene göz kırpıyor. Taşıma özürümden dolayı almaktan çok gözümü gönlümü eğlendirdim döndüm. 

Budur bugünün vukuatı, şimdi gider elimde yaşlanan Zemberekkuşu'nu okumaya devam ederim. Cümleten hoşçakalın...

3 Kasım 2011 Perşembe

ORDAN BURDAN


Dün sinemadaydım yine, bir belgesel film izledim: "Türk Pasaportu". Antalya'ya geldiğimdenberi 14. filmimi izledim (evde DVD den izlediklerimi saymıyorum), yakında aşırı dozdan gidebilirim. Film 2.Dünya Savaşı sırasında Alman işgali altındaki büyükelçiliklerimizde görev yapan diplomatlarımızın Yahudilerin hayatını kurtarmak amacıyla yaptıkları çalışmaları konu alıyordu. Türk pasaportu verilerek özel trenlerle Türkiye'ye getirilen Musevi vatandaşlardan hayatta olanlar ve görev yapan diplomatların yakınlarının katılımıyla Burak Arlıel yönetmenliğinde çekilmiş olan belgesel Cannes Film Festivali'nde de gösterilmiş. Ne yazık ki tek bir seansta gösterimi vardı ve salonda da 5 kişiydik, aramızda yabancı da yoktu, arkadaştık hepimiz. Kısacası bir nevi sinema salonu kapattık. Salonun en mutena koltuklarına yerleşip keyfimizce izledik, makinistten rica ettik film arası da vermedi. Öyle rahattık ki bir ara fotoğraf makinemi çıkarıp perdede akan filmden fotoğraflar bile çektim yukarıda gördüğünüz üzere. Keşke bu tarz tanıtıcı filmler daha çok çekilse ve daha çok kişi tarafından izlense.


Tanıştırayım; yeni Kağıthane kitap ayraçlarım. "Nishmark"tan internet aracılığıyla aldım, bunlar İstanbul tipleri serisinden mıknatıslı ayraçlar, arka yüzlerinde de başka tipler var. Kırtasiye seviyorsanız "Nishmark" sitesinde çok orijinal şeyler bulup ısmarlayabilirsiniz. Ben bunlara ilaveten bir de İstanbul siluetli pleksiglas ayraçlar getirttim. Galata Kulesi, Kız Kulesi, Hisar, Ayasofya ve Süleymaniye siluetleri artık kitaplarımın arasını süsleyecek. Benim gibi kırtasiye düşkünüyseniz, merak ediyor ve birşeyler ısmarlamak istiyorsanız https://www.nishmark.com/ adresine bir göz atıverin. Haydi kalın sağlıcakla...

2 Kasım 2011 Çarşamba

YİYELİM-İÇELİM


Bugünkü görünümüm yemek blogu olsun haydi. Geçen hafta arkadaşlarımı ağırladım, uzun zamandır evden uzak olunca bu tür toplantıları da unutmuşum, kendimi ahçı sanıp pek keyifle hazırlandım. Menüyü belirlerken de "Yetur'la Lezzet Kareleri" blogundan pek yararlandım sağolsun. Çikolatalı-bezeli-incir reçelli yaşpastamız tarafımdan uydurulmuş ve tadına bakılmamıştır velakin enfes olduğuna eminim. Ayrıca muhitimde alçakgönüllü olarak da tanınırım:))


Yazın nane şurubu yapmıştım, kullanmak bu elma tatlısına kısmet oldu. Gayet hafif, ferahlatıcı bir tatlı olduğunu düşünüyorum zira bunun da tadına bakmadım ama görünüşü bile güzelim diyor değil mi:)) İçinde kavrulmuş fındık ve üzüm var. 


Antep fıstıklı kurabiye, işte bunun tadına baktım; müthişti. Eh bir kurabiyenin içine fıstık unu ve hindistancevizi girerse elbet güzel olur. Üstelik yağsız.


Tuzlulara geçelim; Yoğurtlu Bulgur Salatası. İnce bulgur, süzme yoğurt, ceviz, yeşil soğan ve maydanoz karışımından oluşuyor. Üstüne kırmızı biberli zeytinyağı gezdiriyoruz.Yemeyip yanında yatın demeyeceğim, öyle bir enayilik yapmayın yiyin, pişman olmazsınız.



Avokadolu dip ve tost ekmeğinde kanepeler, hafif bir atıştırmalık olarak iyi gittiler. Ha bir de böreğimiz var idi ama fotoğrafını çekmeyi unutmuşum. Bütün bunların üstüne diyorum ki:

"Demeyip Pazar, Salı sofraya oturmalı
Zeytin, peynir, çay, çorba, sucuk, pastırma, lapa, 
Pirohu, açma, çörek, pilav, makarna, börek,
Uskumru, hamsi, lüfer, dize derman göze fer
Revani, muhallebi, aşure, kazandibi
Ne bulursa yemeli, daha var mı demeli"

Patla dediğinizi duyar gibi oldum, duymamazlıktan geldim:)))

1 Kasım 2011 Salı

1.11.11


Kasım geldi
Kasımpatıyla geldi