.

.
.

20 Şubat 2022 Pazar

ŞALANJJJ 8 / 20 ŞUBAT

 
"Denizin Uzun Taçyaprağı"nı bitirdim az evvel. Kitaptan bahsetmeden önce bir sorum var: Taçyaprağı birleşik mi yazılır, kapakta birleşik yazılmış ama TDK ayrı yazılması gerektiğini söylüyor. Peki o zaman redaksiyon yapılmadı mı bu kitaba, hem de kapakta niye böyle bir hata? Neyse, şimşekleri üzerime çekmeden geleyim kitabın içeriğine, bir festivalde yönetmene filmdeki çok bariz bir hatayı neden yaptığını sorduğumda "Sinema polisi misiniz hamfendi?" demişti, şimdi de kitap polisi ilan edilmeyeyim. Vardır bir bildikleri diyeyim 😃

Isabel Allende'yi "Ruhlar Evi" ile tanıdım, üstelik kitabı kendim almamıştım, bir arkadaşım "Çok güzel" diyerek okumam için vermişti. Çok az kitabı "Ruhlar Evi"nden aldığım keyfi alarak okudum. Son sayfayı çevirdiğimde Isabel Allende'nin her yazdığını tutkuyla okuyacağımı anlamıştım. Sonra arka arkaya tüm yazdıklarını yaladım yuttum. Büyülü gerçeklik hayatıma "Kolera Günlerinde Aşk" ile girmiş, onu "Yüzyıllık Yalnızlık" takip etmişti, Gabo'dan sonra bir yazarım daha olmuştu işte büyüleyen. "Cinayet Oyunu"na kadar tarzı hiç değişmedi, kızının hastalığı ve ölümünü anlattığı "Paula"da bile o büyülü gerçeklik hissediliyordu. Lakin "Cinayet Oyunu"yla birlikte kapağı görmeden okusam bunu Allende yazmış diyemeyeceğim kitaplar geldi. Tamam güzel kitaplardı ama asla diğerleri gibi değildi. "Japon Sevgili"yi de, "Kış Ortasında"yı da, başka bir yazar yazmış duygusuyla okudum. Sonunda "Denizin Uzun Taçyaprağı" ile özlediğim yazarıma ve tarzına kavuştum. Kitapta büyülü gerçeklik tarzı olmasa bile Allende tarzı ayan beyandı. Zaten Şili'yi Isabel Allende olmadan düşünmek mümkün müydü? Bu defa işin içine Pablo Neruda da dahil olmuştu, hatta Salvador Allende de. Kısacası iki günlük bir okuma şöleniydi benim için kitap. Göç, yeni vatanlar, savaş, acı, ayrılık, aşk ne ararsanız vardı. Bir "Ruhlar Evi" olmasa da, alıştığımız türden bir Isabel Allende kitabıydı.

Evvelsi gece bozan hava tekrar düzeldi, ilk cemre düşecek ayıp olmasın dedi galiba. 15 gündür sımsıkı kapadığı tomurcuğunu bir türlü açmayan kalanchom (biz ona aile arasında Kayınço diyoruz) da cemreyle birlikte sundu çiçeğini bize:


Baktım, çınar da filiz vermeye başlamış, yakında tazecik yeşil yapraklar fışkırır dallardan, balkonum şenlenir.

Gelelim şalanja, iki haftadır sorular tatsız, tam da bahar yanaşırken, cemreler düşmeye başlamışken böyle soru mu olur Allahaşkına? Buyrun:

-Ölüme dair seni korkutan şey ne?

Ne olabilir? Her şey tabii ki. Bir bilinmeze yelken açıp gidiyorsun, dönen yok ki sorasın ne var ne yok. Sevdiklerinden, yapmak istediklerinden, hayattan kopuyorsun. O yüzden sağlıkla yaşayalım biraz daha mümkünse. Şalanjcı kardeşim, sen de böyle sorular sorma artık olur mu?


13 yorum:

  1. Umarım şalanj haftaya da bu konudan devam etmiyordur, bu yazının sonunda çok uyumsuz oldu cidden :/ Ama yorumunuza tamamen katılıyorum, o bilinmezlik kimimizi çok korkutuyor.
    Sevdiklerinizle geçirdiğiniz sağlıklı, mutlu ve uzun bir hayatınız olsun :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sanırım bu son tatsız soru imiş, diğer soruları bilmiyorum, arkadaş paylaştıkca ben de devam ediyorum.
      Dilekleriniz hepimiz için olsun...

      Sil
  2. Ağaçlar ufaktan hareketleniyorlar, uyanmaya niyetliler buralarda da. Sizin iklim önden gidecek haliyle. :)

    Haklısın yahu, o sorular nedir, öyle? Ahret suali gibi...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Valla bu kıştan çok bezdim Ekmekçim, yeşersin artık ağaçlar, açsın çiçekler.
      Galiba bu hafta bitiyor tatsız sorular, Zihin Kardeş öyle söyledi...

      Sil
  3. Epikuros'un "Ben varsam ölüm yok; ölüm varsa ben yokum; o halde üzülecek ne var?" sözünü çok seviyorum ben. Çok da düşünülecek bir durum yok bence ölümle alâkalı :) Kayınçonuz ay pardon kalanchonuz pek güzel açmış :D

    YanıtlaSil
  4. Isabel Allende konusunda resmen aklımdan geçenleri yazmışsın, hayret bir şey!!! Resmen umudu kesip bırakmıştım Allende’yi, Japon sevgili’den sonra ama demek ki geri alacağım yine elime, yaşasın!
    Kayınço’nun emmioğlu da bizim kapı önünde bu sıra :) Nasıl tatlı değil mi pırt pırt patlıyor birden! Şu grilik içinde beni hayatta tutan pembelere bayılıyorum!

    YanıtlaSil
  5. Isabel Allende konusunda resmen aklımdan geçenleri yazmışsın, hayret bir şey!!! Resmen umudu kesip bırakmıştım Allende’yi, Japon sevgili’den sonra ama demek ki geri alacağım yine elime, yaşasın!
    Kayınço’nun emmioğlu da bizim kapı önünde bu sıra :) Nasıl tatlı değil mi pırt pırt patlıyor birden! Şu grilik içinde beni hayatta tutan pembelere bayılıyorum!

    YanıtlaSil
  6. Soru fenaymış, şalanj bu ara hep fena yerden geliyor.
    Isabel Allande'ye ilk kez duydum bir bakacağım merakım celp olundu.

    YanıtlaSil
  7. "Sinema polisi" hahahahaaaa :))) Bazen insanlar beni hiç şaşırtmıyor ama çok güldürüyor :))

    Bu yazarı hiç okumadım Nurşen ablacım ama Ruhlar Evi'ni not ettim. İlk kitap alışverişimde bana eşlik edecek inşallah.

    Keyifli haftalarınız olsun ♥

    YanıtlaSil
  8. Cinayet Oyunu başka birinin kaleminden okunsa, "Yahu ben şimdi bu kitabı neden okudum?" denecek bir kitapken, "İyi ki böyle bir kitabı en azından Allende'nin kaleminden okumuşum." dediğim bir kitap oldu. Japon Sevgili hangisiydi bilemedim: Acaba benim yahu bu kitabı ne gereksiz uzatmış dediğim kitap mı o? Bir kitabında o hissi almıştım çünkü. Bitmeyecek herhalde bu kitap demiştim. Şimdi yeni kitabında senden eski Allende'me kavuştumu duymak iyi geldi. Çünkü elim gitmedi nedense. Şagi ile ilgili ne düşündüğünü de merak ediyorum. Bi' oku bakalım, ona göre alayım ben de! Sanki evde hiç okunacak kitabım yokmuş gibi :))))
    Çok özlemişim seni ben. Kendimi de çok özledim. :))))
    Çok öpüyorum.

    YanıtlaSil
  9. ay cemre düştü di mi? bahar geliyor, ennnnn sevdiğim mevsim, yaşasın :) benim kayınçolardan biri zaten açık halde gelmişti elime, diğeri yaprak çoğaltmakla meşgul şu sıra, bir gün açacak da tabii , beklemedeyim.
    allande'yi hiç okumadım, ne ayıp. en kısa zamanda diyeyim o halde :)

    YanıtlaSil
  10. okumadığım bir yazar tavsiyenize uyarak sepete attım kitabı..
    Sağolun sevgiler,

    YanıtlaSil
  11. Son cümledeki isyan muhteşem. İçinde ölüm olan bir paragraf bu kadar güldürebilirdi sanırım:)

    YanıtlaSil