.

.
.

4 Temmuz 2013 Perşembe

ÖZETLE

Hafta başından bu yana neler yapmışım, özetle bir bakalım :)

-Bir sürü yemek yapıp misafir ağırladım. Günün spesiyali sumak suyunda kuru patlıcan dolması idi ama Ankara'da her zaman olduğu gibi baharatçıdan aldığım sumak istediğim ekşiliği sağlamadı. Bir daha Antalya'dan gelirken sumağımı yanımda getireceğim.

-Yeterince yorulduğuma kanaat getirip Çarşamba günü kendime uzun bir yürüyüş ve Cafe Stockholm'ün keyifli ortamında çay ikram ettim.


Ortam hoş, çay da çok lezzetli idi ama keşke aşure tenceresi(!) boyutundaki bir fincanda gelmeseydi, içerken köpürecektim az daha :) Bir dahaki sefere daha küçük ve daha ince bir fincan rica edebilir miyiz güler yüzlü ve kibar görevli hanımlar :)

-Çay faslından sonra Kuğulu Park'a uzandık.


Muhtemelen bir çocuğun ağzından artan mısır koçanını üç güvercin ve bir serçe özenle temizlemekte idiler. 

Parkın konukları arasında Cemal Süreya da vardı, çok sevdiğim bu dizeler ağacın gövdesine iliştirilmişti, lakin emekliye ayrılmış da olsa öğretmen gözlerim imla hatasını yakaladı: "de" bitişik gençler :)

-Akşam yatana kadar "Su Başında Durmuşuz/Gün Benderli"nin son 50 sayfası da okunup bitirildi. İlginç bir yaşam öyküsü idi. Ve en büyük başarımı kitap bittikten sonra elime aldığım tablette günlerdir geçemediğim "Candy Crush Saga"nın 147. levelini geçerek elde ettim. Rakip tanımam arkadaş :)

-Bugün-yani Perşembe günü-öğleden sonra bana aşağıdaki güzel çiçekleri getiren blog kız kardeşlerimden biriyle buluştum. Çiçekler kadar güzel bir zaman geçirdim ben kendi açımdan, Fermina hu hu, sen ne düşündün bu konuda (nasılsa ortalık yerde hiç keyif almadım diyemezsin) :)


-Akşamüstü ise Salt Ulus'a restoratör-mimar Emre Madran'ın "Yitirilen Yapılar/Ulus" konulu konuşmasını dinlemeye gittim. Konuşma başlamadan önce aynı binadaki mimar Ali Saim Ülgen arşivinden alınma "Modern Türkiye'nin osmanlı Mirasını Keşfi" isimli sergiyi gezdim:





Sonra sıra "Yitirilen Yapılar" söyleşisine geldi:



Şimdi yerinde Merkez Bankası binası olan Belvü Palas Oteli

Gökdelen'in bulunduğu yerden şimdiki Soysal Pasajı'nın ve Yapı Kredi Bankası'nın bulunduğu binaya bakış. Sözkonusu bina Ayşe Kulin'in "Adı Aylin" kitabında ve anılarında sözettiği Soysal Apartmanı.



Ve gün Turgut Uyar'la sona erer:

" Bu evleri atla, bu evleri de, bunları da
Göğe bakalım..."

8 yorum:

  1. "Papatya gibisin, beyaz ve ince" demeye çalıştığım çok aşikar diye düşünüyorum :)
    Nasıl geçti anlamadım ben saatler, gene buluşalım!
    Zeytinlerin yarısını kavanozu açar açmaz yedik biz, hiç zeytinyağına falan gerek yokmuş hakikaten. Çok teşekkür ederim tekrar :)

    YanıtlaSil
  2. Çok ince olduğum su götürmez bir gerçek de acebağ beyaz mıyım diye bir an düşündüm :P
    Afiyet olsun şeker, yine getiririm. Yine buluşalım, Cermoderene gidelim, Divana oturup yeyelim içelim :)

    YanıtlaSil
  3. Dolu dolu geçmiş güzel günler yorgunluk var mı?

    YanıtlaSil
  4. merhabaaaa...kendınıze guzel bır gun armagan etmısısnız tencerede ıcsenızde cayınızı :))) sonra ankarayı sevmeyen bana guzel seyler gosterdınız ve yazılar nasıl guzel...sevgıler..bekleırm

    YanıtlaSil
  5. Ohhh ne de iyi ettin :) canım leylakım benim :)

    YanıtlaSil
  6. Ankara'yı seven ve burada yaşayan biri olarak yazınızı keyifle okudum. Umarım beraber çaylarımızı da yudumlarız :)
    Sevgiler gönderiyorum...

    YanıtlaSil
  7. Aaa sen bana hiç zeytin vermiş miydin kiii?))

    Ay o çay olmamış...Bi kere ya çok ince porselen olacak ya da ince belli cam bardak...

    Ay canım Ankara'ya gelmek istedi...Benim odayı kimseye vaad etmedin di mi?

    YanıtlaSil
  8. Candy Crash'da 147. level'ı geçtiğin için tebrik ederim :)

    YanıtlaSil