.

.
.

17 Kasım 2010 Çarşamba

BAYRAM SAYIKLAMALARI


İnsan bir şekilde dalıyor içine bu bayram denilen şeyin. İster istemez bazı hazırlıklar yapmaya başlıyorsun. Ben de Arife günü bir yandan hazırlanıp bir yandan ardımda bıraktığım az sayılmayan bayramları geçirdim aklımdan. Kimi zaman bir olay, kimi zaman bir görüntü, kimi zaman bir sözcük geldi geçti şu hafıza denen yamalı bohçadan. Saimekadın'daki çok kısa süre oturduğumuz evimizin önünde bir grup yaşıtım çocukla sevine sevine dolaştığım görüntü hatırladığım ilk bayram görüntüsü, 5 yaşında falan olmalıyım, anneannemin annesi tedavülden kalmış bir 5 kuruşluğu harçlık diye vermişti bilmeden, para kesesinin nerelerinde kaldıysa, bir de onu unutmadım, tuhaf öncesi hiç yok. Sonra komşu kapısı çalmalar başlıyor, kimi şeker, kimi mendil veriyor. Bir kere para geçti elime, arkadaşım erkek Fatma Özden'in annesi Fikriye teyze koymuştu avcuma elini öpünce. Oysa ben çok utangaç bir çocuktum, uzun yıllar kimsenin elini öpmedim daha doğrusu utandığım için öpemedim. Herkes beni yabani, saygısız, kural dışı olarak niteledi ama kimse utandığımı aklına getirmedi. El öpmenin neyinden utanırdım ki, haydi sevmeyebilirsin-ki hala sevmem-ama utanmak niye, bunun psikolojik bir açıklaması olmalı. Her neyse, ben o aile büyüklerinin bile elini öpmeyen çocuk git sen arkadaşlarınla komşu kapısı çal, ellerini öp. Zaten çok da uzun sürmedi, bir daha da gitmedim. Radyo var anılarımda en çok; "Hoşgeldin evimize/Şiir oldun dilimize Bayram gecesi" şarkısı var "Yurttan Sesler" korosundan. Karagöz-Hacivat temsilleri var Hayali Küçük Ali'den. Babamın bayram namazından dönmeden yataktan kaldırılışım ve onun elinde balonla eve gelmesi bir Bayram rutini. Kömürlüğe kapatılan koyunların melemesi kulaklarımda, bıçakları bileyen iğrenç masatlar var nefretle hatırladığım. Arkadaşlarım Filiz ve Vildan kardeşlerin beyaz kabartılı bir kumaş üzerine kocaman kırmızı güllü bayramlıkları nedense aklımda kalmış, annem perdeye benzetmişti, kih kih :) Ayaklı küçücük kadehlerde sapsarı parlayan muz likörleri, babamın iş arkadaşı bir hanımdan öğrenip yıllarca her bayram evde yaptığı çikolatalı, hindistancevizli toplar, uzun süre kuyrukta beklenip doldurulan Eyüp Sabri Tuncer'den alınmış limon kolonyaları, anneannemin pek sevdiği, benimse nefret ettiğim İzmir'li kolonya Altın Damla, kararmış tavalarda kavrulup pirinç değirmenlerde öğütülen çekirdek kahvenin mis kokusu, yemeği hep reddettiğim kavurmalar, komşuların kapıya getirdiği veya bizim komşuların kapısına götürdüğümüz kurban etleri çocukluğumun unutulmazları. Karşı komşumuzun şaşaa ile alıp bahçeye bağladığı dana ve kesmeden önce yanında artistik pozlar vererek fotoğraf çektirmesini gülerek hatırlıyorum, aile albümünde baş köşeye yerleştirip bakanlara "bu da arkadaşım dana" diye tanıştırdığını düşünmüştüm muzırlıkla. Ha bir de eniştemin çalınan kurbanlığı vardı.

Daha yazsam uzayıp gidecek bu yazı, en iyisi hepinize tekrar iyi bayramlar diyerek bitirmek. Buyrun alın, artık geride kalan bayramlardan bir hatıra bunlar da, annemin el emeği örtünün üstünde annemin yıllanmış şekerliğinden bir çikolata. Bayram anılarınız bol olsun...

13 yorum:

  1. Nedense çocukluk anıları hep böyle insanının içini ısıtıyor.Çocuk olmanın verdiği duyguyla başka gözle bakıyor insan zamana ondandır diye düşünürüm hep çocukluk anıları en temiz en güzeliyle akılda kalıyor.Yetişkin olunca fark ettiklerini fark edemiyor çocuk...
    Yine de bayramlar güzel,dediğin gibi güzel anılarımız olsun tüm bayramlarda Leylak'cım.Sevgilerimle...

    YanıtlaSil
  2. Oy Oy...
    Hocacım ne güzel yazdınız.Düşünce durmuyor yerinde, uzaklara kayıyor.
    Ve utangaç çocukların masum mazeretlerini anlamıyor büyükler ne yazık ki...

    En güzel bayranlara hep beraber.

    YanıtlaSil
  3. ay harika benim duygularıma ve çocukluk bayram anılarımada tercüman oldunuz...bence bayramların anlamı çocuklar için bambaşka oluyor ve bendede bu yaşıma kadar geçen bayramlardan sadece çocukluktaki bayram anılarım o günkü gibi taptaze kaldı ve sizi büyük bir mutluluk ve gülümsemeyle okudum...mutlu bayramlar...

    YanıtlaSil
  4. çocuk olunca tüm özel günler farklı anlamlar taşıyor
    sana da güzel bir bayram diliyorum canım
    öptümmmm

    YanıtlaSil
  5. Bayram anılarımız ne kadar yakın birbirine, iyii ki yaşadık o dönemleri.
    Son Sardunyalar'dık biz Leylak'cım, özlüyorum o günleri.
    Ne özel bir kadınmış anneciğin.
    Ne sabır işidir o dantelleri örmek.
    Mekanı cennet olsun...

    YanıtlaSil
  6. Bu bayram tembellik ettim gitmedim annemi görmeye. Eşşeklik ettim biliyorum. Bir daha olmayacak söz verdim kendime! Sizin gibi benim de aklıma üşüştü birçok bayram anısı ama en çok da babacığımın kurbanın etlerini kesip kavurma hazırladıkları, etleri muhtaç olanlara pay ettikleri anda hatırımda kalan o neşeli yüzü geldi aklıma. Sizin de bayram anılarınızı okuyunca hem bayramınızı kutlayıp, ellerinizden öpeyim dedim hem de canlanan bayram anılarımı paylaşayım dedim. İyi, mutlu, sağlıklı nice güzel bayramlara. Sevgilerle...

    YanıtlaSil
  7. benim en eski param sarı bir yirmibeş kurşluktu... Nedense nefret ederdim onlardan:)) Halbuki para paradır dimi:))
    Bir de benim için bayram, kadife jile, kırmızı rugan ayakkabı, simleri elime bulaşan kart posttallar demekti o zamanlar

    Öptümmm

    YanıtlaSil
  8. Bütün harçlıklarımı ağabeyim alırdı elimden:)))

    YanıtlaSil
  9. lezzetli somunlar, serap17 Kasım 2010 23:18

    Sevgili Leylak Dalı, İzmir'li altın damlası kolonyası olsa iğrenç olan sadece..Hadi diyeceğim..Ama heyhat bir de gizli çiçek kolonyası var ki yeşil renkte..Sormayın gitsin..Çok mükemmel bir hatırlatmaydı benim için. Sağolun, hatta bin yaşayın..Anı çirkin bile olsa, çocukluğa aitse şayet, ısıtıyor kesin..Sevgiler..

    YanıtlaSil
  10. eski bayramlar,eski gelenekler,eski değerler tadında nice güzel bayramlar dilerim..sevgiler..

    YanıtlaSil
  11. SEVGİLİ LEYLAK DALI,,,,,Bu bayram günü İnayet kadını bana hatırlattınya ...Nur içinde yatsınlar.

    YanıtlaSil
  12. Likör, çukulata ve özellikle balonlar benim için de vazgeçilmezdi. Biz hiç harçlık toplamadık. Bulunduğumuz şehirlerde yoktu öyle adetler. Ablamla sürekli pat pat pat balonla evde voleybol oynardık.

    YanıtlaSil
  13. Hiç yakın akrabamız olmadığından bayramın ilk günü kapımız çalınmazdı.Ondan mı bilmem bayramlar bana hep hüzün verdi.
    Bu bayram da kapımız biraz önce karşı komşumuzun gelişiyle çaldı.
    ne diyeyim.
    Nice bayramlara sağlıkla...

    YanıtlaSil