.

.
.

2 Haziran 2018 Cumartesi

GELENEKSEL BACISAL SEYAHAT ETKİNLİĞİ-İSTANBUL 2

Evet, nerede kalmıştık? 2. gün, yani cumartesi ve etkinlik dolu bir gün. Sabah erkenden sözleştiğimiz gibi Sevgili Macera Kitabım Özlem biz Bostancı İskelesi önünden arabasıyla aldı. İstikamet Kuzguncuk. Kuzguncuğu çok seviyorum, her gidişimde aynı olmasını, evlerini, sokaklarını, kedilerini, her şeyini seviyorum. Bu kez Kuzguncuk Bostanı'na bakan Bostan Cafe'ye yerleştik, çok geçmeden Lale'nin Bahçesi de bize katıldı. 



Kuzguncuğa ilk kez geldiğimde Sağdaki pembemsi binanın girişindeki "Hayat Kahvesi"nde oturmuştuk iki arkadaşımla. Küçücük bir bahçesi vardı ama öyle şirin ve sıcaktı ki, ne yazık ki kapanmış. Bol sohbetli, keyifli kahvaltının ardından kızkardeşle biraz mıntıka turu yaptık. Hemen karşıdaki kiliseyi ziyaret ettik, içeride bir ayin vardı, kapıdan baktığımızı görünce bizi de davet ettiler, içeri girip oturduk ve bir süre izledik. Vaktimiz kısıtlıydı, daha fazla kalamadık, hem Nail Kitabevi'ni de görmek istiyordum. Çok güzel, köşe bir binada açılmış, gidip dolaştık biraz, dar, spiral merdivenlerden çıkıp Cevriye'ye biraz da ben cevrettim :) Daha sonra Beylerbeyi'ne gitmek üzere vedalaştık  Kuzguncuk sokaklarıyla.


Beylerbeyi'ne geldiğimizde henüz imza ve söyleşi için vaktimiz vardı, fırsattan istifade Beylerbeyi Sarayı'nın gezelim dedik. Gezme saatlerinin uygun olduğunu öğrenince biletlerimizi aldık ve girdik sarayın görkemli bahçesine:




Geldik gelmesine de içeri girmeye davranınca "Hop hemşerim" dediler. "Niye?" dedik. "Saati var, içerdeki turun çıkmasını bekleyeceksiniz" cevabını aldık. E ama bize kapıda bilet verirken öyle dememişlerdi, vaktimiz kısıtlı, haydi 10 dakika bekleyelim, bahçede oyalanalım ama sonrası yine ters. Rehbere uymak ve onun bitirdiği saatte ayrılmak zorunda imişiz. Haydaa, ee ne yapacağız? Söyleşi saati yaklaştı, rehbere takılırsak geç kalacağız. Sonunda halimize acıdılar, bize ayrı bir görevli verip hızlı tur yaptırmaya karar verdiler sağolsunlar. Lakin görevli sanırım çay ocağında görevli idi, hiçbir anlamlı bilgi edinemedik kendisinden. Yatak odasındaki "kardolap"ların yüklük olarak kullanıldığını öğrenebildik sadece :) Bir de salonlardan birindeki iri vazonun tepesindeki süs kuşu gerçek sanıp kovalamaya kalktı, biz dar kaçtık oradan gülmemek için. Yine de sağolsun, sayesinde en azından hızla gezebildik. İçeride fotoğraf çekmek yasak, aşağıdaki giriş holünün fotoğrafını bilmeden ve çaktırmadan çekivermişim meğerse :) Kısacası saray pek görkemli, pek süslü, pek hükümdarlara layık idi ama ben şöyle rahat kanepeli, bol yastıklı, baston yutmuş gibi oturmayacağım mütevazı salonları tercih ederim.


Palaspandıras palas gezimizin ardından söyleşinin yapılacağı mekana yollandık, zaten neredeyse yanyana idiler. Biz gidene kadar sağolsun Lale masa düzenini falan sağlamış ve bazı arkadaşlar da gelmişler idi. Beni çok mutlu eden bir etkinlik oldu. Birbirimizle blog üzerinden yakınlık kurduğumuz görüşme imkanı sağladığımız ve sağlayamadığımız hemen tüm arkadaşlarım katıldı söyleşiye, benim için unutulmaz bir gün oldu, hepsine buradan tekrar teşekkür ediyorum. Ayrıca yine İstanbul'da yaşayan lise ve üniversite arkadaşlarıma, Antalya'dan kızını ziyarete gelip etkinliğime katılmayı ihmal etmeyen okul arkadaşıma ve diğer tüm katılımcılara müteşekkirim, sağolsunlar varolsunlar.


Herzamanki konuşkanlığımla stand-up modunda bir söyleşi yaptık, ardından da imzaya geçtik, bunların hepsi bahane ama arkadaşlarla birlikte olmak, onları görmek şahane idi. Anılar çekmecemde değerli bir köşeye yerleştirdim bu günü.

Etkinlik sonrası birkaç arkadaş önce yemeğe gittik, ardından sevgili Ekmekçi Kız'la birlikte karşıya geçip Beşiktaş-Arnavutköy-Bebek rotasında küçük bir gezi yaptık, pek güzel oldu.


Bir dahaki yazı İstanbul'daki en yoğun günümüzü konu alacak, görüşmek üzere...

1 yorum:

  1. İmza etkinliği ve söyleşi çok keyifliydi. İyi ki yazdınız, iyi ki geldiniz.

    YanıtlaSil