.

.
.

21 Temmuz 2011 Perşembe

DOMATESLİ DİNGİNLİK


Bu sabah güne balkondaki domateslerin kokusuyla başladım. Harala-gürele, koşturmacayla geçen günlerden sonra garip bir huzur verdi yaprakların o ıtırlı kokusu.


Geleneksel hale gelen balkon bahçemizde bu yıl domatesler yüzümüzü güldürecek gibi. Cherrylerde hayli ürün var, diğerleri ise meyva vermeye başladılar. İki yıldır nafile çabalayıp toplamda yarım kilo bile rekolte elde edemediğimiz balkon tarımı bu sene halimize acıdı galiba. Biberlerin de keyfi yerinde, bir ucundan koparıp yemeye başladık bile.

Son misafirimiz bugün gitti. Birkaç işimiz daha var gerçi ama artık eski sakin günlere yavaş yavaş geri dönmeye başladık. Örneğin ben yeni bir kitaba başlayabildim uzunca bir süreden sonra, hatta iki kitaba. "Doktor March'ın Dört Oğlu" gerilimli bir polisiye. Yanısıra Prevert'ten şiirler okuyorum. Okuyorum okumasına da Fransızca bilmediğim için kendime kahrediyorum. Şiir ne kadar güzel çevrilirse çevrilsin anadilindeki hazzı vermiyor. Şu şiir mesela 4 ayrı çevirmen tarafından yorumlanmış, ben en çok Aylin Eroğlu ve Fahri Özdemir'in yorumunu beğendim:

"Eşek, kral ve ben
Besbelli geberip gideceğiz
Yarını göremeden
Eşek acından
Kral tasalarından
Bense aşktan
Üstüne üstlük
Ve de Mayıs aylardan

Yaşam bir kiraz tanesi besbelli
Ölüm: de ki çekirdeği
Kocaman bir kiraz ağacı aşk"

Okurken kahveyi azalttım, malum mevsim yaz, soğuk içeceklere geçiş yaptım. Şu ara Çamlıca Kazozu:) içiyorum, diyet olanından. 3D Projesinin son D'sini de tamamladım ama ilk D eskisi kadar ağır olmasa da devam ediyor, yediğime içtiğime hala dikkat ediyorum. Çamlıca gazozunun hem şişesi hem de üzerindeki o karlı çam ağaçları deseni daha içmeden içimi serinletiyor. Colalı içecekleri tamamen bıraktım, mutluyum kutluyum. Kazoz bulamazsam soda ve ayran görüyor aynı işlevi. Sıcağa gelince, henüz şikayet aşamasına geçmedim. Yazı bu kadar davet ettikten ve de onlarca Antalya yazını devirdikten sonra Ankara sıcağı katlanılabilir geliyor şimdilik. Zaman ne gösterir bilemiyeceğim. Durumum bu merkezde dostlar, şimdi huzurdan çekiliyor ve sakin, sessiz bir köşeye kıvrılıp polisiyemi okumak istiyorum. Hava sıcak olsa bile kalbinizi serin tutun :))

26 yorum:

  1. domastesler harika görünüyor, kokusu geldi burnuma...mmmm nefis. ben de bu yaz balkonda domates yetiştirmeye niyetlenmiştim, sonra yoğunluktan uçtu gitti aklımdan. hemen bir fide alsam, geç kalmış sayılmam sanırım.

    YanıtlaSil
  2. Oh ne güzel herşey yerli yerinde ve normale döndü. Senin sık aralıklarla yazmana öyle alışmışızki. Özledik valla...

    YanıtlaSil
  3. bizimkileri beklemeyip senin balkona mı dadansak ne

    YanıtlaSil
  4. Domatesin kokusunu duydum sanki. Özendim...

    YanıtlaSil
  5. colali icecekleri kesmeniz iyi olmus ama camlica gazozu da koladan farli degil..hepsinin icinde fruktoz-glukoz surubu var..ve bu surup vucuda birden gereksiz kalaori verip sismanlatiyor..onun yerine sizin de dediginiz gibi maden suyu/soda icine limon en guzeli..

    http://www.dogaltedavi.net/f250/fruktozun_3_buyuk_tehlikesi-6014.html

    http://www.papatyam.org/index.php?topic=3725.0;wap2

    selamlar
    uzak

    YanıtlaSil
  6. hasatınız bol olsun canım .salçada yaparsın artık :))
    şaka bir tarafa canım ne güzel tutmuşlar maşallah afiyetle yiyin
    sevgiler:))

    YanıtlaSil
  7. Domatesin kokusu ,tadı sardı beni :)

    YanıtlaSil
  8. Domateslerden bir adet kopardım, polisiye (bayılırım kaliteli polisiyeye) romandan birkaç sayfa okudum, gazozdan bir yudum aldım, ben de çekiliyorum şimdi kendi köşeme Hikayeden Çocuk'u okumak için. İmza: Serin bir Kalp:)

    YanıtlaSil
  9. Domateslere bayıldımmm.
    Kitapalr merak konusu her zamanki gibi.
    Sevgiler Leylak'cım:))

    YanıtlaSil
  10. Domateslerin çok güzel olmuş. Afiyet olsun. Biz de bir sene balkonda çeri karpuz yetiştirdiydik:-)

    Dr. March aklıma takıldı şimdi. Bir yere not edeyim. Prevert'i Kiki'yle ben de çok severiz. Prevert ötesi şiiri pek anladığım söylenmez:-)

    Paylaştığın Eşekli Şiir'in çevirisi harika. Aklıma Orhan Veli'nin pireli şarkısı geldi. Timur Selçuk'un katkısını da unutmamak lazım. Dur bir dinleyeyim. Uzun zaman oldu.

    YanıtlaSil
  11. ne güzel kokuyordur kimbilir ?
    tadıda pek bir şahane .
    Vallahi hayranım senin tükettiğin şu kitaplara :)
    Kitap kurdu Leylak :D

    YanıtlaSil
  12. Merhaba,

    Blogunuza bayıldım! Okuyucularınıza huzur ve mutluluk veriyorsunuz.

    Şiir çevirmek hiç de kolay değil. Hem şiirin yazıldığı dildeki anlamını Türkçe'ye doğru olarak yansıtmak hem de Türk okuyucuya da zevk vermek için kafiyeli bir çeviri yapmak lazım.

    Bizlere çevirisini sunduğunuz Jacques Prévert'in "Chanson du moi de Mai" (Mayıs ayı şarkısı) adlı şiirinin orijinal metni şöyle:

    L’âne le roi et moi
    Nous serons morts demain
    L’âne de faim
    Le roi d’ennui
    Et moi d’amour

    Un doigt de craie
    Sur l’ardoise des jours
    Trace nos noms
    Et le vent dans les peupliers
    Nous nomme
    Âne Roi Homme

    Soleil de Chiffon noir
    Déjà nos noms sont effacés
    Eau fraîche des Herbages
    Sable des Sabliers
    Rose du Rosier rouge
    Chemin des Écoliers

    L’âne le roi et moi
    Nous serons morts demain
    L’âne de faim
    Le roi d’ennui
    Et moi d’amour
    Au mois de mai

    La vie est une cerise
    La mort est un noyau
    L’amour un cerisier.

    Benim kelimesi kelimesine amatör çevirim de şöyle. Çevirinin ne kadar zor olduğunu göstermek için sunuyorum:

    Eşek, kral ve ben
    Yarın ölmüş olacağız
    Eşek açlıktan
    Kral sıkıntıdan
    Ben ise aşktan

    Tebeşirden bir parmak
    Günlerin arduvaz taşından hesap tablosuna
    İsimlerimizi yazıyor
    Kavak ağaçlarının rüzgarı da
    Bizleri Eşek Kral ve Adam diye
    Adlandırıyor

    Eski siyah bir Kumaş Parçasının güneşi
    İşte şimdiden isimlerimizi siliyor
    Otlakların taze suyu
    Kum Saatinin kumları
    Kırmızı Gül Ağacının gülü
    İlkokul öğrencilerinin yolu

    Eşek, kral ve ben
    Yarın ölmüş olacağız
    Eşek açlıktan
    Kral sıkıntıdan
    Ben ise aşktan

    Hayat bir kirazdır
    Ölüm onun çekirdeği
    Aşk ise kiraz ağacıdır.

    Prévert'in bu şiirinde hem Fransızcayı hem Fransız tarih ve kültürünü çok iyi bilmeyi gerektiren özel ifadeler var. Üçüncü beşlik bu anlamda çevirisi en zor olan kısım. Soleil (güneş) krallığı ifade eden bir kavram, peki Siyah Kumaş nedir? Cellatın kukuletası mı? Bildiğiniz üzere Fransa'da krallık 16. Louis'nin giyotinle öldürülmesinin ardından sona ermişti. Kavak ağacının rüzgarı şiirdeki üç canlıyı Eşek, Kral ve Adam diye statülere ayırıyor ama Siyah Kumaş bu isimleri siliyor yani bir anlamda hepsini eşit kılıyor. Burada mutlaka şairin vermek istediği bir mesaj var. Kelimesi kelimesine "günlerin ardoise taşından hesap tablosu" diye çevirdiğim "ardoise des jours" da elbette daha güzel bir biçimde Türkçeleştirilmeli. "Ardoise" sözcüğü Fransızcada hem arduvaz taşını hem de Ortaçağ'da ticaret hayatında tutulan bir alacak defterini ifade ediyor. Ortaçağ'da Fransa'da tacirler veresiye satışlarından ne kadar alacakları olduğunu tebeşirle arduvaz taşından yapılma plakalar üzerine kaydederlermiş, bu taştan alacak defterine de "ardoise" denilirmiş.

    İşte böyle böyle, velhasıl şiir çevirmek çok zor bir iş :))

    Selamlar, sevgiler,

    YanıtlaSil
  13. Müge Hanım,
    İlginize, blogum hakkındaki düşüncenize ve şiirle ilgili doyurucu açıklamalarınıza çok teşekkür ederim. Çok mutlu oldum. Prevert'e ilkgençlik çağlarımdan beri büyük hayranlık duyarım (İlk Sınıf şiirini okumuş ve çok etkilenmiştim) ama dediğim gibi şiir çevirileri aslının verdiği duyguyu tam geçiremiyor sanki. Sırf bu nedenle Fransızca öğrenmek istiyorum. Bir kez daha teşekkür ediyor sevgiler yolluyorum...

    YanıtlaSil
  14. Elif,
    Domatesler gerçekten müthiş kokuyor, yemesem de olur, sadece koklasam:)
    Kitap okuma hızım malum sebeplerle düştü bu sıra, en kısa zamanda eski hızıma dönmeyi umuyorum. Sevgiyle...

    YanıtlaSil
  15. Kunecim,
    Sana Prevert'i Fransızca okuma lüksüne sahip olduğun için bile imrenebilirim:))
    Domateslerimin sorumlusu eşim ve bir bahçıvan titizliğiyle ilgileniyor onlarla, bana da koklaması ve yemesi düşüyor:))
    Sevgilerrrrr...

    YanıtlaSil
  16. Özlemcim,
    Teşekürler ve sevgiler kocamanından...

    YanıtlaSil
  17. Serin Kalpli Zerocum,
    Şu şeflik olayı seni özletiyor durmadan:)
    Domateslerin hepsini sana yolladım say. Hikayeden Çocuk'u sevdin mi? Bir çeşit derleme yapmış Eylül'de doğacak bebeği için, ben henüz bitiremedim malum bu ara sürekli koşturmaca.
    Seni çok öpüyorum, Eylül'de kısmetse İstanbul projemde başrollerden birini alman dileğiyle sevgiler...

    YanıtlaSil
  18. Nanem şekerim,
    Üfledim o domates kokularını sana:))

    YanıtlaSil
  19. Aydedeye Havlayan,
    Gerçekten bunlar bir başka kokuyor:)

    YanıtlaSil
  20. Fatma,
    Bu yaz kimse salça yapmasın, tüm blog aleminin salçası benden:))))
    Birkaç saksı olsalar da mutlu etmeye yetiyorlar değil mi:))

    YanıtlaSil
  21. Uzak,
    Önerilirenize çok teşekkürler...

    YanıtlaSil
  22. Parpali,
    Haydi balkona birkaç saksı koyuver, yakışır:))

    YanıtlaSil
  23. Sevdacım,
    Bu yıl domatesler benden, balkabakları senden olsun:))

    YanıtlaSil
  24. Hüznün Tadı,
    Tam olarak normale dönemesek de en azından tempo biraz yavaşladı, buna da şükür. Sevgiler yolluyorum...

    YanıtlaSil
  25. Soluk,
    Bence geç kalmış sayılmazsın, hemen başla. Çok keyifli bir iş:))

    YanıtlaSil