.

.
.

18 Ocak 2010 Pazartesi

ARANJMANLI YILLAR 2


Nerde kalmıştık, devam edelim.

Berkant ve Samanyolu fırtınasının ardından ergenlik sorunlarımızla boğuşurken bizlerle yaşıt bir kız çıktı piyasaya, "Dünya dönüyor sen ne dersen de/Yıllar geçiyor farketmesen de" diyerek aklımızı başımızdan almıştı Nilüfer. Dinleyip dinleyip hüzünleniyorduk. Oysa daha ne dünyanın dönüşünün farkındaydık ne de yıllar şimdiki gibi çabucak geçip gidiyordu, bütün suç başımızda esen kavak yellerindeydi. Sonra bir şarkı daha yaptı Nilüfer, Tanju Okan ve Modern Folk Üçlüsü ile, "Une Belle Histoire" şarkısının Türkçe versiyonu idi bu, hala dinledikçe gözlerim yaşarır:

Son ışıkları yüzünde yansıyan
Yokolup giden bir ateşin

Alevi değil miydi kalbimi ısıtan

Aşk denen o parlak güneşin

İşte seyredin görün sonlarını

Hani aşk herşeye kadirdi

Sevenler mutlu olurdu

Ne günahları vardı bu gençlerin

Şu dünya kurulalı beri
Kim ayırdı sevenleri
Biz evet, evet, evet biz kendimiz...


Bir yandan Timur Selçuk dinliyorduk; Ayrılanlar İçin, İspanyol Meyhanesi, Sen Nerdesin, Beyaz Güvercin. Şimdiki gibi şan tekniğiyle söylemezdi o zamanlar Timur Selçuk şarkılarını, daha bir içten, daha bir şarkı gibiydi sanki. Son yıllarda dinleyemiyorum ne yazık ki yeni tarzını. Hey Dergisi alırdık her hafta, Hıncal Uluç yazardı ve Ali Kocatepe. Hafif müzik dünyasını oradan takip ederdik. Sonradan Nilüfer'in de Türkçesi "Seni Beklerim Öptüğüm Yerde" yi söylediği "El Cordobes" şarkısı çok gündemdeydi. Bahar gelip havalar ısındı mı sınıfımızın caddeye bakan açık pencerelerinden içeriye hergün aynı saatte "El Cordobes" i çalan bir ıslık sesi dolardı. Sınıf arkadaşlarımızdan birine aşık delikanlının hergün bıkmadan yinelediği bir ritüeldi bu. Biz kıkırdaşırken bunun bir çeşit serenat olduğunu anlamayan öğretmenlerimiz sinirlenir, ıslık sesine "Susun!" bağırışları karışırdı. Okul çıkışlarında kovalar içinde laleler satılırken Kamuran Akkor da bir yandan "Laleler", bir yandan "Dağlar Kızı Reyhan" ile coştururdu bizi.

Selçuk Ural'a bayılırdım, "Rüyamda Seni Gördüm Dün Gece" ve "Kumsallar Boyunca Bak, Ayak İzlerimiz Var" şarkılarını dinlemeye doyamazdım. Yıllar sonra adamcağızı askerlik görevi nedeniyle Astsubay Orduevi'nde sahne aldığında bir düğünde izlemiştim. Çok tuhafıma gitmişti o meşhur sanatçıyı askerlerden oluşan bir orkestranın solisti olarak çocuklar pistte oynaşır, ana-babaları limonata ve pasta yerken onlara hitaben şarkı söyler görmek.

Derken Barış Manço fırtınası başladı, "Dağlar Dağlar", arkasından "Derule" fırtına gibi esti yaz tatili boyunca. "Kol Düğmeleri" geride kalmış, "Unutamadım"a daha sıra gelmemişti. Türk Sanat Müziği solistleri de hafif müzik parçaları söylemeye başlamışlardı. Nesrin Sipahi "Dr Jivago" filminin müziğini Türkçe sözlerle seslendiriyordu: "Gelsen Bana Güneşler Doğardı". Gönül Yazar "Love Story" nin ünlü şarkısını "Aşk Hikayesi" adıyla plağa okuyordu. İnci Çayırlı bile "Yağmur Çiselerken ve Kıskanıyorum" adında iki şarkı içeren bir 45'lik çıkarmıştı. Neşe Karaböcek zaten gırtlak nağmeleri yaparak sanat müziği eserlerini bile hafif müzik ve arabesk havasında okuyordu: "Artık Sevmiyiciyiiiim"

Henüz Sezen Aksu yoktu ama Ajda Pekkan her daim mevcuttu , yeni yeni popüler olduğu o yıllarda "Ben Bir Köylü Kızıyım" şarkısını bile söylemişti. Selda, Asu Maralman, Rana-Selçuk Alagöz isimlerini duyurmaya başlamışlardı. Cem Karaca Anadolu pop tarzını başlatmıştı. Hafif müzik piyasasası iyiden iyiye canlanmıştı ve neredeyse Eurovision'a girmek üzereydik. 70'lerin ikinci yarısı da diğer yazının konusu olsun...

11 yorum:

  1. Yazınızı okurken çok hoş nostalji rüzgarları esti evimde. 70 ler deyince bambaşka duygular oluşur içimde. Yeniden uzun saçlı, mini etekli apartman topuklu genç kız olurum sanki. İşte bütün bu sanatçılar ve belleğime kazınan müzikleri de eşlik ederler.

    Benim de Demis Roussos'un My Friend The Wind'ini, Goodbye my Love Goodbye'ını, Tery Jaks'in Seasons In The Sun'ını, If You Go Away'ini, Christian Adam'ın Si tu Savias Combien je T'aime'ini(şimdi süt reklamına cıngıl olmuş ne yazık ki) anlatasım geldi. Sevgiden selamlar Antalya'dan

    YanıtlaSil
  2. Sevgili Leylak Dalı, zaman tünelinde yürüyoruz .Ne güzel yazıyorsunuz o güzelim yılları.İyi ki o yılları yaşamışız diyorum.Ben Alpay'ı çok severdim,"Eylülde gel"başta olmak üzere tüm şarkılarını.Ellerinize sağlık.Sevgiler.

    YanıtlaSil
  3. Beni de o yıllara götürdün. Begonvilli Ev arkadaşımın da dediği gibi kloş ekose eteğim apartman topuklu ayakkabılarımla saçlarımı sallayarak dans ettirdin hayalimde müzik eşliğinde:) Hafif batı müziği ve üstüne Türkçe söz yazılarak oluşturulan aranjmanların yanısıra biz aslında en çok türk sanat müziği dinlerdik senin de dediğin gibi...

    Sevgiler

    YanıtlaSil
  4. hava ayazmı ayazmı ayaz
    ellerim sıcacık kahvemde :)
    bir türkü tutturmuşum
    anlıyorsun değilmi ????
    BEN TAM ORADYIM ŞİMDİ.

    YanıtlaSil
  5. Babam annemi Erol Büyükurç hayranı olduğu için çok kıskanırdı.Ben Herve Vilard delisiydim.Ağabeyim baterisinin başından kalkar akordeona geçer, onu bırakır piyanoya oturur.Eline ne versen çalarak beni hasta ederdi.
    Bense bütün bu sevgili şarkıları mandolinimle çalar ve söylerdim. Biraz sonra İzmir yolunda ailece bu şarkıları söyleyerek yol alacağız.
    Durmak yok Leylak'cığım.Devam et.Daha bu işin Tom Jones, Engelbert Humperdinck faslı var.Nedan için yanıyor yahu? Sevgiler.

    YanıtlaSil
  6. Leylakcığım,
    Hepimizin nostalji fırtınasına tutulmasına neden olacak bu yazıların...
    Harikasın!
    :)))

    YanıtlaSil
  7. Senin yazdıkların, sonraki yorumlar çok hoş bir blog paylaşımı olmuş. Hep birlikte aynı evde yaşıyormuş, birlikte dans ediyor birlikte çay içip müzik dinliyormuş gibi hissettim.O yıllara gidip gençleştim sanki. Zaten bahane arıyordum. Sağol yaaw. Devam...

    YanıtlaSil
  8. evet ya acele etmişi, bir yazı önden yazmışım yorumumu :))) Nilüferle birlikte bağırırdım ben de Dünya Dönüyooor diye. Henüz lise1.sınıftaydım, plağını dayım getirmişti hatta...

    Öptüm çok

    YanıtlaSil
  9. Sevgili arkadaşlarım,
    Hafiften tevellüdü eskitmeye yüz tutmuş kişiler olarak nasıl da buluştuk asgari müşterekte. Gençlerden yüz veren var mı hiç bu posta? Okuyup diyorlardır ki, ne diyor bu hatunlar? Desinler varsın, o günleri anmak bile çok güzel.

    Sevgili Begonvilli Ev,
    Demis Roussos'a ben de hayrandım deli gibi, hala da hayranım, muhteşem ve ilahi bir sesi olduğunu düşünürüm. Siz ne düşünürsünüz bilmem ama Harun Kolçağın sesini de ona benzettiğim için çok beğenirim. Haydi sen de 70'li yılların hafif batı müziği ayağını yaz da hep birlikte keyifle hatırlayalım o günleri.

    Evet Alpay, Gökçe, gerçekten çok klas bir sesi vardır. 70'li yıllarda Ankara'da bir reklam ajansı vardı, bir de çorap mağazası açmıştı Soysal Han'da. Sırf onu görmek için gidip gidip çorap alırdık.

    Ah Çınarcım ah, o apartman topuklarla az burkmadık ayaklarımızı, bereket bileğimizi kırmadan modası geçti:))

    Nunum,
    Barış Manço'nun yeri doldurulmaz değil mi, bence Türkiye'deki en güzel erkek seslerinden biriydi. Seni o günlere döndürebildimse çok sevinirim.

    Ya Nedret Hanım, yazarken benim de içim yanmadı desem yalan olur, zaman sanki bir rüzgar ve bir su gibi akıp gitti işte. Tom Jones ve Delilah, muhteşem bileşim...

    Ekmekçim, canım benim,
    70'li yıllar her bakımdan güzel yıllardı, sadece müziği değil gençleri de bambaşkaydı o yılların değil mi?

    Asucum, bu blog işi harika ya, bak kaç kişiyi şurada buluşturuverdi birbirini tanımadan aynı duygularda birleştirdi. Öyleyse yaşasın blog, yaşasın 70'li yıllar...

    Lalecim şimdi bağır canım hadi, hep birlikte: Dünya Dönüyooooooooooooooor!..

    YanıtlaSil
  10. Okurken yine içim açıldı Leylakcığım.O yıllar ne güzeldi.

    YanıtlaSil