İlahi canım al yarimi almaa ay Osman"
Bu ne diyecekseniz hayvani gıdanın yasaklandığı haftada meyve-sebzeye güzelleme yapan her türlü türküyü, şarkıyı söyleyerek konsantrasyonumu arttırmaktayım. Ben ki peynirsiz-hele de beyaz peynirsiz-kahvaltıyı kahvaltıdan saymayan bir Adem kızı olduğum için izin verilen zeytinleri pek de hevesle yediğim söylenemez. Üstelik kış sebzelerini de sevmiyorum. Ispanak, pazı bir derece ama onları da hem yıkaması dert bu soğukta hem de yoğurtsuz, yumurtasız bir nevi yosun yermiş gibi oluyor. Hasılı bu haftanın otçul diyetinden sonra "vejetaryanlık" neyse de "vegan" olamayacağıma kesinlikle karar verdim. Olanlara saygım sonsuz, hele peynirsiz yaşayabildikleri için önlerinde şapka çıkartıyorum.
Dün öğleden sonramı bir alışveriş merkezinde geçirdim, almam gereken bazı şeyler vardı. Soğuktan havuca dönmüş burnumla ilk girişte yüzüme çarpan sıcaklık pek güzel geldi ama sonrasında bir kolumda paltom, atkım, diğer kolumda çantam, ilerleyen saatlerde bunlara aldığım şeylerin poşetleri de eklenince resmen işkenceye dönüştü alışveriş. Hep söyleriz kızkardeşle bu AVM'lerin girişlerinde palto-paket emanet kulübeleri olmalı, varsın bir bedel karşılığı olsun ama hiç olmazsa gereksiz yükleri elimizde taşıyıp helak olmayalım. Kış günlerinde giysi denerken bile sorun oluyor. Soyunma odalarında bir askıya palto, bir askıya çanta, bir askıya üzerinden çıkan giysi, birine denenecek giysi derken zaten kıt olan askı miktarı yetersiz kalıyor ve o daracık klastrofobik yerde saç-baş bir yana gidiyor. Bacaklarının arasına deneyeceğin giysiyi sıkıştırıp bir yandan yere değip kirlenmesin diye uğraşırken sürekli asıldığı yerden düşme eğilimleri gösteren palto ve çantayı denetlemek, bot ve çizme gibi en zor çıkan türden ayakkabıları-hele ki pantolon deniyorsan-bağlayıp çözmeye çalışmak, bir taraftan da habire kapıyı tıklatıp "boş mu?" diye soranlara cevap yetiştirmek nefret edilesi bir durum. Ben bunlarla cebelleşirken yan kabinden tiz bir kadın sesi sürekli emirler yağdırıyordu kadın soyunma bölümünde ne işi olduğuna akıl erdiremediğim kocasına: "Haaaaaruuuuun, 14 beden büyük geldi, bunun 12 sini bulsana". "Tamam" diyor adamcağız gidip getiriyor. Az sonra bir daha: "Haaaaruuuun, bu pantolon iyiymiş, siyahını da getirsene". Harun hemen koşup siyahı sunuyor eşine. Derken bir çığlık daha "Haaaaruuuuun, bunun ceketini de alsak mı ki?", "Haaaruuuun, bak bakalım güzel olmuş mu?". Bu böyle ben diyeyim 5, siz deyin 10 kere tekrarlandı, Harun gık demeden görevini yerine getirdi. Giysi denemeyi falan bırakıp çıkıp adamı tebrik etmek ve "Yılın Kocası" ünvanını vermek geldi içimden. Her eve bir Harun lazım, konsantre boy, ihtiyaç anında kapak açılacak:))
Sonraki girdiğim mağazada eleman azlığı nedeniyle yere konmuş ayakkabı kutuları arasından kendime uygun olanı bulmak üzere eğilmiş aranırken biri dürttü, ben başımı kaldırma fırsatı bulamadan "Ya şuna baksana, alalım diyorum" dedi. "Neyi alacağız, bu kim?" şaşkınlığıyla kafamı kaldırdığımda sarışın bir genç kızla gözgöze geldim. Kıpkırmızı oldu ve "Ayyy pardon, sizi annem sanmıştım" dedi. Bu durum siyah-beyaz Türk filmlerinde olur zannederdim ama gerçek hayatta da oluyormuş meğerse. Neredeyse "Bana da anne diyebilirsin evladım" deyip bağrıma basacaktım:)
Alışveriş maceramı süpermarkette sonlandırdım (her zamaki gibi tekerleği en bozuk market arabasını seçmeyi başararak), uzun bir kasa kuyruğunu sabırla tükettikten sonra aklımda aldığım bir demet semizotunun neden bu kadar ağır çektiği sorusuyla Metronun yolunu tuttum. Eve gelip paketleri açtığımda cevabı buldum. Semizotunun kağıdın altında kalan sap kısmında özenle sıvanmış en az yarım kilo çamur vardı. Bu da şeytanî bir Zihni Sinir projesi mi acaba diye düşünmeden yapamadım?
Ankaralı okurları için not: Nazlı Eray 5 Şubat Cumartesi günü Cepa AVM'deki D&R'da saat 15.00-17.00 arasında kitaplarını imzalıyor...
Dün öğleden sonramı bir alışveriş merkezinde geçirdim, almam gereken bazı şeyler vardı. Soğuktan havuca dönmüş burnumla ilk girişte yüzüme çarpan sıcaklık pek güzel geldi ama sonrasında bir kolumda paltom, atkım, diğer kolumda çantam, ilerleyen saatlerde bunlara aldığım şeylerin poşetleri de eklenince resmen işkenceye dönüştü alışveriş. Hep söyleriz kızkardeşle bu AVM'lerin girişlerinde palto-paket emanet kulübeleri olmalı, varsın bir bedel karşılığı olsun ama hiç olmazsa gereksiz yükleri elimizde taşıyıp helak olmayalım. Kış günlerinde giysi denerken bile sorun oluyor. Soyunma odalarında bir askıya palto, bir askıya çanta, bir askıya üzerinden çıkan giysi, birine denenecek giysi derken zaten kıt olan askı miktarı yetersiz kalıyor ve o daracık klastrofobik yerde saç-baş bir yana gidiyor. Bacaklarının arasına deneyeceğin giysiyi sıkıştırıp bir yandan yere değip kirlenmesin diye uğraşırken sürekli asıldığı yerden düşme eğilimleri gösteren palto ve çantayı denetlemek, bot ve çizme gibi en zor çıkan türden ayakkabıları-hele ki pantolon deniyorsan-bağlayıp çözmeye çalışmak, bir taraftan da habire kapıyı tıklatıp "boş mu?" diye soranlara cevap yetiştirmek nefret edilesi bir durum. Ben bunlarla cebelleşirken yan kabinden tiz bir kadın sesi sürekli emirler yağdırıyordu kadın soyunma bölümünde ne işi olduğuna akıl erdiremediğim kocasına: "Haaaaaruuuuun, 14 beden büyük geldi, bunun 12 sini bulsana". "Tamam" diyor adamcağız gidip getiriyor. Az sonra bir daha: "Haaaaruuuun, bu pantolon iyiymiş, siyahını da getirsene". Harun hemen koşup siyahı sunuyor eşine. Derken bir çığlık daha "Haaaaruuuuun, bunun ceketini de alsak mı ki?", "Haaaruuuun, bak bakalım güzel olmuş mu?". Bu böyle ben diyeyim 5, siz deyin 10 kere tekrarlandı, Harun gık demeden görevini yerine getirdi. Giysi denemeyi falan bırakıp çıkıp adamı tebrik etmek ve "Yılın Kocası" ünvanını vermek geldi içimden. Her eve bir Harun lazım, konsantre boy, ihtiyaç anında kapak açılacak:))
Sonraki girdiğim mağazada eleman azlığı nedeniyle yere konmuş ayakkabı kutuları arasından kendime uygun olanı bulmak üzere eğilmiş aranırken biri dürttü, ben başımı kaldırma fırsatı bulamadan "Ya şuna baksana, alalım diyorum" dedi. "Neyi alacağız, bu kim?" şaşkınlığıyla kafamı kaldırdığımda sarışın bir genç kızla gözgöze geldim. Kıpkırmızı oldu ve "Ayyy pardon, sizi annem sanmıştım" dedi. Bu durum siyah-beyaz Türk filmlerinde olur zannederdim ama gerçek hayatta da oluyormuş meğerse. Neredeyse "Bana da anne diyebilirsin evladım" deyip bağrıma basacaktım:)
Alışveriş maceramı süpermarkette sonlandırdım (her zamaki gibi tekerleği en bozuk market arabasını seçmeyi başararak), uzun bir kasa kuyruğunu sabırla tükettikten sonra aklımda aldığım bir demet semizotunun neden bu kadar ağır çektiği sorusuyla Metronun yolunu tuttum. Eve gelip paketleri açtığımda cevabı buldum. Semizotunun kağıdın altında kalan sap kısmında özenle sıvanmış en az yarım kilo çamur vardı. Bu da şeytanî bir Zihni Sinir projesi mi acaba diye düşünmeden yapamadım?
Ankaralı okurları için not: Nazlı Eray 5 Şubat Cumartesi günü Cepa AVM'deki D&R'da saat 15.00-17.00 arasında kitaplarını imzalıyor...
Bizim şehrimizde AVM yok ama gittiğim şehirde varsa gezmeye çalışırım. Bu emanet kutularına çok destek veriyorum hatta bunun için kampanya başlatılırsa seve seve katılırım. Siz dün sadece kendi kıyafetlerinizi taşımak için çaba sarfetmişsiniz birde bunun çocukla yapıldığını düşünürseniz durumumuzun çok vahim olduğunu anlarsınız.
YanıtlaSilahahaahahha bayıldım , ne güzel anlatmışsın kadınca dertlerimizi. Haaruunnnn 'a da çok güldüm, sabırlı adammış vesselam. Hep derim, bi adama eziyet etmek istiyorsanız kolunuza takıp indirimdeki Mango mağazasına götürün onu:))) yazık adama:)))
YanıtlaSilLeylak Alışverişte:)) Tam Ayşegülün maceraları gibi olmuş. Bence de her eve lazım o Harun'dan. Maşallah , adamda Eyüp sabrı varmış:))
YanıtlaSilHarun konusunda ihtiyaç halinde kapak açılacak'ı, ihtiyaç halinde kapışılacak diye okumuşum.
YanıtlaSilPeynirsiz bir hayatı ben de düşünemiyorum.
Sırf o soyunma kabinlerinin eziyetinden gençken denemeden alırdım. Sonra aştım kendimi.
Sevgiler leylak dalı.
Al elma kızıl elma
YanıtlaSilgel yola dizil elma
yar kapıdan geçerken
cebine süzül elma.
Kaç beden küçüldüğün tarafımdan merak konusu olmuştur. Gidişata göre Harun Bey daha çook koşturacaktır böyle:))
ehi, o soyunma kabinleri hele ki benim gibi şişmanlar için tam kabus. her seferinde bir adalem kasılır kalır, bir tarafım tutulur yanlış hareket yapmaktan. çarpılmış, nötürdamın kamburu kibin çıkarım o kabinden :D
YanıtlaSilDiyet var galiba kolay gelsin.Ege li olarak küçük bir tavsiyede bulunacağım.Pırasa , semizotu gibi sebzeleri taze soğanla hafif kavurursan , süper lezzetli olur.eşim sevmezdi şimdi tabak tabak yiyor , hatta pırasa isteğinde bulunuyor...
YanıtlaSilAlışverişini okumak çok keyifliydi.İyi geceler
elmalar nasil guzel gorunuyor, simdi gidip dolaptaki elmalara saldirasim geldi :D
YanıtlaSilbu arada size anne diyebilirmiyim olayina koptum gulerken :)))
Bir haftalık boşluk bulunca leyleği fena halde havada gören, her akşam eve 1'den önce girmeyen ve bu nedenle tüm haneyi ve arkadaşları ziyaret halinde olan aksırık tıksırık ikilisinin uğradığı bu fani kula bu yazı hiç iyi gelmedi, gülmekten öksürük krizine girdim ve annem bunu duyunca içerden yeniden "ben sana söylemedim mi stajın başlayacak ve hasta oldun, hiiiiç dikkt etmiyorsun kendine" diye bağırmaya başladı, üstelik kendisi yaklaşık 3 haftadır sürekli hasta(bu ne yaman çelişki)... Ve ben hala gülüyorum:)
YanıtlaSilYine güldürdünüz beni. AVM ile ilgili düşüncelerinize tamamiyle katılıyorum .Aynı şeyleri yaşıyor ve hissediyorum ,mecbur olmadıkça da gitmiyorum...
YanıtlaSilSemizotu ile ilgili bu problem yaşanıyor ,kökünü kestirmek lazım:)
Nazlı Eray konusunda şanslısınız ,siz herhalde ön :)sıralarda olacaksınız.İstanbula da gelir sanıyorum...
Geçenlerde ben de giyim alışverişi yaparken böyle bir Haruuun gördüm kadın adamı ordan oraya köle gibi koşturtup duruyor adamı ikide bir azarlıyordu ve adamın gıkı çıkmıyordu. Kadın adamı acaip ehlileştirmiş. Çok komikti halleri.
YanıtlaSilAlışveriş merkezlerine kesinlikle ağırlıkları bırakcak ücretli de olsan bir yer lazım, yer kıtlığı olduğunu ileri süremezler AVMlerde yer bol, leb i derya adeta.
Leylağım yafu, şu fikri uygulamaya koymanın bir yolunu bulmalı, gerçi yazın portmanto faslından sinek avlayabilir ama, yine de kış için değer valla!
YanıtlaSilBu arada ben "et, peynir, süt, yoğurt yok" haftasını sevdim niyeyse?
Zor olacağını düşünmüştüm, tam aksine iyi gidiyor.
Haftaya sabah akşam protein yenecek hayali kurarsan daha kolay olur belki!
Kendine fazla mı eziyet ediyorsun acaba.
YanıtlaSilYok yok kıskançlığımdan değil:))
Ben diyet dendimi daha fazla yemek isteyenlerdenim de.
Sadece az yemekle çözmek yoluna giderim ama kalıcı olurmu oda tartışılır.
Sonucunun istediğin gibi olmasını dilerim...
Nurcuğum,
YanıtlaSilAldığım sonuç oldukça iyi o nedenle gaza gelip devam ediyorum. İyi oluyor iyi, ayrıca sağlıklı bir diyet bu, rastgele birşey değil.
Çok öpüyorum seni...
Ekmekçim,
YanıtlaSilValla bu işi bir yapan olsa kışın kazandığıyla yazı da çıkarır güzü de. Resmen eziyet yahu kışın oralarda o yükle dolaşmak:)
Sen sebze sevengillerdensin galiba, ben de severim ama daha ziyade yazın çıkanları:) Bir de peynirsizliğe dayanamıyorum:))
İyi bir hafta sonu dilemekteyim...
Vladimir,
YanıtlaSilBu Harunlardan epeyce var galiba, inan ben az yazdım. Kadın oyuncak etti adamı getir-götür diye:))
Avm deki yük taşıma sıkıntısı herkesin ortak sorunuymuş galiba, birileri duysa sesimizi bari:)
Sevgili Natali,
YanıtlaSilBu sefer gidemeyeceğim imza gününe. Zira bir başka yazardan bizzat davet aldım Ankara konulu bir kitapla ilgili olarak, onun söyleşisine katılacağım. Saatleri çakışıyor, Nazlı Hanım'a daha önce 5 kez katıldığım için bu defa diğer yazara öncelik verdim. İzlenimlerimi yazarım bir aksilik olmaz da gidersem.
Sevgiler...
Amanın Zerocum,
YanıtlaSilKendine dikkat et hasta olma tam staja başlayacakken. Eğer öksürük benim yazıdan kaynaklandıysa mühim değil ama gripal bişey görünüyorsa ufukta hemen kendini dinlenmeye al. Yaptıklarının hepsini kıskandığımı bir kez daha tekrarlayıp hain ve fesat Leylak olarak blog kayıtlarına geçmek istiyorum:))
A-H,
YanıtlaSilParatoner gibiyim ya, nerde garip şey var çekiyorum üstüme:)) Ama eğlenceli oluyor.
Elma yedin mi bu arada?
:)))
İçimizdeki Karnaval,
YanıtlaSilTavsiyeni denemek üzere pırasalarımı hazırladım bugün, yarın yapacağım.
Sevgiyle...
Aslım,
YanıtlaSilAhan da aynen ben, nefret ederim o deneme kabinlerinden ama denemeden alıp birkaç kez geri götürme durumuyla karşılaştığım için mecburen çekiyorum o çileyi:))
Asu,
YanıtlaSilNe güzel maniymiş bu:))
2 beden kadar küçüldüm desem.
Ama hala istediğim kiloda değilim, devam...
Ne Yazdı,
YanıtlaSilPeynir konusunda aynı kafadanmışız, her çeşiine ölür biterim, üçgen eritme peyniri hariç:)
Denemeden almayı ben de çok istiyorum ama beden gençlikteki kadar düzgün olmayınca el mahkum:))
Çenebaz,
YanıtlaSilGerçekten. Benim çemkiresim geldi kadına adamın sesi çıkmadı:))
Sevgiyle...
Judy,
YanıtlaSilGerçekten adam ya karısına çok aşıktı ya da çok uyumlu bir adamdı. Zira bu tarz alışverişe katılıp zevk alan, ses etmeden getirip götüren erkek pek görmedim ben:))
Tosbağalar,
YanıtlaSilHaklısın, çocuk olunca eziyet misliyle katlanıyordur. Bazen yiğenimle gidiyoruz da biliyorum nasıl olduğunu. Birileri duysa da yapsa bir kıyak bu konuda:))
Sevgiler...
yedim sevgili Leylak Dali yedim :)) hem yedim hem tatli yaptim, bu aralar mutfaktan cikamiyorum ne hikmetse :D
YanıtlaSil