Sayfalar

10 Nisan 2023 Pazartesi

PAZARTESİ / 10 NİSAN

Sabah yine kargalar kahvaltı için rezervasyon yaptırırken uyandım. Ne işim varsa, üstelik gece de hayli geç yatmıştım. Yaşlanma belirtisi sanırım bu erken kalkmalar, anneannem de sabah ezanıyla uyanır, namazını kılar kılmaz tepemize dikilirdi: "Kalkın uşaaak, ne yatırsınız? Aş da zabaaan, iş de zabaaan". Sabah görevleriyle ilgili söyleve cevabımız arkamızı dönüp yorganı tepemize çekmek olunca da "Köpek suratlılar" diye söylenerek çıkardı odadan. Kardeşimle benim şahsımıza özel bir azardı "Köpek suratlı". Diğer azar ve sövgü dağarcığını dayımın ergenliğinde tüketmiş, bu nadide benzetmeyi bize saklamıştı. Rahmet istedi galiba...

Baktım uyuyamıyorum bitirmeye yaklaştığım kitabımı elime aldım, Eyüp Aygün Tayşir'in yeni kitabı; "Yiten Bir Aşkın Şarkısı". İlk romanı "4 Hane 1 Teslim"den bu yana tiryakisi olduğum bir yazardır kendisi, bu kitabı da iyi geldi, tıkanan okuma damarlarımı açtı. Baktım alacakaranlıkta harfler seçilmiyor, başucu lambamı yaktım, yastığımı dikleştirdim, dışardan yağmur sesi gelirken başladım sayfaları çevirmeye. İsmi gibi içinden şarkılar geçen bir kitap bu, sonunda 3,5 sayfalık bir dinleme listesi var. Hüzünlü bir aşk hikayesi, arka planında da yazıldığı dönemin sosyolojik, ekonomik, politik bir panoraması mevcut. Çoğunluğunu Bob Dylan'ın oluşturduğu şarkı sözleri birer birer önümden geçerken bir yerde durakladım: "Gel Sen Bize Akşam, Yine Mehtap Görünsün". Çok sevdiğim bu Kürdili hicazkar şarkıyı Güzin Değişmez'in güzide sesiyle söylediğinden bahsediliyordu. Güzin Değişmez adını ilk kez duyduğumu itiraf edeyim, utandım biraz, üstelik Türk Sanat Müziği'ne bu kadar düşkünken. Kitabı bırakıp Spotify'i açtım, sanatçıyı ve şarkıyı buldum. Oh! Şahane bir ses sabahın puslu karanlığını araladı, içim açıldı:

Kitap az evvel bitti, son sayfaları buruk bir tat bıraktı. Sanırım sözkonusu şarkılardan kendime bir liste hazırlayacağım Spotify için. 

Antalya Mart ayında baharı yaşatıp Nisan'da kışa çevirdi yüzünü. Boşa "Kork Ebrul'un beşinden, öküzü ayırır eşinden" dememiş atalarımız. Bu sene kışın pek üşümemiştik, Nisan intikamını alacak gibi görünüyor. Kıbrıs akasyalarının ponponları dökülmüştür bu yağmurlarla. 

Geçen hafta uzun zamandan beri ilk defa şehir merkezine yani Kalekapısı'na gittim bir alışveriş için. Baktım Saat Kulesi'nin restorasyonu neredeyse tamamlanmış. Kale burcu gibi olan tepeliği kaldırılmış, yerine bir kubbe eklenmiş. Kubbeli, âlemli saat kulesi ilk kez görüyorum ama uzmanların dediğine göre aslı böyle imiş, yandaki camiye koşut olarak  kubbeli inşa edilmiş. Zamanla kubbe uçmuş mu, düşmüş mü, işte başına bir işler gelmiş, onun üstüne kale burcu gibi düzenleyivermişler. Şimdi aslına rücû etmiş kulemiz ama saatini çalmışlar sanırım, yenisi konacaktır muhtemelen. Henüz giysilerinin bir bölümü de üstünde zaten, açılışı yapılmamış. Umarım Ankara'ya gitmeden son halini de görürüz.

Netflix'de yeni bir diziye başladım: "Transatlantic". 2. Dünya Savaşı'nda Almanların işgal ettiği Fransa'dan kaçmak için Marsilya'ya gelen, çoğunluğu Yahudi olan insanları güvenli bölgelere götürmeye çalışan illegal bir grubun maceralarını işlemiş. Şimdilik yarıladım, fena gitmiyor. Bakalım devamı nasıl gelecek. 

Yeni haftanız neşeli, güneşli, keyifli geçsin, kalın sağlıcakla...


4 yorum:

  1. Güzin hanımın sesi ne hoşmuş, açtım dinliyorum. :)
    Bizde de yağmur güzel yağıyor, aman yağsın, memnunum. Ne kadar soğuk da olsa, kış gibi olmaz hem. :)
    Transatlantic'i başka bir arkadaşım daha söyledi, bakalım sıra gelirse izleyeyim.

    YanıtlaSil
  2. Dizi önerisini dikkate alacağım. Teşekkürler

    YanıtlaSil
  3. Kitap tavsiyeni koşarak gidip Dost'tan almak istedim çünkü iyi kitap okumaya feci ihtiyacım var :((

    YanıtlaSil
  4. Burası da soğuk ama Ege soğuğu işte, gündüzler yine 19-20 derece
    İyi ki şiirle, şarkılar, romanlar var :)

    YanıtlaSil