Oldukça zorlu bir yılı bitirmeye 3 gün kaldı, ki 2021'i canıma okuyan seneler sıralamasında 1999'dan sonra ikinci sıraya rahatlıkla alabilirim. Dilerim bundan sonra sıralarını muhafaza ederler, rekorlarını kıran ya da egale eden başka bir yıl olmaz.
Madem ki bugünü kendime dinlenme günü tahsis ettim, oturup bir döküm yapayım dedim. Hoş istediğin kadar dinlenmeye niyet et, mutlaka bir şey çıkıyor seni koltuğundan kaldıracak. Klozet kapağı arıza yaptı değişmesi gerekti. Yeni alınan kapak uymadı, eşim aldığı yere geri götürdü, inatla uygun olduğu, değiştirmeyi bilmediğimiz söylenmiş. Yanında Gulliver Devler Ülkesi'nden çıkmış gibi bir usta ile geldi. Usta kendinden emin adımlarla banyoya yöneldi, "Hıh beceriksizler" ifadesi okunan bir yüzle işe girişti, ben onları klozetle başbaşa bırakıp odaya geçmiştim ki geri çağrıldım. Kapak biraz önce eşim nasıl takmışsa aynı şekilde takılmıştı. Klozetten iki santim içerde, resmen küçük, boyutu uygun değil. "Eee biz de böyle yapmıştık" dedim, "Apla klozet kapağı böyle olur" cevabını aldım. "Sağol ya, bilgilendik" dedim, "ilk kez müşerref oluyoruz klozet ve kapağı ile". "Dalga mı geçiyorsun kardeşim, sök götür şunu" deyip yolladık dev adamı. Başka bir dükkandan alınan kapak biraz çetrefilli idi, ne nereye takılacak çözene kadar epey vakit harcadık ama bunun bedeni uygunmuş, dar ya da bol gelmedi 😃 Yeni yıldan beklentilerim arasına sıhhi tesisatçı tükkanı açmak maddesini de ekleyebilirim, dev adamdan daha iyi anladığım aşikar 😃
Gelelim canımıza okuyan 2021'e, oysa ne ümitlerle beklenmişti, 2021 içeri, pandemi dışarı olacaktı, ortam da güllük gülistanlık. Kimbilir ne pis sırıtıyordur bize bu melun sene, aman kulağı duymasın halefini de ayartır bu intikam için. Ülke gündemini, pandemiyi bir yana koyup kişisel anlamda ele alırsım da iler tutar yeri yoktu. Yılın ilk yarısında pandeminin başında korktuğum, çekindiğim ne varsa tecrübe ederek geçirdim. Sağlık ocağından korkarken girip çıkmadığım hastane, laboratuar, görüntüleme merkezi kalmadı. 2021'in ilk haftasında hanımefendi bulduğum dizim de su koyuverdi. İkisi birden "Yorulduk biz" diyerek erken emeklilik talebinde bulundular. Kuru gürültüye pabuç bırakmam ben diye bir süre direndim, baktım olacağı yok taşıdım hastanelere. 6 ay boyunca ne fizik tedavi, ne dizlerden yediğim iğneler, ne prp kaldı denenmedik. Su içsem süzgeç misali dizlerimden çıkacak hale geldim iğne deliğinden. Nuh dedi, peygamber demedi dizler, başta ne kadar ağrıyorsa misliyle arttı da, bir dirhem azalmadı. Bezmiş canımla deplasmana çıkardım kendilerini, yayla havası alsınlar diye Ankara'ya. Değişen bir şey olmadı, emeklilikte ısrarcı olunca aldım götürdüm SGK'ya, pardon ortopediste 😃 Ortopedist baktı, pert olmuş bunlar, atalım hurdaya dedi. Mecbur emekliye ayırdık, Cevriye'yle Tevriye'yi de alıp defoldular. Nereye gittiler bilmiyorum, hastanenin çöp kutusuna mı, tıbbı atik konteynerine mi atıldılar, toprağa mı gömüldüler, yoğusam köpekler mi yedi, bilemiyorum, merak da etmiyorum. "Gönülsüz köpek sürüye kurt getirir" derdi annem, benimle yaşlanmayı istemiyorlarsa ne halleri varsa görsünler. Yeni elemanlar aldık yerlerine, sıfır kilometre, tıkırtılı aksamlar 😃 Yerleştiren operatör dedi ki, "Bunlar biraz mankafa, bir yılda ancak öğrenirler işlevlerini, o zamana kadar idare et, iyi davran, egzersiz falan yaptır, yemini, suyunu ihmal etme". Dediğini yapıyorum yapmasına da ilk 3 ay canıma okudu şerefsizler. Şimdilerde biraz aramız düzeldi ama oryantasyon süreci hala devam ediyor. Bir yılın sonunda asaletlerinin tasdik olup stajyerliklerinin biteceğini umuyorum.
Ben yeni elemanlarla uğraşadurayım bir akşam önce güle oynaya telefonda konuştuğum babam sabahına hastalandı. Ameliyatım yeni, ev içinde bile zor yürüyorum, mecburen tüm yapılacak işler kardeşimle oğluma kaldı. Acil, hastane, yoğun bakım hep onlar koşturdular. Son bir kez görüp vedalaşmak için zor da olsa gidebildim hastaneye, iyi ki gitmişim, arkamızdan yoğun bakıma almışlar. 3 gün sonra da vefat etti, koyduk geldik toprağa. Annemle aynı kabristanda ama araları çok uzak. İkisi de huzurla uyusun demekten başka elden bir şey gelmiyor. Pandemi yüzünden her şey çarçabuk halledilmek durumunda kaldı. Zaten yıl içinde yakın uzak aldığımız ölüm haberinin haddi hesabı yok. Hastalıklar cabası. Ameliyat sonrası fizik tedaviye giderken arkadan arabamıza çarptılar, bereket ön koltukta oturuyordum, yoksa yeni tamir edilmiş dizleri önümdeki koltuğa çarpıp eskisinden beter hale getirebilirdim. Bir de arabanın onarımıyla uğraşıldı,
Öyle böyle, başka ufak tefek aksiliklerle uğraşarak geldik yılın sonuna. Uzun süre mecburi yatak istirahatinden dolayı bu yıl kitap okumakta rekor kırdım diyebilirim. Sanırım 145 kitapla kapatacağım seneyi. Yerli yazarların kitapları içerisinde en beğendiğim Şükran Yiğit'in "Burası Radyo Şarampol"ü idi. Yabanca kitaplar arasında ilk sıraları alanlar ise; Lucia Berlin'in "Temizlikçi Kadınlar İçin El Kitabı", John Williams'ın "Stoner"i, Rabih Alameddine'nin "Lüzumsuz Kadın"ı ve Roberto Bolano'nun "2666"sı oldu. Ayrıca Fabien Toulme'nin gerçek bir öyküye dayanan 3 ciltlik grafik romanı "Hakim'in Yolculuğu"da gözardı edemeyeceğim güzellikte bir kitaptı.
Pandemi nedeniyle sinema, tiyatro, konser, bale hepsinden mahrum olduk. Neyse ki filmlere çözüm var, en yenileri seyredemesem de çeşitli sitelerden ve internetten 100 tane film 24 tane dizi izlemişim. 8 tiyatro oyununu da canlı izleyemesem de online olarak izleme imkanı buldum yılın ilk yarısında, onlar canlı oynadılar sahnede, biz de ekran başında online izledik, en çok Onur Ünsal'ın tek kişi olarak canlandırdığı "Babamı Kim Öldürdü?"yü beğendim. Hatta bir online bale ile konser bile izledim aynı tiyatro oyunlarındaki gibi. "Kardeş Türküler"in canlı olarak seslendirdiği bizim ekran başına izlediğimiz konser güzeldi güzel olmasına ama salonda izlemenin coşkusu yoktu. Çoğu kişi bu etkinliklere salonlarda katılmaya başladı ama ben hala cesaret edemiyorum, hele de Omicron zımbırtısından sonra.
Kısacası bu yıl dört duvar arasında geçti neredeyse, yürümem yavaş yavaş yoluna girdiği için iki aydır biraz yürüyüş, açık hava etkinliği yapabilir hale geldi, buna da şükür. Kolumuzu 4 kere deldirdik aşı için, iki Sinovac, iki Biontech ile. Vaziyet böyle giderse daha çok şırınga ile muhatap oluruz gibi geliyor. Yine de enseyi karartmayalım, aşıdan sonra ilaç söylentileri de var, virüs terbiyesini takınıp mutasyonlarını hafifletirse belki biraz nefes alabiliriz, umudumuz o yönde.
Şimdiden hepinize sağlıklı bir yıl diliyorum. En önemlisi o, sağlık yerinde olursa gerisini hallederiz bir şekilde...