Sayfalar

7 Aralık 2021 Salı

FIRTINA / 7 ARALIK

Sabah kalkıp mutfak kapısının önüne geldiğimde balkona çıkmaya bile cesaret edemedim. Dışarısı veremli bir insan suratı gibi sapsarıydı, ürktüm resmen. Bir yandan yağmur yağıyor, bir yandan da şiddetli bir rüzgar var. Zaten rüzgarın çıkardığı tangırtı, tungurtularla uyandım. Ağaçlar haşmetmeapları fırtınanın önünde yerlere kadar eğilip "Amman avcı vurma beni" türküsünü söylerken, ortalıkta ne kadar çer, çöp, poşet, karton, tahta parçası varsa ahenkle dansediyor. Çöp konteynerleri de tekerleklerinin üstünde sağa sola kalça kırarak dansa iştirak ediyor. Karşımızda açılan ve belediyeden onay bekleyen inşaat çukuruna gelişigüzel atılmış sac levhalar havalanıp havalanıp çöküyor, birinin arabasının tepesine uçmaz umarım. 

Antalya geleneksel kış atraksiyonlarından birini icra etmekte bugün. Evde olduğuma şükrederek okul zamanlarını düşünüyorum. Yağmurdan sırılsıklam, fırtınadan yamulmuş okula ulaşır, daha 10 dakika geçmeden, üstümüz başımız kurumadan "Okullar tatil edildi" haberi gelir, aynı yolu yine ıslanıp yamularak geri dönerdik öğrencilerle birlikte. Onlar ıslansalar da tatilden mutlu çığlıklar atarak, biz de bu durumu önceden saptamayıp tatili geciktiren yöneticilere söylenerek yola düşerdik. Bu memleketin iklimine güvenilir mi, üstümüzü başımızı ancak değişmişken bu defa güneş çıkar, biriken sular gökten gelen mi, yerden emilen mi bir sihir gücüyle aniden yok olur, hayal gördük sanırdık. Artık evdeyiz ve bu havaları çay- kahve içip kitap okuyarak geçiştiriyoruz.

Kitap deyince, L. M. Montgomery'nin "Yeşilin Kızı Anne" serisini okuduğumu yazmıştım, Aralık ayını çocukluk ve ergenlik günlerime tahsis ettiğimi de. İlk kitap bitti. Meğer TV'de 3 sezon izlediğimiz dizi tek kitaptan senaryolaştırılmış. 2. kitap "Avonlea"da "Anne" 17 yaşına giriyor ve yaşadığı kasabada öğretmenliğe başlıyor. İster inanın ister inanmayım büyük bir keyifle okuyorum. İlk kitapta, diziyi de izlediğim için "Anne" adeta karşımda kanlı canlı konuşup duruyordu o çilli suratı ve kızıl saçlarıyla. O kadar kaptırmışım ki kendimi kanepenin yanındaki sehpada duran yeni aldığım yılbaşı çiçeğinden pembe bir çiçek ve bir yaprak pıt diye yere düştü. Yanımda oturan kocam, "Ne o düşen?" diye sordu. "Çiçekle yaprak" dedim. "Allah Allah, yepyeni çiçekten niye düştü ki?" dedi adam. Ben o anda birdenbire "Anne" (tabii sonunda E var :) oluverdim. "Şey" dedim, "bu çiçekle yaprak birbirine aşıkmış ama aileleri birlikte olmalarına, evlenmelerine asla izin vermiyorlarmış, onlar da elele tutuşup uçurumdan aşağı atlamışlar". Kocam suratıma "Fesüphanallah" der gibi baktı ve çözmekte olduğu bulmacasına geri döndü. Ben de kitaptan sirayet eden "Anne"nin hayal gücünden kendimi kurtarmak için kapağını kapattım, şeker patlatayım biraz da aklım başıma gelsin diye tableti elime aldım. 

Aslında dün sabahtan da hava yağmurlu idi, çok sürmedi güneş çıktı, baktım güneşli havanın gideceği yok, bari biriken çamaşırları halledeyim dedim, yıkayıp astım. Sonra içimden yürümek geldi, hazır hava güneşliyken biraz açılsın bacaklarım dedim ve alelusül giyinip maskelenip çıktım. Gözüm deniz tarafını yemedi, sokak aralarından yürümeye başladım. Pek keyifli bir şeyler görmedim haliyle, bir fotoğrafçının önünde kafası fotoğraf makinesi şeklindeki devasa şişme adam eliyle gel gel ederek ısrarla davet etse de daha önce orada çektirdiğim pasaport fotoğrafları aklıma gelince "Aman kalsın" dedim. Arananlar listesinde ilk sıraya oturmam işten değildi o fotoğrafla, bereket sınır kapısında alıkoymadılar 😁 Yaprakları tozlanmış turunçların, çiçek açmış yeni dünyaların, meyveleri yozlaşmış zeytinlerin, gövdeleri insanın giysilerini tırtıklayan, egzotik olmaları dışında bir numaraları olmayan palmiyelerin, devasa benjaminlerin altından yürüdüm de yürüdüm. Niyetim her zaman uğradığım çiçekçime gidip eğer tazeleri gelmişse kokina almaktı, üstgeçide çıktım o yüzden. Hazır çıkmışken şehre bir doğu, bir de batı yönünden bakayım dedim. Kocaman binalar yüzünden pek albenili olmadı ama birer de fotoğraf çektim, şehri özlemişim zira, en sıradan yerini bile:


Eve dönerken elimde kokina değilse de bir demet papatya ve bir de ayçöreği vardı. Sonrası kahve-çörek-çiçek. Kalın sağlıcakla...


18 yorum:

  1. Yine de güneş!
    Bu arada blogfeed'imde iki blogger altalta aynı başlığı atmışsınız, hemen şimdi bir yazı yaıp ben de FIRTINA demek istedim dur bakalım becerebilecek miyim :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bence de güneş, dün ne güzeldi mesela, fotolarda gördüğün gibi, bugün coştu...

      Sil
  2. Kitabı çok sevdim, dizi daha bir karamsardı. Oynayan kızçeyi de sevemedim 😂

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kitabı ben de çok sevdim, ay ne çok kötü olay olmuştu üç sezonda, kitap daha eğlenceli çıktı. Kararlıyım 7 cildi bitireceğim bu ay...

      Sil
  3. Ben de diziyi seyredeyim hiç olmadı. :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İzle diziyi, özellikle ilk sezonu çok keyifli...

      Sil
  4. aaaa, anneciğim öğretmen mi olmuş? ay ben okurum o zaman bu seriyi :) 7 kitaplık bir set şu anki halimle biraz gözümü korkutuyor ama anne'nin büyümüş, öğretmen olmuş hali çok cazip geldi :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında çok kolay okunuyor, harfler iri ve aralıklı, iki günde bitiriyorum ben ama haliyle ben işsiz güçsüz bir kadınım, sizlere biraz sıkıntı tabii ki. Teker teker alıp okuyabilirsin. Avonlea ikinci kitabın adı, aslında bekle bitsin tüm kitaplar daha net bilgi vereyim, sonuna kadar okumaya değecek mi diye...

      Sil
  5. Ay örtmenim ya, hakikaten bu sms, sosyal medya yokken ne çektik hem öğrenciliğimizde hem öğretmenliğimizde iş işte geçtikten sonra verilen tatil kararlarından. Bİr sene hiç unutmuyorum, Bakırköy'de çalışıyorum, kar bir bastırmış, müdürümüzü aradım sabahın körü, kadın da bunalmış, " ay elektracım yok haber maber, geleceksiniz mecburen dedi, kös kös gittim. Kös kös dediğime bakma, en az 4 araç değiştirip gidebildim ve kapıdan kardan adam misali girdiğimde müdürümüz hepsi kızgın öğretmenlere odasında çay partisi veriyor :) kadın n'apsın tabii. klasik durum, hepimiz yollarda iken tatil kararı verilmiş. Şimdi her şey ne kolay, twitter'dan valiye sesleniyorsun, hooop tatil kararı :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ah elektracım bir de İstanbul'da olunca o trafiği, ulaşım zorluğunu çok iyi anlıyorum. Neyse ki geçti gitti o günler, örgümüzü örelim, keyfimize bakalım.
      Çok sevgiler...

      Sil
  6. :) O kar tatilleri de ne güzel olurdu ama ben okulu özlerdim yine de. Çok severdim okulu, okula gitmeyi. Öğrencilik hayatımın her bir gününü hatırlamak keyif verir hala. Kahve-çörek-çiçek de güzelmiş, afiyetler olsun. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sadece öğrencilikle kalınca özleniyor tabii, ben meslek lisesi öğretmeni olunca pek özlediğimi söyleyemeyecğim, sadece bazı öğrencilerimi özlüyorum, o kadar :)))

      Sil
  7. ben de kokina alayım istiyorum bu yıl...demeti 30 tl ydi geçenlerde sordum nakit yoktu yanımda alamadım maalesef...Anne dizisi de harikaydu netflix de en severek seyrettiğim dizilerden oldu...şimdiden iyi yıllar diliyorum kucak dolusu sevgilerimle...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben Migrosta'tan aldım pahali diyordum ama 5 lira daha ucuza almışım :) Anne dizisi güzeldievet ama kitapla çok farklı bir senaryo kurgulamışlar, okudukça şaşırıyorum. Benden de iyi yıllar dilekleri gelsin, sevgiyle...

      Sil
  8. Aynen dediğin gibi oldu geçen hafta pazartesiydi sanırım o lodos
    burayı da vurdu. Başıma bir şey düşmeden otogara yürüdüm, minibüse binip okula
    gittim. Sadece 2 öğrenci gelmişti. o gün tatil olmadı ama ertesi gün
    tatil yapıldı kocaelinde. ama o zamnda rüzgar yoktu :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Öğretmen olanlar iyi biliyor değil mi? Hep aynı mevzu, bir türlü de çözüm getiremezler, sanki Taş Devri'nde yaşayıp dumanla haberleşiyoruz.
      Çoksevgiler...

      Sil
  9. En son ücretli öğretmen olarak çalıştığımda, o kış yoğun bir kar yağışı olmuştu. 2015 yılı. Müdür kaçmış erkenden, müdür yardımcısına "Ben son ders girmesem, kar fena bastırıyor" demiştim ve izin vermemişti. Onun yüzünden yollarda kaldım ve gece 10'da gittim eve. Yine sinirlendim şimdi düşününce:) Tabii ancak ertesi günden itibaren okullar birkaç gün tatil edildi. Dönüşte adam benden özür dilemişti:)
    Nurşen Hocam "Bir Ressam, Bir Resim" serisinin son yazısını size ithaf ettim:) Anımız olsun. Doğum günü hediyeleriniz için tekrar çok teşekkür ederim. Kocaman sevgilerimle...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ah o idarecilerin ısrarcı aksiliği, çok yaşadım, iyi bilirim. Neyse ki geçmişte kaldı :)
      Sezercim çok mutlu oldum bu ithafa ama gecikmeli farkettiğim için özür dilerim. Benden de kocaman sevgiler...

      Sil