Sayfalar

21 Mayıs 2013 Salı

YOLCULUK 4

 

Datça'da ikinci sabah ve denize karşı keyifli bir kahvaltıyla başlıyoruz güne. Güleryüzlü, incecik bir yeniyetme kız servis yapıyor masamıza. Kahvaltının mutlulukla ilişkisi olduğunu bir kez daha kanıtladıktan sonra kalkıyoruz  ve belirli aralıklarla fotoğraf molaları vererek Kargı Koyu'na doğru yola koyuluyoruz. 

 

Önce kuşların gözünden bakıyoruz Kargı'ya.

 

Sonra kendi gözümüzle bakıp manzaraya karşı bir de kahve yuvarlıyoruz. Denize karışan tatlı suda keyif yapan ördeklere bir selam çakıp Eski Datça'ya çeviriyoruz yönümüzü.

 

Begonviller taş duvarlardan sarkıtmışlar pembe saçlarını. Eski Datça tenha, henüz sezon tam anlamıyla açılmamış, dar sokaklara dalıp çıkan sadece biz varız.


Can Yücel sokağının girişi güllerle bezeli. "Ne kadar yalansız yaşarsak o kadar iyi" demiş şair, mezartaşında da öyle yazıyordu kırılmadan önce. Ailesi kırgın belli ki, evlerinin kapısına astıkları yazıda sitemlerini dile getirmişler haklı olarak.


Begonviller çıldırmış adeta, Hürriyet Abla'nın el sanatları dükkanının kapısını süsleyen oyalarla yarış halindeler.

 

Girdiğimiz her sokağa ilk kez görüyormuş gibi hayran kalıyoruz; Eski Datça şenlik yeri gibi, çiçekler, ağaçlar, yapraklar birbiriyle yarışa durmuş. Acıkan karnımızı doyurmak için hafif birşeyler arıyoruz, lakin sezon henüz açılmadığı için fazla seçenek yok. Can Baba'nın müdavimi olduğu kahveye gözleme bulmak ümidiyle giriyoruz, pek yüz veren olmuyor, bir başka yere bakıyoruz, in cin top oynuyor. Ümidimizi yitirmek üzereyken en güzel mekanı buluyoruz:


Alşıldığı üzere begonvillerle bezenmiş, birkaç basamak merdivenle inilen, gölgeli küçük bir cafeye giriyoruz: Ede Cafe. Güleryüzlü kadınların servis yaptığı sıcak ve sevimli bir yer burası. Tavsiye üzerine pırasalı ve kıymalı börek sipariş ediyoruz ve ev yapımı limonata. Börekler geldiğinde ikisini de pırasalı istemediğimize pişman oluyoruz, öylesine güzel çünkü. Çaylarımızı da içip ayrılıyoruz bu şirin mekandan.

Yorulduk belki ama balkonda kahve keyfi yapmadan gün bitmez değil mi? Devamı gelecek...


14 yorum:

  1. Yüreğimin iklimi,
    Hayır arkadaşımın evinde kaldım, misafirdim yani :)

    YanıtlaSil
  2. Ne guzel bir geziymis, fotograflar icimi aydinlatti

    YanıtlaSil
  3. Begonvillere ,eski sokaklara bayıldım

    YanıtlaSil
  4. bayıldım canım paylaşım için teşekkürler

    YanıtlaSil
  5. İtiraf ediyorum sizi kıskandım, Datça'da yaşayan arkadaşınızı daha bir çok kıskandım :) Henüz başlangıcındayken keyifli güzel bir yaz diliyorum..

    YanıtlaSil
  6. can yücel'in müdavimi olduğu kahve öğlene doğru anca açılır :) ben sabah gidip modemi açıp sandalyeleri falan indirirdim, kilitlemezler de kapıyı bacayı :) yemek yiyebilmek için de, arka tarafta mutfak var, oraya hamle edip kaynağından istemek lazım :)

    YanıtlaSil
  7. fermina daza,
    şekerimcim kahve açıktı, öğleden sonra gitmiştik zaten. birtakım amcalar oturuyordu, yüzümüze bile bakmadılar. Arka taraftaki mutfağa da geçip seslendik ama cevap veren olmadı, 3-5 kadın oturuyordu onlar da ilgilenmedi. Sanırım henüz yiyecek servisine başlamadılar. Bir yandan da iyi oldu, gittiğimiz diğer mekan çok daha güzeldi .)

    YanıtlaSil
  8. Turuncu Gezegen,
    Çok teşekkürler. Valla Datça'daki arkadaşı zaman zaman ben de kıskanıyorum :)

    YanıtlaSil
  9. Nesli,
    Ben teşekkür ederim okuyup beğendiğiniz için...

    YanıtlaSil
  10. parıldayan çiçek,
    bayılmayacak gibi değildi, kalbim orada kaldı desem yeridir...

    YanıtlaSil
  11. Aslısın,
    Cidden çok güzeldi, doyamadım inan :)

    YanıtlaSil