Sayfalar

27 Ocak 2011 Perşembe

NOS NOS NOSTALGIA...

Cam gibi bir hava ve sıkı bir ayaz vardı bugün. Soğuğa rağmen beni çocukluğuma ve ilkgençliğime savurup mutlu eden bir gündü. Yıllar yıllar sonra bir mahalle arkadaşımı-belki de şu hayattaki ilk arkadaşlarımdan birini-buldum facebook aracılığıyla. Onca senenin üstüne buluştuk öğlen. "Bu kadar zaman sonra ne bulup ne konuşacaksınız?" diye soranlara inat lafı birbirimizin ağzından kaptık, mazinin sandık kokulu bohçasına sarmalanmış nice anı fışkırıp çıktı kenardan köşeden. Ölenleri, kalanları, sevdiklerimizi, sevmediklerimizi yadettik, çokça güldük, zaman zaman hüzünlendik ama biz bu buluşmayı çok sevdik. En kısa zamanda tekrar biraraya gelmek dileğiyle ayrıldık.

Arkadaşımı yolcu ettikten sonra daldığım Sakarya Caddesi'nden aldım bu laleleri. Antalya'da pek laleye rastlanmaz, son birkaç yıldır parklarda bahçelerde görülüyor bahar zamanı ama benim özlediğim gibi sokaklarda satılmıyor. Yıllarca hiç lale görmeden yaşadım desem yeridir. Bugün çiçek tezgahlarının önünde, plastik vazolara konmuş görünce hemen yanaştım. Ortaokul ve liseyi okuduğum Kız Lisesi'nin dağılma saatlerinde baharın müjdecisi gibi boy gösterirlerdi rengarenk demetler halinde yerleştirildikleri galvaniz kovaların içinde. Kız Lisesi olmasının doğal sonucu bol miktarda delikanlı beklerdi paydos saatlerinde kapının önünde. Uyanık çiçekciler lale kovalarına en göz alıcı çiçekleri koyar ve "Sevdiğini mutlu et" diye bağırarak gençleri harekete geçirirlerdi. Kapıda elinde laleyle bekleyen sevgilisini gören kız öğrenci ürkek ürkek sağa sola bakar, idareci veya öğretmenlerden birine yakalanmak korkusuyla çekinerek alırdı kendisine uzatılan çiçeği. Gençlik yılları, yüreğin en hızlı tempoyla çarptığı zamanlar, sevdiğinden lale alan kıza için için imrenilir ama en kısa zamanda da dedikodusu yapılmak üzere zihin defterine kaydedilirdi. Elimde lale demeti bunları düşünerek yürürken YKY Satış Mağazasının önünde bir nostalji yolculuğuna daha çıkıverdim.

Vitrindeki afişi görür görmez daldım içeri, "Ayşegül" serisi hikaye kitaplarının yayınlanmaya başladığını duyuruyordu afiş. Ah o "Ayşegül" kitapları; tek çocuk saltanatımın henüz devam ettiği ilkokul yıllarımın sıcak yaz tatillerinin en yakın arkadaşı. Resimlerine bakmaya doyamazdım, okuduğum öyküyü hiç bitirmezdim kafamda, hayallerim devamını getirirdi. Kitaptaki evlere, eşyalara, annenin gençliğine, güzelliğine, şıklığına imrenirdim. Ezberleyinceye kadar okuduktan sonra görevim başlardı. Bu iş için ayırdığım defterime not etmek üzere hikayedeki çocukları, hayvanları, evleri, çiçekleri, ağaçları, eşyaları, yiyecekleri tek tek sayardım. Eğer defterim kaybolmasıydı o yıllarda basılmış tüm Ayşegül serisinin resimlerinde yer alan objelerin tek tek dökümünü bulmanız mümkündü. Bu işten büyük zevk alırdım, yeni bir kitabın çıkmasını sabırsızlıkla beklerdim. YKY'nin baskıları benim çocukluğumdaki kadar kaliteli olmasa bile eski bir dosta kavuşmanın sevinciyle hemen bir tane satın aldım. Birazdan keyifle okuyacağım. Gözattığım kadarıyla Ayşegül'ün köpeğinin adı hala Fındık ama erkek kardeşinin Can olan ismi Orhan'a dönüşmüş, ne yapalım o kadar kusur kadı kızında da olur:))

Her anıyla beni geçmişe götüren günümü böylece sonlandırdım. Sizin de güzel anılarınız hep yanınızda olsun efendim...

21 yorum:

  1. Sizin anılarınızla bende dönüyorum,geçmişten anlarıma.Ne güzel anlatıyorsunuz.Laleriniz bir harika.Ayşegül kitaplarımız hala saklandığı yerde kitaplığımızda duruyor.Ve çocukluk yada okul arkadaşlarımızla bir araya gelmek yüreklerimize sımsıcak bir duygu yumağı bırakıyor.Sevgiyle kalın...

    YanıtlaSil
  2. facebook'la ilgili duyduğum iyi örneklerden biri de bu oldu:)

    YanıtlaSil
  3. Ayşeğül kitapları benim de çocukluğumun unutulmazları.Her kitabını ezbere bilirdim.Daha okuma yazma öğrenmediğim yıllarda yazın sıcak öğleden sonraları uyumam için annemle yattığımızda annem okurdu bana.Ben hepsini öyle ezberlemiştimki belki 20.kere okuyan annem arada bir cümle atlasa hemen yakalardım.O resimler , maceralar.Unutulnaz.Kızıma almıştım.Bak ben bunları ezbere bilirim diye.Aslında kendim içindi.Hala durur biryerlerde.Bakmam lazım ama hatıralarımda hep canlı.Bu resimdekini de çok iyi hatırlıyorum.Çok mutlu oldum içim kıpır kıpır oluverdi.

    YanıtlaSil
  4. ben eski ayşegül'leri arıyorum bulamıyorum. bu çizimler orjinal değil, taklitmiş gibi geliyor bana ama tam da emin değilim.

    bir de doğan kardeş'in '59 basımı küçük hikaye kitapları vardı. galiba 13 tane. grimm kardeşlerden masallar. ilk okumaya başladığımda ablam almıştı ve yüzbinlerce kere okuyup ezberlediğimi hatırlıyorum. ruhumu satabilirim onlar için. yeni baskısı yok. anca sahaflarda, o da çok küçük bir ihtimal :(

    YanıtlaSil
  5. Aslım,
    Bence de bu baskılar orijinal değil. Benim çocukluğumun Aaaşegulleri cillop gibiydi, bunlar çakma ama yine de görünce sevindirik oldum:))
    Doğan Kardeş'in küçük hikaye kitapları dediğin Clementine Teyzenin arabaları, Noktacık ile Anton gibi isimler taşıyan minik boyutlu romanlar mıydı. Onlardan ben de birkaç tane var, eğer sözkonusu onlarsa ruhunu satmana gerek yok ben sana yollarım. Pardon da senin yeni tevellüt 59 basımı kitapları nereden buldu:)))

    YanıtlaSil
  6. Defnecim,
    Ayşegül'e olan aşkımızı benzeşiyormuş. Benim neslim onlarla büyüdü hem de en esaslısından. Sonrakilere denk geldiğimde orijinaline benzemediğini gördüm çizimleri, hatta bugünkü aldığım da öyle ama yine de sevindim görünce.

    YanıtlaSil
  7. Zeynep,
    Ben bu konularda facebookun çok faydasını gördüm:)

    YanıtlaSil
  8. Nehire,
    Çok teşekkürler. Bugün yaşadıklarım beni gerçekten mutlu etti. Hepimiz güzel insanlarla, güzel duygularla yaşayalım inşallah. Sevgiyle...

    YanıtlaSil
  9. Facebook, benim için çok büyük bir aileyi aynı çatı altında topladı. Göremediklerimin yüzünü gördüm, kaybettiğim arkadaşlarımı buldum. Sırada , geniş zamanında blogta takip ettiğim arkadaşlarım var. Ama hem blog hem facebook'u yürütecek zaman yok bende.
    Ayşegül dizisi, beni de çocukluğuma götürdü. Kızıma, gazete vasıtasıyla edindiğim birkaç hikayesi, var. Anılarımı anlattıkça, anne bir daha anlatırmısın diyor.:)

    YanıtlaSil
  10. Benim Ayşegüllerimin de çoğu duruyor. Geçenlerde bazı eksikleri hatırlayıp keşke bulabilsem demiştim ki, Leylağım sen bu müjdeyi verdin. Çok teşekkürler. Çakma makma tamamlamak istiyorum onları:))

    YanıtlaSil
  11. Ahahahaha...Evet ben de bugün İstinye Park'taki YKY'de görüp aynı hoşluğu yaşadım, tesadüfe bak..Çok tatlı gerçekten de..Leylakçım; eğer birisi zaten dostunsa geçmişte, 30 sene sonra karşılaştığında bile 'kaldığın yerden devam edersin' hem de aynen dediğin gibi birbirin lafını kese kese..Konu birikmiştir, özlem şahikaya ulaşmıştır, hayatlar ilerlemiş ve değişmiştir..Ve ne çok bahane vardır saatlerce konuşmak için..Ne güzel, adına çok sevindim arkadaşım, kendim karşılaşmış kadar hoş oldum inan..Sevgiler..

    YanıtlaSil
  12. Ayşegül serisine bende bayılırdım. O kıyafetleri, hele hele anneleri yokken yaptıkları yemek macerasını işleyen bi kitap vardı.

    YanıtlaSil
  13. Duygusal anlamda dolu dolu bir gün olmuş.Ne güzel. Ben bir de Lalelerin fotoğrafına bayıldım.Yaprakların yeşili ve çiçeklerin kırmızısı harikulade. Arkadaki fonu eminim bilerek seçmişsindir. Bundan güzel olamazdı. Ellerine sağlık Leylak' cım...

    YanıtlaSil
  14. Babaın kuzenlerinin çocukları olan Cebecili kuzenler Ayşegülün hikayelerinden birini alır ve canlandırmaya gayret ederlerken evlerde halalarımın elbise,çanta ,aksesuar ne varsa bahçeye taşınır dekor oluşturulur vb...
    ben de taşralı kuzen onların izleyicisi olurdum...
    Oba Sokağa götürdün beni:)))

    YanıtlaSil
  15. ya leylaam hatırlamıyorum çoğunun isimlerini. "dans eden pabuçlar" idi bir tanesi. en çok onu severdim. kabarık elbiseli bi prenses mi ne vardı kapağında. bi de "iğ, iğne, bişii" diye bi tane vardı :)

    hah, yky sitesinde buldum resmini. http://www.ykykultur.com.tr/kitap/?id=1729

    küçük öyküler şeklindeydi. bana alınış senesi '78. kitaplar '59 basımı. satılıyormuş demek o senelerde.

    YanıtlaSil
  16. Ben çocukken ansiklopediler dışında sadece Doğan Kardeş giriyordu eve. Ayşegül'ün varlığından haberim olmadı. Ama çocuklarımla beraber okudum. Çizimlerine bayılırım. Hala saklıyor kızım. Yetmezmiş gibi Fransa'dan fransızca olanlarını da almış.Asteriks'leri de atlamamış.
    Senelerce kıymalı patates yemeğini, Ayşegül'de okudukları ve ne olduğunu bilmedikleri ravioli diye yutturdum onlara. Şimdi hala dalga geçiyorlar keratalar.

    YanıtlaSil
  17. Ayşegül... Biz de oğluşla alacağız tatilde Ayşegül serilerini.
    Hiç unutmadım Ayşegül'ü hepimizin çocukluğunda izi var Ayşegül'ün ne güzel.
    Laleler şahane, ne okuyorsun bu arada sormadım epeydir Leylak'cım sana:)
    Sevgiler kocaman:)

    YanıtlaSil
  18. Merhaba,Ayşegüller benimde çocukluğumun masallar diyarıydı.Nasılda sevinçle okurdum,keşke saklasaymışım.....Sevgiyle...

    YanıtlaSil
  19. Laleleri ben de çok severim,alırım.İstanbulda bolca görülüyor...
    Ayşegül kitaplarından annem bana da alırdı , çok severdim ,o renkler,o çizimler , anlatılanlar benim hayal dünyamı zenginleştirdi.Şimdi yeniden basılsığını ben de duydum umarım eski tadı verir...Sevgiler

    YanıtlaSil
  20. O Ayşegül kitapları benim çocukluğumun da vazgeçilmezlerindendi ama senin gibi her objeyi not aldığım olmadı :)Ben Ayşegül'ün güzelliğine hayran kalırdım. O boncuk gözleri,yüzünden hiç eksik olmayan masum ifade beni büyülerdi.
    Buluşmalarınız eminim çok güzel geçiyordur. Şu face sağolsun ben de irtibatı istemeden kopardığım bir sürü arkadaşımı buldum ve buluştum tekrardan. Dediğin gibi sohbet fena akıyor. E biz gibi çeneyi sevenler için sorun olmasa gerek :))

    YanıtlaSil
  21. ''mazinin sandık kokulu bohçasına sarmalanmış nice anı'' bu cümleye bayıldım desem :)) ben de senelerdir ne yaptıklarını bilmediğim arkadaşlarımı bulduğum için face de çok sevinmiştim :)) sevgiler güzel hafta sonları :))

    YanıtlaSil