Sayfalar

28 Ocak 2011 Cuma

BÂKİ KALAN BU KUBBEDE BİR HOŞ SADA İMİŞ

Az evvel geldim eve, kulağımda hâlâ dinlediğim müziğin tınıları. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası'nda konserdeydim. Bulgar şef Emil Tabakov'un yönetimindeki orkestra Çaykovski'nin "Romeo-Juliet Uvertürü" ile açılışı yaptıktan sonra keman virtüözü Svetlin Roussev'e eşlik etti iki parçada: Camille Saint Seans'dan "Rondo Capriccioso" ve Ravel'den "Çigan". Lakin konserin doruk noktası son bölümdeki yine Çaykovski'nin bestesi olan "Capriccio Italien"di.

CSO'ya ilk gidişim ilkokul yıllarıma rastlar. Sanırım 4. sınıfta idim. Şaşılası bir durumdur ki ünlü müzik adamı Faruk Yener haftada bir defa okulumuza gelir, bir gruba mandolin dersi verdikten sonra müdürün odasından sınıflara naklen, açıklamalı müzik yayını yapardı bir ders saati boyunca. Yine onun önderliğinde topluca CSO'ya götürülmüştük bir Cumartesi günü. Aklımdan hiç çıkmayacak bir müzik ziyafeti idi. Rus besteci Sergei Prokofiev'in çocuklar için yazdığı "Peter ve Kurt" adlı senfonik eseri açıklamalı olarak dinlemiştik. Çok büyük keyif almıştım konserden ve o yıllarda döşemesi beyaz olan koltukların yumuşaklığı ve rahatlığı da en az konser kadar aklımda yer etmişti. Öğrencilik yıllarımızda ara ara giderdim konserlere, sonra hayat gailesi ve Ankara dışında oluşum CSO ile bağımı gevşetti. Salon da oldukça eskimiş ve bakıma muhtaç bir hale gelmişti ki geçen yıllarda uzun süren bir yenileme çalışmasıyla tekrar müzikseverlerin hizmetine sunuldu. Pek de güzel oldu, nice konserlere diyelim o zaman.

Uzun süredir izlenilmek üzere bekleyen bu filmi nihayet izleyebildim. Biraz gecikmeli oldu ama çok beğendim. Görev yaptığı orkestranın dağılması üzerine tabut düzenleyicisi olarak çalışmaya başlayan bir çellistin bu garip mesleği icra ederken aşama aşama değişimini konu alıyor film. Gerek konu, gerek oyunculuklar, gerekse filmin soundtrackı harika. Filmde çellistin eşini oynayan kızı konsantre yapıp bir şişeye doldurmak ve huzura ihtiyaç olduğu anda şişenin kapağını açıp eve serpivermek geldi içimden. Öyle güleryüzlü, öyle dingin, öyle uyumlu, öyle duru idi ki. Hasılı bu vakte kadar izlemiş olmanız mümkün ama eğer izlemediyseniz kaçırmayın derim.

10 yorum:

  1. Ne kadar güzel bir akşam olmuş. Yazıyı okurken duymaya çalıştım ben de müziğin ritmini.

    Departures'ı sinemada izlemiş ve çok etkilenmiştim ben de. Hatta dayanamamış bir de yazı yazmıştım ben de. Benim için izlendiği an da, filmin kendisinin de anlamı çok büyüktür. Ara ara koyup ruhu temizlemek için izlenesi filmlerden:)

    YanıtlaSil
  2. Müzik ruhun gıdasıdır,müzik evrenseldir gibi cümlelerin kesinlikle doğruluğuna inanan biri olarak,harika bir akşam geçirmişsiniz.Ve film gerçekten güzel.Ve sizi okumak bir keyif,sevgiyle kalın...

    YanıtlaSil
  3. Leylaam,
    İmrendim, konserinize ve programına...
    Sevindim, yine bir filmde daha buluştuk; ben bu filmi çok sevmiştim, Zero haklı arada izlenmeli bu film.
    :))

    YanıtlaSil
  4. Film değişik, konser şahane.
    İyi ki varsın Leylak'cım:)

    YanıtlaSil
  5. Canım bacım, bana göre sen de kesinlikle şişelenesi, konservesi yapılası, vakumlanıp saklanası ve ihtiyaç anında camı kırılıp ruha merhem olası bir karaktersin..

    Program da süpermiş.. bu aralar koşturmaktan hiçbir sosyal faaliyeti idrak edemedim.. hoşuma gitti seninkiler :)

    YanıtlaSil
  6. Görümcem sayesinde üniversitedeyken ve Ankara'da çalıştığım 8 yıl boyunca giderdik çok sık. Hiç sormadan biletleri alır, son dakikada haber verirdi. Tek şikayetim görümcemin o ses içinde fosur fosur uyumasıydı. Hala hiç aksatmadan gider uyumaya:)) Sorsan, şunu da seyrettim, bunu da seyrettim diye anlatır ballandırarak:))Şimdi de kızımı götürüyor.

    YanıtlaSil
  7. CSO anılarım canlandı birden. Üniversite yıllarında bir grup arkadaşla cuma akşamları giderdik biz de. Ama o zamanlar talep mi artmıştı, salon mu iyice küçük geliyordu, biz mi son dakikacıydık nedir bir türlü bilet bulamazdık. Ayakta, merdivenlerde, yerlerde sürünerek çok konser izlemişliğim vardır. Şimdi nerdee o azim ? Yıllardır Istanbul'da bir klasik müzik konserine gitmişliğim yok.

    Çok güzel filmler öğreniyorum sayenizde ama izlenecekler listesi git gide kabarıyor, nasıl yetişeceğiz bakalım :)

    YanıtlaSil
  8. CSO anılarım canlandı birden. Üniversite yıllarında bir grup arkadaşla cuma akşamları giderdik biz de. Ama o zamanlar talep mi artmıştı, salon mu iyice küçük geliyordu, biz mi son dakikacıydık nedir bir türlü bilet bulamazdık. Ayakta, merdivenlerde, yerlerde sürünerek çok konser izlemişliğim vardır. Şimdi nerdee o azim ? Yıllardır Istanbul'da bir klasik müzik konserine gitmişliğim yok.

    Çok güzel filmler öğreniyorum sayenizde ama izlenecekler listesi git gide kabarıyor, nasıl yetişeceğiz bakalım :)

    YanıtlaSil
  9. Of leylak of, nasılda bulup çıkarıyorsun bu anıları cımbızla ayıklar gibi. Şimdi Prokofiev'in Peter ve Kurt masalı hani şu Peter'ın yaylılar; ördeğin obua; kuşun flüt; kedinin klarinet; kurtun korno, avcıların timpani ve davulla; Peter’in dedesinin de fagotla anlatıldığı o muhteşem müzik.Büyülenmiş gibi dinlediğimi hatırlıyorum.Sonra bir arkadaşımda 7 tane 45 te başına oturup saatlerce dinlediğimizi.Ama kim türkçeye çevirmişti, masalı anlatan kimdi hiç hatırlamıyorum.Ama o muhteşem masalla klasik müziği hala ruhumda hissederim. Daha fazla birşey yazamayacağım.Çünkü kelimeler yetersiz kalacak.

    YanıtlaSil
  10. harika bir anlatım olmuş.su gibi okudum.böyle güzel etkinlikleriniz daim olsun.sevgilerimlee:)

    YanıtlaSil