Sayfalar

4 Kasım 2010 Perşembe

BİR KİTAP, BİR FİLM VE GÜN BİTER...

Dışardaki güneşli pastırma yazına rağmen evde olmak hoşuma gidiyor bu sıralar. Tek şikayetim erkenden akşam olması, hala saat değişikliğine alışmış değilim. Saat 15.00 den itibaren güneş el sallayıp çekilmeye başlayınca da hafakanlar basıyor (doğrusu afakan mıydı yoksa?). Sonra da bitmek bilmeyen bir akşam. Bir tanıdık uzun geceler için şöyle derdi: "Akşamdan bir çocuk doğsa sabaha baba diyecek." Lakin çare yok bu böyle, ben doğduğumdan beri değişmediğine göre bundan sonra da değişmez:)

Epeydir kahveli kitap fotoğrafı koymamışım. Elimdeki kitabı bitirip Celil Oker polisiyesine başlamayı fırsat bilerek ekledim bir tane sizin için, hem de en kırmızılısından. Ne demişler, "5 lira fazla olsun, kırmızı olsun". Şu ara kafa dağıtacak birşeyler okumak istiyorum, polisiye en isabetli seçim. Uzun süredir Mario Levi'nin "İçimdeki İstanbul Fotoğrafları" ile cebelleşmekteydim. Kitabın içeriği çok güzel ama yazarın üslubu pek sarmadı beni. Hani birisi çok güzel birşeyler anlatır ama konuşması çok sıkıcıdır zevk almazsın onun gibi birşey. Ben bir türlü istediğim tadı alamıyorum Levi'nin kitaplarından, "İstanbul Bir Masaldı"yı da okuyamamıştım bir türlü. 10 günü aştı kitaba başlayalı ancak bitirebildim o nedenle hafif bir kitaba ihtiyaç duydum, "Yenik ve Yalnız" iyi gelecek bana.

Bugün bir de bu filmi izledim: "Sinir Krizinin Eşiğindeki Kadınlar". Pedro Almodovar'ın bu ünlü filmini nedense pek gecikmeli oldu seyretmem. Geç oldu ama güç olmadı, çok eğlendim o çılgın hatunların arasında. Candela'nın espresso cezvesi şeklindeki küpelerine koptum şahsen, hele Antonio Banderas'ı tıfıl haliyle, 80'li yılların saç ve giysi modelleriyle görünce ben de gülmekten krize girecektim. Lucia'nın takma kirpikleriyse ayrı bir seyirlikti. Hasılı bu filmi şimdiye kadar geciktirdiğime hayıflanarak oldukça iyi vakit geçirdim.

Bugün de böyle geçti, yarına Allah kerim, buluruz izleyecek bir film, yapacak bir etkinlik. İyi akşamlar diliyor ve huzurdan çekiliyorum.

Not: Dün bilgisayar başında izler gibi yaptığım yılan hikayesine dönmüş, metamorfoza uğramış "Yaprak Dökümü"ne gözucuyla bakarken görüş alanıma giriverdi. Ali Rıza Bey'e Alev Alatlı'nın "Yaseminler Tüter mi Hala?" romanını okuyorlardı. Ah nasıl güzel anlatır yazar Kıbrıslı Eleni-Naciye'nin iki din arasında gidip gelen trajik öyküsünü. Ben derim ki siz de okuyun, okutun...

31 yorum:

  1. nasıl güzel bi gün buuuuu... benimkide aşağı sayılmazdı... bol ısırıklı bol öpücüklü... boyamaydı hamurdu sanat faaliyetli, parkta kaydırak kaymalı, araba altında kedi aramalı ve de karga kovalamacalı... Geriye kalan harabe gibi bir ev:))
    Sanırım bu gece Ruhlar Evine başlıyorum ben de... Ben pek polisiye okumam biliyomusun en çok Ahmet Ümit okudum bi kaç tane:))

    Bak o filmi izlemedim du Mustiye haber salam artık legal illegal ne gelirse:))

    Öptüm seni , kucakladım bağrıma bastım, dizini sevdim gittim

    YanıtlaSil
  2. Hımm, benim içinde aynı. Beni de afakanlar basar böyle kısa günlerde. öğle, ikindi akşam ne kadar çabuk okunuyor ezanlar sanırım hoca inemiyor bi türlü minareden.

    YanıtlaSil
  3. mario levi konusunda çok hemfikirim leylaaam. hatta yakınlarım alay ederler uzun cümle okuyunca beyni uyuşuyo diye. bilmiyorum hiçbir zaman frekansımız tutmadı kendisiyle. artık denemiyorum da. kitap okumaktan soğutuyor beni çok cebelleştiklerim.

    YanıtlaSil
  4. Aslım,
    Mario Levi konusunda hemfikir olmamız harika, yoksam adama haksızlık mı ediyorum diye üzülecektim. uzun cümle işi de değil bu, bir ağırlık var sanki kitabın işleyişinde, aslında o kadar güzel ki anlatılanlar ama işte, diyorum ya yolunda gitmeyen birşeyler var. Anladım ki ben de artık vazgeçmeliyim zorlamaktan:)

    YanıtlaSil
  5. Şenizcim,
    Öff geldi uzun kış geceleri, karanlık kış günleri. Gerçi izmir öyle değildir ama ne yazık ki Ankara pek hoş olmuyor kışın. Ne diyelim sağlık ola:))

    YanıtlaSil
  6. Lalem,
    Can'ın ardından evin ne hale geldiğini tahmin edebiliyorum:)Hadi bakalım Ruhlar Evi'ni nasıl bulacaksın. Gerçi ben seveceğine eminim.
    Boğazım ağrımaya başladı, haydi hayırlısı bakalım. öptüm ben deeee

    YanıtlaSil
  7. Gün bitsin de böyle bitsin ah Hocam.
    Kitap ve film için heveslendim, okunacak ve yarım kalmış onca kitap varken bile...

    not. Fotoğrafa yorum yapmama gerek var mı acaba :)

    YanıtlaSil
  8. Leylak'cım Mario levi 'nin kitapları bende de bu etkiyi bırakır.
    Senin okuduğun kitabı merak etmiştim ama değişen bir şey olmayacak sanırım.
    yalnız filmi merak ettim.
    Günün hep güzel geçsin.

    YanıtlaSil
  9. bende de var o kırmızı vosvostan.:))) hiç mario levi okumadım neden bilmem beni hiç çeken bir yazar olmamıştır.hani kitaba bakarsınız ve size sanki göz kırpar ya mario levi kitaplarıyla hiç gözlerimiz kesişmiyor.

    havanın erken kararmasını sen bir de bana sor.iş çıkışı eve bir geliyorum sanki geceyarısı olmuş,direkt uyku moduna geçesim geliyor.hele oğluşu uyutup kitap falan okuyayım dersem sanki geceyarısı yatıyorum.

    dünkü yazındaki fotoğraflar boğazıma düğümlendi ve ölümü çok ağır içimde hissetim.bloguma eklediğim yazı belki de o yüzden bu kadar etkiledi beni.ne düşünürsen onu arayıp buluyorsun ya!

    umarım dizin iyidir.kendini çok yorma,ama bu güzel havalarda eve de kapanma :) parkta banka otur geleni geçeni izle sonra da bize yaz,çok seviyorum o tarz yazılarını.

    YanıtlaSil
  10. Gecenin uzunu evlerde sobayla üzerindeki portakal kabuklarıyla bir yandan demlenen sılık çalan demliğiyle kestanesiyle güzel hikaye şimdilerdeki...
    dizideki kitap benim de dikkatimi çekti okusam dedim iyi demişim o zaman yapayım iyi yapmışım diyeyim...

    YanıtlaSil
  11. Bir insanın iki günü aynı geçiyorsa, bir günü yaşamamış demektir..Öptüm....

    YanıtlaSil
  12. Celil Oker, kitap fuarında polisiye üzerine yapılacak bir konferansın konuşmacılarından bu sene. Duyduğumdan beri ah bir katılabilsem dedim ama bakalım gidebilecek miyim:)
    Ben de polisiye edebiyatında Donna Leon'u çok severim. Kendisi Amerikalı olmasına rağmen uzun yıllar İtalya'da Venedik'te yaşadığı için romanlarının merkezi hep Venedik'tir. Çok severim onun satırlarında Venedik'te dolaşmayı. Tavsiye ederim onu da, kafa dağıtmak ama bir yandan da boş şeyler okumamak için bire birdir.
    Sinir krizinin eşiğindeki kadınlar'ı kaç kez izledim bilmiyorum:) Almadovar'ın filmlerindeki kadınların hepsinde vardır biraz bu haller, o yüzden çok sevdiğim bir yönetmendir. Güzel bir gün olmuş, güzel bir ev keyfi... Daha niceleri olsun diliyorum:)

    YanıtlaSil
  13. Leykalcığım, yazın nasıl içimi ısıttı bir bilsen :)
    Akşam bir film koyucam ,alıcam kahvemi, uzatıcam ayaklarımı ve keyifle izliycem ben de :)
    Kitap konusunda ben de cebelleşerek yeni bir kitap bitirdim.Ruh halini anlıyorum.

    Mario Levi'nin kitaplarını okurken ben de kendini bir tuhaf hissetmiştim.Aynı senind ediğin gibi orada bişeyler anlatılıyor ama ben dahil olamıyormuşum gibi.Sonra yüksek lisansta Mario Levi'den bir ders aldım.Nasıl güzeld ers anlatıyor, nasıl güzel sohbet ediyor :)
    Harikaydı.
    gönlünden geçirdiğin gibi bir gün ve haftasonu geçirmeni dilerim.
    Ben de yorum bölümünü resmen mektup gibi kullanmışım :D
    Sevgiler...

    YanıtlaSil
  14. 01.01.2011'den itibaren nefes gibi peşindeyim Leylak Hocam:))Bir gün en verimli şekilde nasıl geçirilir, Ankaramın nereleri arşınlanır,hangi kitap, hangi film,eve çocuklar gelmeden iki koltuğa kaç karpuz sığdırılır,biiiirrr birrrrr öğreneceğim sizden.Sevgiler.Sinem

    YanıtlaSil
  15. Ne kadar huzurlu ve keyifli bu pastırma yazını böyle değerlendirmek.

    Sİze "kırık kucaklaşmalar" filmini izlemenizi önermek istiyorum şayet izlemediyseniz. "Sinir krizinin eşiğindeki kadınlar" filmi ile çok zarif ve hoş bağlantıları var filmin son çeyreğinde. Almadovar sanki eski bir dostu ziyaret etmiş, film içinde film izlettirirken seyrcisine. :))

    YanıtlaSil
  16. Çok güzel bir gün sevgili leylakcığım, paylaşımların olan kitaplar hele ki Mario levi'nin kitapları bambaşka etkiler bırakıyor okuyucuda..
    ve sevgili leylakcığım
    Hayat İstanbul'da bir başka akıyor doğu'da bir başka!Türkiye'nin yadsınamayacak bir gerçeği var...bir yanımız gülistan bir yanımız virane!

    sitemdeki berrin Öğretmenin mektubu bu sözümü anlatmaya yetecektir ve eminim ki Berrin Öğretmenin sesi seni de etkileyecek ve sende ....

    güzel bir haftasonu dilerim, sevgilerimle...

    http://izlerveyansimalar.blogspot.com/2010/11/aydnlgn-sovalyeleri-neredesiniz.html

    YanıtlaSil
  17. Süper :)

    Mario Levi'ye ait bir hatıra da benden;
    99du sanırım İstanbul Bir Masaldı elimdeydi. Kitabı okumak için ecel terleri döküp en sonunda bir kenara atıp fikrimi soran arkadaşıma da "Ben okuyamadım, daralttı beni!" dedikten hemen sonra yazarın bu eseriyle Yunus Nadi aldığını duymuştum :))
    Tekrar alsam mı elime diye düşünüyorum şimdilerde :))

    "Sinir Krizinin Eşiğindeki Kadınlar" ise herkesin izlemesi gereken bir Almodovar filmi bence.
    Sevgiler

    YanıtlaSil
  18. İstanbul bir masaldı,kitabı yeni çıktığında Antalya'da Mario Levi imza günü düzenlenmişti.Katılan beş kişiden biriydim :(

    Güzel ama ağır okunan bir kitaptı nedense..

    YanıtlaSil
  19. Yurdanur,
    Evet sanırım sorun burda, kitaplar gerçekten çok güzel ama okunmada bir zorluk var. Yine de sağolsun varolsun tüm yazarlarımız gibi.
    Sevgiyle...

    YanıtlaSil
  20. Sokak Kedisi,
    İstanbul Bir Masaldı 1 yıl bekledi desem evde belki bir gün okurum umuduyla, arkadaştan almıştım ödünç, baktım olmuyor iade ettim. Ama kitabın içerik zenginliğinden zerre şüphem yok ama işte bir zorluk var.
    Evet film gerçekten çok eğlenceli ve aynı zamanda da düşündürücü.
    Sevgiler...

    YanıtlaSil
  21. Esmir,
    Evet okumuştum yazını. Düşündürücü ve etkileyici haklısın.
    Teşekkür ediyor, ben de iyi hafta sonları diliyorum...

    YanıtlaSil
  22. Vladimir,
    Kırık Kucaklaşmalar filmini not aldım, hemen bulup izleyeceğim. Çok teşekkürler, iyi hafta sonları diliyorum...

    YanıtlaSil
  23. Sinemcim,
    Çok sevinirim, sen hayırlısıyla baybay de bankaya gerekeni yaparız. Ama o tarihten önce de düşünelim bir güzellik:))
    Sevgiler...

    YanıtlaSil
  24. Nanem Şekerim,
    Ne güzel yorumla da olsa seni okumak, iyi ki uzun olmuş, özledim inan ki. Biraz da bizlere vakit ayır:)
    Bazı insanlar kendini yazarak bazıları da konuşarak daha iyi ifade ediyor herhalde. M. Levi ikinci guruptan olsa gerek. Diyorum ya kitapların içeriği harika aslında. Kimbilir belki de okuyucu olarak sorun bizdedir.
    Sevgiyle kal, özletme kendini:))

    YanıtlaSil
  25. Zerocum,
    Donna Leon'u merak ettim şimdi, hiç okumamıştım. Dışarı çıktığım ilk gün arayacağım bir kitabını. Sağol önerim için, sevgiler yolluyor keyifli bir hafta sonu diliyorum.

    YanıtlaSil
  26. Annemin eli,
    Haklısın, günlere anlam katmak gerekli, bazen başaramıyoruz ama.
    Sevgiler benden de...

    YanıtlaSil
  27. Fundacım,
    Ne soba kaldı ne de üzerinde fokurdayan çaydanlık. Hey gidi günler hey diyeyim ben, sen daha deme:))
    O kitap gerçekten çok etkileyicidir tavsiye ederim ve de öperim...

    YanıtlaSil
  28. Kara Kitapcım,
    Gerçekten kapandım eve bu aralar, doktordan sonra iyice arttı diz ağrım niyeyse. Bir süre dinlensin diye pineklemekteyim evde. Gözüm dışarda aslında ama kendimi zaptediyorum. Biliyorsun daha çok işim var yaza kadar, idareli kullanmam lazım:))
    Seni de Minnoşu'u da çok öptüm...

    YanıtlaSil
  29. Özlemcim,
    Kitabı bitirene kadar o kadar yoruldum ki kafa dağıtmak için polisiyeye geçtim. Ben de Lale gibi herg güne bir gulm etkinliği yapıyorum bu aralar evde kapanınca.
    Sevgiler Antalya'ya ve sana...

    YanıtlaSil
  30. Zeynepcim,
    Kitap kurtları kitaba doymuyor, bunca yıldan sonra buna emin oldum. Ne diyeyim kitaplar eksik olmasın hayatımızdan. Çok öpüyorum...

    YanıtlaSil
  31. Ha unutmuşum mario levi, istanbul hatırası kitabını bi heves almıştım aynı benimde okurken ruhum daraldı, cendereye sokulmuş gibi hissettim kendimi. atıverdim bi köşeye. ogün bugündür hala elime almadım almayı da düşünmüyorum açıkçası...

    YanıtlaSil