Sayfalar

16 Şubat 2010 Salı

MOR SÜMBÜL, BİRHAN KESKİN ŞİİRİ, MACAR EDEBİYATI

Birkaç gündür hava yumuşadı, hafiften bir bahar kokusu duyulmaya başladı bile. Çiçek tezgahları muhteşem bu aralar, hem mevsim hem de Sevgililer Günü nedeniyle binbir çeşit çiçekle bezenmiş durumda. Bir arkadaşa geçmiş olsun ziyareti nedeniyle çıktım evden bugün. Mor kazağımı giydim, arkadaşımın hediyesi, iğne oyası "Kahire'nin mor gülü"nü taktım yakama broş olarak, yukarıda fotoğrafını gördüğünüz tezgahtan iki demet mor sümbül kaptım, mosmor olmuş bir vaziyette devam ettim yoluma.

Yolum Kumrular Sokak'tan geçiyordu, Ankara'nın en sevdiğim sokaklarından-aslında cadde-biridir. Koruma altına alınmış devasa çınarlar süsler iki yanı. Bir tarafta erken Cumhuriyet dönemi mimarisine uygun binalar vardır gözü tırmalamayan, gayet zevkli: Çankaya Kaymakamlığı, eski Milli Kütüphane, Namık Kemal İlkokulu ve bunların arkasında Ankara'nın, hatta belki Türkiye'nin ilk toplu konutları, Saraçoğlu Evleri. 65 yıllık mazisi olan bu mahalle şehrin en merkezi yeri olan Kızılay'ın ortasında yeşil bir vaha gibidir. Her ne kadar eskiyip artık yetersiz ve kullanışsız hale gelseler de bu ikişer, üçer katlı bahçe içindeki evler Ankara'nın göbeğinde bir banliyö sakinliği içindedir. Ne yazık ki birkaç yıldır Kumrular sokak hareketlendi, gürültüsü arttı. Bir yandaki asil binalara inat caddenin öbür tarafı dönerci, kuruyemişçi, eczane, gözlükçü, otobüs yazıhanesi gibi her türden gürültülü mekanlara evsahipliği yapar oldu. Üstüne üstlük dolmuş güzergahı ve taksi park yeri olarak kullanıldığı için de sokakların o asude havası da kalmadı. Oysa yıllar önce çınar ağaçlarının gölgesinde, kuş sesleri içinde, sakin, huzurlu bir yerdi Kumrular Sokak. Zaman içinde orası da heryer, herşey gibi kirlilikten, karmaşadan payını aldı.

Dönüşte kitapçıya uğradım ve son günlerde şiirlerine takıldığım Birhan Keskin'in bütün kitaplarını satın aldım. Birkaç zamandır ilgimi çekiyordu, geçenlerde "Ezel" dizisinde bir şiiri okundu ve son olarak da Ekmekçim blogunda bahsetti. Muhteşem metaforları var, şiirler harika. Şunu okuyun hele:

"Acımalı ki “insan olan yerlerimiz„

Işısın sol yanımızda sürekli çiğnediğimiz,

O ışık görmemiş aydınlığımız…"


Ve şu dizeleri:

"Dürtme içimdeki narı
Üstümde beyaz gömlek var"


Önümüzdeki 2 gün boyunca Birhan Keskin şiiriyle hemhâl olmak istiyorum.

Birhan Keskin şiirine ilaveten bu aralar Macar Edebiyatı'na takılmış durumdayım. Türkçe'de yayınlanan ilk kitabını okuduyup tiryakisi olduğum Magda Szabo'dan sonra edebî hayatıma iki Macar daha dâhil etmiş bulunmaktayım: Attila József ve István Örkény. Lâkin bu yazı çok uzadı. Macar arkadaşlar bir dahaki postun konusu olsun, günlerinize nergis, frezya, sümbül kokuları dolsun...

11 yorum:

  1. Macar edebiyatına çook genç yaşta (çocuk demeyeceğim işte!) meftun olmuştum: "Pal Sokağı'nın Çocukları"nı bilir senin gibi bir kitap kurdu, öyle değil mi?
    Sonra Macar sinemasını sevdim. En acı duyguları, olayları en zarif şekilde anlatışını, özellikle İstvan Szabo'yu.

    "Dürtme içimdeki narı
    Üstümde beyaz gömlek var"
    Bunu da yazacaktım, şimdi sen yazdın.
    :))

    YanıtlaSil
  2. Ekmekçim, seni boşuna sevmiyorum ya, ortak noktalarda birleşmek budur işte. Ben sana Ferenc Molnar'a ilaveten Magda Szabo'yu hararetle tavsiye ediyorum, bilhassa "Katalin Sokağı"nı. YKY den yeni çıktı, oku lütfen.
    Birhan Keskin'e denecek tek laf var: "Ooof of!"

    YanıtlaSil
  3. Sevgili Leylak' cım.
    Bu günü ben de öfkedem mosmor geçirdim. İnternete giremedim sabahtan akşam sekize kadar. Gerekçe olarak gecikmiş ödeme diye belirtseler hemen halledecektim. Şifre mifre yazmışlar. Oturdum Erdem' i bekledim. Neyse ödedim açıldı. Yarın nasıl ot.öd.tal. devreye girmemiş soriym bakiym.
    Dün nar şiirine bayıldım aslında ama çok geç yarın yaz yorumunu deyip yattım.(saat beşti). Ben de alayım bu şairin kitaplarını. Galiba en çok şiir okumayı seviyorum. Dinlendiriyor ruhumu.
    Sevgiler canım...

    YanıtlaSil
  4. Asucum,
    İnternet hayatımıza ne kadar girmiş değil mi? Yokluğu deli ediyor. Otomatik ödemeler bazen böyle sapıtıyor. Birhan Keskin'i bu kadar geç keşfettiğim için kendimi kınıyorum şahsen. Bu kadar güzel metaforları nasıl buluyor, çok imrendim aslında. Şiire ben de bayılıyorum...
    Sana da:))

    YanıtlaSil
  5. Merhaba öğretmenim :) Kucak dolusu sümbül kokusu süslesin merhabamı..Bugün karışık olarak saksıda endam eden sümbülleri görünce almak istedim hemen..Fakat benim balkon taklidi Fransız balkonunun neresine sığar ki bu saksı deyip hüzünle ayrıldım tezgahtan:(( Olsun sizin yazınızdan sıcacık gülümsediler bana:)) Bahar, bahar hep bahar..En sevdiğim mevsim..
    Kitap okuma tutkunuza hayranım.Ben de çok okuyorum ama size yetişemem.Emekli olunca belki..Baharınız kutlu olsun:))) Zehr@

    YanıtlaSil
  6. Nar'ı çok sevdim...Ben de bilmiyordum Birhan Keskin'i ama şimdi okunacaklarımın arasına not ettim...Bilgilendirme için tşk.eder,bol ve de mor sümbüllü günler dilerim:)

    YanıtlaSil
  7. Bence de öğretmenim bence de, bahar gibi mevsim var mı? Gelsin bir an önce. Hem baharı, hem Antalya'ya evime gitmeyi dört gözle bekliyorum. Antalya'da bahar çılgın bir şenliktir, alıp götürür insanı.
    Emeklilik insanı özgür kılıyor gerçekten, hayırlısıyla size de göstersin Allah inşallah.
    Sevgiler...

    YanıtlaSil
  8. Banucum,
    Nar sevilmeyecek gibi değil ki, insanın içine işliyor resmen. Birhan Keskin blogcuların resmi şairi olacak bu gidişle:)) Ben de teşekkür eder hepimizin hayatının çiçek gibi olmasını dilerim...

    YanıtlaSil
  9. Çok suçlu hissettim şimdi kendimi...Birkaç zaman önce keşfettim Birhan Keskin'i...Ba ve Y'ol'u alıp okudum. Ama nedense düş kırıklığı oldu bende...Belki çok soyut buldum anlatımını bilemiyorum. Ama herkes çok beğenmiş, bende bir problem var diye düşünmekteyim şimdi...Baştan okusam sever miyim ki?
    Tesadüfen denk geldim size...Yazmak istedim öylesine...
    Keyifli okumalar...Sevgiler...
    EG

    YanıtlaSil
  10. Zupice merhaba,
    Kendinizi neden suçlu hissettiğinizi anlayamadım. Birhan Keskin'i mutlaka sevmek zorunda değilsiniz ya, size hitap etmemiş besbelli. Sizde bir problem olduğunu falan sanmıyorum, ben de pekçok kişinin bayıldığı kitap ya da yazarları sevmemişimdir. Çok kullanılan bir deyim ama "zevkler ve renkler tartışılmaz" diyeceğim. Bence zorlamayın, sevmedinizse olay bitmiştir. Başka bir sürü şair-yazar var okunacak.
    Yorumunuz için teşekkürler, her zaman beklerim sayfama. Benden size çok sevgiler...

    YanıtlaSil
  11. Leylak Dalıcım , sevdiğm şairler bir lin bir parmakları kadar. Divan şiirinide çok severim.

    Demişler BAKİand içti
    şarab içmemeye
    Baki delimidir ki
    şarap varken and içsin diye gevezelikler ederim içki sohbetlerinde hehehe
    Ama utanarak sölüyorum ki, Birhan Keskin'in in çok şiirini duydum, hoşuma gitti hatta çok sevdim de bir kitabını almadım ...
    Benim balkjonumda da mor sümbüller açtı bu arada unutmadan.
    Pal Sokağının çocukları'nda kalmışım ben de:)) Ama bal benim bazı yazarlara takılmak hep onları okumak gibi bir huyum vardı önceleri. Hatta uyyy her önüne gelende kitap yazıyo falan derdin ama sonra yeni tatlar keşfedince vaz geçtim bu huyumdan. Katalin sokağı alınacaklar listemin baş köşesinde aöa bir bilsen sırada bekleyenler. Bu akşam Muz Seslerine başlıyorum.

    Çook öptüm

    YanıtlaSil