Sayfalar

20 Ocak 2010 Çarşamba

DOSTLARLA BİR KUTLAMA

Bugün lise kızlarıyla buluşma günümüzdü. Daha doğrusu arkadaşlardan birinin doğum gününü kutlama amaçlı bir toplantıydı. Yaş ilerledikçe doğum günü kutlamaları daha mı bir zevkli oluyor bilmem. Ruhumuzdaki büyümeyen çocukları sevindiriyor, bu arada biz de seviniyoruz.

Öğlen çıktım evden toplanacağımız mekana gitmek için. Karşıya geçmek amacıyla metro altgeçidine girmiş hızlı hızlı yürüyordum ki karşıdan elele tutuşmuş gelen bir baba-oğul çarptı gözüme. Otuzlu yaşlarının ortalarında görünen yıpranmış giysili adam ve 7-8 yaşlarında çelimsiz, soluk benizli oğlan çocuğu tam yanımdan geçerlerken babanın ağzından dökülen şu sözcükler çarptı kulağıma: "Oğlum, biraz paramız olunca seni buraya getireyim mi?" Gayrıihtiyari sözedilen yerin neresi olduğunu anlamak için kafayı çevirince ışıltılı bir oyuncakçı vitrini çarptı gözüme. İşte o zaman o sözcükler ateşten bir top olup geldi yüreğimin tam ortasına vurdu, bir daha da çıkmadı, orada öyle için için yanarak yerleşti kaldı. Çevremdeki çocuklara neredeyse hergün bir yenisi alınan ve onları en fazla on dakika mutlu eden oyuncaklar geldi aklıma, hayatın neden bu kadar adaletsiz olduğu konusuna takıldım kaldım buluşma yerine varıncaya kadar. Neyse ki arkadaşları görmek keyfimi tekrar yerine getirdi.

Genellikle bu tür etkinlikler için buluştuğumuz mekan bugün çok kalabalıktı. O nedenle hep oturduğumuz masaya değil de bir başkasına oturmak zorunda kaldık istemeye istemeye. Arkadaşlar birer ikişer geldiler, sayımızı tamamlayıp muhabbete başladık, sıra yemek seçmeye gelince garson ızgara köfte ya da "Çökertme Kebabı" tavsiye etti. "Çökertme Kebabı"nın ne olduğunu sorunca da başladı "Çökertme'den çıktım Halilim, aman başım selamet" diye türkü söylemeye. Kendisi de Datçalı imiş zaten ve Datça hakkındaki tanıtıcı bir konuşmadan sonra Çökertme Kebabı istersek zeybek oynayarak getireceğini söyledi. Zeybek izleme arzusunda olmadığımız için ızgara köftede karar kıldık ve yanında kırmızı şarap istedik. Orijinallikte sınır tanımayan garsonumuz şarap şişesini getirdi, artistik hareketlerle mantarını çıkarıp kokladı ve sonra nedense bize tattıracağına kendisi tadarak "Güzelmiş" diyerek kadehlerimize doldurmaya başladı. Bugün bu mekanda bir tuhaflık olduğunun işaretleri ortaya çıkmaya başlamıştı, devamı da geldi zaten. Yemekleri yedikten sonra bir arkadaşımız garsonu çağırıp kapı yanındaki masada sigara içen bir çift olduğunu, eğer izin veriliyorsa kendisinin de içip içemeyeceğini sordu ve hayır cevabı alınca dışarı çıktı sigara içmek için. Arkadaşımız dışarda sigara içerken ne görelim arkamızdaki masaya yerleşmiş 7-8 hanımın dördü püfür püfür tüttürmekteler sigaralarını. Garsonu çağırdık, ikaz ettik ve onların da sigaralarını söndürmelerini sağladık ama henüz bitmedi. Az sonra yanımızdaki masaya anne-kız olduğunu tahmin ettiğimiz iki hanım geldi ve yine arkadaşımız dışarda sigara içerken yaktı sigarasını , içmeye başladı. Artık tepemiz iyice atmıştı, yeniden garsonu çağırdık ve ikaz ettirdik. Vay sen misin ikaz eden, genç hanım bağırmaya başladı: "Ben avukatım, veririm cezası kaç paraysa içerim sigaramı istediğim yerde". Ağzımız bir karış açık bir hukuk insanının kuralları çiğnemeyi meşru hale getirişiyle ilgili açıklamasına baktık kaldık. Bu ülkenin neden yerinde saydığı, bir türlü ilerleyemediği aydın kabul edilen insanlarının tavrıyla açığa çıkmış oldu.

Herşeye rağmen keyfimizin kaçmasına izin vermedik, pastamızı koyduk ortaya, yaktık mumları, doğumgünü çocuğu üfleyip söndürdü, biz de "İyi ki doğdun" nidalarıyla kutladık onu. İlkgençliğimizi birlikte geçirip liseden sonra yollarımızın ayrıldığı ama aradan yıllar geçince tekrar buluşup kaldığımız yerden devam ettiğmiz arkadaşlarımızla keyifli bir günü sonlandırmış olduk. Ayrılırken bir daha buluşma yeri olarak bu mekanı seçmeyeceğimiz konusunda hemfikirdik...

4 yorum:

  1. Vukuatlı ve farklı tatlı bir doğum günü olmuş. Eski arkadaşlar biraraya gelmiş, bir de doğum günü üstelik. Ne bozabilir ki keyfinizi. Garson da biraz tadı tuzu olmuş. Amma velakin birinin çıkıp da ben avukatım diyerek bu kadar abuk bir şeyi hukuk kurallarıyla savunmaya kalkması inanılır gibi değil.
    İyi geceler Leylak' cım...

    YanıtlaSil
  2. Önce arkadaşına sağlıklı mutlu yıllar Leylak Dalıcım.
    Yaşadığınız tatsızlıklarıda ilerde nasılsa gülerek hatırlayacaksınız. Nedense o an kızılan şeylere sonra çok gülünür...

    Çökertme kebabı eğer bildiğimse süper olur. Bak sabah sabah bile canım istedi. hani köfteli, pideli, üstü rende patates kızarmalı ve de yoooortlu dimi?? heheheh sen yemek adı söyle ben burada tarif edeyim:)))

    Çook öptüm

    YanıtlaSil
  3. Size bir gönderdim,bakarsanız sevinirim:)
    Sevgilerle.

    YanıtlaSil
  4. Pardonnnn
    Ne gönderdiğimi yazmadığımı farkettim:)
    Mim gönderdim efendim. Bakarsanız sevinirim.

    Sevgiler.

    YanıtlaSil