Sayfalar

25 Ağustos 2023 Cuma

GEZGİN BACILAR ESKİŞEHİR'DE / 25 AĞUSTOS

Uzun zamandır gündemimizdeydi bu Eskişehir gezisi. Pandeminin bunaltıcı günlerinde salgın bittiğinde yapacaklarımızı konuşup yaldız sürüyorduk kararmış duygularımıza. Geçen yıl herkesin mazereti çıkınca gerçekleştiremedik, geç kalmıştık organizasyonda. Aslında bir şeyi kafama koyduysam bir an önce yapma taraftarıyım, zira erteledikçe imkansızlaşıyor. O nedenle bu yıl elimi çabuk tuttum, herkese uygun günü belirledim, fikirlerini aldım ve o akşam tren biletlerimiz alınmış, Eskişehir'e gidiş günü beklenir hale gelmişti. Ekmekçi Kız ve Radyo Z blogları benim blogumu açtığım zamanlardan beri takip ettiğim ve zaman içinde tanışıp arkadaş olduğum sevgili dostlarım. Üçümüze kız kardeşim de eklenince gezinin gayet keyifli olacağı baştan belliydi. 

Dün tarafların ikisi İstanbul'dan, ikisi Ankara'dan yüksek hızlı trene yerleşince günübirlik macera başlamış oldu. Ankara-Eskişehir arası daha kısa olunca ve bu kez 1,5 saatten de önce şehre varınca kız kardeş ve ben Gar'da beklemektense Eskişehir'deki en sevdiğimiz cafe olan "Adımlar"a gidip orada beklemeye karar verdik. Telefonla İstanbul yolcularını haberdar edip yol tarifi verdik ve at kestaneli bulvar boyunca yürüyüp Porsuk kıyısına ulaştık. Henüz öğlene vakit olduğu için hava müsaitti, kıyı boyunca yürüdük.


Birkaç yıl önceki ziyaretlerimizden birinde Mozaik Parkı'nı bulmuştuk araya sora, sanırım aşağıdaki kedi ve köpek oradan taşınmış Porsuk kıyısına.


Sonunda adım adım "Adımlar"a ulaştık, kahvelerimizi söyleyip İstanbullu bacıları beklemeye başladık. Görüş alanımızdan gondollar geçiyordu:


Venedikte miyiz, yoksa Osmanlı'ya ışınlandık da Küçüksu'da sandal sefasına çıkmış hanımları mı izliyoruz bilemedik 😀

Derken İstanbul ekibi geldi, onları da dinlendirip çaylandıktan sonra "Bacılar, ilk hedefimiz Odunpazarı OMM" diyerek ayaklandık. Bu sefer değişik bir yoldan gidelim derken sanırım yolu uzattık, biraz tereddüte düştük ama sonunda Odunpazarı'na vasıl olduk. İlk uğrağımız Modern Müze oldu haliyle. Geçen yıl büyük bir hevesle gelip kapalı olduğunu, ertesi gün açılacağını öğrenip hayal kırıklığına uğramıştık. Bu yıl da bir gün önce gelseymişiz aynı şeyi yaşayacakmışız. Neyse ki direkten döndük. Yeni serginin ilk günü bize kısmet oldu. 

OMM'nin yerleşik ve en önemli eseri Japon Tanabe Chikuunsai IV'ün  yalnızca Japonya'nın Kochi bölgesinde yetişen kaplan bambuları birleştirerek oluşturduğu yapıt. Eminim çoğunuz bir şekilde ya orijinalini ya da fotoğraflarını görmüşsünüzdür:

Günün değişik saatlerine ve ışığa göre değişik görüntüler arzeden bu görkemli eseri oluşturmadaki sabrı için Tanabe arkadaşı gönülden kutluyorum. "Hai, Wakarimasu TanabeSan, müthişsin" 😀

İkinci fotoğrafı Ekmekçi Kız çekmiş, bu açıdan bakınca birkaç hortumu olan bir file benziyor. 

Sonra diğer katlara, Erol Tabanca koleksiyonundan "İki Güneş Altında" isimli sergiyi gezmeye çıktık. En beğendiklerimden birini buraya bırakayım, Erol Akyavaş'ın "Seferi" isimli tablosu:


OMM'de işimiz bitince acıktığımızı  fark edip direksiyonu "Ayten Usta"nın Aynalı Konak'ına kırdık. Geçen yıl test edip onaylamıştık, gönül rahatlığıyla gittik bu kez. Aynı lezzet ve kalitede devam ediyordu. Porsiyonlar hayli kocaman, giderseniz aklınızda olsun, bizim bacılardan ikisi "Haluj" tabağını bitiremediler 😊 Ekmekçi bacım ve benim "Pehlivan köfte"lerimiz ise gayet lezzetliydi, içine Antep fıstığı ve hellim peyniri eklenmişti. Yediklerimizin hepsi güzeldi de içtiğimiz "Odunpazarı şerbeti"ni tadı ve kokusuyla ilk sıraya koymakta tereddüt etmeyeceğim. Yemek üstü kahvelerimizi de içince kaldığımız yerden devam dedik. 

İstanbul ekibi "Cam Müzesi"ni görmek istedi, biz daha önce iki kez gördüğümüz için etrafı dolaşmaya çıktık onları beklerken. Aklımızda fotoğrafını gördüğümüz ama orijinalini bir türlü bulup da bakamadığımız Osman Hamdi Bey'in "Vazo Yerleştiren Kız"dan kopyalanan duvar resmi vardı. Yine bulamadık ama başka bir duvar resmine rastladık, bu da çok güzeldi:


Cam Müzesi gezilince hemen yakındaki bir başka müzeye, geçen yıl açılan "Hamam Müzesi"ne girdik. Eskişehir müze Cenneti. Sabah başlasan birinden akşama tamamını bitiremezsin. Daktilo Müzesi, Göç Müzesi, Ticaret Müzesi, Ataol Behramoğlu Müzesi, Lületaşı Müzesi, Eti Arkeoloji Müzesi, Kırım Tatar Müzesi, Ahşap Eserler Müzesi.... Eee yeter ama hangi birini gezelim, bizimki de ayak, bizimki de cüzdan. Hoş bir kısmı parasız, şimdi günahlarını almayayım ama önemli müzeler ücretli. OMM mesela 70 lira, öğrenci ve 65 yaş üstüne indirim var. Müzekart geçersiz, Cam ve Hamam Müzeleri'nde de geçmiyor, oralar biraz daha ucuz. 

Neyse gelelim Hamam Müzesine, doğrusu ben çok beğendim. Tek sıkıntı hamam havasını hissedelim diye havaya sıkılan beyaz sabun kokusu idi. Bir süre sonra alerji tetikleyip baş ağrısı yapıyor. 



Bahçedeki havuzun mozaikleri


İç avlu



Kadın ve erkek bölümü canlandırmaları

Satış mağazasına da uğrayarak Hamam Müzesi gezimizi bitirdik. Hâlâ aklımızda olan duvar resmini görevli kıza sorunca Atlı Han'ın yakınında olduğunu söyledi, sonunda bilen birini bulduk. 


Bingo, sonunda murada erdik 😊 Yan tarafta Rıfat Ilgaz'ın leylaklı şiirini görünce bir an boş bulunup "Leylak Toplayan Kız" olduğunu düşünmüştük, sonra jeton düştü, kendisi "Vazo Yerleştiren Kız" efendim ama ne fark eder, o da kız, o da kız, bu da çiçek, diğeri de 😀 Tabii ki öndeki banka konuşlanıp fotoğraflanmayı ihmal etmedik. Az önce orada fotoğraf çektiren küçük çocuklu çiftin çocuğunu oyalayıp kıpırdanmasını engellediğimiz için ödül olarak bizim fotoğrafımızı da onlar çektiler 😉


A. Behramoğlu müzesinin kapısında uyuklayan köpecik, gölgeyi bulsam ben de uyurdum, pek de güzel olurdu 😴 

Gelmişken Atlı Han'a da girdik, bol miktarda lületaşı obje mağazası vardı ve çok kalabalıktı, oyalanmadık fazla. Tren saatleri yaklaşmaya başlamıştı. İstanbul ekibinin daha erkendi, Odunpazarı sokaklarında biraz daha dolaştık. Ekmek, simit, talkan kurabiyesi, met helvası aldık.  Ayten Usta'da bulamadığımız çi börekleri paketletip eve götürmek için "Kırım Çi Börek"e gittik. Böreklerin pişmesini beklerken oturduk, soda içip serinledik. Börekler hazır olunca paketler elimizde, biletler cebimizde ara sokaklardan ana caddeye indik.



İstanbullu bacılarımızı İstasyon'a yolcu ettikten sonra biraz daha yürüyelim istedik kız kardeşle ama bizi yanlış yöne yönlendiren genç kız yüzünden hem vakit kaybettik, hem yorulduk. Sonunda taksiye atlayıp hareketi yaklaşan trenimize kavuşmak için biz de İstasyon'a yollandık. 

Bir güzel gün, bir güzel buluşma böylece sona erdi. Gerçekleştirdiğimiz ve görüştüğümüz için mutlu döndük evlerimize. Dilerim arkası gelir, başka yerlerde, başka zamanlarda sağlıkla buluşuruz. İstanbul ekibimize buradan sevgilerimizi ve teşekkürlerimizi yolluyoruz...





10 yorum:

  1. Şimdi Ekmekçi Kız'dan okudum gezinizi, ayrıntılarıyla da okumak çok güzeldi kaleminden. Ona da yazdım aslında instagramda seni karadenizde görüyordum diye hatırlıyorum. oradan döndüğünüz gibi eskişehire gittiniz demek. Eskişehir çok güzel bir kent. sonbaharda gitmek istiyorum ben de

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eskişehir Karadeniz'e gitmeden planlanmıştı Buketcim, hatta geçen yıldan bu yana konuşuyorduk, sonunda hayata geçirdik ve pek de güzel oldu. Bence de gidin, Eskişehir'e belki 10 kere gittim, her seferinde ayrı keyif aldım...

      Sil
  2. Harikasın Leylakcığım, fotoğraflar, ayrıntılar, notlar en güzel ve hoş haliyle yazında hayat bulmuş. Ellerine sağlık. <3
    Aynı dileği tekrarlıyorum, arayı açmadan yeniden başka gezilerde ve muhabbetlerde buluşmak dileğiyle. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ah inşallah Ekmekçim, şeytanın bacağını kırdık bir kere, devamı gelir. Yeter ki sağlığımız yerinde olsun...

      Sil
  3. Harika bir gezi olmuş :) Ayaklarınıza sağlık :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sağol canım, daha güzelleri birlikte olsun...

      Sil
  4. Ben büyüyünce Leylak Dalı olucam. :) Ben gençliğimde böyle gezmedim yahu. Maşallah size.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Olun bence, ben de Aysel Gürel olucam :))) Esasen gençliğimde ben de gezmedim, iş hayatı, çocuklar, parasal sıkıntılar. Ne zaman ki unu eleyip duvara asıyorsun, işte o zaman hayat da senin, zaman da...

      Sil
  5. sanki ben de sizinle gezmişim gibi heyecanla, sevinçle okudum yazıyı. biliyorum, bir gün hep birlikte de gezeceğiz ve "bacı turizm"i hayata geçireceğiz :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gözlerimiz seni aradı Şulecim, keşke olabilseydin. Dileğine can-ı gönülden katılıyorum, Bacı Turizm hayata geçsin :)

      Sil