Sayfalar

15 Aralık 2022 Perşembe

KARTPOSTAL / 15 ARALIK

Biraz önce bir miktar kartpostalı postaya verip geldim. Önümüz yılbaşı malum, gidip gitmeyeceğinden emin olmasam da denemekte fayda var. Yalnız arkadaşlar üstünüze alınmayın ama PTT de coşmuş, ödeyeceğim parayı duyunca gözüm "lörp" diye açıldı. "Lörp diye açılmak" nasıl oluyorsa artık 😃 Yahu bildiğimiz zarf içinde kartpostal bu, koli değil, paket değil. Sen PTT'sin yahu, eskiden postacıları selam veren PTT, ay kendini kargo şirketi sandı çocuk 😃 Yuh diyorum da başka bir şey demiyorum. 

Ne diyelim, kader utansın diyelim ama o da utanmıyor. Herkes namına utanırken bir de kader için utanacağız sanırım. Sol tarafımdan İlhan İrem ördeği sazlıklardan havalandırıyor. Nostalji yapıp yılbaşı kartı yolladıysam nostaljik şarkılar dinlemek de lazım haliyle. Okuma yazmayı öğrendiğim günden itibaren mektup yazmaya, kart yollamaya pek hevesliydim. Yenimahalle postanesinin önünde stant açardı kart satıcıları, rengarenk, çeşit çeşit. Yılbaşı öncesi, bayram öncesi defalarca uğrardım. Ve mutlaka bir kere de anneannemle uğrardım. Anneannem formaliteleri atlamayan bir kadındı, bayram mı geldi, yılbaşı mı geliyor; "Oh gızım, gözel gızım, hadi gidelim de kart alalım" diye kandırır, yola düşürürdü. Bayramlar için camili kartlar seçerdi, yılbaşlarında ise güllü-çiçekli-yaldızlı olanlarından. Sonra da tekrar "Oh gızım, gözel gızım, hadi yazıver şunları" diye darlardı, geciktiyse eğer "Gözel gızım" nitelemesi birden "Köpek suratlı"ya dönüverirdi. Anneannemin sağı-solu belli olmazdı. Yazardık el mahkum kardeşlere, yiğenlere, eş-dosta. Anneannemin bir başka yılbaşı ritüeli de hesabının olduğu bankalara gidip promosyon istemekti. Eskiden bankalar yılbaşı öncesi mûdîlerine (mûdî sözcüğünü bilen kaldı mı? Bankada hesabı olan kişi demek) ufak tefek hediyeler verirlerdi. Küçük cep ajandaları, takvimler, bazen hesabınız yüksekse kumbaralar falan. Okuması yazması olmayan anneannem 3-5 ajanda, birkaç takvimle gelirdi banka turlarından, biz de sebeplenirdik. Bazen kumbara kaptığı da olurdu, Ziraat'in füzelerinden, İş'in saplı çeliklerinden 😃ilk parayı da kendi atardı. Bankaların büyük promosyonları da vardı tabii ki, mûdîler arasında yapılan çekilişle apartman dairesi bile verirlerdi. Çankaya'da İş Bankası'nın İkramiye Apartmanları'nı bilen vardır aranızda. 

Okul çıkışları kısıtlı harçlığımın neredeyse tamamını bu kartlara harcardım ben de, bayramda ayrı, yılbaşlarında ayrı. Şimdiki gibi mi, zebil gibi kart bulunurdu her yerde. Halalara, amcaya, büyük teyzelere, kuzenlere ayrı ayrı kartlar alır, hemen hepsine aynı ibareyi yazardım: "Bayramınızı/Yeni yılınızı kutlar, ellerinizden öperim". Ellerini öptüklerimin bir kısmı benden 4-5 yaş büyük olurdu bazen ama olsun, ben saygılı bir insan evladıydım 😃 En çok şu aşağıdaki tarz kartlardan alır, bana da benzerlerinden gelsin isterdim. Çok modaydı o yıllarda bu kartlar:


Sıkı bir kart koleksiyonum vardı, yukarıdakilerin benzerleri ve yaldızlı olanlar favorimdi. Hele hele yurtdışı bağlantısı olan biri üç boyutlu kartlardan yollamışsa değmeyin keyfime. Çocukluk zamanlarımdan kalan olmasa da 30 yıl önce gelmiş kartların bazıları hala bir kutuda duruyor. Babamın el yazısıyla, öğrencilerimden, kız kardeşten, arkadaşlardan, çoğunu saklamışım.

Eski bloggerler hatırlar blogu ilk açtığım yıl yılbaşında kart etkinliği başlatmıştım, sonra da bir-iki yıl sürmüştü bu olay. Ne çok kart gidip gelmişti aramızda, hepsini saklıyorum. İleride zabıta ekipleri benim bu saklama merakım yüzünden çöp ev diyerek boşaltmaya gelirlerse şaşmayın 😃

Bu sabah, hatta gece 4.30'da hortladım. Sonrasında uyuyabilirsen uyu. Kalktım mecburen, çayı koyup iyice ayılayım diye kendimi duşa attım, sonra da "Behzat Ç"nin yeni bölümünü izleyerek kahvaltı yaptım, kalan bir-iki kartı yazdım. Ha, en önemlisi kuşlarımı besledim. Onlar da fena halde şımardılar. Eskiden sadece kahvaltı talep ediyorlardı, şimdi üç öğün bekliyorlar. Sanırım diyetisyene gittiler ve üç öğün düzenli yeme talimatı aldılar. Eve aldığım ekmek çabucak bitiyor bu aralar, normalde pek ekmek yiyen tipler değiliz, kuşları besliyoruz, aldığımızla bittiği bir oluyor. Çoğaldı keratalar, serçeler de dahil oldu olaya, balkonda bir kuş kolonisinin iaşe ve ibatesini sağlamaktayız. Buna razıyım, tekrar doğumhaneye dönmeyelim de...

Üç gün üstüste şarkıcı filmleri izledim: "Bergen", "Dilber Ay" ve "Dalida". İlk ikisi malumumuz da Dalida'nın yaşamı da o parlak görüntüye rağmen bolca dram içeriyormuş, intiharından anlamamız lazımdı zaten. Distopya ve bilim kurgu sevmediğim halde "Sıcak Kafa"yı iki günde tekmili birden izleyip bitirdim ve çok beğendim. Şimdilerde ara ara "Wednesday"a bakıyorum

Yeterince kafanızı şişirdim sanırım, arayı uzatınca özlemişim burayı. Gidip sebze çorbası yapayım en iyisi, kalın sağlıcakla...


20 yorum:

  1. Biz de okumayı özlemiştik.. Keyifle yolladım kartları dün. Fiyatları tahmin edebiliyorum :( İyi ki Almanya’ya yollamaya kalkmadınız diyorum sadece…. Acaba seneye elden mi versek? ;)
    İlk karttaki kız çıplak mı?!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Valla ben de keyifle yazıp yolladım, umarım ulaşır. Yalnız fiyatlar nasıl uçmuş ya, kart arkadaş attığımız şey, yukarıya kibar yazdım ama "Çüş" dememek için zor tuttum kendimi :))) Aman Almanya'ya yollasak ne olacaktı, bir tek sen varsın, fakirleşmezdik yani :))) Benim derdim kuduran piyasayla, verdiğim parayla değil. Eldene verme fikri çok güzel de bu kadar farklı yerlerde yaşayınca biraz zor.
      Kız çıplak mı? Olabilir valla, yakışmış hasbaya :)))

      Sil
  2. ben de bir kaç gündür boş vakitlerde kartları yazıyorum :) öncelik amerika'daki yeğenlerde tabii, bugün onlarınkini yolladım hatta, artık yurt içi gönderimlere başlayabilirim :) bir tek ekmekçiminkini elden vereceğim. zira geçen sene ekmekçimin bana gönderdiği kartın elime geçmemesinin nedeninin ptt'nin bizi cezalandırması olduğunu "alt mahalleye kart yollamak da neymiş, buluşun, elden verin" diyerek :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yazması da, yollaması da keyifli ama iş yerine ulaşmasında :)) Gişedeki kıza inşallah yerine ulaşır dediğimde dudağını büktüğüne göre o da emin değil, denemek için kocama kart yolladım dedi, 3 ayda gelmiş :)) umarım bunlar öyle olmaz. Ekmekçime elden ver sen her ihtimale karşı :))))

      Sil
  3. Banka promosyonları bize bavulla geliyordu; çünkü amcam Ziraat Bankası müfettişiydi, meslektaşlar birbirlerine üstat diye hitap ederlerdi. Dolayısı ile kendi bankasından geldiği gibi, başka bankaların üstatlarından da gelirdi:) Eşantiyon açısından epey şanslıydık, babamın işyerine ithalatçılardan yağardı, ayrıca bizim mağaza da eşantiyon yaptırırdı her yılbaşında, elbette kartlar gelir kartlar giderdi, zarf yazmaktan canımız çıkardı ... güzel günlerdi vesselam:)...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bayılırım eşantiyonlara, ıvır zıvır hastası olarak. Benim de halam doktordu, ihtisas yaparken adresi bize vermiş, ilaç firması broşürlerinden ikrah getirmiştik, ara sıra iyi bir şeyler de düşüyordu :) Ama ne kart yazardık, yazması da, beklemesi de çok zevkliydi. Üstelik şimdiki gibi postada kaybolmazdı, 2-3 günde ulaşırdı elimize. Gönderdik ama akibetinden emin değiliz bu aralar :)))

      Sil
  4. Ah bu kartpostallara bayılırdım ben. :)
    Dalida'yı izlemiş ve trajik hayatından etkilenmiştim, ne hayatlar var.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bayıldığımız ne çok şey hayatımazdan çıkıp gitti :( Gerçekten çok trajik, dışardan baksan imrenirsin. Yalnız oyuncu ne kadar güzeldi ve nasıl benziyordu Dalida'ya...

      Sil
  5. 2019 yılında PTT, kartpostalları da zarflarını da ücretsiz olarak vatandaşa vermişti. Ağzı açık zarfların içinde torunlarıma iletilmek üzere beş adet kartpostalı gönderme ücreti mukabilinde PTT'ye teslim ettim. Biri İzmir ve diğeri de Ankara'daki bir adres hariç, diğer üç gönderi yerine ulaştı. PTT zimmetsiz adi postayı yerine ulaştırırken gereken ihtimamı göstermediğini o yıl anladım. Daha önceleri 2007 yılında avukat olan bir arkadaşımla beraber bürosunda çalışırken, postalarımızı taahhütlü (barkod takipli) olarak PTT'ye zimmetli veriyorduk ve tebligatların adresine tesliminde PTT gereken ihtimamı gösteriyordu. Ancak, ne zaman taahhütsüz adi bir evrakı PTT'ye versek, adresine biraz zor ulaşıyordu. Bütün bu açıklamayı yapmamın nedeni şu, PTT özelleşti, devralan şirket posta dağıtım hizmetine ticari gözle baktığı için, zimmetsiz gönderilerin adresine ulaştırılmasında gereken özeni göstermiyor.

    İnşAllah sizin kartpostallarınız adreslerine ulaşır. Ulaşsın da, tek benim yüzüm kara çıksın, ben buna razıyım.

    Bankaların yılbaşı öncesi mudilerine yılbaşı çekilişleri düzenlediklerini ben de çok iyi hatırlıyorum. O zaman sadece sizin dediğiniz türden kumbara, ajanda, takvim vs. promasyonlar ve para ikramiyesi vardı, çünkü ilçemizde o zamanlarda herkesin ancak başını sokacak bir evi vardı. Bir kaç tane ikişer katlı apartman dairesi de vardı ama, bu daireleri, ilçeye atanan daire müdürlerine kiraya verirlerdi. Sizin anlayacağınız öyle büyük şehirlerdeki gibi çekilişe sunulacak daire yoktu. Ama en büyük ikramiyenin tutarı bayağı yüklü bir paraydı.

    O günler ve o günlerin yılbaşı kutlamaları çok güzeldi. Süslenmiş bir çam ağacı olayı yoktu ama, hindi kesen hanelerin sayısı oldukça fazlaydı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet Recep Bey geçmişte her şey daha az ama daha değerliydi, insanlar lükse ve rahata çok çabuk alışıyorlar. PTT nin sadece posta hizmetleri özelleşmedi ama dağıtıcı olarak dişardan insan çalıştırıyorlar, onlar da işi ciddiye almıyor. Şu andaki dağıtıcımdan çok memnunum, alıştı bana çok kargo posta gelmesine, 3. kata çıkmasın diye balkondan poşet indiriyorum, içine koyup yolluyor, bu yüzden aramız iyi. Arada kaybolan olsa da normal posta kartlar da geliyor, biraz dağıtıcının insafına kalmış. Yüzünüz neden kara çıksın estağfurullah, tanık olduğunuz şeyleri aktarıyorsunuz.
      Selamlar Antalya'dan...

      Sil
  6. Bir ara postcrossing diye bir siteye üyeydim. Dünyanın dört bir yanında tanımadığınız kimselere kart yolluyorsunuz. Her yolladığınız kart için başka biri de size kart yolluyor. Evde kutu kutu kartpostalım var, ben de hatıra olsun diye saklıyorum :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Postcrossingden haberdarım, güzel bir şey ama mesele onların ulaşmasında. Benim bundan önceki posta dağıtıcı felaketti, işini hiç ciddiye almazdı, bir sürü şey ulaşmadı bana. Ama insan ne kadar büyürse büyüsün gelen bir kart bile mutlu ediyor...

      Sil
  7. Evet arayı çok uzatma Leylak Ablacığım, ben seni ve yazılarını özlüyorum çok :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Canım benim, bu ara o kadar monoton bir süreçteyim ki yazacak bir şey bulmakta zorlanıyorum. Umarım bundan sonra sıklaşır. Sevgiler...

      Sil
  8. Eşantiyon dağıtan bir şirkette çalıştığım için bilirim bende onları. Ama benim bir huyum vardı hepsini dağıtırdım, Yılbaşı öncesi eşantiyon dağıttığında kesin yeri belli idi, kuaförüm taleplisi idi ona verirdim. Dağıtılan eşantiyonlardan çok azı elimde kaldı. Böyle olmasından memnunum...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Her eşantiyon da işe yaramıyor, en çok eşantiyon ajanda meraklısıydım ben, şimdi zaten öyle bir şey denk gelmiyor, kendim alıyorum...

      Sil
  9. Emeğinize sağlık Nurşen Hocam. Çocukken ve gençken seve seve yaptığım kart gönderme işine artık o kadar üşeniyorum ki bu "emeğinize sağlık" dileği yüreğimin derinlerinden kopup geldi inanın:) Bir de "kesenize bereket":) Fiyatlar konusundaki serzenişinizde sonuna kadar haklısınız. Yahu kargo değil ki bu! Her zevkimize balta vurma işi posta idaresine kadar düşmüş.
    Geçenlerde ben de Dalida'yı izlemeye başladım. Şüphelene şüphelene üçte birini izlemiştim ki daha önce bu işi yaptığıma anca emin oldum. Bir filmi izlediğini nasıl unutabilirsin ki?:) Hele ki biyografik filmlerden biriyse.
    Sevgiler ve öpücükler benden size...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben bu yıl yine bir cesaret giriştim kart işine artık Hoca hesabı "Ya tutarsa" diyerek. Hatta inanılmaz ama biri Ankara'ya ertesi gün ulaşmış ağzım açık kaldı. Dilerim diğerleri de sahiplerini bulur. İnan Sezercim film ve kitap konusunda ben de öyleyim, izlediklerimi tekrar, okuduklarımı tekrar yapıyorum, bir süre sonra ayılıyorum.
      Sevgi ve öpücükler benden de gelsin...

      Sil
  10. Konuyla alakasız olacak ama bildiğiniz en iyi Leylak kokulu parfüm var mı onu sormak istedim. Leylak sever bir yakınıma yılbaşı hediyesi olarak armağan etmek istiyorum da. Bu arada posta kartları işlerine bayılırdım. Benimde atmaya kıyamadığım ve biriktirdiğim kartlarım var. Ne büyük heyecandı benim için de.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Selam ben bir ara Yves Rocher'in leylak parfümünü kullandım ama sonradan koku değişti, alakasız bir şey oldu. Şu an için en iyi leylak kokusu-parfüm değil ama-Paşabahçe'nin leylak kolonyası, tam anlamıyle leylak kokusu...

      Sil