Sayfalar

19 Haziran 2021 Cumartesi

19 HAZİRAN (ARKADAŞLIK ÇELİİNCI 13-14-15)

Şu çelincı bitireyim artık diyorum, benim arkadaşlık hikayelerimi dinlemekten usandınız gibi geliyor. Toplu bir final yapalım bugün burada.

Çelınca geçmeden, dün uzun zaman sonra ilk defa çayır-çimen, ağaç-çiçek gördüm. Bizim minnoşu da alıp parka doğru uzandık, park tıklım tıklım, Çırpıcı Çayırı gibi (nereden aklıma geldiyse Osmanlı'nın mesire yeri). Parkın ortasına konuşlanmış, dört bir yanı açık cafenin en köşe masasına oturttular beni maiyetimdekiler 😃 Sol yanım havuz, sağ yanım çimenlik, kestim dırlanmayı artık. Bir cafe masasında kahve içmeyeli bir yılı geçti, en son geçen sene kaçak göcek, tedirgin, kolonya kokulu, bir an önce hüpletsek de gitsek havasında Tunalı Hilmi'deki Cafe Lab'da içmiştik kızkardeşle, yine kağıt bardakta içtik içmesine ama o da bir şeydir, hem bu defa biraz daha rahattık.


Bir karton bardak deyip de geçmeyin, "içinde nice uzun yılların özlemi var", bulsak "ağla gitar, çal gitar" da derdik 😀 Arka plandaki binanın duvarında Gabo ile Yaşar Kemal'i seçebiliyor musunuz?


Ve lavantalar, mis gibilerdi

Böyleyken böyle, kısacası pandemi hepimizi Nazım Hikmet'e döndürdü, güneşe ilk defa çıkıyormuş gibi, zaten güneş de ancak dün arz-ı endam eyledi.

Gelelim bitmek bilmeyen çelınca:

13- Kalp kırmış bir arkadaş:

Olmaz mı? Pek çok, kimisini affedip geçiyoruz, kimisini görmezden geliyoruz, kimisinin misilleme yapıp biz de kalbini kırıyoruz ama eğer ciddi anlamda seviyorsak görmezden geliyoruz, aynen devam diyoruz. Lakin birkaç tanesi var ki değil affetmek, yüzüne bakmak bile insanın içini bulandırıyor. O yüzden hiç bahsetmeyelim, taksın sepeti koluna, herkes kendi yoluna...

14- Özlenen bir arkadaş:

Şu pandemi var ya, iki sokak ötemde yaşayan arkadaşlarımı bile özletti, hele bir bitsin toplaşıp halay çekelim, yiyelim içelim, özlem giderelim...

15- Ruh ikizim dedirten bir arkadaş ve onunla bir anı:

Ruh ikizi işi biraz zor, benzerlik ve ayrılıklarımızla varız, o yüzden ruh ikizim yok ama bol bol ruh öküzüm oldu, hele çalışırken adım başı idi. Sınıfa ders esnasında kapıyı çalmadan girip: "Haydi, fakirler çabucak adını yazdırsın, ona göre yardım yapacağız" diyen muavini mi ararsın, nöbetçi olduğum gün içerden gelen gürültüden dolayı sınıfı boş sanıp kapıyı açtığımda "Hah hocanım, iyi ki geldin, gel şunlara bişi söyle, çok gürültü ediyorlar" diyen yaşını başını almış öğretmeni mi? Ortak yazılıda gözetmenken sorunun birinin yanlış olduğunu farkedip ilettiğimde, "Boşver hocanım ya, anlamaz nasılsa onlar" diyeni mi yazayım, bilgisayar kursunda "Pencere açalım" diyen hocaya "Peki" diyerek sınıfın camını açmaya  gideni mi? Oh! İyi ki emekli olup kurtulmuşum bu ruh öküzlerinden...

Bitti efenim, siz de okumaktan bittiniz sanırım. Daha başka konularda buluşmak üzere diyelim o zaman...


10 yorum:

  1. ruh ikizlerinize(pardon öküzlerinize) çok güldüm :)

    YanıtlaSil
  2. Kalp kırmış arkadaş ve özlenen arkadaş konularında seninle aynı düşünceyi paylaşıyorum. :)
    Bir de "ruh öküzü" tabirini okuyunca pek güldüm, bizim bir grup arkadaşımız arasında şifre gibidir. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ruh öküzü çok iyi laf ya :))
      Aynı düşüncede olmamıza şaşmadım, bak seninle ruh ikizi olabiliriz, diyorum ya keşke aynı şehirde yaşasaydık :))

      Sil
  3. Biz bitmemiştik oysa. Üç noktadan sonra boşluğa düştüğümü söylebilirim:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sıkmadıysam sevinirim, bazen çok uzayınca bıkkınlık verebiliyoruz. Buluruz yazacak bir şeyler nasılsa Buraneros arkadaşım, yeter ki sağlığımız yerinde ve buralarda olalım...

      Sil
  4. Ruh öküzü olayını bende çok yaşadım. Sadece yaşını almış değil oarata yaş öğretmenlerde de benzer sorunlar vardı. Birde hayatınıza girip sonra hiç bir şey demeden çekip giden ya da size kırılıp bir süre görüşmeyelim deyip o bir süre sona ermeyen arkadaşlarda var. Sevgiler Nurşen Hanım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Okullar üç aşağı, beş yukarı aynı Zehra hanım, hele şimdi çok daha kötü olduklarına eminim. Emekli olduğuma çok seviniyorum.
      Ne diyelim kalan bizimledir, gidene kapı açık. Çok sevgiler...

      Sil
    2. ablam emekliliğe hak kazandığında hemen emekli olmuştu (o da öğretmendi ve ruh öküzlerinden onun çalıştığı yerlerde de fazlasıyla vardı) kızın 1-2 ay sonra yüzü ışıldamaya başlamıştı nasıl bir rahatlamaysa artık. zor vallahi bu devirde bizim gibilerin öğretmenlik yapması. öğrenci ayrı, veli ayrı, arkadaş ayrı, yönetici ayrı dert!

      Sil
  5. Ruh öküzü :)))) Bence müthiş bir tanımlama olmuş :)

    Sözde ben de yapacaktım bu arkadaş çelıncını ama bir türlü fırsat olmadı...

    YanıtlaSil