Dün hayli uzun bir yürüyüş yaptık üç ayın üstüne. Moral anlamında iyi geldi ama haftalardır hareketi neredeyse unutan dizler aynı şeyi söylemiyor, gece uyutmadıkları gibi Cevriye gün içinde de beni epey yoracak gibi görünüyor. 2020'nin günbegün getirdiklerine doyamıyorum, verdikçe veriyor mubarek. Neyse geçelim bunları, en son üç ay önce gittiğimiz Falez Park'ı şenlendirdik dün, aslında o bizi şenlendirdi. Jakarandalar tam kıvamını bulmuş, en çok o parkta mevcutlar zaten, üstüne manolyalar da açmış. Duvak ağaçları da çiçeklenmeye başlamış.
Çiçek, yaprak, ağaç yokluğumuzda coşmuş da coşmuş, bir mevsimi evde kapalı geçirdik, dilerim bu hapisliğe başka mevsimler eklenmez. Ama dün parktaki kalabalığı, maskesiz insanları, cafelerde gruplar halinde oturanları, plajlardaki yoğunluğu görünce pek ümitkâr olamıyorum bu konuda. 65+ yı evlere tıktılar ama kurallara en çok uyanlar o yaş grubu ve o yaşa yakın insanlardı. Hepsi maskeli, mesafeye dikkat ederek geziyorlardı. Gençlerinse çoğu maskesiz, maskeli olanlar hamak yapmış ya da burunları açık, ellerinde telefon, avazları çıktığı kadar bağırarak geçiyorlardı yanımızdan. Başımıza bir şey gelecekse kendi elimizden değil, bu kurallara uymayan insanlardan gelecek. Bu konu beni çok yoruyor, iyisi mi geçelim.
Hep deniz üstü fotoğrafladığım Bey Dağları'na bir de bu açıdan bakalım. Tam ortada, en arkadaki Demirel siluetini görebilen var mı? 😃 Gerdanı, çenesi ve alnı ile adeta dağların üstüne yatmış güneşleniyor gibi gelir bana 😃
Parkta bir bölüm geçen sonbahardan kalma kuru yapraklar, yeni yeşeren otlar ve oradaki ağaçtan düşen bu çiçeklerle kaplıydı. Ağacın cinsini bilemedim ama çoğu yere dökülse de aynı çiçeklerden dalların uçlarında da vardı. Bu şehirde her an bir sürpriz çıkabiliyor insanın karşısına.
Gelmişken göletin etrafında da bir tur attık. Her zaman olduğundan daha iyi fotoğraf verir, ördeklerin keyfi yerindeydi ve bol balık ve su kaplumbağası vardı:
Ortalık daha sakin olduğunda bu balıkların en iyi müşterisi martılar, pike yapıp bir tane yakalayıp gidiyorlar, bazen de kargalara denk geliyor ve aralarında sıkı bir balık kapma savaşı çıkıyor.
Güneş fıskiyeye vurunca gökkuşağı yere inmiş:
Uzun park turunu sonlandırırken gözüm ana girişteki Antalya Senfoni Orkestrası'nın ilan tabelasına takıldı ve hüzünlendim. Dilerim o çellodan maskenin çıkacağı ve bizim keyifle konser dinleyeceğimiz günler uzak değildir:
Yeni haftanız sağlıklı geçsin, normali abartmayın, kendinize dikkat edin, ben de gidip dün yarıda bıraktığım "Blue Velvet" filmine devam edeyim...
Blue Velvet filmini 1987'de seyretmiş ve o sırada çok beğenmiş ve de etkilenmştim.
YanıtlaSilBelki yeniden seyredip etkisini değerlendirmek iyi olur. :)
Ah gördüm o Demirel'i! Dağların silüetine bayıldım.
YanıtlaSilMerhabalar, çiçekler mor allamanda'ya benziyor buradan bakınca. Bey Dağları da şahane görünüyor, Antalya'nın en sevdiğim manzarası Bey Dağları galiba:) Sağlıklı günler ve selamlar...
YanıtlaSilFotoğraflar cezbediyor, hepimizde hareketsizliğin getirdiği semptomlar var. Biraz hareket ettik mi bir süre acısını çekiyoruz. Umarız her şey daha da düzelir.
YanıtlaSil