Sayfalar

20 Şubat 2017 Pazartesi

CEP ŞALANJI 3

Bu şalanj çok keyifliymiş be yav, her soru ayrı matrak, sıkı durun 3 geliyor:

- 7 yaş pantolonunuzu bulsak cebinden ne çıkardı?

Pantolon giyer miydim diye düşündüm bir an, evet evet giyerdim. Ayak altından geçen bir parçası olan lasteks pantolonlar giydirirdi annem, çoğunlukla elbiselerin altına, üşümeyim diye. O zamanlar külotlu çoraplar henüz piyasada arz-ı endam etmeye başlamamıştı (Töbe töbee, bu şalanjlar yüzünden yaşım iyice ortalara döküldü 😉 ). Sinir olurdum ama annem asla ikna olmazdı, "üşürsün" der ve konuyu kapatırdı. Ben de ayakkabılarıma bakıp pantolonu yok sayar, "pantolonum yok ki, pantolonum yok ki" diye kendimi şartlardım, salakmışım yav 😀

Bu soru erkekler düşünülerek sorulmuş sanırsam pantolondan ziyade önlük ya da elbisemin cebi olurdu benim. O cepler de hiç boş kalmazdı. Bir kere mendil, kumaş olacak, ütülü ve üçgen şeklinde katlanmış. Bizim zamanımızda okulda mendil ve tırnak kontrolü yapılırdı efenim, "çıkar mendilini, uzat ellerini" komutunu her hafta başı duyardık. Sonra para, 5 yıl boyunca 25 kuruş harçlık aldım ben her gün. Sarı yirmibeşlikle başlayıp beyaza evrildi (ayy yine yaş ipucu, nerden bulaştım bu şalanja). O yirmibeşlikle simit alırdım mutlaka. Bazen yalvar yakar 50 kuruş koparırdım, 50 kuruş demek tüp çikolata demekti. Okula giderken Mustaa bakkala (Mustaa bakkal hem bakkal, hem kırtasiyeci idi, Mavi Köşe. Okula giderken mutlaka onun önünden geçer, camlı bölmedeki yuvarlak ekmeklerin dışarıya sızan kokusunu içimize çekerdik) uğrar 50 kuruşu tezgaha fırlatıp tüp çikolatayı alır, acilen kapağını açardım. O da bir işti, önce kapağın tepesindeki sivri yeri tüpün ağzındaki alüminyuma batırıp açmak gerekirdi. İlk hüpün tadı biraz metalik olurdu o sebeple. Sonrası pek keyifliydi. Okulun kapısına kadar idare eder, bitirmezdim. Son hüp kapıdan girerken alınır, tüp katlanıp önlük cebine atılırdı. 

Sakız kağıdı ya da kutusu, ceplerimin misafirlerindendi onlar da. Çok sakız çiğnerdim, oyuncaklı sakıza bayılırdım. Şimdiki markalar yoktu tabii, küçük poşet ya da kutularda uyduruk bir sakızla-iki çiğnemede çürür-saçma sapan plastik bir oyuncak olurdu. "Ne alayım?" diye sorana "Oyuncaklı sakız" derdim. Sakızlar kısa sürede yumuşar, oyuncaklar da evde orada burada birikir, sonunda annem toplayıp atardı. 


Tabii ki Toybox değildi bizim oyuncaklı sakızlar, markası bile olmayan ilkel şeylerdi.

İçinden bazen böyle asker ya da kızılderili figürleri çıkardı, sinir olurdum o zaman

Oyuncaklı sakızdan çıkan en sevdiğim şey ucunda delikli sepet gibi bir şey olan bir nevi düdüktü. O sepete minik bir plastik top konur, düdüğün ağzından üflenince de top havaya kalkardı. Rengi bile aklımda, sarı.

Okulun hemen karşısında köhne bir bakkal vardı, inanmayacaksınız ama hala duruyor, sinekli bakkal gibi tozlu, pis bir yerdi. Oraya "Zunkla şekeri" almaya giderdim, 5 tanesi 5 kuruştu. İçi incirli, çok lezzetli, karamelli bir şekerdi. Onun kağıtlarında Türk büyüklerinin renkli resimleri olurdu. Şekeri yutunca kağıt da hop cebe tabii ki. Google'u kurcaladım ve asıl adının "Zungla" olduğunu böylece öğrendiğim o şekerlerin kağıtlarından buldum:


Görsel: Buradan
Osman Hamdi Bey üstadımız incirli bir Zunkla şekerini sarmalamış zamanında, sonra da benim önlük cebine konuşlanmış muhtemelen

Vee yıllarca önlüğümün ve cebi olan her giysimin anneannem vasıtasıyla gediklisini açıklıyorum: Siyah kuru üzüm. "Kara doktor" derdi ve her derde, bilhassa kansızlığa deva olduğuna emindi. O zamanlar iştahsız, nanemolla ve eneze bir çırpı bacak olan beni bu yolla dombalak yapacağına inanırdı. Şimdiki kiloların tohumu o zamandan atılmış demek ki. 

Böyleyken böyle dostlar, bir cebe dünyaları sığdırdım ama çocukluk cepleri çuval gibidir, her şeyi taşır...

9 yorum:

  1. Meydan okuma yazısını okumaya geçemedim yahu, o "header" nedir öyle tatlı ablacım aynı sen sanki :)
    Ay benim ceplerim ne boşmuş, senin yazını okuyunca anladım iyi mi :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Siz modern çağın yavrularısınız şekerim, tarz değişti, cep bile yok artık elbiselerde, jeanların cebine de bir şey sığmaz zaten :)

      Sil
  2. Ay Türk müzelerinin nesi yazıyor şeker kağıdında?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. "Bânisi" yani kurucusu :) Senin direkt ona odaklanacağını tahmin etmiştim zaten hahaha

      Sil
    2. Ahhahhha ay sen yazana kadar sayfayı yenileyip durdum, öyle bir merak :D Yeni kelime öğrenmiş oldum, çok teşekkür ederim örtmenim <3

      Sil
  3. Bu askerlerin Alman versiyonu vardı bende de. Torbada almıştık hey gidi :D

    YanıtlaSil
  4. ahaha nefis bir cepmiş ama.. o neler neler saklıymış içinde ..

    YanıtlaSil
  5. Seninkisi 7 yaş pantolon cebinden çok hani şu Hermonie'nin içine müstakil evden tut da Kedi'ye kadar her cismi sığdırdığı boncuklu çantasına benziyormuş :)
    Çocukluk cepleri çuval gibidir. Ah ah buna var ya, bayıldım!

    YanıtlaSil
  6. Sanırım aynı dönemin insanlarıyız. Ancak sizin cepleriniz çok güzel doluymuş. Yıllar içinde boşalmaması da ayrı güzel.

    YanıtlaSil