Sayfalar

24 Mayıs 2013 Cuma

YAZLIK SEZONU AÇARKEN ANIMSAMALAR

Üç gündür Ankara’da, 17 yaşımdan itibaren yaşamaya başladığım, evlenip başka bir şehre yerleştikten sonra sık sık gelip belirli süreler kaldığım, son birkaç yıldır da yazlarımı geçirdiğim evdeyim. Ev aynı, eşyalar aynı, komşuların çoğu aynı ama evin havası farklı; artık annem ve babam yok bu evde. O yüzden ilk günler hep biraz buruk geçiyor, ortama alışıncaya kadar anılar resmigeçit yapıyor gözlerimin önünde. Az önce de zaman tünelinde anılar arasında bir yolculuk yapıp geldim. Keşke dedim annem balkonda yeni açan ful çiçeğini gözleriyle severek dantelini örse, 4 yaşındaki kardeşim giriş katındaki bakkalın yan apartmandaki evine, 40 yaşındaki karısıyla evcilik oynamaya gitse, babam ceket cebine katlayıp koyduğu Cumhuriyet gazetesiyle mesai bitişinde eve gelse. Balkondan sepeti sallandırsak, Ahmet bakkal içindeki parayı alıp ekmek koysa, kimi zaman dükkâna insek, tadına baktığımız peyniri beğenmeyip kızdırsak, kıpkırmızı olsa suratı, ela gözlerini belertse, “git başka yerden al, gâvurun bebesi” dese. Bakkalın bitişiğindeki matbaanın giyotininin “güm güm” sesleri sakin saatlerde evi sarssa, arka bahçedeki cılız dutun verdiği üç-beş meyve yerlere dökülse, kömürlüğün nemli loşluğundan 3. kattaki dairemize teneke teneke kömür taşısak. Bitişik komşu Kifo kapı aralığından bir tabak baklava uzatsa, meraklı Hafizanım ayak sesimizi duyar duymaz göz deliğinden erketeye yatsa, yaşlı Eminanım dar akşamdan misafirliğe gelip sık sık saati sorsa, uyku vakti gelince “Saat on, yatağa kon” diyerek gitse.   Telefon etmeye yan apartmanın altındaki kebapçıya gitsem, sahibi Mehemmed emmi ben konuşurken çaktırmadan kulak kabartsa, üçüncü katta oturan ve tüm dairelerin sahibi olan varyemez ve pasaklı amcanın kırmızı saçlı, çilli ve pasaklı karbon kopya üç çocuğundan erkek ve en şapşal olanı pencerenin pervazına oturup çitlediği çekirdekleri yoldan geçenlerin kafasına atsa. Tek kanallı siyah beyaz TV’de “Uzay 1999”u, “Tatlı Cadı”yı, “Kaçak”ı izlesek. Bahar gelince şimdi otoparka dönüşmüş apartman bahçelerindeki leylaklar açsa, havayı koklayarak okul yoluna düşsem. Eski mahallede kalan arkadaşlarımın özlemine üniversiteli olmanın heyecanı karışsa. Her şey daha zor, daha ilkel ama daha güzel olsa, gelgelelim olmuyor işte, bir "Yeni Türkü" şarkısı söylemenin zamanıdır öyleyse: “Biz büyüdük ve kirlendi dünya…”

4 gündür internetsizdim, bu sabah yeni bağlantım sağlandı, "oh" dedim. Görüyorsunuz internet kafa dağıtan birşey, o olmayınca anılara fena dalıyor insan. Artık yaz sonuna kadar bloggeriniz sizlere Ankara'dan seslenecek ama Ankara yazılarına başlamadan önce okul çağında çocuğu olanlar için bir okul tanıtımı yapalım, gündelik hayata sonra geçeriz. Kitapsız, kahvesiz, okulsuz ve internetsiz kalmamanız dileğiyle...

 

Boğaziçi Üniversitesi Mezunlar Derneği tarafından kurulan BÜMED Merak Eden Çocuk Anaokulu ve İlkokulu, Arnavutköy'den sonra şimdi de Çekmeköy'de ikinci şubesini açıyor. Eğitim dünyasına farklı bir bakış açısı getirmek üzere yola çıkan Merak Eden Çocuk Okulu, 150 yıllık geçmişi olan Boğaziçi Üniversitesi'nden aldığı kültürel ve bilimsel mirası, uzman eğitimcilerinin dinamizmiyle birleştiriyor. Okul merak eden, hayata olumlu bakan, öğrenme sürecinden keyif alan, kendine güvenen, mutlu bireyler yetiştirmeyi hedefliyor. Çekmeköy'deki ilkokulun anasınıfları ve 1. sınıfları için kayıtlar halen devam ediyor.

10 yorum:

  1. Ah anılar.. Ne güzel de yazmışsınız. Gözlerim dolarak okudum, kendi anılarımı da hatırlayarak. Teşekkürler.

    YanıtlaSil
  2. Çok güzel olmuş bu yazınız, çok seviyorum anıları dinlemeyi, okumayı:)

    Sevgiler...

    YanıtlaSil
  3. Ben de alışacakmıyım Annemsiz , annemin evinde kalabilmeye.

    YanıtlaSil
  4. Anılar hüzünlendirseler de,ağlatsalar da güzel çok güzel.Selam ve sevgiler Leylak Dalı'cığım sana ve Ankara'ya

    YanıtlaSil
  5. Çok güzel bir yazı, içim cız etti annesiz-babasız bir eve... Bir de okurken aklıma ne geldi, bizim çocuklarımızın bu türlü çocukluk anıları olamayacak galiba, mahalle kültürüne, esnafına yönelik yani...
    Teşekkürler..

    YanıtlaSil
  6. Geçmişe göz atışını çok seviyorum.

    YanıtlaSil
  7. Hoş geldiniz Akdeniz'in ruhunu,geçen zamanın anılarını getirdiniz.Evet anılar sarar her yanı geçmiş zamanlardan düşsel yolculuk yapar.Görüşmek üzere sevgiyle kalın

    YanıtlaSil
  8. Ankara' ya hoş gittin Leylak' cım.
    "Sa" cümlelerinden oluşan yazın çok hoş. Ara sıra bunları tatlı tatlı ve özlemle hatırlamak iyi geliyor...

    YanıtlaSil
  9. Ankara'ya hoş geldin Leylak abla..

    YanıtlaSil
  10. Cok guzel bir yazi olmus. Benimde babamlarin evine gittigimdeki hislerim. Eve gunes hala ayni acidan dusuyor, o aci ayni olsa da ustune dustugu hersey farkli.

    YanıtlaSil