Sayfalar

6 Şubat 2013 Çarşamba

OSCAR AMCAMIN GELMESİNE AZ KALA


Dışarıda bulutlu, puslu, yağmur habercisi bir hava var, iç sıkıcı. Bari içerinin ve sizlerin ruhunu şenlendireyim diye bu leylak kolajını yaptım. Sağolsun arkadaşlarım ellerine geçen leylak resmini bana yollarlar hemen, aslını bulamayınca bunlarla avunuyorum işte. 

Bu aralar nazar değdi galiba, ne yürüyüş yaptığım, ne önemli bir etkinliğe katıldığım var. Havaların durumu da etkiliyor sanırım. Yegane faaliyet kitap okumak ve evde film izlemek. Oscar adayı tüm filmleri seyredip bitirdim. "Sefiller" hariç, onu da izleyeceğimi sanmıyorum, müzikal filmlerden pek hazetmiyorum ama derece alırsa lutfedip seyrederim belki. Gördüklerimden çıkardığım sonuç bu yıl Oscar adayları arasında "aman da muhteşemmiş" denebilecek türde bir film yok. Tabii bu benim kişisel görüşüm. Görsellikleri tartışılmayacak filmler var elbette, "Pi'nin Yaşamı" gibi. Her ne kadar sinemada 3D izleme fırsatını kaçırmış olsam da küçük ekrandaki görüntüler bile olağanüstüydü. Ama onun dışında işin felsefî yönünü bir kenara bırakırsak benim için konu çocuk filmi kategorisine girerdi. "Lincoln" köleliğin kaldırılmasını işleyen konusuyla bir devre ışık tutsa da ağır tempoluydu; Daniel Day Lewis'in oyununu tartışma dışı bırakıyorum. "Zero Dark Thirty" Usame Bin Laden'in yakalanma sürecini işlemişti ve üç saate yakın süresi ve son sahneler hariç durağan yapısıyla içimi tüketti. "En iyi kadın oyuncu Oscar adayı" Jessica Chestain kollarını birleştirip pencereden bakma ve sürekli atıştırma performansıyla ödülü kucaklarsa şaşacağım doğrusu. Yine benzer bir konuyu, 6 Amerikalı tutsağın İran'dan çıkarılmasını isleyen Altın Küre ödüllü "Argo" daha gerilim düzeyi yüksek, daha hareketli bir filmdi. "Zero"daki bunalmayı onda yaşamadım mesela. "Düşler Diyarı"nı Antalya Altın Portakal Festivali esnasında izlemiş ve fantastik sinemaya çok bayılmasam da beğenmiştim, özellikle "Kadın Oyuncu Oscarı"na da aday olan minik Quvenzhane Wallis'in oyunu harikaydı. "Zincirsiz" tipik bir Tarantino filmi; bol kanlı, bol ölümlü, bol aksiyonlu,  vaktin nasıl geçtiğini anlamadan izliyorsunuz ama benim Oscar'lık bir filmden beklentimi karşılamıyor. "Umut Işığım" ilk izlediğim ve sinemada izlediğim Oscar adayı idi, ilk tepkim "bunun nesi Oscar'a aday" şeklinde olmuştu, oyunculukların yetkinliği dışında sıradan bir romantik komedi olarak algılamıştım ama diğerlerini gördükçe eşit şans vermeye başladım. İzlemediğim "Sefiller"i konu dışı bırakırsak ben yine "Amour" diyorum Oscar adayım olarak. Bakalım otoriteler ne diyecek. 

En iyi film adaylarının dışında oyuncuların aday gösterildiği bazı filmleri de izledim: "Uçuş"-ki Denzel Washington çok iyiydi-,"The Sessions"-burada da Yardımcı Kadın Oyuncu adayı Helen Hunt'a bayıldım-, Yabancı Dilde Film adayları "Savaş Cadısı", "Yasak Aşk", Orijinal Senaryo dalında "Moonrise Kingdom" ve az sonra izlemeyi planladığım "The Impossible" ile Oscar literatürünü hemen hemen tamamlamış oluyorum. Ödül törenini merakla beklemekteyim...

Sinemayla bu kadar meşgulken tiyatroyu ihmal etmek olmaz diyerek yeni kitabımı buna uygun seçtim: "Ölmeyi Bilen adam Muhsin Ertuğrul". Ayşegül Çelik yazmış. Bu ünlü sanat adamının çocukluğundan başlayarak yaşam öyküsünü okumak oldukça keyifli ve bilgilendirici olacak. 

Hayatımızdan sanat hiç eksik olmasın diyerek kendime kahve yapmaya gidiyorum...

11 yorum:

  1. amin diyerek bende tesekurler diyorum Leylak dali :)

    YanıtlaSil
  2. Du bi. Kahve içmeye geliyorum:)

    YanıtlaSil
  3. Ödül törenini ben de beklemekteyim. Sonucu gerçekten merak ediyorum.

    Bu arada fotoğraflara bayıldım.
    Ben de bugün kendime sümbül aldım:)
    Sevgilerimle Leylak Dalı...

    YanıtlaSil
  4. Ben de tam hangi filmi izlesem diyordum. Şahane bir liste olmuş. Artık burası ile imdb arasında mekik dokuyarak istediğim gibi bir film bulurum herhalde. Umut ışığım ne kadar şişirilmiş bir film öyle ya. Ordan hakkıyla çıksa çıksa en iyi kadın oyuncu oscar' ı çıkar. Life of Pi'yi de sinemada izledim. O da görsellikten kazanır. Diğerlerini bilmiyorum. Tarantino'yu direk pas geçerim herhalde. Hiç sevmem aksiyon filmi.

    YanıtlaSil
  5. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  6. yorumun sonu gitmiş, tekrar giriyorum:
    Abla, bence herşeye rağmen Sefiller'i de izlemelisin. Şarkıların tekrar eden kısımları sıksa da oyuncu olarak Hugh Jackman bence çok iyiydi. Hayatımda izlediğim en özel film olan The Fountain / Ab-ı Hayat'tan beri (izlemediysen bunu da izlemelisin, sinegöz'de var) kendisini severim ama ilk sahnelerde tanımakta güçlük çektim. Gümüşleri çaldıktan sonra yaşadığı pişmanlıkla dua edip ağladığı sahne bence çok başarılıydı (abartı ile başarı arasında gidip geldi ve sonunda başarı gösterdi benim ibrem)
    Öpüyorum...

    YanıtlaSil
  7. Sevi,
    Sen öyle diyorsan mutlaka izleyeceğim o zaman, hatta başımdaki ağrı geçerse bugün. Sağol canım, önerilerin değerli benim için.
    Ben de öpüyorum...

    YanıtlaSil
  8. Küçük Joe,
    Otorite değilim elbette ama bir izleyici olarak zayıf buldum bu yılın filmlerini ya da benim Oscar'dan beklentim yüksek. Yine de güzel bir heyecan oluyor öncesinde filmleri izleyip tahmin yapmak. Sana da iyi seyirler diliyorum :)

    YanıtlaSil
  9. Heyyfi,
    Ben de öyle, sümbülü benim için de koklayın :)

    YanıtlaSil
  10. Hayal kahvem,
    Keşke gelebilsen...

    YanıtlaSil
  11. eda,
    Ben de sevgiler yolluyorum :)

    YanıtlaSil