Sayfalar

20 Aralık 2010 Pazartesi

ARALIK AYI DÜŞÜNCELERİ

Tanıştırayım: Filimiz Hamdi. Biraz obez ama biz onu öyle seviyoruz. Bu yıl Noel baba olarak hayvanat bahçesinde görev yapacak, pek mutlu. Haber vermek için uğradı bugün, biz de sevindik onun adına.

Hamdi kadar olmasa da ben de fena değilim ruhsal açıdan. Yenilenme projem süper gidiyor, aldığım sonuçlar umduğumdan da iyi. Uzayda kapladığım yeri epey daralttım başkaları da rahat sığsınlar diye, malum uzay hepimizin.

Sonra posta kutusuna gelen ve benim yolladığım kartlar, al sana bir keyif daha. Kaç yıldır uzak kaldığımız bir faaliyeti tekrar hayata geçirme işini pek sevdim. Hadi bakalım gelsin, gitsin kartlar, açılsın zarflar.

Ve yaklaşan yeni yıl. Ömürden bir dilimi daha harcadığımızı boşverip çocukluğumdan beri pek keyiflenirim yılbaşı zamanı. Bayramlarda ne kadar gerilirsem yılbaşında o kadar gevşerim. Bayramlar benim için çatık kaşlı, rabıtalı, evcimen, hamarat ve biraz da tutucu komşu teyzeler gibidir. Yılbaşı ise fıkır fıkır, cıvıl cıvıl, delişmen, süslü hatta biraz kokoş, gezenti kızıdır mahallenin, hakkında fısır fısır dedikodu yapılan. Vitrinlerdeki süslere bakmaya doyamam, alışveriş merkezlerindeki çam ağaçlarının dibine konmuş sahte hediye paketlerini tek tek açmak isterim, Noel Baba'nın kızağına binesim gelir. Öyle bir delilik hali işte. Eskiden beri böyledir bu, yeni birşey değil. İlkokuldayken falan da kar süsü vermek için evi top top pamuklarla süsleyip annemden azar işitir, okul çıkışı kırtasiyeciye uğrar "salonda at yarışları" kağıtları, "fırdöndü" gibi zımbırtılar alır, sonra da yılbaşı akşamı komşularla toplanmış iki kadeh birşey içip özel günün tadını çıkarmaya çalışan annemle babamın başının etini yerdim "Haydi oynasak ya" diye. O zamanlar kardeşim yoktu, tek çocuktum ve şımarma hakkım bakiydi. Dırdırımdan bıkan hane halkı gönlümü etmek için oynarlardı birkaç el. O "Salonda at yarışları" denen abidik gubidik oyunu tam hatırlayamıyorum ne menem birşeydi, tek aklımda kalan işaret parmağını ıslatıp kağıdın üstündeki beyaz kireç gibi şeyi açarak altında yazan rakamı okuduğumuzdu. Sanırım tuttuğumuz atın sayısı ise kazanılıyordu. Bir de okullarda hediye çekilişi yapılırdı, daha çok ortaokulda yapardık bunu. Orta 1 deyken sınıf öğretmenimiz böyle bir çekiliş düzenledi, kağıtlara isimler yazıldı, kura çekildi. Herkes kime çıktığını merak edip dururken ben ertesi günü öğrendim. Sınıfın en egzantrik, en çatlak kızı Canan'a isabet etmişim. Tabii bunu Canan'dan değil sıra arkadaşından öğrendim. Teneffüste yavaşça yanıma sokuldu "Canan seni çekti kurada" dedi, "Altın yüzük almak istiyormuş parmağının ölçüsünü verir misin?". Orta 1'deyim ve bit kadar birşeyim, üstelik hiç süslü değilim, altın yüzük fikri tuhafıma gitti, hem bu kadar pahalı bir hediye niye ki? Bu düşüncemi belirtince aracı arkadaş Canan'ın babasının fabrikatör olduğunu ve istediğini alabileceğini söyledi. Hafiften gururlandım, ne de olsa Hulusi Kentmen'in şımarık kızına isabet etmiştim:) Sahiden de aracı arkadaş ertesi gün elinde bir parça beyaz makara ipiyle gelip parmağımın ölçüsünü aldı. Kendimi siyah-beyaz bir Türk filmi hissiyatına sokup hediyelerin verileceği 31 Aralık gününü iple çekmeye başladım. Bu süre içinde bohçacı, pardon aracı arkadaş sürekli gazlıyordu beni, Canan siparişi vermiş, Canan şöyle yapacakmış, Canan böyle yapacakmış. Öyle ki utanıp Canan'ın yüzüne bakamaz olmuştum. Derken 31 Aralık günü geldi, sabırsızlıkla hediyelerin verileceği dersi beklemekteyiz. O da son ders, neyse nihayet vakit geldi, sırayla hediyeler dağıtılmaya başlandı. Derken Canan'ın adı okundu, bende yürek Selanik. Ama o ne, Canan süklüm püklüm ayağa kalktı ve "Hocam hediyemi evde unuttum" dedi. "Doingggg", kafama inen sanal tokmakla bütün hayallerim tuz buz olurken Canan bir özürü bile esirgedi benden. Zil çaldığında herkes elinde çoğu Kemalettin Tuğcu romanı olan hediyesiyle evine dönerken ben "Ellerim böyle boş, boş mu kalacaktı" şarkısını söylemekteydim. Takriben 10 gün sonra bir teneffüste Canan yanıma yanaştı, elindeki gazete kağıdına sarılmış paketi "Yeni yılın kutlu olsun" diye sıramın üstüne bırakıp arkasına bile bakmadan uzaklaştı. Paketi açtığımda yan tarafı boylu boyunca çatlak, ağzı kırık, Kütahya işi sakalet bir vazo çıktı içinden. Galiba Canan'ın fabrikatör babası tam da yılbaşı yaklaşırken iflas etmiş, benim payıma da haciz memurlarının bile tenezzül etmediği vazo düşmüştü:))))

Amanin bu ne uzun bir yazı olmuş, buraya kadar gelebilen okuyucu için blog aleminden kocaman bir alkış lütfen...

33 yorum:

  1. Hamdi'yi gorup gelmistim iki cift laf etmeden gittim. Cok tatli obez Hamdi, hemde iyi yurekli cok sevdim ben onu:)

    YanıtlaSil
  2. Sevgili Beste,
    Arzu ederseniz bir Hamdi de zarf içinde size gelebilir:))

    YanıtlaSil
  3. Böyle uzun post'a uzunca bir yorum lazım gelir de yorumum kahve ile birlikte olacak pek yakında, burada özetini yapayım;o at yarışı zımbırtısından biz de alırdık çok keyifli olurdu,tül perdeye gazetedeki dakika dakika canlı yayın programını asardık,şimdi zeki müren şimdi ajda pekkan diye dakika dakika perdeden takip ederdik,sanki daha mı keyifliydi herşey bilemedim,yoksa şimdi bana her gün bayram hergün yılbaşı gibiyim de aldığım hazdaki azalma ondan mı onu da bilemedim.

    YanıtlaSil
  4. Kadayıfcım,
    Az olandan çok fayda, tipik ekonomi kuralı hayatta da işliyor galiba. Bu kadar seçenek yoktu ve olanlarla mutluyduk, herkes bizim gibiydi çünkü. Gerçi ben hala deli çocuk gibiyim yılbaşı öncesi ama düşünüyorum da öncesi asıl günden daha zevkli oluyor.
    Kahve için sabırsızlanıyorum desem:))

    YanıtlaSil
  5. Farklı yerlerde farklı zamanlarda farklı bedenlerde doğmuş ruh kardeşleriyiz bana kalırsa biz:) Ben kendi yeni yıl heyecanımı bundan iyi anlatamazdım. Bayramlarda ve yeni yıldaki halim, aslında her ikisi birden. bu yeni yıl kartı olayı o kadar keyifli oldu ki, etrafımda beni görüp kıskanan pek çok arkadaşa da bulaştı bu güzel gelenek bu yıl:)

    YanıtlaSil
  6. Uzun muzun ama ben çok keyifle okudum doğrusu. Böylesi bir yılbaşı hediyesi hikayesi herkese nasip olmaz. Fıkra gibi.
    Benim nedense kutlamalarla pek aram yok, özeniyorum böylesine mutlu olanlara.
    Bu arada Fil Hamdi'ye bayildimmm, çok güzel olmuş. Elinize sağlık..

    YanıtlaSil
  7. Zerocum,
    İlk cümlene kesinlikle katılıyorum:))
    Yıllardır böyle bu hiç değişmedi, büyüyünce farklılaşır demiştim tersi oldu, azalacağına artıyor. Sanırım beden yaşım büyürken ruh yaşım küçülüyor:)
    Kart etkinliği bence de süper oldu, umarım arzuladığımız gibi gerçekleşir.
    Çok öptüm seni...

    YanıtlaSil
  8. Işın,
    Hoşgeldiniz ve teşekkürler.
    Her çeşit kutlamaya bayılırım, kutlama yapmak için sebep yaratırım:)) Bu da huy herhalde, hayat genelde tatsız, böylece biraz renk katmış oluyorum galiba.
    Fil Hamdi teşekkür eder:)

    YanıtlaSil
  9. Yeni yıl kart etkinliği sayesinde, listede ki herkese kart hazırlamamın dışında, eee dedim, akrabalarıma, arkadaşlarıma, bu vesileyle onlara da kart göndereyim, süpriz olsun dedim.
    50'ye yakın kart hazırladım. Hepsi el emeği oldu, resimlerimden esinlendim. Benden birer anı olsun istedim, herkese. Haftasonuna doğru postalayacagım.

    Hikayenizi de sonuna kadar okudum. Alkışı hakettim sanırım. Başlayınca, aldı sona doğru bir çırpıda götürdü. Bence o kızın ailesi izin vermemiştir, siz altın yuzuk getirmesine...

    YanıtlaSil
  10. Sevgili Zeynep,
    Sanırım bu kart etkinliği hepimizi heyecanlandırdı, sabırsızlıkla bekliyorum ben kendi adıma.
    Size kocaman bir alkış gönderiyorum sonuna kadar okuma sabrı gösterdiğniz için:)
    Altın yüzük getirmesi zaten sözkonusu bile olamazdı da ben o kızcağızın ailesine böyle bir etkinlikten bile sözettiğne şüpheliyem. Günler sonra getirdiği kırık vazo da yasak savma kabilinden evde atılacaklar arasından alınmış bir objeydi muhtemelen. Bir bakıma iyi olmuş, bakın hoş bir anım oldu böylece.
    Sevgiyle...

    YanıtlaSil
  11. bayıldımm doinnggg keliemsine. üzüldüm de.. bende severim yılbaşını ama şu "günah bizim bayramamız değil" demeler yok mu hevesimi kursağımda bırakmıştır hep :)

    YanıtlaSil
  12. sen ne kadar uzun yazarsan yaz bana kisacik geliyor.
    O kirik vazo sende öyle yada böyle bir ani olmus iste:)

    " bende yürek selanik" lafi na bittim:)

    Calabilirim!

    Seviyorum seni sevgili leylak:)

    YanıtlaSil
  13. Süntercim,
    Ne istiyorsan çal canım, dükkan senin:))
    Ben de seni seviyorum tabii ki:))

    YanıtlaSil
  14. Mavi Baloncum,
    Geçelim o söylenenleri, Noel değil yılbaşı kutluyoruz biz. Keyfini çıkar boşver milleti:))

    YanıtlaSil
  15. Senin yazdığın yazı, beşlanırsa eğer bir çırpıda okunur ve bitirilir.
    Ben de bohçacı kızın hediye çıtasını yükseltmek için yalan uydurdu sandım. Bayram ve yılbaşı betimlemelerin enfesti. Fırdöndüde de uyuştuk.
    Amaa uzayda sen yer açtıkça ben doldurmaya çalışıyorum ki bu da hiç hoşuma gitmiyor :(((

    YanıtlaSil
  16. Ay nasilda sirinmis hamdi, bayildim :) ellerinize saglik harikalar yaratiyorsunuz kecelerle :)

    YanıtlaSil
  17. ''Bayramlarda ne kadar gerilirsem yılbaşında o kadar gevşerim.''
    Bu cümleyi ben yazmış olmalıydım,
    kesinlikle aynı fikirdeyim çünkü...Yazı uzun değil di aksine çok keyifliydi Leylak'cım...
    Hamdiye selamlar:))

    YanıtlaSil
  18. pino,şuşu,kahraman kutu kafa, snoppy, fil hamdi ve daha niceleri... becerikli leylak dalı'nın elinden hayata geçen çok güzel şeyler.nasıl özeniyorum sana.hayata karşı duyduğun tutkuya,içinde hep yaşattığın çocuğa.idolümsün :)) yeni yıl ve bayram tanımlamana bayıldım.benim için de aynı. bu yıl yeni yıl heyecanım biraz eksik olsa da bu hafta üzüntülerimi dibine kadar yaşayıp gelecek hafta yeni yıl heyecanına dalış yapacağım. yeni yıl kartlarım gelmeye başladı,nasıl mutlu oldum anlatamam. :)) iyi ki yapmışız.

    YanıtlaSil
  19. uzun değil çok keyifli olmuş, bir çırpıda okudum:)
    bu arada Hamdi'ye de bayıldım:)

    YanıtlaSil
  20. Keyifle okudum yazınızı,fil hamdi harika olmuş.
    Yüreğinizin dilediği gibi bir yılbaşı akşamı ve yeni bir yıl geçirirsiniz.Sevgiyle kalın...

    YanıtlaSil
  21. Hamdi çok şekerrrr :) Gene döktürmüşsün, eline sağlık bacıcım..

    Yürek Selanik denmesini yıllar var duymamıştım.. Bizim evden başka yerde de duymamıştım ayrıca..

    Yazın hiç de uzun değildi. Daha da yazsan okunurdu, çünkü konuşur gibi akıcı yazıyorsun. Anın da çok tatlı.. Senin merakla bekleyişini gördüm sanki..

    öpüyorum kocaman.. :)

    YanıtlaSil
  22. Yüzük hikayen o kadar hoştu ki...bir solukta okudum ne oldu sonunda diye..seviyorum seni öğretmenim.Kart etkinliğine katılamadım ...ama yürekten destekliyorum...

    YanıtlaSil
  23. Canan'a bayıldım:) Kendi hiç ortada yok ama sürekli haberler gidip geliyor. Çok tatlı anlatmışsın. Vazon hala duruyor mu?

    YanıtlaSil
  24. Kune'cim,
    Canan hakikaten çok ilginçti, nerelerdedir acaba?
    Yok ya vazo o kadar kötüydü ki o anda annem imha etmiştir muhtemelen:))

    YanıtlaSil
  25. Nefisem,
    Ben de seni seviyorum canım:)
    Etkinliğe katılmadın ama ben sana yollayacağım bir kart canım, sensiz etkinlik olur mu:))

    YanıtlaSil
  26. Mügecim,
    Yürek Selanik lafını sizin evde duymandan daha normal ne olabilir, biz ikiz değil miyiz:))
    Öptüm seni:)

    YanıtlaSil
  27. Nehire,
    Teşekkürler, dilerim hepimiz yeni yıl gecesini ve önümüzdeki yılı çok güzel geçiririz...

    YanıtlaSil
  28. Sergun,
    Sağol canım.
    Hamdi sevgiler yollar...

    YanıtlaSil
  29. Kara Kitapcım,
    Bu hafta son sıkıntılı haftan olsun dilerim. Önümüzdeki haftaya başka bir Kara Kitap başlasın ve içi coşkuyla dolsun.
    Kart etkinliği beni ve galiba herkesi de heyecanlandırıyor, iyi ki yapmışız gerçekten...

    YanıtlaSil
  30. Banucum,
    Çok sağol canım, aynı düşüncede olmamıza sevindim:)
    Hamdi de sana çoook selam söylüyor...

    YanıtlaSil
  31. A-H,
    Sağol canım. Senin oyun için hazırladığın objeleri de yabana atmamak lazım, harika olmuşlar, ellerine sağlık.
    Sevgiyle...

    YanıtlaSil
  32. Asucum,
    Sağol canım, en iyi okuyucularımdan birisin bilirim.
    Şu uzaydaki boşluğu doldurma işine de inanmıyorum:))

    YanıtlaSil
  33. Hamdi süper, sen daha süpersin:)) Kıyamam o çocuk halinin hayal kırıklığına.

    YanıtlaSil