Sayfalar

18 Mart 2010 Perşembe

SİYEZ PİLAVI, GASTIMONU'DAN

Geride bıraktığım ve şükür ki olumlu sonuçlanan üç-beş stresli günün ardından kendimi ödüllendirmem gerektiğini düşündüm. Ben hep böyle yaparım, üzülerek boşa geçirilmiş günlerin intikamını birkaç gün kendimi şımartarak alırım. Bugün de önce değişik bir tad, ardından "bekleyin sokaklar ben geliyorum" şeklinde bir plan yaptım kendime.

Geçen hafta gittiğim Kastamonu Fuarı'ndan değişik bir bulgur almıştım; "Siyez Bulguru". İçine nasıl pişirileceğini anlatan bir de tarif kağıdı konmuştu. Bugün açtım paketi, koydum tarifi önüme giriştim işe. Siyez buğdayı ta Hititler ve Frigler zamanından kalma endemik bir buğday türü imiş, günümüzde sadece Kastamonu/İhsangazi'de yapılıyormuş tarımı. Ondan elde edilen siyez bulguru da taş değirmenlerde kırılmış doğal bir bulgur yani. Pişmemiş hali aşağıdaki fotoğrafta:

İlginç bir pişirme tarzı var siyez bulgurunun, içine ekşi ayran ya da yoğurt konuyor pişerken ayrıca ısırgan, ebegümeci, dereotu, maydanoz gibi otlar. Daha önce bu tarz bir pilav pişirdiğimi hatırladım, hangi yöredendi şimdi çıkaramıyorum, ben normal bulgurla yapmış, içine asma yaprağı doğramış ve ayran ile pişirmiştim, olağanüstü bir lezzet çıkmıştı ortaya. Fakat zaman içinde yöresini de, nasıl pişirildiğini de unutmuşum. Evde maydanoz dışında saydığım otlardan hiçbiri olmadığı için ben de o yaptığım tariften hareketle asma yaprağı kullandım, tabii salamura keşke tazesi olsaydı. Bulgurun içinde çok fazla yabancı madde vardı, ot tohumları, kapçıklar vs. O nedenle ayıklama ve yıkama işi biraz uzun sürdü sonra üzerini örtecek kadar suyla pişmeye bıraktım. Ardından da Kastamonu türküleri eşliğinde diğer malzemeleri hazırlamaya başladım. Ayranı yaparken "Ali'm de gitme pazara, uğratırlar nazara/Ali'm de ölmüş diyenler kendisi girsin mezara" diye çığrındım. Asma yapraklarını kıyarkenki türküm ise,
"Birer birer aldım tükenmez sandım
Dolma için adam dövülmez sandım
Anamın evine kovulmaz sandım
Nasıl yedin bir tencere dolmayı gelin
Ekşilice, mayahoşu sarmayı gelin" idi.
Maydanozlar ve soğanlar "Sepetçioğlu Zeybeği" eşliğinde doğrandı, arada bir doğrama işine ara verilip acemice zeybek oynandı ya da mutfak küçük, yerim dardı oynayamadım durumları oldu.

Ben çalıp çığırırken bulgurlar kıvamına geldi, içine otları atıp bir taşım daha kaynattıktan sonra ayranı ekleyip altını kıstım ve soğanlarla salçayı tereyağında katletme işine geçtim. Ha, karabiber ve nanesini eklerken de "Yaş nane, kuru nane de öldüm ben yane yane" diye melodilendirmeyi unutmadım. Pişen pilavın altını kapatıp soğanlı-salçalı sosu üstüne boca ettim. Biraz suluca bir pilav oldu bu ama lezzet muhteşemdi. Bir kez de ebegümeci, ısırgan otlarıyla ve ayran yerine yoğurtla deneyeceğim. Sonra da patatesli bir versiyon var sırada. Ondan sonra da bulgur biter zaten. Lakin Kastamonu'ya gidenlere bundan sonra siyez bulguru ısmarlamak boynumun borcu olsun. Normal bulgurla da (bilhassa Duru'nun iri bulguruyla) güzel olacağını düşünmekteyim.

Şimdi ben gidip bir tabak daha lüpleteyim sonra da güneşli Ankara sokaklarına atayım kendimi. Kara Kitap'a söz verdim, çıkmadan evvel aynaya gülümseyip kendime de bir çiçek armağan edeceğim...

16 yorum:

  1. Eline sağlık.Fotoğraf çok iştah açıcı duruyor.Bayağı değişik bir bulgur ve pilavı...

    YanıtlaSil
  2. Görüntü enfes. Mutlulukla, sevgiyle, şarkı-türkülerle yapıldı. Tabiii ki tadı da enfestir. Gidiym bi bulgur pilavı pişiriym canım istedi.

    YanıtlaSil
  3. Sıkıntılar bittiğine sevindim.Bulgur pilavı çok değişik.Bulguruda hiç duymamıştım.Ellerinize sağlık.Öok hoş olmuş.Sevgilerrrrrrr....

    YanıtlaSil
  4. Türkü dilime yapıştı.Evdekileri bayıltırım bu gün.
    ''yandım hop çerkes, hop çerkes, yanıyor herkes''

    YanıtlaSil
  5. sevgiyle yapılan her yemek lezzetli olur.bulgura bayıldım,şimdi semiz otu zamanı bence semzi otuyla çok leziz olur.ben de artık mutfakta öfleyip pöflemeden yemek yapmaya çalışıyorum.şarkı söylemek de iyi fikir.gerçi hiç bir şarkıyı türküyü ezbere bilmeyen bünye ancak radyoya eşlik edebilir. :)))

    YanıtlaSil
  6. Sepetçioğlu Uşak düğünlerinin vazgeçilmezidir ve oynayışlarını hatırlayınca senı mutfakta zıplarken hayal ettim doğrusu.Ne güldüm...
    En iyi tedavi bence de kendini sokağa atmak yada kendini iyi hissedebilecek şeylerle uğraşmak.Seninki de bulgur pilavı olnuş,mis gibi olumş ellerine sağlık.
    Umarım çok can sıkıcı olaylar gelmemiştir başına.Öpüyorum.

    YanıtlaSil
  7. ben de ofisteki hatunlar yapınca pek beğendim yarmalı çorbayı. aldım, gerçi kör cahillik zor, ölçüyü çok tutmuşum, 1 haftadır yarmalı yoğurt çorbası içiyorum akşamları. bunun tadına vardıktan sonra klasik beyaz pirinç tatsız tuzsuz gelmeye başladı bana :)

    YanıtlaSil
  8. Ohh, afiyet şeker olsun:) Ellerine sağlık

    Sevgiler

    YanıtlaSil
  9. Bloğunuza bakmadan önce ismi çok hoşuma gitti.Çok kolay yetişmez leylak ağacı çiçeğide üzerinde çok uzun durmaz ama o kadar güzel kokar, o kadar zariftirki çiçekleri bloğunuzu ilk açtığımda bunları düşünmüştüm.Tariflerinize de baktığımda çok hoşuma gitti elinize emeğinize sağlık.Sevgiler.

    YanıtlaSil
  10. Leylak Dalıcım ne süper bir tarifti bu. Geçen yıl filiz aşı diye bir yemek yemiştim. Akseki yöresine aitmiş, içinde doğranmış asma yaprakları vardı. Ne ilginç tatlarımız var daha keşfedilecek.

    Kendine ne çiçeği aldın bakem...

    çook öptüm..

    YanıtlaSil
  11. Süpersiniz, okudukça canlandı gözümde. Ne kadar sessiz yemek yaptığımı fark ettim iyi mi?

    YanıtlaSil
  12. Nuriş'cim,

    Tarifini okurken bak ne düşündüm. Ortalık yemek kitabı kaynıyor. Sıradan tariflerden oluşan bu kitaplar hiç satıyor. Doyduk artık. Oysa senin tarzında yazılacak bir kitap her halde çok satar, yok satar. Ne dersin??? :-)))

    Keyfin hiç eksilmesin.

    YanıtlaSil
  13. Ne güzel bir yemek tarifi bu böyle :))

    YanıtlaSil
  14. Köy köy kokuyordur bir yandan, yaprak tadına da bayılırım diğer yandan... Yapar da yerim ama önce bizim Kasımpaşa Kastamonu Pazarı ziyarette bulunulsa iyi olur doğrusu. Mutfağı da gazinoya çevirmişsin, ne alâ, keyfin daim olsun.

    YanıtlaSil
  15. Sevgili Öğretmenim, size de yorum yazmak zormuş. Ama azimliyim. (Daha önceki geldi mi bilmiyorum, ama bu gelir umarım.:)) Mealen; o türküleri çığıra çığıra, Gastımonu'nun bağrında, etli ekmek etsek, tirit etsek, sonra da datlu datlu yesek demiş idim. Yeniden dedim.:))
    Çok keyifli bir yazıydı, elleriniz dert görmesin. :)

    fikrimin gastımonulu gülü... :))

    YanıtlaSil
  16. Ohhhhh mis gibi koktu burnuma :))))

    YanıtlaSil