Sayfalar

11 Eylül 2009 Cuma

AH BU ÖĞRENCİLER...


Yukarıdaki Selçuk Erdem karikatürünü bugün bir arkadaşım maille yollamış, çok hoşuma gitti. Eh, serde öğretmenlik var ya, sizlerle de paylaşmak istedim, hem bunu, hem de birkaç eğlenceli öğrenci anekdotunu. Belki üzerimize çöken şu kasvetli havayı bir an için de olsa dağıtırız.

--Öğretmenliğimin ilk yılları. "Meslekî Uygulama" diye hem muhasebe, hem ticaret bilgilerinin genel ve uygulamalı olarak verildiği bir derse giriyorum. Dönem sonu, karne notları verilecek. Başarısız birkaç öğrenciyi sözlü yoklamaya aldım belki düzeltirler durumlarını diye ve hayli kolay sorular yöneltmekteyim. Aklı biraz havada bir erkek öğrenciyi kaldırdım sözlüye ve nasılsa bilir diye "Fatura nedir?" diye sordum. Cevap vermedi, bir kez daha sordum, kem küm etti. Aklıma koydum iyi not vermek istiyorum ya yardımcı olmaya çalıştım:
Ben: "Oğlum fatura nedir, hiç duymadın mı?"
Öğr: "Duydum hocam"
Ben: "Peki gördün mü?"
Öğr: "Gördüm hocam"
Ben: "Mesela bir beyaz eşya mağazasına gittin, bir TV aldın. Satıcıya ne verirsin?"
Öğr: "Eeee, şey.."
Ben: "Ne oğlum, bedava mı verecek adam sana TV'yi?"
Öğr : "Haa, para veririm."
Ben: "Peki satıcı sana ne verir, hani yazılı bir kağıt?"
Öğr: "Haa, fatura mı?"
Ben: "Herhalde, hadi tanımla, çıkar şimdi burdan"
Bu lafım üzerine öğrenci elini ceketinin iç cebine attı ve kocaman bir faturayı burnuma dayayıp:
"İşte çıkardım" dedi.

-Denizli'deyim. Lise 1.sınıflara "Pazarlama" dersine giriyorum. Ders anlatıyor, sonra da anlattıklarımı not aldırıyorum. Şöyle bir "Pazar" tanımı yazdırdım: "Arz ile talebin biraraya geldiği ortama Pazar denir." Birkaç gün sonra ilk yazılı yoklama yapıyorum ve "Pazar nedir?" diye sordum. Akşam kağıtları okurken gülmekten kanapeden düştüm. Ya önündeki ya da arkasındaki öğrencinin fısıldamasıyla yazılmış cevap şöyleydi: "Ağız ile dolabın biraraya geldiği ortamdır." Sağır duymaz, uydururmuş...

-Yekta Güngör Özden'in Anayasa Mahkemesi Başkanı olduğu yıllar. Bir bayram tatilinde Ankara'ya gitmiş ve yeni çıkardığı şiir kitabının imza gününe denk gelmiştim. Hem kendim, hem de okuldan bir arkadaşım için kitap imzalatmış, dönüşte arkadaşa vermek için okula giderken yanıma almıştım . Sınıfa girip kürsüye oturdum ve diğer kitaplarla birlikte masanın üstüne koydum. En ön sırada oturan ve hayli meraklı olan erkek öğrenci boynunu uzatıp kitaba baktı, kapakta fotoğrafını gördüğü Y.Güngör Özden'i kastederek "Aaa, ben bu adamı tanıyorum." dedi. Özellikle sordum: "Kim peki?" Cevap şu oldu: "Sık sık televizyona çıkıyor, spiker."

-Bu yazacağım Fransızca öğretmeni bir arkadaşımın anlattığı bir anekdot. Türkçe dersini bile zar zor anlayan ve çalışan öğrencilerimize arkadaşım Fransızca zamirler konusunu anlatmaya çabalıyormuş. Bakmış olacağı yok, önce Türkçe anlatayım diye düşünmüş ve "Zamir nedir?" diye sormuş. Cevap veren çıkmamış tabii. Kadıncağız, "Zamir cümlede ismin yerine kullanılan sözcüktür" diye açıklamış ve "Ali okula gitti" cümlesinde "Ali"nin yerine zamir koyarak söylemelerini istemiş. Cevap gelmiş: "Zamir okula gitti."

-Lise 2.sınıfların Hukuk dersindeyim ve "Telif Hakları" konusunu işliyorum. Öğrenmelerinde kolaylık olur diye örnek vererek anlatmak istedim ve bana bir Türk yazar adı söyleyin dedim ve ısrarla parmak kaldıran kıza söz verdim. Cevap: "Reha Muhtar" (Belirteyim, o zamanlar sadece sunucu idi)

-Coğrafya öğretmeni arkadaşım benim yaptığım gibi durum düzeltme sözlüsü yapıp çok kolay sorular sormakta imiş (Böyle sorulara balık soru denir:) Hayli tembel bir kızımıza sormuş:
"İngiltere'nin başşehri neresi?"
"Fransa"

-Lise 1.sınıflara "İnsan İlişkileri" dersine giriyorum, çok ilginç, çok hareketli bir öğrencim var. Görgü kurallarını işliyoruz ve toplu taşıma vasıtalarında uyulacak kuralları anlatıyorum. Genel bir soru yönelttim, "Mesela dolmuşa binerken nelere dikkat edersiniz?" Sözünü ettiğim öğrenci parmak kaldırdı, söz verdim, şöyle söyledi: "Ben durakta beklerim, hangi dolmuşta güzel kız varsa ona binmeye dikkat ederim."

Bende öykü çok, anlatmakla bitmez. Bu öğrencilerin lise öğrencisi olduklarını bir kez daha hatırlatayım da gülecek misiniz, ağlayacak mısınız siz karar verin...

11 yorum:

  1. :))
    Hayat devam ediyor. Bir şekilde ayağa kalkıp yolumuza devam etmeli güzel günleri yaşamak, yaşatmak için hazırlanmalıyız.
    Teşekkür ederim. Bunca toplanan yağmur, sel yüklü bulutlardan sonra iyi geldi.
    Sağ olun öğretmenim.

    YanıtlaSil
  2. Leylakdalı'm; son söz üzerine; gülsem olmadı, ağlasam olmadı. İlkokul öğrencileri olsa anlayacağım ama bir-iki sene sonra öss'ye girecek olan bu öğrenciler ne kadar da hazırlar?
    Öğretmen okulları kapatıldı böyle oldu :(
    Öpüyorum büyük..

    YanıtlaSil
  3. Sevgili leylakdali,
    Benim böyle ögrencilerin sinav kagitlarindan olusan iki kücük kitapcigim var.Yazarini (daha dogrusu derleyen)animsamiyorum su an ama kitapcigin ismi "Dikkat yazili var".
    Sende bu kücük öykülerini derleyebilirsin aslinda. Cok eglenceli yazmissin.
    Her nekadar lise ögrencilerinin böyle cevaplar vermesi eglenceli olmasa bile.
    Fikra tadinda olmus.
    sevgiler

    YanıtlaSil
  4. :)))) Valla ben gülmekten yerlere yattım lise öğrencisi de olsalar.Grip olmuşum başım ağrıyor ama öğrenci anekdotlarını okumak çok iyi geldi. Oğlum geldi odasında ne oluyor diye. Öyle bir kahkaha atmışım ki:))

    Sevgiler canım

    Antalya'ya dönüş ne zaman?

    YanıtlaSil
  5. cok sevdim hepsini;ben bosuna mi ilkokul ogretmenligini sectim,mumkun oldukca da 1.siniflara gonullu talip oldum:)

    YanıtlaSil
  6. Dün gece sana bir türlü yorum gönderemedim. Bu gün aksaklık neyse bitmiş. Çok güzel anektodlar gerçekten. Bence en çok anı biriktiren meslek erbab ı öğretmenlerdir. Malzeme çok uygun çünkü. Bence daha çok hatırlayıp yazmalısın.
    Sevgiler...

    YanıtlaSil
  7. VALLA ZAMİR OKULA GİTTİ , FIKRA KİTAPLARINA BİLE GEÇEBİLİR. LEYLAK DALIM, MALUM BİZİM EV DE DE İKİ ÖĞRETMEN VAR , BU YÜZDEN BÜYÜNCE EVLENMEK ÜZERE YAPILAN TEKLİFLER, OKUL BAHÇeSİNDEN RESMEN YOLUNUP HEDİYE EDİLEN ÇİÇEKLER BİZİM DE HER GÜN YAŞADIĞIMIZ OLAYLAR.AMA İTİRAF ETMELİYİM Kİ MESLEĞİN EN GÜZEL TARAFLARI.

    YanıtlaSil
  8. gülermisin ağlarmısın olmuş gerçekten..
    ama benim hoşuma gitmiyor gençliğine,yaşadığı çağa,donanımına yakıştıramıyorum bu duyarsızlığı.. bir hababamlıktır gidiyorki anlamıyorum..
    hayat çok çetrefilli oysa..
    sevgiler leylakdalım.....
    sabırlar :)))

    YanıtlaSil
  9. Sevgili öğretmenim biz bu anıları kitaba dönüştürsek (çok satan olur) :)) Ben arkadaşlara katılmıyorum, bunlar uç örnekler ve olması da gerekli.Aile ve öğretmenler olarak daha dikkatli olmamız gerektiğini hatırlatır bize..Sevgilerimle Zehr@

    YanıtlaSil
  10. Arkadaşlarım bu kadar uç olması biraz meslek lisesi olmasından kaynaklanıyor ama ne yazık ki genel olarak öğrenciler eskisi gibi değil artık. Eğitim sisteminin gözden geçirilmesi ve ailelerin çok özenli olması şart. Yine de bu tarz şeyler gülümsetiyor insanı.
    İlkokul öğretmenlerinde daha naif anılar vardır, ne de olsa onlarınkilerin eli yüzü daha pek açılmamış oluyor. Değil mi Nalan Hanım. Zehra öğretmenim nerelerdesiniz siz, adadan göç yordu galiba. Nunucum tekrar hoşgeldin aramıza. Lalecim siz daha çook anılar yaşayacaksınız evdeki iki genç öğretmenle, dilerim hep güzel anılar olsun. Asuman haklısın, yavaş yavaş unutuyor insan, not almalı aslında. Çınar, Sünter, Angel sizleri güldürebildiysem ne mutlu bana. Gülencim öğretmen okullarının kapatılması öğretmen kalitesini etkiledi ama öğrencilerin bu kadar boş olmasının daha pekçok nedeni var, yazmakla bitmez. Hepinize sevgiler...

    YanıtlaSil
  11. Arz ve Talep-Ağız ve Dolap
    Bu ne hoşluktur yahu....

    YanıtlaSil