Sayfalar

23 Ağustos 2009 Pazar

EY PAZAR, DARALTTIN BENİ...


Bugün Pazar. "Beni ilk defa güneşe çıkardılar" dememi bekliyorsanız demeyeceğim. Çünkü değil güneşe balkona bile çıkmadım. Tatsız Pazar, hayatımın hiçbir döneminde sevmedim. Ne öğrenciyken, ne çalışırken ne de şimdi. Ruhsuz, amaçsız, sıkıcı ve yorucu gün. Ben Cumartesi insanı oldum hep, eskiden en sevdiğim gün oydu, şimdi Pazar hariç hergün.

Daha Pazar sabahına uyanırken ruhum daralır. Çocukluktan kalma içgüdüsel birşey bu sanırım. Hemen her Pazar günü annemin "Haydi kalkın, herkes yorganını söksün" seslenişiyle açardık gözümüzü. Nevresim mi var o zamanlar, "yorgan kaplamak" diye bir eylem mevcuttu. Tabii bunun tersi de "yorgan sökmek"ti ve yatağımızdan çıkıp yüzümüzü bile yıkamadan hatır hatır yorganın iplerini koparmaya başlardık, arada uyarılırdık: "İpleri koparmadan sökün, uzun kalsın, yeniden kullanırım kaplarken". Bir nevi yaşam biçimiydi galiba o kuşağın tutumluluk, iki sap ipte bile dikkat edilen. Yorgan sökülüp biter, uykulu gözlerle kalkılır yataktan. Kahvaltı faslından sonra banyo ve çamaşır işkencesi başlar. Durmadan odunla beslenmesi gereken banyo kazanı, ikinci kovadan sonra buz kesen su, deterjan kokusuna eşlik eden radyodan yükselen uğultulu maç sesi, dağınık bir ev, pazardan alınıp getirilen sebze ve meyvelerin yayıldığı bir mutfak. Ertesi güne yetiştirilmesi gereken ödevler, belki yazılı sınav. Ayy, şimdi bile ruhum daraldı... Pazar kabusu bitsin, ertesi gün okulda çalışmadığım dersten sözlüye bile kalkmaya razı olurdum.

Artık yorgan söküp kaplamak, termosifon yakıp çamaşır yıkamak, suyun soğuması derdi falan kalmadı. Banyo günü rutinimizden kalktı, sabah akşam duşta herkes. Ha, maç sesi radyo yerine TV'den gelmeye devam ediyor meraklısı olan evlerde, bizde öyle bir sorun da yok. Çocukluğumdaki o eziyetten dolayı aldığım bir kararla ev kokuyor olsa bile Pazar günü temizlik eylemine girişmedim. Semt pazarımız hafta içi, ödev falan da kalmadı; ilkokul, ortaokul, lise, üniversite bitti, üstüne çalışma hayatı da bitti. Hatta evdeki evlat için bile böyle bir dert kalmadı. E, ben bu Pazarları hala neden sevmiyorum peki?

Foto alıntı: Wow Turkey

11 yorum:

  1. İçine işlemiş de ondan Nurşen'ciğim.Bizde de aynısı yaşanırdı diycem, iyiden iyiye körler sağırlar modunda devam edip gidicez galiba. Ama n'apalım ki öyle.Şimdi senin ağzın açılacak duyunca ama, hala, annemin aceleden kafamıza vura vura yıkadığı sert, şekilsiz zeytinyağlı sabunun acısı başımda sanki.Herbirimizi sırayla dizinin arasına sıkıştırıp su soğumadan yıkayıp bitirir, sonra çamaşıra girişir.Sonra önlükler,elbiseler ütülenecek.Gerçekten Pazar çocuklara zehir bir gündü bizim zamanımızda.
    Artık yaşam çok daha kolay.Annelere de çocuklara da...
    Sevgiler...

    YanıtlaSil
  2. Sevgili Nurşen Abla, (böyle hitap edebilirmiyim?)
    Pazar günleri en sevmediğim yıkanmaktı benimde hele de kışsa aman allahım o soğukta in aşağıya banyonu yap, sonra havluya sarınıp bir koşu çık yukarıya sobanın başına.
    Asuman hn. o yeşil sabunun köpüğü hep gözüme kaçardı benim.Ama hala her markete gittiğimde almıyacak bile olsam gider koklarım o sabunu
    Ogünleri hala hatırlatması için.
    Haa birde tırnaklar kesilirdi temizlik kontrolü yapılırdı çünki okulda.
    Bu arada bizimde pazarımız bugün pazara gittim pazarlıkları dolaba yerleştirdim hatta bir kavanoz kıl acı biber bir kavanozda salatalık turşusu kurdum bile :))

    YanıtlaSil
  3. Ben de ben de aynı şeyleri yaşardım her pazar. Hele o yorgan sökmek yok mu? İplerini koparmadan. Daha sonra kullanılsın diye. Sonra da ortaya yayar çarşafı üstüne yorganı koyar en üste de renkli olan çarşafı başlardı dikmeye annem uzun uzun. Ayy evet ya ne zormuş eskiden. Şimdi yalnızca ütü kaldı bize. Bir de onun otomatik yapanını çıkarsalar ne iyi olur.

    Sevgiler

    YanıtlaSil
  4. Pazarı sevmeyenler derneği kuralım.
    Bende ütüsüden nefret ederdim pazarların.
    Çocukların okul formaları, eşimin ve benim gömleklerim.
    Bir zamanlar giyside bile saygı olduğundan gömlek döpiyes giymek, gravat takmak. Of of pazar banyoları, haftanın yemek alışverişi, birkaç günlük yemek yapımı.
    çok haklısın gerçekten...

    YanıtlaSil
  5. Aman arkadaşlar Pazar gününü sevmeyen bir ben değilmişim demek ki. Nur Hanımın önerisi yerinde, kuralım bir dernek. O yeşil sabunla ilgili benim de nahoş anılarım var, anneannem kafama vura vura yıkardı. (kafaya vurmayınca saçlar temizlenmiyordu galiba)
    Şenizcim hitap tarzını sevdim, devam et. Yaşın bizden küçük ama Pazar kabusuna yetişmişsin sen de bakıyorum:))
    Sevgiler hepinize...

    YanıtlaSil
  6. Aman yaa...içimi şişirdiniz...he he he .. hakikatten ne kabustu Pazarlar.. geçen biz de konuşuyoduk..Şimdi Allahtan herşey pratikleşti..Bir dönem annemin bize yaptığını çocuklara yaptığımı farkeder etmez kuralları bozdum...stres azaldı otomatikman..

    YanıtlaSil
  7. Bizim yaşlarımızda olan herkesin kabusuydu sanırım,hemen hemen herkesin eşit şartlara sahip olduğu bir dönemin çocuklarıyız; ''kara pazar'' diyelim mi arkadaşlar? Ben de hiiiiçççç sevmem :(
    Bol gezmeli,miskin pazarlar olsun hepimize:) Zehr@

    YanıtlaSil
  8. O sabunu annem hala kullaniyor ve onun saci en iyi yikadigina inanci gidim sarsilmamis durumda:)

    Beni de studyo pazar diye cenk koray'in sundugu bir program vardi o , bayiltirdi.Bu " gun bitmek uzere , sen hala sinava calismadin" demekti...

    Yorgan kaplayan tum annelerin ellerinden opuyorum, cok yucesiniz:))

    YanıtlaSil
  9. Geçtiğimiz pazar ben de aynı şeyleri düşündüm Nurşen'cim ve kendi kendime dedim ki; " Hadi eskiden öğrenciydim sevmezdim pazarı eee, hâlâ bu pazar nefreti niye? " yanıtını bulamadım ama:)

    YanıtlaSil
  10. Merhaba Leylak dalı, Atiye'nin önerisi ile, birkaç gündür yazılarınızı zevkle ve merakla okuyorum. Hepsi çok güzel. Ama, bu yazınızı okuyunca dayanamadım, yorum yazmak istedim..
    Ohhhhh, şükürler olsun bu dünyada yalnız değilmişim dedim kendikendime.
    Pazar sendromu, gerçekten bizim kuşakta hep aynı yaşanmış. Klasik, yeşil sabun, odunla ısınan banyo vs.. Haa, bakın bir de, beyaz okul yakaları ve kurdelaların kolalanması, kaplaması eskiyip yırtılmış kitap ve defterlerin kaplanması da anneleri çileden çıkartan ve artık bitkin düşen zavallılarıakşam saatleri avaz avaz bağırtan angarya işler arasındaydı.
    Demek, içimize işlemiş o günler. Çocukluğun güzel taraflarını unutmadığımız gibi, sevmediklerimizi de unutmuyoruz anlaşılan..
    Hepinize sonsuz sevgiler...

    YanıtlaSil
  11. Pazar dertlileri ne çokmuş meğerse, bilmeden hislerinize tercüman olmuşum. Kıvırcık Saçlı Kız Cenk Koray'ın bir de "Kutunuzu açayım mı?" söylemi vardı, hatırlarsın sanırım:))
    Nilgün hanım, adınızı yazmamışsınız ama tahmin ettim. Çok teşekkürler, İstanbul'da tanışmaya fırsat bulamadık gezmekten. İnşallah bir dahaki sefere, sevgiler...

    YanıtlaSil